Politika

Fatma Şahin: 2005 yılında başörtüsü takmayı düşünmüştüm

Şahin, baörtüsü takmaya ilişkin, 'Hacdan geldiğim sırada düşünmüştüm, hac psikolojisi insanı çok etkiliyor' dedi

04 Kasım 2013 21:16

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, 2005 yılında hac dönüşü başını kapatmayı düşündüğünü söyledi. Şahin, “Hac psikolojisi insanı çok etkiliyor. Ama o günün şartlarında biz bunları bırakın konuşmayı düşünmeye korkuyorduk. Bugün artık her şey normalleşiyor.” dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadın vekillerin başörtüsüyle Meclis’e girmelerini Bugün gazetesinden Seda Şimşek’e değerlendirdi. Bakan Şahin, Milletin Meclisi’nin milleti temsil etmesinin çok önemli olduğunu ifade ederek başörtülü vekillerin Genel Kurul’da yerlerini almasıyla artık Parlamento’nun milletteki bütün kesimleri temsil etme gücüne ulaşmış olduğunu kaydetti. Şahin, “Çok heyecan verici, buna tanıklık etmekten büyük bir memnuniyet ve onur duyuyorum.” diye konuştu.

“Siz başörtüsü takmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna Şahin, şöyle cevap verdi: “Hacdan geldiğim sırada düşünmüştüm, hac psikolojisi insanı çok etkiliyor. 2005’te gitmiştim. O günün şartlarında biz bunları bırakın konuşmayı düşünmeye korkuyorduk. Bugün artık her şey normalleşiyor. Bugün böyleyim yarın ne olur şu anda bilemem. Ben kendimi ne zaman hazır hissedersem o zaman olur. Hiçbir zaman kendi üzerimde bir zaman kıstası koymadım. Ama arkadaşlarımın hissettiklerine benzer şeyler hissettim, onların psikolojisine benzer bir psiko¬lo¬ji içindeydim. Şekilcilikten tamamen çıkılması lazım. Burada, hiç kimsenin kimseye bir mahalle baskısı uygulamaması gerekiyor. Ne zaman açılacaksın, ne zaman kapanacaksın gibi soruların kadınları incittiğini ve ülkenin gündeminden çıkması gerektiğini düşünüyorum.


'Başörtülü bakan da olur'

 

“Meclis’te başörtülü milletvekilinden sonra başörtülü bir bakanı kısa zamanda Türkiye görür mü?” sorusu üzerine “Tabii ki olur, Parlamento’da kadın sayımız arttı. Başı açık veya kapalı mı diye değil, liyakatına bakmak gerekiyor. Bizim medeniyetimiz, tarihimiz ehliyet ve liyakat üzerinde yükselmiş. “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu” diyen bir anlayıştan geliyorum. Kim kendisini daha iyi yetiştirmişse onun makam alacağı bir sürece giriyoruz. Doğrusu da bu. Ehliyetin, liyakatın öne çıktığı bir döneme giriyoruz.” diye konuştu.