Yaşam

Erkekler çok konuştunuz sıra kadınlarda

27 Aralık 2009 02:00
T24 - O daha önce dört kadın birlikte sundukları Haydi Gel Bizimle Ol programının sivri dilli gazetecisiydi. Çiğdem Anad şimdi kadınların sayısını arttırdığı On Kadın'ı programını yönetiyor. Anad diyor ki; 'Bizi seyreden erkekler bazen kızacaklar, bazen eğlenecekler ama sonunda demek kadınlar da böyle düşünüyorlarmış diyecekler.'

Çiğdem Anad'la On Kadın. Kim bu kadınlar? Güzide Duran, Günseli Kato, Oya Başar, Gönül Yazar, Mutlu Tönbekeci, Funda Özkalyoncu, Nazlı Eray, Hülya Tanrıöver, Eda Erduman. İşte bu on birbirinden farklı kadın her cuma akşamı aktüel sorunları kendi 'rengarenk' gözlüklerinden bakarak anlatıyorlar. Bu programda neden bu kadar çok kadın var diye soranlara ise Çiğdem Hanım'ın yanıtı; 'Çok konuşan erkekler ülkesinde kadınlara bir köşe de biz açıyoruz.' oluyor. Biz de Çiğdem Anad'la kadınların dilini, entellektüel kadını, kadınlar aslında 'neyi ister?' sorusunu geniş bir şekilde konuştuk. Bu hafta Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Kübra ve Büşra ile On Kadın'ı okuyacaksınız… Hazır mısınız?

Sizin gibi habercilikten gelen, yoğun haber programları sunan biri bir baktık kadın kimliğine eğildi. Neden böyle bir değişime ihtiyaç duydunuz…

Her gazetecinin tabi ki bir siyasi görüşü vardır, olayları algılayışını da siyasi görüşü etkiler. Ancak gazetecinin görevi olayları bütün farklı görüş açılarını hesaba katarak aktarmaktır. Bir gazetecinin bir tarafa angaje olması diğer kesimlerdeki inandırıcılığını ortadan kaldırır. Köşe yazarları ve tarafını belirlemiş gazeteler için durum farklı. Ancak televizyon haberciliğinde bütün kesimleri kucaklayacak tarafsızlığı ortaya koymanız gerekir, yoksa belirli bir kitlenin televizyonu olursunuz ki, bu televizyonculuğun mantığına aykırıdır.

Yani?

Hep gerçeği kovaladım. Olayların bütün taraflarını görmeye çalıştım. Bizim öğrendiğimiz ve yaptığımız gazeteciliği tam anlamıyla gerçekleştirme imkanım kalmadığı gün, haberciliği bıraktım. Bu yüzden televizyon maceramı gece söyleşi programlarında sürdürdüm.

Pes ettiniz o zaman?

Ülkenin sorunlarını belirli çevreleri rahatsız etmeyen kişilerle konuşmak kolay ve bugün yapılan da bu zaten. Önemli olan bütün çevreleri rahatsız edebilen, eleştirebilen, hiçbir şeyden korkmadan ülkenin sorunlarını tartışabilmek. Şimdi baktığınızda insanlar ağzını açmaktan korkar hale geldi. Kimlerle, nerede, ne yapılabileceğini varsayıyorsunuz ki?

Bunun sebebi ne?

İktidar, genel kabul gören fikirler dışındakiler seslendirildiğinde, bunu tehdit algılıyor. Sabotajcılar, provakatörler olabilir ama aykırı fikirlerde olanları sabotajcı, provakatör gibi görürseniz, insanlar konuşmaya korkar. Şimdi herkes yutkunarak konuşuyor, söylemek istediklerinin yarısını zor söylüyor. Başıma dert alırım, bela açarım endişesi hakim.

Sonuçta bir gazetecisiniz, gazetecilerin de tarafı vardır muhakkak. Siz bunun neresindesiniz?

