Ertuğrul Özkök | Küçük Güzel Şeyler Dükkânı
Yılmaz Hoca'nın mumyalar müzesindeki ilk araştırmacı "Ken"
Çok teşekkürler Uğur Dündar…
Geçen hafta "araştırmacı" ve "dürüst" gazetecilerle ilgili bir önyargımı yıktın…
Çok da iyi yaptın.
Çünkü "araştırmacı gazeteci" denince gözümün önüne hep sıkıcı bir karakter gelirdi.
Onun yanına bir de "dürüst" sıfatı yerleştirilince, "asabi", "huysuz" ve "sıkıcı" bir karakter çıkıyordu ortaya…
Haksız mıyım…
Şöyle, gözünüzü kapatıp, kendine "dürüst araştırmacı gazeteci" diyen o konuşan kafaları, köşe yazarlarını bir düşünün…
Var mı aralarında bir tane eğlenceli, renkli olan…
Yıllar boyunca okurlarını, izleyicilerini de kendilerine çevirdiler.
Araştırmacı dürüst gazetecinin "Barbie Ken" olarak portresi
Ama Uğur, geçen hafta sosyal medyada öyle bir paylaşım yaptı ki…
"Sıkıcı", "eğlencesiz", "asabi" kimlik gitti, yerine büyük bir kahkaha emojisi oturdu sanki.
Uğur Dündar, bir zamanlama ve gündemin tam ortasına oturma dâhisidir…
Yükselen bir dalga mı var, anında sörfünü alıp, en yukardaki dalganın üzerine atlar ve bir anda ekranlarda başka kimseye yer kalmaz.…
Hatırlayın yıllar önce helikopterden, kaçırılan Avrasya feribotunun güvertesine nasıl atlamıştı…
Hürriyet: 19 Ocak 1996
Dün Türk şilebine çıkan Rus askerini görünce
Bir parantez açayım, dün Uğur’un o sahnesini bir kere daha hatırladım.
Çünkü Karadeniz’de bir Türk şilebine baskın yapan Rus askerlerini gösteren videoyu seyrederken, bir onlara baktım, bir de Uğur’un atlamasına…
Türk şilebine inen Rus komandoları tekrar helikoptere binmek için o kadar zorlandılar ki…
Nedense aklıma İstanbul Mahmutpaşa’da İrlandalı turistten dayak yiyen o Kurtlar Vadisi kılıklı İstanbullular geldi.
Tabii bizim sırım gibi SAS’lar ve SAT’ların kıymetini çok iyi anladım.
Ama Uğur’un araştırmacı dürüst gazeteci olarak feribota atlaması "10 points"ti yani…
Türk araştırmacı dürüst gazetecilerinin, Rus SAS komandolarından daha cevval olduğuna karar verdim.
Uğur Dündar'ın Karadeniz'de kaçırılan Avrasya feribotuna helikopterden inişi
Eskişehir'deki mumya gazeteciler arasında artık bir Türk Barbie var
Neyse asıl konuya döneyim.
Bugünlerde bütün dünya Barbie filmini konuşuyor. Tabii filmde Barbie’nin yanında bir de erkek Barbie var.
Onun adı "Ken…"
Uğur kendisine tıpatıp benzeyen bir Ken bulmuş… (veya çizdirmiş)
Bakınca 30 yaşında bir Uğur Dündar…
Yani Uğur’un bugün Yılmaz Hoca’nın mumyalar müzesindeki balmumu aslının tıpatıp aynısı…
Cümlenin sonundaki kelime, olaya biraz farklı hava veriyor
Bu paylaşımı yapıp, üstüne de şunu yazmış:
"Sayın Barbie’ler, lütfen kapıyı açar mısınız efendim?"
Cümlenin sonundaki "Efendim" ifadesi Ken’e, biraz Zeki Müren tarzı vermiş ama espri derseniz o da Avrasya’a atlayışı gibi "10 points…"
Tabii bir araştırmacı dürüst gazeteci, mazisini de sırt çantası gibi taşır sırtında…
Mesela ben, bu cümleye bakınca ister istemez aklıma Uğur’un Amerika’da Halil Bezmen’in evinin kapısına dayanıp, "Kapıyı açar mısınız?" diye seslenmesi geliyor.
Uğur bu paylaşımdan önce Barbie filmini seyretti mi?Uğur, bu paylaşımı yapmadan önce Barbie filmini seyretti mi acaba diye düşündüm… Araştırmacı dürüst gazeteci, hayatın pembe alanına geçtiAma bunların hepsi ufak tefek ayrıntılar… Seyrettiğim son araştırmacı dürüst gazeteci programıÇünkü içine düşülen bu sıkıcı alemde, vallahi mumya heykeller bile asıllarından daha eğlenceli hale gelmişti.
|
Çok önemli not: Bu yazının vermek istediği gerçek mesaj
Türk "araştırmacı dürüst gazeteci tarihinde" ilk defa, kendi kendine "dürüst araştırmacı gazeteci" madalyası veren bir gazeteci, kendinle dalga geçebilmeyi kabullendi.
Yukarıdaki bütün şakayı bir kenara bırakarak, bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.
On yıllar boyunca, kendi kendilerine "araştırmacı dürüst gazeteci" payesi veren bir gazeteci kuşağı ilk defa kendini ti’ye alabilme cesaretini gösteriyor.
O nedenle "Yılmaz Büyükerşen Hoca’nın Mumyalar Müzesi’ne" bir "Araştırmacı Dürüst Ken" mumyasının konulmasını öneriyorum.
Bütün amacım bu tarihi gelişmenin altını çizmekti.
Ertuğrul Özkök, Eskişehir Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi'ndeki heykeliyle
Ertuğrul Özkök’ün "Küçük Güzel Şeyler Dükkânı" başlığıyla "Newsletter" formatında paylaştığı yazısı.