15 Temmuz Darbe Girişimi

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek: O isimlerin ne mal olduğunu biliyordum, "İmamın darbesi" dedim

Balyoz'da 3,5 yıl hapis yatan Özden Örnek 15 Temmuz'u anlattı

05 Ağustos 2016 16:44

Balyoz davası kapsamında yaklaşık 3,5 yıl cezaevinde kalan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek, "15 Temmuz gecesi kendisine gelen ilk haberin, 'Askerler Beylerbeyi’nde polislerin silahlarını alıyor' şeklinde olduğunu söyledi. Örnek, “Allah Allah dedim. Anlam veremedim önce. Bunun normal olmadığını anladım. Sonra kim olduklarını sormayın, ama 1-2 isim geçti elime. O isimlerin ne mal olduğunu biliyordum. Hemen ‘Bu askeri darbe değil, imamın darbesi’ dedim" diye konuştu.

Habertürk'ten Zülfikar Ali Aydın'a konuşan Özden Örnek, askeri okulların kapatılmasıyla ilgili olarak "Kuracağınız sistem ülkenin değerlerini ve çıkarlarını koruyacaksa sorun yok. Ama çözüm askeri okulları kapatmak değildir. Bu sızmaları önleyecek sistemi kurabilmektir" dedi.

Zülfikar Ali Aydın'ın Habertürk'te yayımlanan haberi şöyle:

Özden Örnek, Balyoz davasında sanıktı. Uzun süre tutuklu yargılandı. Emrindeki Deniz Kuvvetleri bünyesinde yaptığı iddia edilen SUGA Planı’yla Türkiye ve Yunanistan arasında savaş çıkarmak, kriz yaratmak ve bununla darbeye zemin hazırlamakla suçlandı. Yargılandığı duruşmalarda, SUGA Planı’nın sahte olduğuna dair delilleri mahkeme heyetine anlatmaya çalıştı. Planları hazırlayanları “TSK içine sızmaya çalışan bir çete” olarak tarif etti. Sonunda Balyoz davasından beraat etti. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili HABERTÜRK’ün sorularını yanıtlayan emekli Oramiral Örnek, “Bu yapıyla etkili mücadele edilmedi” dedi.

15 Temmuz gecesi kendisine gelen ilk haberin, “Askerler Beylerbeyi’nde polislerin silahlarını alıyor” şeklinde olduğunu dile getiren Örnek, şöyle devam etti: “Allah Allah dedim. Anlam veremedim önce. Sonra ‘Asker köprüyü kesti’ haberi geldi. Bunun normal olmadığını anladım. Sonra kim olduklarını sormayın, ama 1-2 isim geçti elime. O isimlerin ne mal olduğunu biliyordum. Hemen ‘Bu askeri darbe değil, imamın darbesi’ dedim.”

Örnek, “İmamın darbesi” olarak tarif ettiği FETÖ darbe girişimini engelleyen iki önemli neden olduğu görüşünde: “Darbe istihbaratının öğrenilmesiyle bu işi öne çekip başarısız oldular. Birincisi halkın tankla, topla, uçakla yapılan bu işe karşı sokaklara çıkmasıdır. İkincisi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde darbeye karşı olan demokrasiye bağlı subay ve askerlerin bunlara karşı durmasıdır. Darbeye karşı çıkarak, ülkeyi ateşin içine atacak darbecilerin daha fazla silahlanmasını engellediler. Başlarken muhtemeldir ki, ‘Biz başlayalım, geriye kalan askerler zaten bize katılır’ diye hesapladılar. Ancak Silahlı Kuvvetler’in gerçek personeli bunlara engel oldular. Bu darbe bu iki nedenle sonuca ulaşmadı. Yayınlanan bildiriye bakın... Amaçları bu darbeyi ‘Atatürkçü subayların’ yaptığı izlenimi vermekti. Burada TSK’nın şerefli mensuplarına tuzak kurdular ama onlar tuzağa düşmedi. O yüzden birliklerin önüne bugün çöp kamyonları, iş makineleri konulması rezalettir. Darbeye karşı çıkan askerleri de düşünerek buna derhal son verilmelidir.”

Kendi dönemlerinde bu yapının bu kadar yaygın ve etkin görevlerde olmadığını belirten Örnek, “Bu kadar önemli görevlere gelmelerinin nedeni Genelkurmay Personel Başkanlığı’nı ele geçirmiş olmaları” görüşünü dile getiriyor. Örnek, yapının kendisini çok iyi gizlediğini de anlatıyor: “Bu kişiler şimdi tutuklu. Emir subaylarının tamamının Fethullahçı olması bu yüzden. Çünkü bütün emir subaylarını personel başkanlığı tavsiye eder. Bu tavsiyelerde en önemli eksik, istihbarat akışının eksik olmasıdır. Şunu doğru tespit etmemiz lazım. Bunlar kendilerini çok iyi gizlediler. Öyle 1-2 sene gizleme değil. Uzun süreler gizleyebildiler. Emir subayı bir komutanın her şeyidir. Bir komutan aynı anda her yerde olamaz. Ama emir subayınızı gönderirsiniz. Sizin yerinize o geçer. Size ait bilgilere sahiptir. O bir yerde sizinle aynı şey demektir. Ben o yüzden tavsiyelere bakarak değil, ‘Günahı da sevabı da benim’ diyerek hep kendi bildiğim, güvendiğim insanları emir subayı olarak seçtim.”

