Eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, 28 Kasım’da Diyarbakır Suriçi’nde öldürülen Baro Başkanı Tahir Elçi’yi yazdı. Kendisinden sonra başkan olan arkadaşı Tahir Elçi için, “Toplum açısından Baro Başkanı, iyi bir hukukçu, iyi bir insan hakları savunucusu olabilir; ama ben arkadaşımı kaybettim. Kavga ettiğim, yer yer içtiğim, ağladığım, güldüğüm bir arkadaşımı öldürdüler. Hepimizi ensemizden vurdular” dedi.
Mehmet Emin Aktar’ın Agos Gazetesi’ne Tahir Elçi için yazdığı yazısı şöyle:
Hepimiz gibi, Tahir Elçi de bir Kürt köyünde doğdu. Ailesinin en küçük çocuğuydu. İlk dili Kürtçeydi. Okula gitti, Türkçeyle tanıştı. Hepimizin yaşadığı her şeyi yaşadı. Dicle Üniversitesi’nde hukuk okudu. Avukatlığa Cizre’de başladı. Cizre’de sadece bir yıl yapabildi avukatlık. 92’de avukatlar operasyonunda tutuklandı, gözaltına alındı, işkenceden geçti. Tahir’le ilk defa gerçek anlamda karşılaşmam, cezaevinde oldu. Onların avukatı oldum, 93 yılıydı. Davayı sürdürdük. AİHM’de “Elçi ve diğerleri” davası var. Türkiye’ye ceza çıktı o davadan. Daha sonra, birlikte Baro’nun yönetimini aldık.
Arkadaşımı kaybettim
Ben 2012’de Diyarbakır Baro Başkanlığı’nı bırakmak istiyordum. Kongreye çok yakın bir zamandı. Tahir’i çağırdım, “Ben bırakıyorum” dedim, “Muhtemelen yeni başkan da sensin, ama senden bir ricam var, bunu kimseyle paylaşma” dedim. Son güne kadar paylaşmadı da. Sonrasında da dostane davranışları devam etti, saygısını hep korudu. Devir teslim töreni için gittiğimde, bir sürü insan vardı. “Ben koltuğa oturmayacağım, sen oturacaksın, sen bize başkanlık yapacaksın. Sen hep bizim başkanımız olarak kalacaksın” dedi.
Tahir kararlıydı, yapmak istediğini kafasına koydu mu, ne olursa olsun onu yapardı. Tahir, toplumdaki olaylara başka açılardan dikkat çekmeye çalışıyordu son zamanlarda. Toplum açısından Baro Başkanı, iyi bir hukukçu, iyi bir insan hakları savunucusu olabilir; ama ben arkadaşımı kaybettim. 23 senedir tanırdım, daha 49 yaşındaydı. Birlikte oturduğum, tartıştığım, belki zaman zaman kavga ettiğim, yer yer içtiğim, ağladığım, güldüğüm bir arkadaşımı öldürdüler. Hepimizi ensemizden vurdular.
Olay yeri incelemesi, savcı gittiğinde patlama sesleri olunca yarıda bırakıldı. Biz de olay yerine gittik, Baro’dan arkadaşlarla; incelemelerde bulunduk, kendi notlarımızı aldık. Bunları elbette ciddi bir biçimde değerlendireceğiz. Bir ihtimal, polisin kaza kurşunu gelmiş olabilir; bir ihtimal, suikast olabilir. Bütün bunlar, ayrı ayrı değerlendirilecek. Tek başına yapılacak hiçbir yorum doğru olmaz.
Barış umuduna sıkılmış kurşun
Tahir’in öldürülmesinin açıklığa kavuşturulmayacağını söylüyor eşi. Yaşadığımız tecrübeler, açıklığa kavuşturulamayacağını tabii ki bize de düşündürtüyor. Her şey rağmen, Tahir Elçi barışçıl bir insandı. Mesajlarını barış dili üzerinden topluma iletiyordu. Sorunların diyalog, demokratik özgürlükler üzerinden çözülmesi gerektiğini söylüyordu. Bu açıdan bakıldığında, bu bir suikast ya da kasıtlı bir eylemse, toplumun barış umuduna da sıkılmış bir kurşundur bu. Tahir’in katledilmesi, siyaseti yönetenlere barışı sağlamak için bir katkı sunar umarım. Barışın olması, en azından içimizdeki acıyı bir nebze azaltır.