BBC Türkçe
Ayşe Sayın
Türkiye, 31 Mart yerel seçimleri için gün sayarken, Ankara siyaseti, eski AKP'lilerin iki yeni parti kurmalarına ilişkin iddialara kilitlenmiş durumda. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, liderliğini üstleneceği yeni oluşum için sahaya inmeye hazırlandığı belirtilirken, eski Ekonomi Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün desteğiyle, yeni oluşum için ikna olduğu belirtiliyor.
Bir dönem AKP'de önemli görevler üstlenip, daha sonra partiyle yolları ayrılan kimi isimlerin yeni parti çatısı altında bir araya gelebileceğine ilişkin iddialar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı bir televizyon programında yaptığı "Parti kuracaklarmış, şu olacakmış, bu olacakmış. Daha önce kuranlar oldu ama akıbetleri belli. (...) Yola çıktığınız insanlar sizinle beraber gelecek diye bir şey yok. Ama biz, bir dava olarak bakıyoruz. Biz dava adamıysak, davana ihanetin olmaması lazım" açıklamalarıyla daha da görünür oldu.
Peki yeni oluşumun içinde kimler yer alıyor, ne zaman partileşmeyi hedefliyorlar?
Kulislere yansıyan bilgilere göre yeni partinin hedefi 1 Nisan'dan sonra partileşmek. Bunun nedenlerinden biri olarak, yerel seçimlerde Cumhur İttifakı aleyhine çıkabilecek sonucun yeni oluşumlara "fatura edilmesi"nin önüne geçilmesi gösteriliyor. Ancak asıl neden, yerel seçim sonucunu görmeden, partileşme adımının atılmasının riskli görülmesi. Cumhur İttifakı'nın genel seçimlerden daha düşük oy alması halinde düğmeye basılması hedefleniyor.
BBC Türkçe'ye konuşan, yeni oluşum hareketi içinde yer alan bir kaynak, yeni harekete neden gereksinim duyulduğu ve hedeflerini şöyle anlattı:
"Davutoğlu ve Babacan ayrı ayrı çalışıyor. Abdullah Gül, doğrudan bu oluşumun içinde yer almayacak. Ali Babacan'a çok büyük haksızlık yapıldı. Adı faizciye çıktı. Şimdi faiz yüzde 25'lere dayanıyor ama faizler gündemde değil. Bunun gibi bir sürü örnek gösterilebilir. Ayrıca sistem yürümüyor. Ya tam başkanlık sistemine geçilmeli, ya da güçlü parlamento-güçlü başbakanlık sistemine dönülmeli. Sahada ekonominin yansıması seçimlere yansıyacaktır. Ayrıca ittifaklar da sahada tam kabul görmüyor. Bu gidişle, AK Parti'nin Akdeniz'den İstanbul'a kadar belediyesi kalmayacak. Sadece İstanbul'da yarış başa baş görünüyor. Ankara'da açık ara fark görünüyor. Tabii aynı kökten çıkmış iki partinin yaşaması zor. Sonuçta aynı kökten geliyoruz, zaman zaman istişareler de oluyor. Duruma göre, birlikte hareket edilebilir."
"İki ayrı oluşum var, birleşebilirler"
Yeni parti oluşumuna ilişkin tartışmalara katılan bir başka isim ise Twitter hesabından yaptığı "iki farklı parti olacak" açıklamalarıyla dikkat çeken MAK Danışmanlık Başkanı Mehmet Ali Kulat oldu.
Oluşum içinde yer alan isimlerle temas halinde olduğunu belirten Kulat, BBC Türkçe'nin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.
Kulat'a göre gerek Davutoğlu ve gerekse Gül'ün destek verdiği Ali Babacan liderliğindeki girişimler, şu anda "partileşebilecek" durumda. Oluşum sahiplerinin başlangıçta bu iddiaları doğrulamadığına dikkat çeken Kulat, "Her iki tarafta da, parti girişimlerinin içinde yer alan isimlerle görüştüm, birden fazla kişiyle istişare ettim. Şu anda iki farklı oluşum var, ama ileride birleşecekler diye düşünüyorum" diyor. Kulat'ın verdiği bilgiye göre asıl amaç yeni bir parti ismi altında örgütlenmek. Ancak yeni parti kuruluşuna engel olunması olasılığına karşı da, halen seçime girme yeterliliği olan iki parti ile de temasa geçilmesi planlanıyor.
