Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Salı akşamı Cemal Reşit Rey salonun kapısından girerken ilk hissiyatım şu oluyor:
“Bütün eski Türkiye burada…”
Türkiye’nin en eski gazetesi Cumhuriyet 100’üncü yılını kutluyordu.
İnsan beyni tuhaf. Biraz dolaştıktan sonra kafama tuhaf bir soru takılıyor:
“Eski Türkiye’nin yaş ortalaması kaçtır?”
Şöyle göz kararı ile bir salon taraması yapıyorum…
Tahminim yaş ortalaması 60-65…
Cumhuriyet gazetesinin 100’üncü yıl kutlaması
AKP’nin ‘yeni Türkiye’si eski püskü olunca, eskisi yepyeni oldu
Tabii, AKP iktidarının “Yeni Türkiye” dediği Türkiye, Silivri kâbusu ile bir anda “Eski püskü Türkiye”ye dönüşünce, bu salondaki eski Türkiye de “Yeni Türkiye”ye dönüştü.
O nedenle Cumhuriyet’in 100’üncü kuruluş yıldönümünde Cemal Reşit Rey salonunda bir araya gelen bu insanlara “Vintage Türkiye” diyeceğim.
31 Mart seçimlerinden sonra bu Vintage Türkiye moral kazandı.
Alev Coşkun “İzmirli hemşerim” diye karşılıyor
Kapıda bizi Cumhuriyet Vakfı’nın üyeleri karşılıyor.
Işık Kansu ve eski genel yayın yönetmeni İbrahim Yıldız dikkatimi çeken iki kişi oluyor.
İki adım ötede ise Vakfın Başkanı Alev Coşkun’u görüyorum.
Bana sıkıca sarılıyor ve “İzmirli hemşerim, hoş geldin” diyor.
Alev Coşkun’la 1970’li yıllardaki CHP’den hukukumuz var.
O bir partiliydi.
Ben de öğretim üyesi olarak rahmetli Ecevit’e danışmanlık yapıyordum.
Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun
Bir gazete davetinde ilk defa bu kadar güçlü bir iş insanı listesi gördüm
Davete giderken en merak ettiğim soru şuydu:
Sık sık medya özgürlüklerinden söz eden iş dünyası, Türkiye’nin en eski gazetesi olan Cumhuriyet’in 100’üncü yılında sembolik bir destek gösterisi yapacak mı?
İş dünyasından çok sayıda insana davetiye gittiğini biliyorum. Hatta çok sayıda insanın da “Geleceğim” diye bildirdiğini.
Kurumsal olarak gerçekten güçlü bir bayrak gösterisi yaptılar.
Cumhuriyet’in Kurumsal İletişimi’nden, katılan iş insanlarının tam listesini istedim.
Ömer Koç’tan TÜSİAD Başkanı’na; Katılan iş insanlarının tam listesi
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan, TTYD Başkanı Oya Narin, TÜRKONFED Başkan Yardımcısı Emine Erdem, TÜSES Başkanı Altan Ertürk, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi ve CEO’su Levent Çakıroğlu, Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Burçin Girit, Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, Boyner Grup Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, Aydın Doğan Vakfı Başkanı ve Doğan Holding Yönetim Kurulu üyesi Arzuhan Doğan Yalçındağ, Eczacıbaşı Holding Medya İlişkileri Direktörü Cem Tanrıkılıcı, Esas Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Sabancı Kamışlı, AROMSA kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yasa, Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, L’oreal Türkiye Genel Müdürü Sinem Sandıkçı Gökçen, Özdilek Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Şadi Aşıroğlu, Koton Kurucusu ve Yönetim Kurulu üyesi Gülden Yılmaz, Coca Cola Company Ortadoğu ve Avrasya Bölge Başkan Vekili Sinan Cem Şahin, Petrol Ofisi İcra Kurulu Başkanı Mehmet Abbasoğlu, Zarakol İletişim Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı Necla Zarakol, OTİ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Bektaş, iş insanları Osman Benzeş ve halkla ilişkiler sektöründen Şermin Topçu.
Bu tablo çok hoşuma gitti.
Hasan Cemal | Kolaj: Faruk Ekici | T24
Hasan Cemal, 1992’den beri ilk defa Cumhuriyet sayfalarında
Salondan izlenimleri aktarmadan önce Cumhuriyet’in 100’üncü yılı için yaptığı gazeteyi ve ekleri anlatayım.
