Çevreciler, Türkiye'de yaşanan kuraklığa dikkat çekmek amacıyla 11 Ekimde Büyükçekmece Gölü'nün kuruyan alanında "Farkında mısınız? Kuruyoruz" sloganıyla bir gün geçirecek.
Proje Sözcüsü İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de 35 il ve 210 ilçede şu an kuraklık olduğunun resmen ilan edildiğini bildirdi.
Kadıoğlu, "Ülkemizde yağışların yersel ve zamansal dağılımı çok düzensiz. Bu nedenle şehirlerimizin su kaynakları hızla artan nüfusu ve sanayinin ihtiyacını karşılamıyor. Geleneksel sulama uygulamalarıyla tarımsal üretimde suyun büyük bir kısmını israf ediyoruz" dedi.
Kuraklıkla mücadelede ciddi çalışmalar yapan ülkelerin, öncelikle kuraklık olup olmadığını anlamak için bir çok parametreyi ölçüp izlediğini ve kuraklığı hayatın her alanında hatırladıklarını vurgulayan Kadıoğlu, "Ülkemizde kuraklığın gelişimini, günlük/aylık olarak takip ederek, kurak ve nemli alanların ve bunların şiddetinin yerel dağılımı hakkında doğru ve zamanında bilgi sahibi olamıyoruz. Bunun bir sonucu olarak da kuraklığı, su kaynaklarının azalması, göllerin kuruması gibi görünür olan ciddi sonuçları ile ama çok geç kalarak fark edebiliyoruz" diye konuştu.
Kuraklığın Türkiye'de en zararlı ve en az anlaşılan doğal afetlerden biri olduğunu savunan Kadıoğlu, rastgele ve seyrek bir şekilde oluşan kuraklığın en kapsamlı sosyo-ekonomik zararlara neden olan ve yavaş gelişen en sinsi ve en tehlikeli doğal afet olduğunu kaydetti.
Mikdat Kadıoğlu, "Ülkemizde, ne kuraklık doğru algılanıyor ne de bir afet olarak kabul ediliyor. Kuraklığı bir nedene bağlamak popülist bir yaklaşımdır" dedi.
'Devlet risk yönetimine geçmeli'
Bütün sektörlerin ve ilgili otoritelerin katılımıyla "Kuraklık Yönetim Ekibi" oluşturulması, "Küresel düşün yerel hareket et" prensibine uygun olarak da sanayicilerin ve iş adamlarının enerji ve su tasarrufu yaparak, bu problemin çözümüne katkıda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Kadıoğlu, "Ülkemizde etkin enerji ve su tasarrufu politikaları uygulanmazsa gelecekte büyük enerji ve çevre sorunlarıyla karşı karşıya kalacağımız kesindir. Bu nedenlerden dolayı, iklim değişimini dikkate almak zorunluluktan da öte ülkemizde de büyük bir ihtiyaçtır" diye konuştu.
Devletin kuraklık planları yaparak "risk yönetimine" geçmesi gerektiğini savunan Kadıoğlu, şunları söyledi:
"Çünkü kuraklığın etkileri, suya talebin en çok olduğu zamanlarda en fazla hissedilir, ama o zaman da herhangi bir önlem almak için artık çok geçtir. Yani, kıt olan su kaynaklarımızı da verimli kullanabilmek için merkezi ve yerel yönetimlerimiz de her yeni su yılının başında su bütçesini hazırlayıp gerektiğinde 'Kuraklıkla Mücadele Planları'nı devreye sokmalıdır."
Birey olarak ise küresel ısınmanın önlenmesi için öncelikle tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiğini dile getiren Kadıoğlu, su ve enerji tasarrufu yaparak problemin çözümüne bireysel olarak katkıda bulunulabileceğini ifade etti.
Küresel iklim değişimi ve sosyo-ekonomik gelişmenin baskısının artmasının şiddetli kuraklığa sebep olacağı uyarısında bulunan Kadıoğlu, "Türkiye genelinde, yağışlar azalınca GAP alanı başta olmak üzere tüm nehirlerin taşıdığı su miktarı da düşecektir. Nehirlerle daha az beslenen baraj göllerinin su seviyesi de önemli ölçüde azalınca, hidroelektrik enerji üretimi de aksayacak" dedi.
'Kuraklık bir afettir'
Proje yöneticisi meteoroloji mühendisi Volkan Diler de Türkiye'de kuraklıkla mücadelede öncelikli adımın kuraklığın bir afet olarak kabul edilmesi olduğu için 11 Ekimde Büyükçekmece Gölü'nde yapılacak etkinliğin adının "Farkında mısınız? Kuruyoruz" olduğunu söyledi.
İstanbul'un içinde, kuraklığın etkilerinin en iyi şekilde görüleceği yerin Büyükçekmece Gölü olduğunu belirten Diler, "İlk ayağı Büyükçekmece Gölü olan etkinlikler, takip eden senelerde, ülkenin dört bir yanında aynı sorunun yaşandığı kuruyan göl yataklarında devam edecek" diye konuştu.
Etkinliğin, kuraklıkla mücadele konusunda bir şeyler yapmaya çalışan ve ilerleyen zamanlarda ülkenin değişik yerlerinden çok daha kalabalık bir kitleye ulaşmayı hedefleyen çevrecilerin katılımıyla gerçekleştirileceğini anlatan Diler, etkinliğin organizasyonunu Sodom adlı şirketin yapacağını bildirdi. Diler, şunları kaydetti:
"Etkinliğin amacı, kuraklığın bir afet olduğunun, bu afetin ülkemizi ciddi bir şekilde etkisi altına aldığının farkına varılmasını ve kuraklığın sadece yaz aylarında değil, yıl boyu gündemde kalmasını sağlamak, kuraklıkla mücadelenin temel şartı olan devlet ve sivil toplum işbirliği için uygun ortam hazırlayabilmek, ilköğretim ve liseler için kuraklıkla mücadelede farkındalık ve kalıcı bilinç yaratacak alternatif eğitim materyalleri üretmektir."
Büyükçekmece Göl yatağının kuruyan kısmına çevreye duyarlı binlerce insanın gelmesini beklediklerini ifade eden Diler, "Biz, kuraklığa dikkat çekmek ve bu konunun muhatapları olan devlet-sivil toplum iş birliğini sağlayacak uygun platformun oluşturulmasına zemin hazırlamaktır" dedi.
Çevrecilerin, kuruyan göl yatağında bir günlerini geçireceğini belirten Diler, göl yatağı üzerinde kurulu dev sahnede gruplar tarafından konser verileceğini, gölün eski su seviyesini gösteren ölçüm direkleri ile gölün eski ve yeni hallerinin fotoğraflarının sergileneceğini kaydetti.
İlgili haberler:
Çevreciler artık daha örgütlü