Yirmi yıl gazeteciliğim boyunca yaptığım habercilikte bütün partilere, kurumlara, kuruluşlara, otoritelere ve toplumun bütün kesimlerine eşit uzaklıkta durdum. Organik ya da inorganik bağlantım olan hiçbir yer yoktu.

Elif Şafak ve Oya Baydar'ı yan yana getirmek istiyorum

Peki bu programı sunmadan önce de dört kadınla program yapıyordunuz. Şimdi de 'On Kadın'ı sunuyorsunuz. Kadınların vitrine çıkarmaktaki amacınız ne, izleyiciye ne veriyorsunuz?

Dört kadın birlikte program sunduğumuzda niyetimiz ahlâki değerleri kurcalamak, üzeri örtülen farklı ahlãk anlayışlarını konuşmaktı.

Ne kadar yapabildiniz bunu?

Düşündüğümüzü büyük ölçü de yaptık. On Kadın programında da klişe değerleri ve temaları deşmek istiyoruz. Çok konuşan erkekler ülkesinde, kadınlara bir köşe de biz açıyoruz.

Kadınları çoğaltamanızdaki sebep renk paletinin geniş olmasından mı yoksa kadınların sesi gür çıksın diye mi?

Doğru. Kadınlar çoğaldıkça renklilik artar, ses de daha gür çıkar. Mümkün olursa 50 kadınla bir televizyon programı yapmak isterim. Ne kadar çok insan, o kadar farklı ses vardır. Tek ses otoritedir, çok ses ise demokrasidir. Kaostan korkmamak lazım. Herkes birbirini dinlemeyi, anlamayı öğrenirse, kaos olmaz, tersine eşikler atlanır, gelişme sağlanır.

Kadınların kadınlar tarafından yönetilmesinin zor olduğuna dair kanı vardır. Siz dokuz kadınla program yapıyorsunuz. Nasıl baş ediyorsunuz onlarla?

Açıkçası bu tip ezberletilen tespitlere hiç katılmıyorum. Ortak iş yapmanın zorlukları vardır, kadın erkek farketmez. Aykırı fikirlere tahammülü olan, aykırı kimliklere kafası ve gönlü açık insanlarla bir arada çalışmaktan memnun oluyorum. Umarım ilerde 'yanyana gelmesi mümkün değil' denen kişilerle de ortak program yapma şansım olur.

Kimler mesela?

Elif Şafak ile Oya Baydar. Onlarla ortak bir programda buluşmak çok isterim.

Kadını mı, yoksa kadınları idare etmek mi daha zor?

Sadece kendi sesini duyan, beğenen ve fikirlerine değer veren kişileri idare etmek zordur. Hepimizde altı üstü bir beyin, bir kalp var ve bir ömür var, o kadar yani…

Bir kadın sadece kendisini temsil eder. Kalabalık olunca ne oluyor?

Aslında herkes yalnızca kendini ve kendisine benzeyenleri temsil eder. Kalabalık olunca sadece temsil sayısı artar.

Kadın dayanışması ne kadar gerçek?

Birbiriyle benzeşen ve onaylayan insanlar birbirini destekler ya da tamamen farklı düşünse de birbirini destekleyebilir. Kadınlar ortak problemlerle boğuştukları için kadınlar daha fazla dayanışma ihtiyacı içindeler.

Bu programda her konu kadın gözlüğünden bakılarak yorumlanıyor. Bu gözlükten erkekler de bakabilecek mi?

Bizi seyreden erkekler bazen kızacaklar, bazen eğlenecekler ama sonunda 'demek kadınlar da böyle düşünüyorlarmış' diyecekler. Erkek kadınların dünyasını anladıkları zaman düşünürler elbette. Bir başka gözlükten bakmayı dener en azından.

Peki bu gözlüğün rengi ne?

Rengarenk.