Fetullahçıların devlet içinde yapılanmasının görüşüldüğü 2004’teki Milli Güvenlik Kurulu’nda alınan kararlara vurgu yapan Örnek, “O kararlar uygulansaydı bu noktaya gelinmezdi” diyor: “Bunlardan kurtulmak için herkes hatalarını söylemeli. 2004’teki MGK’da bu yapının devlet içindeki faaliyetlerini ve ülke güvenliğine nasıl tehdit olduğunu konuşmuş, hükümetle birlikte alınacak tedbirlerle ilgili tavsiye kararı da almıştık. Fethullahçı polis, hâkim ve savcılar, 17 Aralık’ta hükümete yargı yoluyla darbeye kalkıştı. O operasyondan 3 hafta önce Mehmet Baransu 2004’teki MGK kararını ‘Gülen’i bitirme kararı MGK’da alınmış’ diye yazdı. O haberden sonra, bugün Fethullahçı diye suç duyurusunda bulunulan 4 bakanla birlikte bazı bakanlar TV’lere çıkıp ‘Biz MGK kararını ciddiye almıyoruz’ diye açıklama yarışına girdiler. Bu yapıdan kurtulmak için herkesin hatalarıyla yüzleşmesi lazım.”

 

'Komuta kademesinin birliği bozulmamalı'

 

Genelkurmay’ın Cumhurbaşkanlığı’na bağlaması noktasında yürüyen tartışmalar konusunda Örnek, çekincelerini şu sözlerle dile getirdi: “Bu uzun vadede ülkemiz için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Sakıncaları var. Siyasi iktidar böyle tercih edebilir ama bu durum komuta birliği esasını bozabilir. Kuvvet komutanlıklarından koparılmış komuta yapısı, askeri operasyonların başarılı olmasında sorun yaratabilir. Çünkü başarılı bir askeri harekât kara, deniz hava ve tüm komuta kademesinin birbirine entegre olmasıyla olur.”

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek, hükümetin kanun hükmünde kararname ile TSK’ya ve askeri okullara ilişkin getirdiği köklü değişiklikleri ise şöyle değerlendiriyor: “Fethullahçıların askeri okullara sızması, sınav sorularını çalması eski sistemde engellenemediği için bu okulların kapatılmasına karar verilmiş. Şimdi yeni bir sistem getiriliyor. ‘Şimdi asteğmenlerden faydalanacağız’ deniliyor. Peki asteğmenlerin içinde ülke aleyhine bir ideolojiye mensup olduğunu tespit edecek bir sistem kurabilecek misiniz? Önemli olan budur. Kuracağınız sistem ülkenin değerlerini ve çıkarlarını koruyacaksa sorun yok. Ama çözüm askeri okulları kapatmak değildir. Bu sızmaları önleyecek sistemi kurabilmektir. Kapatmayla ülke bir şey kazanamaz. Sonuçta TSK’ya insan kaynağı bulmanız lazım. Mani olamadığınız ideolojiler olacaksa okulları kapatmak ülke yararına olmayacaktır. Ayrıca bu okulların kapatılmasıyla ordu içinde bir boşluk oluşmuştur. Önemli olan bu okullara girecek olanları sağlıklı bir testten geçirecek sistemi kurmaktır.”

 

'Darbe günlükleri'yle gündeme gelmişti

 

Nokta dergisi, 29 Mart 2007 tarihli sayısında Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlükleri yayımladı. Örnek’in tuttuğu iddia edilen günlüklerde, bazı orgenerallerin 2004’te askeri darbe yapmayı düşünüp hazırlıklarını yaptığı ancak sonradan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün bu darbe teşebbüslerini engellediği belirtiliyordu. Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ve Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, 5 Aralık 2009’da Ergenekon soruşturması kapsamında darbe teşebbüsü iddiaları ile ilgili “şüpheli” olarak ifade verdi. Gölcük Donanma Komutanlığı’nda İstihbarat Daire Başkanlığı’nda yapılan aramalarda bulunan CD’lerde bu günlükleri teyit eden Balyoz darbe planının bulunduğu iddia edildi. Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek ve Hava kuvvetleri Komutanı Fırtına ve 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın da aralarında bulunduğu 236 asker hakkında darbe girişiminden dava açıldı. Günlükleri reddeden Özden Örnek, 21 Eylül 2012’de sona eren Balyoz davasında 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Daha sonra davanın bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda hakkındaki iddiaların tamamının uydurma ve delillerin sahte olduğu anlaşıldığından beraat kararı verildi.