Baştan sona dikkatle okudum ve dikkatimi çeken çok ilgi çekici bazı gözlemlerim oldu.
Hasan Cemal, 1992 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrıldı.
2005 yılında yazdığı “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” kitabından sonra gazete sayfalarından da silindi.
O günden beri Cumhuriyet sayfalarında ilk defa yer aldı.
100’üncü yıl ekinin arka sayfasına, gazetenin ilk günden biri genel yayın yönetmenlerinin listesi konmuş.
Hasan Cemal’e 100’üncü yıl affı mı çıktı yoksa?
Zekeriya Sertel’le başlayan bir liste bu.
İşte o listeye Hasan Cemal’in adı da girmiş.
Ayrıca Can Dündar’ın adı da genel yayın yönetmenleri listesinde yer alıyor.
Davetliler arasında dolaşırken birisi kulağıma eğilip fısıldıyor:
“Hasan Cemal’e 100’üncü yıl affı çıktı.”
Ben de “Tam değil, yarım af” dedim.
Çünkü ikinci bölümde salonda gösterilen Cumhuriyet’in tarihi belgeselinde Hasan Cemal’in adı hiç geçmedi.
Yıldıray ve Saldıray kardeşler
Mahallenin ülkücü kardeşleri Yıldıray ve Saldıray ne cevap verdi?
100’üncü yıl ekinde ilginç bir şey daha vardı.
“Çok kişisel bir Cumhuriyet tarihi” diye bir bölüm hazırlamışlar. Zafer Temoçin hazırlamış.
İşte o bölümde ilginç bir anekdot vardı Zafer Temuçin’in ağzından:
“Semtin namlı ülkücüleri Saldıray ve Yıldıray kardeşler bıyıkları çenelerine kadar sarkık, bir karış surat, iç ceplerinde saklarlar gazeteyi (Cumhuriyet’i) görünmesin diye gizlice. ‘Komünist gazete ama elimiz mahkûm. Mahalli liglere kadar iniyor spor sayfası.’”
Gizlice Cumhuriyet okuyan ülkücü Saldıray ve Yıldıray kardeşlerin sayfada bir çizimleri de var.
Keşke Ali Ulvi de bir cümle ile hatırlansaydı
Cumhuriyet bir çizerler gazetesiydi aynı zamanda.
Ali Ulvi’nin çizdiği birinci sayfa karikatürleri, bence Le Monde’un, Plantu’sunun çizgilerinden daha etkileyiciydi.
Ama sayfa hazırlanırken onun ismi unutulmuş mu, yoksa yer mi kalmamış ama bir cümle ile o da hatırlansaydı iyi olurdu.
Pazar Yazıları'nda “Yetmez ama Evetçi”ler bile unutulmamış
Özel ekte en keyifle okuduğum yazılardan biri Cumhuriyet’in 1980’li yıllarda başlayan “Pazar Yazıları”nı anlatan bölümdü.
Mahmut Şenol yazısının başlığını “Kesilip Saklanan Pazar Yazıları” koymuş.
Benim de Cumhuriyet’te en sevdiğim yazılardı bunlar.
Nilgün Cerrahoğlu Madrid’den, Sabetay Varol Paris’ten, Ulya Üçer Bonn’dan yazıyordu.
Bruce Springsteen olayını bu yazılardan izlerdik.
Mahmut Şenol’un yazısında en sevdiğim taraf da daha sonraki yıllarda Cumhuriyet’e çok eleştirel konumda yazılar yazmaya başlayan Hadi Uluengin, Yavuz Baydar ve Ragıp Duran’ın yazılarını da unutmamış olması.
Bu yazarlar medya tarihine “Yetmez ama Evetçi” olarak geçmiş olsalar da Cumhuriyet hafızasından silinmemiş.
Güzel bir şey bu.
Necdet Şen'in Hızlı Gazeteci karakteri
Dev bir bisikletin üzerinde Abdülcanbaz’ı görmek isterdim
Ama Cumhuriyet’e asıl damgayı vuran Turhan Selçuk’un Abdülcanbaz’ı oldu.
