Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, köşe komşusu Akif Beki'nin anayasa değişikliği referanduma ilişkin yürütülen "Evet" kampanyasıyla ilgili olarak kullandığı "Amigo içtimasında boy göstermeyen taraftar, hain hayırcı muamelesi göreceğini biliyor" ifadesini hatırlatarak, "Muhafazakâr mahallenin iç savaşında Akif Beki cephesi bu kavramla bir sıfır öne geçti" dedi.
Star yazarı Hüseyin Gülerce, geçtiğimiz hafta "'sinsi' 'hayır'cıların algı operasyonu yaptığını" iddia etmiş; "Son hamleleri, koro halinde, 'Evet rüzgârı tersine döndü' diyorlar. Sürekli ‘evet’ ile ilgili kafa karıştırıyorlar. Algı yönetiminde rol kapan bir kalem de umulmadık şekilde kılıç sallıyor" diye yazmıştı.
Akif Beki de dün (22 Şubat 2017) yayınlanan yazısında "Hızlı evetçiler, ne kadar hızlı olduklarını göstermek için gizli hayırcı avında" demişti. Beki, "Yoklama kaçağı hayırcı var ama yoklama kaçağı evetçiyi mumla arayın bulamazsınız. Amigo içtimasında boy göstermeyen taraftar, hain hayırcı muamelesi göreceğini biliyor" ifadesini kullanmıştı.
Ertuğrul Özkök'ün "Sakın bize 12 Eylül'de ettiğiniz o lafı etmeyin" başlığıyla yayımlanan (23 Şubat 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:
Ben o cümleyi atlamışım...
Fehmi Koru dünkü yazısında hatırlattı...
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 16 Nisan’da yapılacak referandumda niye “Evet” diyeceğini şöyle açıklamış:
“Yargının bağımsızlığını/tarafsızlığını güçlendirdiği, hukuk devletini tahkim ettiği için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘Evet’ diyorum.”
Hay Allah, ben bu cümleyi bir yerden hatırlıyorum...
Haa tamam... Bize 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda da aynı şey söylenmemiş miydi...
Hâkimler ve Savcılar Kurulu değişecekti... Yargı bağımsızlaşacaktı... Adalet gelecekti...
İyi de o değişikliklerden sonra neler geldiğini hep birlikte gördük...
Silivri mezalimi iyice arttı... Kumpaslar birbirini izledi... Hâkim Savcılar kurulları, mahkemeler FETÖ’cülerle doldu...
İş 15 Temmuz darbesine kadar gitti...
O referandumla adaletin başına çökenler şimdi adalet karşısında...
Yani, 16 Nisan referandumunda, “Geçmişin referansı yarının teminatı” falan diyorsanız...
Demeyin...
Bize ne derseniz deyin, yargı bağımsızlığından söz etmeyin...
12 Eylül’de “Yetmez ama evetçilerin” bile dili sütten öyle fena yandı ki, artık yoğurdun bile yanına yaklaşmazlar...
Diyeceğim, insanları “Evet”e ikna etmek istiyorsanız, başka bir gerekçeye sığının...
Yargı bağımsızlığı masalının miadı doldu...
Mahallenin yeni tüfekleri, eski tüfeklere ateş ediyor
İktidara yakın medya mahallesinde muazzam bir iç savaş var.
“Dağdan gelenler bağdakileri kovmaya çalışıyor” diyeceğim ama bu lafı hiç sevmem...
O yüzden şöyle diyeceğim:
“Muhafazakâr mahalleye sonradan iltica edenler, mahallenin eski tüfeklerini yemeye çalışıyor...”
Yemeye çalıştıkları insanların bazılarını çok eskiden tanıyorum...
Çok meşakkatli günlerde azimle mücadele ettiler...
Çoğuna büyük saygım vardı, bazılarına saygım bugünlerde daha da arttı...
Ama yeni gelenlerin bir kısmı çok fena... Onların elinde ağır makineli tüfekler var, eski tüfekler ise ellerindeki piştovlarla, karabinalarla, ağızdan dolma tüfeklerle kendilerini savunmaya çalışıyor. Yani eski mahalle sakinlerine “Allah yardımcınız olsun” diyeceğim...
Komşum harika bir laf buldu
Köşe komşum Akif Beki, kendisine “Gizli hayırcı” diye ortak taarruza geçenler için şu kavramı bulmuş: “Amigolar içtiması...”
Muhafazakâr mahallenin iç savaşında Akif Beki cephesi bu kavramla bir sıfır öne geçti.