Politika

Eski Mao’cu Sancak’ın yeni idolü Erdoğan!

Star Gazetesi’nin yeni patronu Ethem Sancak, geçmişte idolleri arasında Marx ve Mao’nun bulunduğunu söylerken, bugünlerdeki idolünün Tayyip Erdoğan olduğunu açıklıyor.

06 Ekim 2008 03:00
Bir yanda proletaryanın kurtuluş mücadelesinde aktif rol oynamış, Almanya’daki 1848-49 devrimi sırasında, siyasi mücadelenin ön saflarında bulunan komünizmin kurucusu Marx diğer tarafta, köylü sınıfının gücüne dayanan ancak işçi sınıfının "ideolojik öncülüğünde" bir mücadelenin savunucusu olan Mao ve 2008’e gelindiğinde bizim topraklardan Tayyip Erdoğan. Bu birbirinden farklı Asyalı ve Avrupalı üç isim, medya patronlarından Sancak’ın zaman içerisinde değişen düşünce yapısıyla birlikte şekillenen idolleri arasında yer alıyor. 

Türkiye'de  ilaç dağıtımının yüzde 40'ını kontrol eden Hedef Alliance'ın sahibi, Star Gazetesi ve Kanal 24 Televizyonu’nun  yeni patronu Ethem Sancak, Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda, “Bir zamanlar Karl Marx’a ve Mao’ya ilgi duyuyordum. Şimdi ise Tayyip Erdoğan sevdalısıyım” diyor

İşçi, köylü ve Erdoğan

Yeni medya patronu Star Gazetesi ve Kanal 24 Televizyonu’nun sahibi Ethem Sancak, Nuriye Akman’la yaptığı söyleşide, bir zamanlar Karl Marx’a ve Mao’ya ilgi duymasına rağmen, kafasını omuzlarının dışında bir yere kiraya vermediğini ve kimseye itaat etmediğini savunuyor. Ancak, şimdilerde en önemli idolünün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemekten kaçınmıyor. Bunun nedenini de Erdoğan’ın, ideallerine uygun davranmasına dayandırıyor.

AKP’li olmadığını söyleyen Sancak, “Adamın sevdalısıyım” demekten de geri kalmıyor. Aydın Doğan ile Başbakan arasında yaşanan tartışmayı sanal bulan Sancak, başka işler yapmaya kalktığı zaman basını uyarmanın da Başbakan’ın görevi olduğunu düşünüyor. “Boykot çağrısı benim grubum için yapılsaydı, böyle bir tepki çekmek için neler yapıyorum diye dönüp kendime bakardım” diye konuşuyor. İşte Ethem Sancak’la yapılan röportajdan satırbaşları:

Bir zamanlar Marx’a ve Mao’ya aidiyet duygusuyla bağlıydınız?

Ben hiçbir zaman kafamı omuzlarımın dışında bir yere kiraya vermedim. Hep kafamı omuzlarımda tuttum. Hep gerçeği aradım. Hâlâ da öyleyimdir. Kimseye itaat etmem. Doğru bildiğim yolda yürürüm. Ve o doğruyu paylaşanlarla kader birliği yapar, sonuna kadar da giderim.

Erdoğan da bunlardan biri mi?

Tabii şu anda en önemli idolüm de o. İdeallerime uygun davranıyor. Kendimi çok yakın görüyorum onu. Ben AKP’li değilim. Ama onunla çok iyi bir dostluk oluşturduk. Adamın sevdalısıyım. Yalan söylemiyor. Halkla muazzam bir yeknesaklık içinde.

Öfke yönetiminde başarılı mı peki?

Çok başarılı. Halk gibi ya. Halk da öfkeli. Bizim aydınların halktan koptukları için anlamadığı bir şey var. Aydınların kendilerince saygın bir davranış biçimi var. Ama onlar için saygın olan şey, bizim toplum için pek de saygın değil.

Sadece duygu olunca da iş karışıyor. Tayyip Bey hiç mi mantıksız davranmıyor?

Yapıyordur şüphesiz. Siz sadece bir zaafı öne çıkarıp manşet atarsanız sanki toplum o zaaftan ibaret bir adam olarak görür tarif ettiğiniz kişiyi.

Sevdalısı olduğunuz insana yöneltebileceğiniz bir eleştiri yok mu?

Var ya. Kadı kızında bile kusur vardır. Olmaz mı? Ama bugün eleştiri zamanı değil. Onunla baş başa kaldığımızda eleştirilerimi çok rahat yüzüne söylüyorum.

Aydın Doğan’la düellosunu nasıl karşıladınız?

Valla ben kişiler etrafında dönen bu kavganın sanal olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin meselesi daha derindir. Türkiye’deki kavgayı rayına oturtmak lazım.

Başbakan’ın gittiği her ilçe kongresinde bir medya patronunu hedef alması, gazeteleri okumama boykotuna çağırması gerçekten hoşunuza mı gitti?

Ben böyle algılamadım olayı. Orada Başbakan’ın söylediği şuydu: Basın özgürlüğü kutsaldır. Halkın en yaşamsal haklarından biridir. Bunu icra edenler ve bunun erbabı bunu başka şey için kullanmasınlar. Kamusal görevlerini ifa etmek üzere oluşan organizmalar, organizasyonlar, kimlikler ve kişiliklerin rollerini iyi ifa etmeleri lazım. Basının görevi muhalefet partisinin yerine geçip mu halefet partisi gibi muhalefet yapmak değil.

Bir başbakanın görevi de medyaya saldırmak değil!

Bir başbakanın görevi basın veya başka bir kurum başka işler yapmaya kalktığı zaman onu halk adına uyarmaktır. Halk seçiyor onu. Yüzde 47 oyla geliyor. Halkı temsilen herhangi bir kuvvete kardeşim sen görevini düzgün yap deme hakkı var. Ben bir boykot görmedim orada. Diyor ki, herhangi bir basın organı eğer halkın haber alma hakkını çarpıtarak toplumu yanlış yönlendiriyorsa ’okuma’ diyor. Bu çok doğal bir şey..

Yok, bana doğal gelmedi.

Bana doğal geldi. Ben olayı düello olarak yorumlamadım. Düello, aynı görevi yapan farklı kimliklerin boy ölçüşmesidir. Ama şimdi birisi iktidar. Öbürü medya. Bunlar karşılıklı düello etmemeli.

Türkiye’de eskinin ve yeninin ciddi kavgası var

Ettiler yahu!

Nedenlerine iyi bakmak lazım. Güzel bir röportaj yapmıştınız Can Paker ile. Can o veciz söylemiyle sorunu çok net tarif etmişti. Türkiye’de yeni ve eskinin ciddi kavgası var. Zaman zaman bu toplum belli kavşak noktalarına gelir. Ya sıçrar bu kavşaktan daha ileriye, ya da dibe çöker. Toplum öyle bir kritik noktadan geçiyor. Yeni ve eski çok şiddetli kapışıyor. Bu ve benzer kargaşalara biraz böyle bakmak lazım. Ben eski sosyalistim. Sorunlara sınıfsal perspektiften bakmayı âdet edindim. Buna da böyle bakıyorum.