100’üncü yıl davetinde keşke onun bisikletinin dev bir kopyasını yaptırsalar ve üzerinde Abdülcanbaz’la sahneye çıksaydı.
Cumhuriyet’in öteki çizerleri de unutulmamış. Mesela Malkoçoğlu’dan, İsmail Gülgeç’in “Hayvanlarından söz ediliyor.
Gözlerim o sayfada hızlı gazeteciyi aradı
Ama unutulan ve benim çok önemsediğim bir çizer var.
Necdet Şen ve Hızlı Gazeteci karakteri.
Necdet Şen’in 1984 ile 1992 yılları arasında çizdiği Hızlı Gazeteci, 12 Mart ve 12 Eylül’ün en ince ve estetik eleştirisini modern bir çizimle en estetik biçimde anlatırdı.
Bence bu insanlar gece salonda yapılan gösterimde de dev bir ekrana yansıtılsa şık olurdu.
"Medyadan ayrılmasından sonra Aydın Doğan’ı ilk defa bir basın kuruluşunun davetinde görüyorum"
Aydın Doğan medyadan çıktıktan sonra ilk defa basın davetinde
Tekrar salona dönüyorum.
Aydın Doğan, kızı Arzuhan Doğan Yalçındağ ve onun eşi Mehmet Ali Yalçındağ ile birlikte geliyor.
Medyadan ayrılmasından sonra Aydın Doğan’ı ilk defa bir basın kuruluşunun davetinde görüyorum.
Bu arada Foreign Policy dergisinin mayıs sayısında Princeton Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olan Jan-Werner-Müller’in bir makalesi yayımlandı.
Başlığının Türkçesi şöyle:
“Medya gerçekten saldırı altında mı?”
Verilen örneklerden biri; FETÖ’cü maliyecilerin Doğan Medya Grubu’na yazdığı insafsız vergi cezalarıydı.
Medya özgürlükleri konusuyla ilgilenenler için iyi bir kaynak olabilir.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet başyazarlarından ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ
Gecenin starı Yılmaz Büyükerşen hocaydı
Gecede etrafı en kalabalık insanlardan biri eski Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’di.
Etrafı bütün gece kalabalıktı.
Ulaşmaya çalıştım. Ama başaramadım. O nedenle buradan ona sevgi ve saygılarımı iletiyorum.
Belediye Başkanlığı’ndan, o salonda bulunan insanların gözünde nasıl güzel bir sevgi halesi bırakarak ayrıldığını çok iyi gösteriyordu bu ilgi.
Eski bakanlardan Işın Çelebi, Hikmet Sami Türk ve Bahattin Yücel’e de rastladım gecede.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Müjdat Gezen, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, eski DİSK Genel Başkanı ve CHP Milletvekili Süleyman Çelebi de davete katılanlar arasındaydı.
91 yaşındaki iki büyük başyazarı yan yana görmek çok güzeldi
Benim için gecenin güzel anlarından biri de Hürriyet’le yıllarca birlikte çalıştığımız başyazaramız Oktay Ekşi’yi görmekti.
Her zamanki gibi asilzade.
Şimdi artık Cumhuriyet’te yazıyor.
Bir öteki başyazar da Altan Öymen’di.
Maşallah dimdik…
İkisini yan yana görmek çok iyi geldi bana.
Hayat devam ediyor.
Altan Abi ile CHP’nin 70’li yıllarının sonu ve 80’lerin başlarında birlikte çalıştığımız günler vardır.
Bir köşede eski Hürriyet, şimdi Cumhuriyet yazarı Özdemir İnce ve eşi Ülker İnce oturuyordu.
Onları epeydir görmüyordum.
Özlemişim.
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel yoktu, Kılıçdaroğlu vardı
Siyasi partilere gelince…
Daha çok CHP’li belediye başkanları düzeyinde bir katılım vardı.
Büyükşehir olarak İzmir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ı gördüm.
Tabii gözler Ekrem İmamoğlu’ndaydı ama o Avrupalı misafirleri olduğu için gelemedi.
Buna karşılık eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve eşi Selvi Kılıçdaroğlu oradaydı.
Fazıl Say konser öncesi dışarıda tek başına meditasyon yapıyor
Gribal enfeksiyondan henüz kalktığım için erken ayrıldım.
