Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan gazeteci Nazlı Ilıcak ile ilgili olarak bir anısını anlattı. "Telefonum çaldığında 1999 sonbaharı yeni başlamıştı. Arayan Nazlı Ilıcak’tı. Beni evinde bir akşam yemeğine davet ediyordu. Üç misafiri daha olacaktı. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ömer Çelik... Erdoğan hapisten çıkalı 2 ay olmuştu. Gül’le birlikte yeni bir siyasete hazırlanıyordu" diyen Özkök, "Onlar siyasetçi, ben gazeteci gömleğimi çıkarmış, çok güzel bir sohbet yapmıştık. Sanki herkes herkes hakkındaki önyargılarını silmiş, “öteki” diye bir şey kalmamıştı. Sanki Türkiye 100 yıllık kavgasını bitirmeye hazırlanıyordu" ifadesini kullandı.
Özkök, Önceki gün Nazlı Ilıcak hakkında gözaltı kararı çıkınca geriye o günlere döndüm. Ve kendi kendime sordum. Neler oldu bize?" diye yazdı.
Ertuğrul Özkök'ün, "O Ali yarbayım ki darbeci iftirasını bile şerefine yediremedi" başlığıyla yayımlanan (27 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Yıl 1999... Nazlı Ilıcak'ın evinde umutlu bir yemek...
Telefonum çaldığında 1999 sonbaharı yeni başlamıştı.
Arayan Nazlı Ilıcak’tı...
Beni evinde bir akşam yemeğine davet ediyordu.
Üç misafiri daha olacaktı.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ömer Çelik...
***
Erdoğan hapisten çıkalı 2 ay olmuştu. Gül’le birlikte yeni bir siyasete hazırlanıyordu.
***
Onlar siyasetçi, ben gazeteci gömleğimi çıkarmış, çok güzel bir sohbet yapmıştık...
Sanki herkes herkes hakkındaki önyargılarını silmiş, “öteki” diye bir şey kalmamıştı.
Sanki Türkiye 100 yıllık kavgasını bitirmeye hazırlanıyordu.
***
Önceki gün Nazlı Ilıcak hakkında gözaltı kararı çıkınca geriye o günlere döndüm.
Ve kendi kendime sordum.
Neler oldu bize...
Hâlâ neler oluyor...
***
Artık kabahatli aramıyorum. Ellerim kimsenin yakasında değil. Benim yakama yapışmış eller ise bana sadece hüzün ve umutsuzluk veriyor.
Ne karşımdakini suçlamak, ne kendimi haklı çıkarmak gibi bir duygu yok artık içimde.
Sadece geleceğe bakmak istiyorum.
***
Allah’ın bize bu düşmanlıkları silecek, bizi tekrar bir millet haline getirecek, barıştıracak aklıselimi bahşetmesi için dua ediyorum.
***
Dün gazetelerde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki o dörtlü fotoğrafı görünce 1999’a döndüm.
17 yıl önceydi. Depremden hemen sonraydı...
Bugün de toplumsal bir depremden hemen sonra...
***
Ve yine umutlandım...