Politika

Ergenekon'da Erdoğan dedikodusu

Ergenekon iddianamesinin ek delil dosyasından Milli Gazete muhabiri Kalafat ile eski milletvekili Şirin'in, Erdoğan hakkındaki telefon görüşmesinin kaydı çıktı

30 Ağustos 2008 03:00
Ergenekon iddianamesinin ek delil dosyasından Milli Gazete muhabiri Şaban Kalafat ile eski milletvekili Emin Şirin'in, Başbakan Erdoğan hakkındaki telefon görüşmesinin kaydı çıktı Konuşmada, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın 1998'deki şiir davasında avukatlığını yaptığı Erdoğan'ın mahkûm olmasını önlemek için, iki hakim ile bir savcıyı satın aldığı iddia ediliyor

Ergenekon davasında telefon dinleme kayıtlarının herhangi bir ayıklamadan geçirilmeden iddianameye ek delil dosyasına konması, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı hedef alan dedikodu niteliğindeki çok garip bir iddianın da dava dosyası üzerinden kamuoyuna yansımasına yol açtı.
Bu kez ortalığı karıştıran, bugünkü Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın 1998 yılındaki ünlü şiir okuma davasında o sırada avukatlığını yaptığı Erdoğan'ın mahkum olmasını önlemek için iki hakim ve bir savcıyı satın aldığı iddiası. Yazıcı, bu iddiayı "alçakça bir iftira" olarak nitelerken, bu iddiayı bir telefon konuşmasında Ergenekon sanıklarından Emin Şirin'e dillendiren Milli Gazete muhabiri Şaban Kalafat ise "bu konuşmayı hatırlamadığını" söyledi.

Niye eklediği belirsiz
Emin Şirin, 12 Haziran 2007 tarihinde Ümraniye'deki bir gecekonduda bulunan bombalarla ilgili olarak 18 Ağustos 2007 tarihinde gözaltına alınmış, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Şirin, poliste bir gece geçirmişti. Savcı Zekeriya Öz, hazırladığı iddianamenin sanıklar listesine Şirin'i dahil etmemişti.
Savcı Öz'ün, Şirin Ergenekon davasında sanık olmadığı halde kendisinin yaptığı telefon konuşmalarını iddianamenin ekine dahil etmesi usul açısından tartışmalı bir durum yaratmış bulunuyor. Savcı Öz, iddianameye eklediği ve Başbakan Erdoğan'la ilgili iddialara da yer verilen bu telefon deşifresine yaklaşık 2.450 sayfa tutan iddianame metni içinde herhangi bir şekilde atıf yapmıyor. O zaman sanık olmayan bir şahsın telefon konuşmasının neden iddianameye eklendiği sorusu gündeme geliyor.

Erdoğan'a maaş iddiasıİddianameye ek 429'uncu klasörde bulunan söz konusu konuşma, Emin Şirin ile Kalafat arasında 12 Eylül 2007 tarihinde yapılan uzun bir telefon görüşmesi sırasında geçiyor. Bu konuşma esnasında Kalafat, Yazıcı'nın 1998 yılında Erdoğan'ın avukatlığını yaptığı sırada "bir Savcı ve iki hakimi satın aldığını", bunun için harcanan paranın da Kalyon İnşaat adlı müteahhitlik firması tarafından tahsis edildiğini ileri sürüyor.
Kalafat, aynı konuşmada Erdoğan'ın Refah Partisi İl Başkanı olduğu dönemde (1994 öncesi) kendisine Milli Gazete'den 300 bin lira maaş götürdüğünü de iddia ediyor. Aynı konuşmada eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun da bir müteahhitlik şirketinin ortağı olduğu iddiası da yer alıyor.

