Politika

Başbakan Erdoğan: 28 Şubat'ın hesabı sorulacak!..

TÜSİAD'ın 4+4+4 formülüne yönelik eleştirisine sert tepki gösteren Başbakan Erdoğan, TÜSİAD önce 28 şubat sürecine katkısını sorgulasın diye konuştu.

28 Şubat 2012 14:10

T24- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 28 Şubat’a denk gelen grup toplantısında önce Necmettin Erbakan’ı  ölüm yıldönümü dolayısıyla andı  ardından ülkenin tarihinde kara bir leke olarak nitelediği 28 Şubat süreciyle ilgili görüşlerini dile getirdi.  28 Şubat'ın ardından çok büyük bir enkaz bıraktığına en başta demokrasinin yara aldığına dikkat çeken Erdoğan, “Bizler bugün 28 Şubat'ın mağdurları olarak ayaktayız ve onurla gururla ayaktayız. Tarih 28 Şubat'ın sadece mimarlarını değil onların taşeronu STK yöneticilerini, medya üyelerini ve yazarlarını bin yıl boyunca unutmayacaktır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın 28 Şubat'la da hesaplaşılacaktır. Vesayetçi sistemin, özellikle millet iradesine musallat olmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz” diye konuştu. CHP'yi 28 Şubat ve 27 Niasan süreçlerinde sessiz kalmakla suçlayan Erdoğan, " Bunların demokrasi anlayışı platoniktir" dedi.

 

Başbakan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde;

 

"Ameliyatımdan sonra geçmiş olsun dileklerini ileten, sevgi mesajlarını gönderen herkese kalpten muhabbetlerimi gönderiyorum.

 

Gençlerimiz Ankara'ya gelişimde bir mesaj verdiler sloganlarıyla, 'Dik dur eğilme bu gençlik seninle' Milletimin bu güveni boşa çıkmayacak, hepsinin içi ferah olsun. Bugüne kadar hep dik durduk, dikleşmedik. Bu can bu bedende olduğu sürece hizmete devam edeceğiz.

 

Biz aldığımız oyla değil kazandığımız gönüllerle hareket eden bir partiyiz.

 

Pazar günü Hocalı katliamını tekrar protesto ettik. Hocalıda katledilen kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Burdan bir kez daha Azeri kardeşlerimize desteğimizi iletiyoruz. İstanbul'daki mitingde marjinal bazı slogan ve pankartların olması Hocalı'ya dair görüşlerimizi değiştirmez. O acıyı anmamızı engellemez.

 

Türkiye'nin bütün vatandaşları etnik kimliğine, dinine ve kökenine bakılmadan eşittir. Taksim'deki mitingde marjinal fikirlerini öne çıkarmak isteyenlere karşı da tetikte olmaya devam edeceğiz.

 

Merhum Hocamız Necmettin Erbakın'ı da seneyi devriyesinde rahmetle anıyor, mekanı cennet olsun diyorum.

 

Haftaiçi birçok dış politika görüşmesi yaptık. Türkiye'nin yoğun çalışmaları neticesinde Somali dünya gündemindeki yerini koruyor. Bizim öncülüğümüzde Londra'da konferans toplandı. Yine haftaiçinde Tunus'ta 60'dan fazla ülkenin katuılımıyla Suriye'nin dostları grubu toplandı. Burada da aktif rol oynadık. Mart ayı içerisinde de İstanbul'da bir toplantı düzenlenecek.

 

Ülkemizin yakın tarihinde maalesef milletçe hatırlamak istemediğimiz tarihler var. 27 Mayıs, 12 Eylül gibi bugün de bir demokrasi faciasının yıldönümünde grup toplantımızda gerçekleştiriyoruz. 28 Şubat demokrasi tarimize bir kara leke olarak yazılmıştır.

 

28 Şubat müdahalesi 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül'ün devamı niteliğinde aynı ideolojinin yaptığı bir müdahaledir. Milletin iradesi ve milletin kendisi hedef alınmıştır.

 

28 Şubat'ın ardından çok büyük bir enkaz bırakmıştır. En başta demokrasi ve ekonomi çok büyük yara almıştır. Türkiye yoksulluğa, yoksunluğa, yokluğa mahkum edilmiştir. Yüzlerce insan görüşleri, inançları, kıyafetleri nendeniyle suçlu ilan edilmiştir. Binlerce insan fişlenmiştir. Bürokraside cadı avı başlatılmıştır. Toplumu mühendisliği yapılmıştır. Üniversite kapılarında milletin evlatları rencide edilmiştir. Kılık kıyafettinden dolayı eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır.

 

Bizler bugün 28 Şubat'ın mağdurları olarak ayaktayız ve onurla gururla ayaktayız. TBMM 28 Şubat'ın mağduru olarak burada onurlu bir şekilde ayakta. Ama inanın 28 Şubat'ın mimarları toplum karşısına çıkmaktan utanıyorlar.

 

Tarih 28 Şubat'ın sadece mimarlarını değil onların taşeronu STK yöneticilerini, medya üyelerini ve yazarlarını bin yıl boyunca unutmayacaktır. Onları bin geçse de affetmeyecektir. 12 Eylül'ün yargılanması için yolu açılmıştır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın 28 Şubat'la da hesaplaşılacaktır.

 

AK Parti Gençlik Kongresinde kullandığım üstad Necip Fazıl'ın ifadeleri üzerinden bir kısım fırtına kopartıyor. Ne diyor üstad, "Dilinin, dininin, ırzının, kininin davacısı bir nesil" diyor. Bazı CHP'liler nasıl olduysa Yunus Emre'yi hatırlamış bize. Biz kime karşı Yunus Emre ile kime karşe Köroğlu, Dadaloğlu ile cevap vereceğimizi iyi biliriz. Biz mazluma karşı Yunus Emre ile zalime karşı Dadaloğlu ile Köroğlu ile konuşuruz.

 

Vesayetçi sistemin, özellikle millet iradesine musallat olmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. demokrasilerde kararda yetki de milletindir. Demokrasi dışı kurumların yasama yürütme yargıya müdahale etmeye hakkı yoktur. Vesayetçi anlayışa müsaade etmeyiz. Genç nesillerin istikbalinin gölgelenmesine izin vermeyiz.