Kulat bu partilerin hangileri olduğu konusunda isim vermedi. Ancak kulislerde birinci seçenek olarak, genel başkanı Temel Karamollaoğlu'nun, Gül ekibini çeşitli kereler "davet ettiği" Saadet Partisi gösteriliyor. Diğer partinin ise, genel başkanıyla parlamentoda temsil edilen Demokrat Parti olabileceği ifade ediliyor. Eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan'ın "Yeniden Refah Partisi"nin de bir seçenek olarak düşünüldüğü, iddialar arasında.
Kulat, yeni oluşumlara iş dünyasından bir meslek örgütü ile bir düşünce kuruluşu içinden de destek verenler olduğunu belirtirken, isim vermekten kaçındı.
"Parti kuruluşu seçim sonucuna bağlı"
Kulat, yeni oluşumların ne zaman partileşeceği konusunda ise "31 Mart yerel seçim sonuçlarını" işaret etti:
"Öncelikle şunu söyleyeyim. Bu oluşumların partileşip partileşmeyeceği seçim sonuçlarına bağlı. Yani 31 Mart'da çıkacak tabloyu bekliyorlar. Çünkü Türkiye'de bir kırılma hissediliyor. AK Parti'nin büyükşehirlerde, başta Ankara olmak üzere kayıplar yaşayacağı düşünülüyor. Bu konuda da farklı hesaplar var. Eğer, Ankara gibi büyükşehirlerde seçim kaybedilirse, Cumhur İttifakı'nın toplam oyu yüzde 52'nin altında kalırsa, erken genel seçim gündeme gelebilir, deniliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, geçmişte çıkan sonuçlara göre erken seçim çağrısı yapmasından yola çıkılarak, yine böyle bir çağrının gündeme gelebileceği hesabı yapılıyor. Muhalefetin de böyle bir durumda 3, 4 yıl beklemek yerine erken seçim isteyebileceği konuşuluyor. Yeni partilerin kuruluşu da o nedenle 1 Nisan'dan sonra şekillenir."
"Rüzgarın değişmesine bağlı girişimler"
Sağ siyasette AKP, MHP gibi dominant partiler varken, AKP'den ayrılan isimlerin yeni parti kurma girişiminin başarı şansı var mı?
Kulat, yeni oluşumlara sadece "AKP'den dışlananlar" girişimi olarak bakılmaması gerektiğini belirtiyor. Eski ve mevcut AKP'lilerin yanısıra İYİ Parti, CHP içinde kendisine yer bulamayan ya da 1 Nisan'dan sonra yaşanacak iç tartışma sonucunda partilerinden kopacak olanların yanı sıra, eski ANAP ve DYP kökenli isimlerin de bu hareketin içinde yer alacağını belirten Kulat, bu oluşumların başarı şansını, yine 31 Mart seçim sonuçlarına bağlıyor:
"Bugün iktidardaki baskın siyasi partinin olduğu bir ortamda kimse başarı beklemesin. Aslında bunlar, siyasette bir şekilde rüzgarın değişmesi, siyasetteki boşluk anına yönelik çalışmalar. İYİ Parti belki bakıldığında, diğer partilere kıyasla daha geride görünüyor. Ama sonuçta 6 aylık bir partiyken yüzde 7 oy aldı. Şimdi de belediye başkanlığını alabileceği yerler konuşuluyor. O nedenle ben bu parti girişimlerini, şimdiye göre değil, seçimlerden sonraki bir hamle olarak görüyorum. Örneğin Ankara'da kaybedilirse bu önemli. Cumhurbaşkanı Ankara'da 6 kez miting yaptı. Bu farkın kapanmadığını gösteriyor. Aslında Ankara'daki durum Millet İttifakı adayının çok iyi olmasından kaynaklanmıyor. Belli kesimlerde iktidar politikalarından rahatsızlık var."