T24 - Ankara’da düzenlenen Bilişim 2010’da, Facebook’un mahkeme kararıyla az kalsın kapatılacağını öğrendim. Çok sevinmeyin: Mevcut yasa ve uygulamalar, her an elinizden en sevgili oyuncağınızı alabilir
Facebook, Türklerin en sevdiği paylaşım sitesi. Kısaca ‘Face’ (feys) veya Türkçe ‘façe’ denen Facebook, artık e-mail’den bile daha çok kullanılan bir sosyal iletişim ağı. Bir ara erişiminin engelleneceği söylentisi dolaşmıştı. FB, gerçekten direkten dönmüş. Nasıl bu noktaya gelindiğini anlatayım...
Perşembe günü Ankara’da düzenlenen ‘Ulusal Bilişim Kurultayı’ndaydım. (İsmi bile insana devleti, bürokrasiyi hatırlatıyor, değil mi?) Üç gün süren toplantılarda “Erişimin Engellenmesi” başlıklı panele konuşmacı olarak katıldım. Oturumun yöneticisi Türkiye Bilişim Vakfı’nın Başkanı Faruk Eczacıbaşı idi. Diğer konuşmacılar, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Dairesi Başkanı Osman Nihat Şen ve Kadir Has Üniversitesi öğretim görevlisi, ticaret hukuku uzmanı Doç.Dr. Tekin Memiş’ti. Benim bu panelde yer alma nedenim, şubat itibariyle Youtube yasağına karşı Cadde’de yürüttüğümüz kampanyaydı. Bu kampanya hala sürüyor ve bugün itibariyle Youtube 1874 gündür kapalı. Konuşmamda, Youtube 1874 gün kapalı olsa da devam edeceğimizi söyledim. Umarız bu rezalet o kadar uzamaz. Youtube, erişimi engellenen sitelerin arasında sembolleşti. Ancak pornografi içermediği halde çeşitli sebeplerle kapatılan siteler var. Yasaklar, ifade, iletişim, ticaret, seyahat özgürlüklerimizi kısıtlanıyor. Üstelik neden kapatıldığı ve kaç sitenin yasaklı olduğu artık resmi kaynaklarca açıklanmıyor bile!
Binlerce ihbar geliyor
Facebook’a dönelim... Nihat Şen, panelde bizzat anlattı: 20 Ağustos’ta Atatürk’e hakaret içeriği şikayetiyle polis tutanak tutmuş. Mahkeme, TİB’e ulaşarak sözkonusu içeriğin olup olmadığını sormuş. Şen, “Karar uygulanmadan kontrol ettik. Baktık ki bu içerik kaldırılmış. Mahkemeye cevap yazdık, son anda karar durduruldu. Bu şekilde bize ulaşan çok sayıda mahkeme kararı var. Bazen infaz ulaşan kadar içerik çıkartılıyor. Sadece Facebook’la değil, yaklaşık 5 bin siteyle temastayız” sözleriyle süreci anlattı. Anlayacağınız bu defalık Face ucuz kurtuldu. Ancak mevcut yasa ve uygulamalar sürdüğü takdirde, her an Face’den veya başka bir sosyal iletişim ağından mahrum kalabileceğinizi bilin.
Ortada ölü bir fil var
Youtube, erişimi engellenen sitelerin arasında en bilinen ve en yüz karası örnek. Eczacıbaşı’nın deyimiyle Youtube’da durum şu: “Ortada ölü bir fil var.” Peki bu ölü fili ortadan kaldırmak için ne yapılıyor? Cevap veriyorum: STK’ların münferit çabaların haricinde, hiçbir şey! Kullanıcının derdi sadece Youtube’dan video indirmek, göz ve gönül eğlemek değil. Youtube nedeniyle Türkiye, dünyadaki yasakçı ülkeler kategorisinde. Dışarıdan verilen görüntüyü geçin, ticaret hayatında şirketler bu kanalla videolarını paylaşırken bizler armut gibi boş ekrana bakmak zorunda kalıyoruz. Seyahatten örgütlenmeye, her çeşit sosyallik için kullanılan Youtube, biz Türkler için ancak üçkağıt yapıp takla atarak girilebilecek bir alan.