Benden biraz önce ayrılan Aydın Doğan, Arzuhan Yalçındağ ve Mehmet Ali Yalçındağ kapının dışında Fazıl Say’ı görmüşler.
Bir süre sohbet etmişler.
Biraz sonra vereceği konser için hazırlıyordu kendisini sanıyorum.
Ben dinleyemedim ama her zamanki gibi iyiymiş.
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say
Salondakilerden ortak görüş: Metin biraz uzundu
Salondaki programda bir metin okuma bölümü vardı. Zeynep Oral ve Selçuk Yöntem birlikte okudular.
Bazı dostlarım bunu bir şiir sanmış o nedenle, “Şiir okunacaksa neden Aziz Nesin’den seçildi” diyordu.
Şiir değilmiş. Aziz Nesin’in “Merhaba” adlı yazısıymış.
Zeynep Oral’la konuştum, “Evet biraz uzundu ama 5 dakikaya indirdim” dedi.
Ben salonda yoktum,ama orada bulunan bazı dostlarım, metni biraz uzun bulduklarını söylediler.
Onlara sanki 10 dakika gibi gelmiş.
Ne yazık ki böyle toplantılarda benim de başıma geldi.
Konuşmamı uzun bulan arkadaşlarım oldu.
Bir eleştiri de şu: Gece 31 Mart’ın iyimser havasına uygun olsaydı
Salondaki programla ilgili bir eleştiri de şu: 31 Mart’tan sonra Türkiye’de iyimser bir hava oluştu, acaba bunu daha iyi yansıtacak bir akış yapılamaz mıydı?
Orada olmadığım için salondaki hava için kendi görüşümü yazamayacağım.
Ama şu 22 yıl üzerimize öyle bir çöktü ki, iyimserliğimizi bile tam yaşayamıyoruz.
Selçuk Yöntem ve Zeynep Oral
“Eski Türkiye” medyasından kimleri gördüm davette?
İlk rastladığı gazeteci Zafer Mutlu’ydu.
Sabah’ın eski genel yayın yönetmeni.
Şimdi Oksijen gazetesinin yayıncısı.
Hürriyet yazarı Sedat Ergin’i gördüm.
Yine Hürriyet’ten Doğan Hızlan gelip kısa süre kaldı.
Onu hemen Alev Coşkun’un odasına aldılar.
Babalık tartışmaları Uğur Dündar’ı hiç etkilememiş
Uğur Dündar da her zamanki gibi bir santim pot yapmayan elbisesi ve dik duruşu ile oradaydı.
Babalık tartışmaları onu pek etkilememiş gibi görünüyordu.
Doğrusu, iktidar yanlısı gazete ve televizyonların yöneticilerini ve yazarlarını da görmeyi çok isterdim orada.
Biz Hürriyet’in 60’ıncı yılı için bir ek hazırlamıştık.
O sırada Türkiye’de yayımlanan önemli gazetelerin hepsinin genel yayın yönetmenlerini bir araya getirip bir hatıra fotoğrafı çektirmiştik.
Öyle bir fotoğrafı keşke Cumhuriyet de çektirmeyi başarsaydı.
Ayrıca NOW Haber Yönetmeni Doğan Şentürk, Hürriyet’ten Yalçın Bayer, Zeynep Bilgehan, Diken Haber sitesinin kurucusu Harun Simavi, Namık Koçak, Ailcan Türkoğlu, Oral Çalışlar ve Zafer Arapgirli de katılan gazeteciler arasındaydı.
Yazar olarak da Ayşe Kulin vardı.
Müjdat Gezen
İskoçya’da diz çökerek evlilik teklifi eden Ali Atıf Bir de davette
Rastladığım medya figürlerinden biri de Ali Atıf Bir.
Eskişehir Üniversitesi’nde ders verirken tanışmıştık.
Şimdi büyük şirketlere medya danışmanlığı yapıyor.
Geçen aralık ayında İskoçya’da bir şatoda, önünde diz çökerek evlenme teklif ettiği İrem Hattat’la evlendi.
Onları ilk defa 100’üncü yıl davetinde birlikte gördüm.
Evet, bir 100’üncü yıl davetinden gözlemlerim bunlar.
Biliyorum yazı biraz uzun oldu ama ne yapayım, gördüğüm her şeyi yazmak istedim.