Medya

Ertuğrul Özkök: 28 Şubat kararları uygulanabilseydi bugün darbe girişimi olmazdı

"Acaba bunların kaçı kurunun yanında yanan yaş"

19 Ekim 2016 11:13

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "93.000 kamu görevlisi açığa alındı. 59.841 kamu görevlisi ihraç edildi. 40.000 kişi gözaltına alındı. 32.000 kişi tutuklandı. 100 küsur gazeteci ve yazar tutuklandı" hatırlatmasını yaptı. Özök "28 Şubat kararları işte bunu yapmak için alınmıştı. Ama yapamadı. Başarabilselerdi, belki bugün bu vicdansız darbe girişimi olmazdı" ifadesini kullandı.

28 Şubat kararları nedir?

Millî Güvenlik Kurulu'nun (MGK) 28 Şubat 1997 tarih ve 406 Sayılı Kararı (rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler) şöyle:

1-Anayasamızda cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereği Milli Eğitim Bakanlığı'na devri sağlanmalıdır.

3-Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle cumhuriyet, Atatürk, vatan ve millet sevgisi, Türk milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından:

a-8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı.

b-Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği Kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

4-Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık, aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, milli eğitim kuruluşlarımız, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.

5-Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtiyaç varsa, bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı'nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir.

6-Mevcudiyetleri 677 sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.

7-İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askeri Şura kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK'yi dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.

8- İrticai faaliyetleri, disiplinsizlikleri veya yasadışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'dan ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkan verilmemelidir.

9- TSK'ya aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için mevcut mevzuat çerçevesinde alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşları, özellikle üniversite ve diğer eğitim kurumları ile bürokrasinin her kademesinde ve yargı kuruluşlarında da uygulanmalıdır.

10-Bu maddenin tam metnini Turkiye'nin uluslararası ilişkilerini ilgilendirdiği için yayınlayamıyoruz.

11-Aşırı dinci kesimin Türkiye'de mezhep ayrılıklarını körüklemek suretiyle toplumda kutuplaşmalara neden olacak ve dolayısıyla milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak çok tehlikeli faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.

12-T.C. Anayasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasası ve bilhassa Belediyeler Yasası'na aykırı olarak sergilenen olayların sorumluları hakkında gerekli yasal ve idari işlemler kısa zamanda sonuçlandırılmalı ve bu tür olayların tekrarlanmaması için her kademede kesin önlemler alınmalıdır.

13-Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, bu konudaki kanun ve Anayasa Mahkemesi kararları taviz verilmeden öncelikle ve özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında titizlikle uygulanmalıdır.

14-Çeşitli nedenlerle verilen, kısa ve uzun namlulu silahlara ait ruhsat işlemleri polis ve jandarma bölgeleri esas alınarak yeniden düzenlenmeli, bu konuda kısıtlamalar getirilmeli, özellikle pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.

15-Kurban derilerinin, mali kaynak sağlamayı amaçlayan ve denetimden uzak rejim aleyhtari örgüt ve kuruluşlar tarafından toplanmasına mani olunmalı, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.

16-Özel üniforma giydirilmiş korumalar ve buna neden olan sorumlular hakkında yasal işlemler ivedilikle sonuçlandırılmalı ve bu tür yasadışı uygulamaların ulaşabileceği vahim boyutlar dikkate alınarak, yasa ile öngörülmemiş bütün özel korumalar kaldırılmalıdır.

17-Ülke sorunlarının çözümünü "Millet kavramı yerine ümmet kavramı" bazında ele alarak sonuçlandırmayı amaçlayan ve bölücü terör örgütüne de aynı bazda yaklaşarak onları cesaretlendiren girişimler yasal ve idari yollardan önlenmelidir.

18-Büyük Kurtarıcı Atatürk'e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.

28 Şubat 1997 tarih ve 406 sayılı MGK Kararı'nın Eki'dir.


"Acaba bunların kaçı
kurunun yanında yanan yaş"


Ertuğrul Özkök'ün "Acaba bunlardan kaçı kurunun yanındaki yaş" başlığıyla yayımlanan (19 Ekim 2016) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Bu tabloyu hocam Emre Kongar'ın dünkü Cumhuriyet'teki köşesinden aldım.

Vicdansız bir darbe girişiminin bir ülkeye insani maliyetini çok çarpıcı biçimde ortaya koyuyor.

İnsanın içini burkan bu tablodan tarihe kalacak tek soru şu olacak:

Acaba bunların kaçı kurunun yanında yanan yaştı...

93.000 kamu görevlisi açığa alındı. (2 Anayasa Mahkemesi yargıcı, 3.392 yargıç ve savcı, 167 Danıştay ve Sayıştay mensubu, 9.331 polis, 50.000’in üstünde öğretmen.) 

59.841 kamu görevlisi ihraç edildi. 

40.000 kişi gözaltına alındı. 

32.000 kişi tutuklandı. 

100 küsur gazeteci ve yazar tutuklandı. 

85 gazetecinin sürekli basın kartı, 660 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi. 

15 üniversite kapatıldı. 
934 özel okul kapatıldı. (53’ü sonradan açıldı.) 
35 hastane kapatıldı. 
19 sendika kapatıldı. 
109 özel yurt kapatıldı. 
104 vakıf kapatıldı. 
1225 dernek kapatıldı. 
Askeri okullar kapatıldı. 
18 televizyon kanalı kapatıldı. 
45 gazete kapatıldı. 
23 radyo kapatıldı. 
15 dergi kapatıldı. 
3 haber ajansı kapatıldı. 
29 yayınevi kapatıldı. 

28 belediyeye kayyum atandı. 

1 bankaya el konuldu. 
200’den fazla şirket ve holdinge el konuldu. 
50 milyar lira el değiştirdi. 
30.000’den fazla şirket çalışanının akıbeti belirsiz. 

SONUÇ: 28 Şubat kararları işte bunu yapmak için alınmıştı.

Ama yapamadı.

Başarabilselerdi, belki bugün bu vicdansız darbe girişimi olmazdı...


Polis de geldi ikna odası fotoğrafı tamamlandı


28 Şubat’ta başörtülü kızlara uygulanan “ikna odası” fotoğrafı nasıldı...

(*) Üniversite kapısında polis bekliyordu...

Öğrenciler kapıya geliyordu...

Polis içeri sokmuyordu...

Bazı hocalar içeri sokulmayan öğrencileri, ikna odasına alıp başlıyordu ikna etmeye...

Formülü 28 Şubat bulmuştu... 

Kadıköy Lisesi Müdürü de uyguladı...

Kadıköy Lisesi Müdürü son olarak polisi de davet etti.

Fotoğraf tamamlandı...

Yaşasın Türk devleti...

Dün başı örtülü kızlara...

Bugün başı örtüsüzlere...

Bir gün herkes ikna odasını tadacak...