Programda kadınların sözü geçiyor. Bir de erkek konuk alıyorsunuz. Bu formatın geren tarafları var mı?

Bu gerilim programı değil, birbirini anlama, düşünme, bir daha değerlendirme, rahat rahat konuşma ve klişeleri kurcalama programı.

Var olan hangi klişeleri gereksiz bulursunuz?

Hayata dair bütün klişeleri gereksiz görüyorum. Tecrübelerden devşirilen klişeler üzerine düşünebiliriz ama hızla değişen hayatta tecrübeler de değişiyor, klişelerinde geçerliliği kalmıyor. En basitinden bir örnek; iyi bir evlat olmanın ilk koşulu, düne kadar anaya babaya saygılı olmaktan, ananın babanın yolunda yürümekten geçerdi. Bugün ise anayı babayı aşan kendi yolunu bulan evlat daha iyi. Herkese göre iyi evlat olmanın tanımı değişik.

Bu konsept, kadınların feminist damarlarını kabartmayacak mı?

Sanırım her zaman, hem kadın, hem erkek cephesinden bakmaya çalışan ben bile kadın tarafına doğru meylettim.

Neden?

Çünkü kadınların ortaya koyabilecekleri potansiyelleri çok büyük.

Kadınlarınız ne kadar entelektüel?

Bu mozaik bir ekip. Tabi ki Türkiye'deki kadın tiplerinin çoğunu temsil etmiyor. Keşke bütün kadın tiplerini temsil edebilecek kadar mozaiği genişletebilsek. Bütün kadınlar yanyana durabilir, yeter ki “benim onun yanında ne işim var” denmesin. Bugün maalesef çoğunluk kendini ait gördüğü çevrede konumlandırmak istiyor. Oysaki hepimizin birbirimize katacak zenginliğimiz var.

Size göre entellektüel kadın nasıl bir kadındır? Bir tarifi var mı?

Yaşadıklarını sorgulayarak, farkederek, bilerek yaşayan, okuyan, izleyen, düşünen, analiz yapan, sentez yapan, fikirlerini ifade edebilen, üretebilen kadın entellektüel kadındır.

Peki, bu ülkenin entellektüel kadını nereye doğru gidiyor?

Türkiyede'ki entellektüel kadınlar temel insan haklarıyla, aileleriyle ve eşleriyle boğuşmaktan istedikleri kadar hızla yol alamıyorlar. Geçim derdi, çocuk bakımı, iş sorunu, erkek baskısı hızlarını kesiyor. Olağanüstü beyinler fırsat bulup yeterince seslerini duyuramıyorlar.

Entellektüel olmak yetiyor mu?

Tabi ki yetmiyor. Genel kabul gören güzellik ölçülerine de sahip olmak gerekiyor ki, size kamuya açık alanlarda yer açılsın. Erkekler için fiziki ölçüler önemsenmiyor, maymuna benzeyen adamlar her yerde karşımıza çıkabiliyor.

Genç bir kocam olduğu için çok şanslıyım

Hayatınızda en çok erkekler mi yoksa kadınlardan mı size kazık attı? Hangisi daha çok acıtıyor?

Çıkarları nedeniyle bana sırtını dönen dostlarım beni üzdü. Bunda erkekler çoğunlukta.

Hayatınızdaki en sevdiğiniz kadın?

Kızım.

Kendinizde beğendiğiniz kadınsal bir özelliğiniz?

Sabır, hoşgörü, empati…

Beğenmediğiniz kadınsal bir tarafınız?

Sert konuşmam, çok eleştirmem…

Erkekler kadınların dünyasını ne kadar biliyorlar? Yoksa bildiklerini mi sanıyorlar?

Aslında biliyorlar ama çok kafa yormaktan sıkılıyorlar, keyiflerine bakıyorlar.

'Kadınlar en çok kendi hemcinslerine zarar verir' görüşüne katılır mısınız?