Yazıcı: Alçakça bir iftira
Devlet Bakanı Yazıcı, Milliyet'in konuya ilişkin sorusu üzerine " Bu alçakça bir iddia. Hiçbir mesnedi yok... Absürd... Böyle bir şey olamaz. Ben o tür işlerin içinde olamam; ben avukat olarak adaletin tecelli etmesi için çalışan kişiyim. Bunlar iftiradır, uydurmadır. Kaldı ki, o davada ikiye bir Sayın Erdoğan için mahkumiyet kararı çıktı" dedi.
Yazıcı, Savcı Zekeriya Öz'ün bu iddianın geçtiği bir konuşmanın deşifresine soruşturma dosyasının ekinde yer vermiş olması konusunda da şöyle konuştu:
"Keşke ayıklamış olsaydı. Ancak Savcı iddianamenin özgünlüğünü korumak için ulaştığı bütün verileri ayıklama yapmadan eklere dahil etme yoluna gitmiş olabilir. Ayıklamaya gitmiş olsaydı, bu kez hangi kıstaslara göre ayıkladığı konusunda bir tartışma çıkabilirdi. Bu nedenle hepsini koymuş olabilir dava dosyasına."

İşte o konuşma:
Şaban Kalafat: Adam (Erdoğan) o kadar akıllı ki, bak Abdülkadir Aksu'yu tasfiye ediyor, tasfiye ederken Aksu'nun otuz yıllık arkadaşı olan Cemil Çiçek'i birinci başbakan yardımcılığı vererek sus payı veriyor ve Abdülkadir Aksu'yu satmasına vesile oluyor.
Emin Şirin: Cemil Çiçek'e sattırdılar Aksu'yu...
Şaban Kalafat: Satıldı ama Kalyon İnşaat dik durdu. Halbuki o Hasan Kalyoncu, ki parasını kendi cebinden verdi, Recep Tayyip Erdoğan minareler süngü şiirinden yargılanırken...
E.Ş: Biliyorum, biliyorum...
Ş.K: O zaman Hayati Yazıcı avukatıydı, üç hakimden iki hâkimi ve savcıyı satın aldı Kalyon'un verdiği parayla ama Abdülkadir Aksu'yu bakan yapmadı diye Kalyon inşaat bütün işlerden çekildi, mesela Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı işlerden metrobüs işini bıraktı falan...
E.Ş: Helal olsun...
Ş.K: Ya adam böyle de tavır koydu, niye çünkü Kalyon'un büyük ortağı Abdülkadir'di...
E.Ş: Abdülkadir ne yapacak şimdi?
Ş.K: Abdülkadir Abi şu anda hiçbir şey yapmayacak, bekle gör... Çalışırlarsa Melih'le (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek) beraber çalışabilir, çünkü Melih'in bir daha aday olma şansı yok
E.Ş: Onlar Melih'le ekip yapacaklar...
Ş.K: Evet Melih'le birlikte, çünkü Melih dikkatinizi çekiyorsa etrafını hep boşaltıyor, bürokratlarının hepsini tasfiye ediyor, kendisine yeni bir ekip oluşturmaya çalışıyor, çünkü başına geleceği biliyor.
E.Ş: Evet
Ş.K: Bütün eski ekibi Tayyip'e yakın, Abdullah'a yakın ne kadar ekip varsa onları boşaltıyor, şirket genel müdürlerini yok işte orda bilmem ne su işleri genel müdürü kimse onu ASKİ'yi, EGO'yu megoyu hepsini boşaltıyor...
E.Ş: Ama kongrede birşey yapamaz, Tayyip çok kuvvetli...

