T24
Piyanist Fazıl Say, sosyal medya hesabından paylaştığı yazıda, dünyanın önde gelen kurumlarıyla yılda 100 kere çalıştığını ancak 'Türkiye’de bunun mümkün olamadığını' söyledi. 14 Ağustos'ta Harbiye Açıkhava Cemil Topuzlu Sahnesi'nde vermesi planlanan konser, Atlantis Yapım tarafından iptal edilen Say, yazısında belediyelerle, üniversitelerle ve okullarla daha çok beraber olmak istediğini söyledi.
Türkiye’de "Fazıl Say defolsun" gibi bir zihniyetle karşı karşıya geldiğini belirten piyanist, bu zihniyetin ülkeye hiçbir faydasının olmadığını dillendirdi ve takipçilerinden de yazısını paylaşmalarını istedi.
''Ne yazık bize. Ne yazık halimize''
Say’ın çağrısının ardından gazeteci Kerimcan Kamal, ‘’Yahu ne acı bir yakarış. Ne yazık bize. Ne yazık halimize’’ notuyla yazıyı paylaştı.
Ayrıca, kimi lise ve üniversitelerden öğretmenler ‘okulumuzda sizi görmekten onur duyarız’ minvalinde yorumlarla sanatçıya destek olduklarını belirttiler.
Say, geçtiğimiz günlerde, 14 Ağustos akşamı, Harbiye Açıkhava Cemil Topuzlu Sahnesi'nde gerçekleştireceği konserin, Atlantis Yapım tarafından iptal edildiğini duyurmuştu.
Dünyaca ünlü piyanist, geçtiğimiz yıllarda da Twitter’dan paylaştığı Ömer Hayyam rubaileri gerekçe gösterilerek "dini değerleri alenen aşağıladığı" iddiasıyla açılan davada suçlu bulunmuş, 10 ay hapis cezası almıştı. Davaya dair konuşan dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, "Ben eğer yargı mensubu olsaydım bunu, Fazıl Say’ın 'saçmalama özgürlüğü' içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini düşünürdüm" demişti. Kararı Yargıtay bozmuştu.
Fazıl Say’ın şahsi sosyal medya hesabından ‘’Ülkemde yaşamak istiyorum ve ülkemde sanatımı yapmak istiyorum’’ başlığıyla yayınladığı not şöyle:
‘’Öncelikle, yazacaklarım tamamen şahsi konular değildir. Önümüzdeki aylarda tepeden tırnağa görüşmeler gerçekleştireceğim, Önümdeki engelleri, önyargıları, yanlış algıları yok etmek istiyorum. Memleketimi çok seven bir insanım ve sanatımı tüm dünyada olduğu gibi kendi ülkemde de icra etmek istiyorum. Benim konserlerimin sadece birkaçı belediyeler ile, önce bu sayının artmasını bu ilişkinin doğmasını, halkla buluşmalarımızda, belediyelerin desteğinin artmasına çalışacağım... Bu sayı artmalıdır… Bu önyargı kırılmalıdır. Fazıl Say da bir Türk vatandaşıdır, benimle bir konser için çalışan bir belediye suç mu işlemiş olur, lütfen, bu yanlışlardan dönelim. Sonra üniversitelerde tekrar konserler vereyim istiyorum, yıllardır davet edilmiyorum, gençlerle buluşamıyorum, bu kapıların da ardına kadar açılması için gayret edeceğim. Şansımı tekrar ve tekrar deneyeceğim.
‘’Dünyanın en önde gelen kurumlarıyla yılda 100 kere çalışıyorum, ülkemde bu olamıyor’’
Önümde zor bir süreç var ve bakın, neredeyse tüm kapılar kapalı. Devletin kurumlarını zaten geçtim, yıllardır yasaklı gibi bir durumdayım, hem yorumcu hem de besteci olarak... Dünyanın en önde gelen kurumlarıyla yılda 100 kere çalışıyorum, ülkemde bu olamıyor, acı bu...
Bu durum kime ne kazandırdı ki?
‘’’Fazıl Say defolsun’ zihniyetinin kimseye bir faydası yoktur’’
En üstten en alt kademelere yayılmış “Fazıl Say defolsun gitsin” algısına karşı mücadele vereceğim. Çünkü “Fazıl Say defolsun” zihniyetinin kimseye bir faydası yoktur, 81 milyon insanın bir tanesine bile faydası yoktur. Bu sadece utanç yaratır, tüm dünyada tepki görür ve hep de tepki gördü, her seferinde. Bakın; bir sanatçının hiçbir suçu yokken kovulma aşamasına gelmesi, işlerinin engellenmesi de bu ülkedeki sanat camiasının kötü etkilenmesine sebebiyet verir, diğer tüm sanatsal faaliyetlerin amacını da anlamsızlaştırır. Bu yanlıştır. Bu hatalardan dönelim istiyorum. Tekrar diyalog ve uzlaşı elimi uzatıyorum. Memleketimde sanatımı pürüzsüz icra etmek istiyorum. Burada herkesten de destek bekliyorum. Sonuna kadar Atatürkçüyüm. Gurur duyuyorum bununla… Düşünceler, duruşlar, kültürler farklı olabilir. Ama dost olunmayacak diye bir şey yoktur. Gelin bu hatalardan dönelim… Yazımı paylaşalım…
İçtenlikle’’
Fazil Say (@fazilsay)'in paylaştığı bir gönderi ()