General Electrics iflasını açıklıyor, borsa yükseliyor, savaşlar devam ediyor ve kapitalist sistem kendini çökertiyor. Bunca kargaşanın arasında ikinci bir şansla dünyaya yeniden gelen Marks, “Ben aslında hem öldüm hem de ölmedim, alın size diyalektik” diyerek sahnede beliriyor.
“Marks’ın Dönüşü” adlı yeni oyununda bir tür devrimci stand up yapan Genco Erkal, Vatan gazetesinden Eda Solmaz'ın sorularını yanıtladı.
Bu oyun beni çok zorladı
Dostlar Tiyatrosu açıldığı günden beri hep muhalif oyunlarla karşımıza çıktı. Tiyatronuz adına Marks’ın Dönüşü’nü oynamanın tam zamanı mıydı?
Oyun, dört yıl kadar önce elime geçtiğinde ancak küçük bir ara oyun olarak düşünüyordum. Daha az bir kitlenin ilgileneceğini sanıyordum ama zamanlama o kadar iyiydi ki, birdenbire bu karanlık dönemde ışık arayan insanlar, “Marks bakalım ne diyor bu işler için” diye oyuna gelmeye başladı.
Herhalde Marks’ı cilt cilt okumaktansa “Oyuna gidelim, bir saat on beş dakika içerisinde, ne öğrenirsek kârdır” diye düşünüyor olabilirler. Bu oyunla beraber Marks’a başlamak ve düşüncelerine devam etmek gerekir.
Oyunu oynamaya karar verdiğinizde tedirginlikleriniz oldu mu?
Çok tedirgindim en başlarda. Çünkü hayatımda rastladığım en zor metinlerden bir tanesiydi. Bu oyunda yer yer makaleler ezberledim. Sadece oyun politik görüşünden ibaret de değil. Marks’ın özel hayatı, ilişkileri, kendini eleştirmesi gibi dramatik aksiyon da fazlasıyla var.
Seyirci ile yapılan bir söyleşi gibi. Esprili bir söyleşi, öyle olmasaydı eğer ders haline gelebilirdi oyun. Kısa sürede hazırlandım bu oyuna. Yaklaşık altı hafta kadar bir süre. On beş gün sahne provası sürdü. Bir yandan da arkamda dönen görsel filmin kurgusu vardı. Bu oyun beni çok zorladı.
Türkiye’de iktidarın alternatifi yok
Marks’ın düşüncelerini aktarırken, inandırıcı olmak için onun kılığına da bürünüyorsunuz.
Bu duruma çok özen gösterdim. Görsel imge olarak birebir, saçından bıyığına, ayakkabısına kadar çok özenle çalıştık. Marks, sahnede ilk görüldüğü andan itibaren seyirci, “Marks, dünyaya yeniden geldi” diye şaşırsın istedik. Ama aslında önemli olan içerik. Neyi söylediğinizi ve niçin söylediğinizi bilmeniz önemli.
Marks’ın düşünceleri odak alınarak ülkeler yönetilse, nasıl bir sistem karşımıza çıkar?
Türkiye’de pek çok Marksist oldu ama hiçbiri iktidara gelemedi. Bunun için ne yapabileceklerini bilemiyoruz. Marks bugün yaşasaydı başka başka şeyler önerecekti. En azından bu 150 yıl içinde yapılan hataları görecekti. Kendi kapitalizm düşüncesinin haklı olduğunu bilecekti. Oyunda Marks, “Benim düşüncelerimi kalıplaştırdılar, dogmalaştırdılar” demek istiyor. Marksizm, dünyayı geliştirme üzerine bir şey. Onu kalıplaştırdığınız zaman, fosilleştirmiş oluyorsunuz.
Muhalif kitle harekete geçmiyor
Oyunda, kıçımıza batan çıbanları fark edip harekete geçmemizi söylüyorsunuz. Harekete geçmemizi sağlayacak çıbanlar neler?