Anlayacağınız Youtube’a erişimin engellenmesi, sokağa çıkma yasağından farksız! Dünya sokağına çıkma hakkımız engellenirken bazılarının hala “İsteyen, her yerden ulaşır” diye kestirip atmasını çok patetik buluyorum. Çünkü çocuklarımız, DNS ayarlarıyla oynayıp yasaklı sitelere girmeyi öğrenerek büyüyor. Koskoca bir nesli, korsanlığa, üçkağıda teşvik ederek büyütüyoruz. Yeni nesil, neyin, neden yasaklı olduğunu bilmeden, bu yasakları bertaraf etmeye odaklanarak yetişiyor. Allah aşkına, ahlaklı insan bu ortamda nasıl gelişebilir?
Demokratikleşirken yasaklamak
Hiç anlam veremediğim bir başka konu da sürekli demokratikleşmeden bahsederken bu konudaki çelişkiyi görmezden gelmemiz. Hem AB’ye üyelik için çaba harcıyor görünümdeyiz, hem de basit değişikliklerle ele alınabilecek temel hak ve özgürlükler konusunda adım atmakta istekli davranmıyoruz... Hem kendimize, hem devlete sormamız şunları ısrarla sormamız gerekiyor:
- İfade özgürlüğünün, bilgi erişiminin engellendiği bir ortamda hangi demokrasiden söz edilebilir?
- Küreselleşmenin öneminden her fırsatta bahsederken... Nasıl küreselleşmenin en önemli parçası olan iletişim özgürlüğünü es geçebiliriz?
“Bana ne” diyorsanız yarın öbür gün en sevgili siteniz kapandığında hiç boşuna ağlamayın!
Açıklayın: Türkiye'de kaç site kapalı?
* Ağustos ayında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) basın özgürlüğünden sorumlu temsilcisi Miklos Haraszti, Türkiye’de internet yasasının ifade özgürlüğü alanındaki uluslararası standartlar ve AGİT’e verilen taahhütler çerçevesinde değiştirilmesi için çağrıda bulundu.
* 5651 no’lu yasa, pek çok yanıyla eleştirilse de Kadir Has Üniversitesi’nden Doç. Dr. Memiş’e göre esas sorun yasanın kendi değil, uygulamaÖ Pek çok uzman, internete has ayrı bir yasanın inşa edilmesi gerektiğini savunuyor.
* 5651 sayılı kanunun asıl amacı çocukları ve aileleri korumak. Zaten kimse çocuk pornografisi veya uyuşturucuya teşvikle ilgili siteleri savunmuyor. Ancak yasaklar, hedeflenen alanda ihlalleri önlemiyor. Teknik olarak bu sitelere girmek hala mümkün. Yani içerik sunandan ziyade kullanıcı cezalandırılıyor.
* Doç. Dr. Memiş, kanunu hazırlayan komisyonda olduğunu, ancak Ulaştırma Bakanlığı’nın bu çalışma taslağını alıp bir gecede değiştirerek yürürlüğe soktuğunu açıkladı. Neymiş: İstenirse bir gecede değişiklik yapılabilirmiş!
* Bugün erişimi engelli sitelerden en tartışmalı olanları, 5651’e göre değil, “katalog suçlar” denen 8 madde nedeniyle kapatılıyor. Bunların arasında Atatürk’ün manevi şahsına hakaret de var, terörle mücadele kanunu da.
* En tartışmalı konu, link kaldırmak, uyarı vermek yerine doğrudan mahkeme kararıyla ve ihtiyati tedbirle bir sitenin erişiminin toptan engellenmesi.
* Türkiye’nin bu konudaki tartışmaların artmasıyla birlikte, erişim engelleme istatistiklerini Mayıs 2009’dan bu yana yayınlanmıyor. (Doç. Dr. Yaman Akdeniz)
(Mehveş Evin - Milliyet - 26 Eylül 2010)