Katılmam. Çünkü başkalarına zarar veren insanlar cinsiyet gözetmezler, kadına da erkeğe de çocuğa da zarar verirler.

Peki siz kadınsı tarafınızı törpülediniz mi?

Hayır, iki çocuğumun da kuzu annesiyim.

Annenizin mi yoksa babanızın mı kızısınız?

İkisinin de değilim. Onlardan çok farklıyım.

Peki biraz analiz yapalım. Kadın-erkek eşitliğini savunan kadınlar neden yemekten sonra hesabı erkek ödesin ister?

Toplumda kadının para ödemesi yadırgandığı için. 'Erkek bu kadının parasını mı yiyor' diye bakıldığı için.

Siz bu toplumun zorladığı şeylere ne kadar uyarsınız?

Başkalarının hayatına zarar vermeyecek kadar toplumun zorlamalarına uyarım. Kendi hayatımı idame ettirecek kadar da zorlamalara katlanıyorum.

Sizce kadınlar en çok neyi ister?

Huzurlu, güvenli, mutlu olmayı.

Genç ve Güzel olmak?

Keşke hep olabilsek.

Sevilmek?

Birileri bizi hep sevmeli, yoksa çekilmez oluruz.

Sadakat?

Dostuna, çocuklarına sadık olmak çok önemli. Eşin de dostun olmalı.

Para?

Başkalarına muhtaç olmayacak, minnet etmeyecek kadar kazanabilmeli.

Başarı?

Yaptığın işin en iyisini yapmaya çalışıp, kendinle yarışacaksın. Başkalarının değil, kendi takdirin önemli.

Mutlu bir Evlilik?

Çok önemli.

Peki siz bunlardan hangisini tercih ettiniz?

Ben iyi bir dost olmayı, sözüme sadık olmayı ve iyi bir anne olmayı ilk sırada önemserim.

Kadınlar güzel kadınları beğenirler mi yoksa hep kıskanırlar mı?

Kadınlar kadınları önce beğenir. Sonrasında ise beğendikleri o kadınlara benzemeye çalışırlar.

Sizin güzel bulduğunuz bir kadın var mı?

Çok var… Ama saymakla bitmez. Mesela bizim programdaki bütün kadınları beğeniyorum.

Program sırasında eşinizin sizden 6 yaş küçük olduğunu söylediniz. Kontrol daha çok sizde mi yoksa eşinizde mi?

Eşimde. Bizim hayatımızı düzene sokan odur her zaman. Ben biraz dağınık kafalı biriyim, o benim aklımı topluyor. Bazen çok duygusal bakarım, o beni gerçeğe çekiyor.

Yaş farkının kadın üzerinde nasıl bir etkisi oluyor?

Sizden yaşlı bir eş enerjinizi azaltır, sizden genç bir eş enerjinizi arttırır. Biraz yaş farkı sizi hep depar atmaya teşvik eder. Hangi taraf genç ise, diğer taraf şanslı.

'Kadınlarla erkekler eşit mi olmalı' diyenlerden mi yoksa 'bu yetmez kadınlara pozitif ayımcılık' yapılmalı diyenlerden misiniz?

Kadınlara pozitif ayrımcılık diyenlerdenim.

İşte 'on kadın'

Güzide Duran: Kendisiyle barışık

Günseli Kato: Aykırı gibi duran muhafazakar

Oya Başar: Korkusuz,cüretkar

Gönül Yazar: Star

Mutlu Tönbekeci: Sorgulayıcı

Funda Özkalyoncu: Provakatör

Nazlı Eray: Şiirsel

Hülya Tanrıöver: Gerçekçi, iddialı

Eda Erduman: Bilimsel

Programdaki gurubun en neşeli kişiliği?

Oya Başar

En marjinali?

Hülya Tanrıöver

En hazır cevabı?

Funda Özkalyoncu

En dominantı?

Gönül Yazar

En güzeli?

Güzide Duran