Bizim içimizde yaşadığımız toplum çıbanlarla dolu. Toplumda, insanları rahatsız eden her şeyi bulmanız mümkün. Ama onu ayağa kaldıracak muhalif güç yok. Biraz daha mı insanları sarsmak gerekiyor? Gidiş hoş değil. İnsanların bir kısmı hoşnut diyelim, onlar iktidarı destekliyor ama onun karşısında memnun olmayan muhalif bir kitle de var. O muhalif harekete geçip, bir iktidar alternatifi olamıyor. Bu çok üzücü.
Oyunda, kıçımıza batan çıbanları fark edip harekete geçmemizi söylüyorsunuz. Harekete geçmemizi sağlayacak çıbanlar neler?
Bizim içimizde yaşadığımız toplum çıbanlarla dolu. Toplumda, insanları rahatsız eden her şeyi bulmanız mümkün. Ama onu ayağa kaldıracak muhalif güç yok. Biraz daha mı insanları sarsmak gerekiyor? Gidiş hoş değil. İnsanların bir kısmı hoşnut diyelim, onlar iktidarı destekliyor ama onun karşısında memnun olmayan muhalif bir kitle de var. O muhalif harekete geçip, bir iktidar alternatifi olamıyor. Bu çok üzücü.
En etkili nokta Marks’ın öz eleştirisi
Günümüze göre uyarlanıp seyirci karşısına çıkan Marks’ın Dönüşü’nde Genco Erkal metinde yaptığı değişiklikleri şöyle anlatıyor: “Marks, günümüzde New York’a geliyor. Gazeteleri alıyor ve ’Bakın neler yazıyor?’ diyor. Oyun on beş yıl önce yazılmış ve o dönemin haberlerini okuyor. Bu oyunda Marks, ’Ekonomik krizlerin kapitalizmin doğasında olduğu, bunların devamlı tekrarlanacağını ve giderek daha ciddi boyutlara ulaşacağını, ben size 150 yıl önce söylememiş miydim’ diye bağırıyor.” Erkal oyunun en etkili noktasının Marks’ın kendine yaptığı öz eleştiriler olduğunu söylüyor: “Bir de Marksizm adına yapılan devrimlerin, düzenlerin ne kadar onun düşüncelerinden saptığı. Ben sahneye gelir gelmez ’Marksist değilim’ diyorum. ’Onlar benim düşüncelerimi alıp istediklerine göre yorumladı’ diyor.”
Şu anda kim özgür ki?
Genco Erkal, sanatın özgür mü sorusuna şöyle yanıt veriyor: “Kim özgür ki? Bizim gibi ülkelerde, sadece sanat mı yeterince özgür! Özgürlükler birtakım çevreleri rahatsız ediyor. Ülkenin Başbakanı şu gazeteyi eve sokmayın diyebiliyor. Burada özgürlükten söz edilebilir mi?”
Onu yok etmek insanların kolayına geldi
Recep Tayyip Erdoğan, Marks’ı okusa Türkiye nasıl değişirdi?
Böyle bir şey düşünemiyorum bile. Felsefe olarak onun tamamen zıttı bir insan. Din ağırlıklı bir eğitimle Marks’ın buluşmasına imkan yok. Dünya görüşü ve felsefe olarak tamamen öbür uçta olan bir şey nasıl olabilir diye bile düşünemiyorum.
Dünya, Marks’ı yeniden neden sahiplendi...
Kapitalist dünyayı çok rahatsız etti. Simgesi olan sosyalist dünyayı atırmak için ellerinden geleni yaptılar. Onlar da kendilerini batırmak için ellerinden geleni yaptı. Böyle bir hınç var. Onu yok etmek ve yok saymak insanların kolayına geldi. Marks ölmüştür, geçerli değil derken birdenbire kapitalizme getirdiği düşüncelerin doğru olduğunu gördüler. Oyunda da “Ben aslında hem öldüm hem de ölmedim” diyor.
Aydın Doğan Ödülü Genco Erkal'a