‘Erdoğan'a Milli Gazete maaşı’
Ş.K: (...) Ben bu Tayyip denilen adamı da çok iyi tanırım yani. Mesela Erhan Göksel, Mesut Yılmaz'ın danışmanıydı ama 94 öncesi parayı bastırıyordu VERSO'ya, Erhan Göksel'e... Seçimlerde hep Refah Partisi'ni birinci gösteriyordu, veyahut ikinci üçüncü gösteriyordu ki potaya girsin diye...
E.Ş: Parayı veren de Ahmet Ergün...
Ş.K: Ahmet Ergün bond çantayla veriyordu, bende resimleri var.
E.Ş: Biliyorum canım, hepsini biliyorum
Ş.K: Tayyip Erdoğan da beni kovduydu, Albayrak'ın makamında vermişti. O zaman alt katta Refah Partisi vardı üst katta da Ahmet Albayrak... Topkapı'daki bina... Sen ne arıyon lan orada
E.Ş: Evet
Ş.K: O zaman Albayrakların şirket merkezi oraydı, Tayyip beni bi gördü, "Sen ne arıyon lan burada" dedi. "İn aşağı" dedi bana, çünkü ben Tayyip'le 86'dan beri çalışıyordum. Yani bağırsağının nasıl yattığını bilirim...
E.Ş: Evet...
Ş.K: Milli Gazete'den nasıl 300 bin lira maaşı ben kendim elden götürdüğümü bilirim, beyaz zarfın içinde
E.Ş: İyi güzel de şimdi maşallah çok zengin bi adam oldu...

Kalafat: Kişisel hayatıma tecavüz
Telefondaki iddialarıyla ilgili olarak görüşüne başvurduğumuz Milli Gazete muhabiri Şaban Kalafat, "Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin'le birçok görüşmesi olduğu için Hayati Yazıcı'yla ilgili görüşmesini hatırlayamadığını" söyledi.
Kalafat, "Bu konuyla ilgili elinizde bir belge var mı?" sorusuna, "Ben konuşmak, görüş belirtmek istemiyorum" diye cevap verdi. Kalafat, Erdoğan'a zarf içinde maaş götürdüğü iddiasıyla ilgili olarak da, "Öyle bir şey olmadı, sohbet anında hızlı hızlı konuşurken, öyle çıkmış olabilir ama öyle bir şey yok, ben zarf götürmedim" dedi.
Kalafat, maaş olayıyla ilgili şöyle konuştu:

'Büyüklerimizden duyduk'
"Bunlar bizim büyüklerimizden duyduğumuz şeyler. Ben o zamanlar 16-17 yaşlarındayım. Tayyip Bey, il başkanı olduğu dönemde muhasebe şefliği yapıyordu. Teşkilat o zaman il başkanından daha fazla verim alabilmek için Tayyip Bey'e zamanının tamamını partiye ayırmasını istiyor. Tayyip Bey de geçimini nasıl temin edeceğini soruyor. Teşkilat da böyle bir yol buluyor. Yine büyüklerimizden duyduğumuza göre Tayyip Bey'e, geçimini sağlasın diye böyle bir nevi maaş veriliyor..."
Kalafat konuşmalarının dava dosyasında yer almasıyla ilgili olarak da, "Tamamıyla kişisel hayata bir tecavüzdür bu. Bu konuyla ilgili gereken tüm haklarımı, gazetemle görüşeceğim, gazetemin avukatlarıyla da görüşeceğim, ne yapabiliriz bu konuda diye. Çünkü ben hayatımda hiç içinde bulunmadığım konuyla ilgili olarak insanlar şaka yollu da olsa bana espriler yapıp, toplum için de az bir kredim varsa kredim zedeleniyor, şahsiyetim zarar görüyor. Bu konuyla ilgili gazetenin avukatlarıyla görüşeceğim" dedi.

Şirin: Dava açacağım
Emin Şirin ise Tayyip Erdoğan ve Hayati Yazıcı hakkındaki iddialarla ilgili olarak şöyle konuştu:
"Ankara'da bu dedikodu çok yaygın olarak konuşuldu. Bu konuyu Şaban'a sormak lazım... Bu dedikoduları aktardı herhalde. Şaban Milli Gazete muhabiridir, beni sık sık arar. Kandillerde, bayramlarda arar. Ankara'da bu dedikodular bol bol konuşuluyor."
Ergenekon dosyasında telefon konuşmalarının yer aldığından haberi olmadığını söyleyen Emin Şirin, "Bunun özel hayata saldırı olduğu konusunda en ufak bir tereddüt yok. Savcı beyin bu konudaki duyarsızlığını da hayretle karşılıyorum. Bütün bunlar Savcı Zekeriya Öz ve ekibinin tarafsızlığına büyük bir gölge düşürüyor, ben dava açacağım" dedi.