Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, "Bir gazeteci durup dururken ve çok sık kendine 'Ben dürüst gazeteciyim' diyorsa bilin ki o karakterde bir sorun vardır" görüşünü savundu.
Özkök, "Tam zamanlı gazeteciliğe 1987 yılında başladım.Bunun 24 yılı üst düzey yöneticilikte geçti. İnsan bu kadar süre böyle bir yerde oturunca bazı gözlemleri oluşuyor... Bu da onda bazı kavram ve prototiplere karşı duygular geliştiriyor..." düşüncesini dile getirdi.
Özkök, "Bu 24 yıl boyunca çok fazla gözlem ve örnekle şunu öğrendim... BİR: Bir gazeteci durup dururken ve çok sık kendine 'Ben dürüst gazeteciyim' diyorsa bilin ki o karakterde bir sorun vardır... Hayatımda tanıdığım gerçek manada dürüst gazetecilerin hiçbirinin ağzından, kaleminden 'Ben dürüstüm' cümlesini işitmedim. Kendisi için 'dürüst' kelimesini kullanmamış insanlardı... Bu 24 yıl boyunca bir gazetecinin ağzından 'Ben araştırmacı gazeteciyim' lafını duyduğum zaman bilirim ki, geride ne araştırmacılık ne soruşturmacılık vardır. Polisten şuradan buradan gelen belgeleri hiç soruşturmadan servise koyan insanlardır çoğu..." ifadesini kullandı.
Özkök yazısında şunları kaydetti:
"O nedenle bu kelime de bende nedense hep “infazcı”, “linççi” gazeteci çağrışımı yapar... Sedat Ergin gibi gerçek araştırmacı gazetecilerin ağzından da üç cümlede bir “Ben araştırmacı gazeteciyim” cümlesini hiç duymazsınız. O nedenle durmadan ahlaktan, dürüstlükten, mertlikten, şereften bahseden insanların gölgelerinde hep başka şeyler görürüm... Bilirim ki, “Ahlak, dürüstlük, namus, şeref”, insanın kendi kendine verebileceği payeler değildir..."