Politika

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na: Yalan Rüzgarı’nda başrol oyna

Erdoğan, “Televizyonu çok seviyorsan Yalan Rüzgarı’nı yeniden çeksinler, sen de başrolü oyna” dedi.

14 Mayıs 2011 03:00

T24 - Kendisini televizyonda tartışmaya davet eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısını redden Başbakan Erdoğan, “Televizyonu çok seviyorsan Yalan Rüzgarı’nı yeniden çeksinler, sen de başrolü oyna” dedi.


Partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefete yönelik eleştirilerde bulundu.

Erdoğan, bir kaç aydır AKP'ye ''YGS sınavları üzerinden bir saldırı olduğunu'' belirterek, şunları söyledi:

''AK Parti'ye saldırırken bu kampanyada gençleri tabii maalesef kullandılar. Ne oldu sonunda, dedik ki 'bu yargıda, biz bir gencimizin heder olmasını istemeyiz' Ne dedi yargı? Yargı takipsizlik kararı verdi değil mi? Arkasından yargının bu kararına itiraz ettiler. Ne oldu? O itiraz da reddedildi. 'Şifre' diye başladılar, deşifre oldular. En son Devlet Bakanımız değerli hemşehrimiz Hayati Yazıcı beyefendi üzerinden aynı şekilde gençlerin zihnini bulandırmak amacıyla bir tezgah kurdular. Gerekli basın toplantılarını zaten burada Hayati Bey yaptı. Daha önceki tezgahlar gibi bunu da altüst ettik bozduk.'' Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek, ''Lüleburgaz'dan seslendim kendisine. Dedim senin onurun varsa çık açıkla kim bu? Açıklayamaz daha sonra gazetelere düştü neymiş, mail... Senin adına da bir mail gönderirler, problem değil. Bunlar artık teknolojinin nereye geldiğini gösteriyor. Ama sen bu tür yapılmış olan iftiraya, ahlaksızlığa sığınırsan bu da senin seviyeni gösterir'' dedi.

''Kılıçdaroğlu'nun maskesinin bir kez daha düştüğünü'' söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

''Nasıl bir yalancı müfteri olduğunu, temiz insanlara çamur atan nasıl bir müfteri olduğunu bir kez daha bizler ispat ettik. Birkaç haftadır kendisinden bize yaptığı hakaretlerden dolayı özür dilemesini istedik, cevap gelmedi. Siirt'e gitti orada bizim kutsalımıza saldırdı. Ne dedi? 'Statükonun Allah'ı Ankara'dır'. Bu, adam bu... 'Milletten, Müslümanlardan özür dile' dedik pişkinliğe vurdu. Şimdi aynı şekilde 'Hayati Bey'den özür dile' diyoruz hiç umurunda değil. Niye? Yüz kızarmaz, öyle bir durumu var. Çok pişkin. Söylüyorum ya eğer Türkiye'de yürüyen bir yalan ararsanız, Kemal Kılıçdaroğlu. Bu yürüyen yalan. Akşam değil, sabah değil, öyle bir ara yok, hani diyoruz ya yalancının mumu yatsıya kadar, bunun yatsıya kadar değil 35 dakika.

Geçenlerde bir televizyon kanalında diyor ki 'YÖK'ü kaldıracağım', aynı programın içinde Siyaset Meydanı'nda Show TV'de 35 dakika sonra ne diyor, 'bedelliden elde ettiğim geliri YÖK'e aktaracağım' diyor. Ya kaldırılan yere para aktarılır mı? Madem kaldırdın YÖK'ü daha neyin parasını aktaracaksın oraya. İşte Kemal Kılıçdaroğlu bu. Çok garip birisi. Hamdolsun yeter ki böyle muhalefet olsun. Şimdi tutturdu bir sürprizden bahsediyor. Rize'den sesleniyorum. Hani sen elinde çok önemli bilgiler var diyordun, neden çıkıp o sürprizi, belgeleri açıklamıyorsun. Yoksa bir kez daha rezil olmaktan mı korkuyorsun? Yalancılığının bir kez daha tescillenmesinden mi korkuyorsun? 8.5 yıldır aynı şeyi söylüyor. İstanbul'a belediye başkan adayı oldu, Belediye Başkanımız Kadir Beyle ilgili 'dosyalarım var' dedi. 'Açıkla' dedik, bak bunun dokunulmazlığı da yok, hadi açıkla. Sevgili hemşehrilerim bir dosya açıklayamadı.

Dedim 'klasör ihtiyacın varsa göndereyim sana, yeter ki açıkla' açıklayamadı. Şimdi tutturmuş benimle ilgili dosyalar hazırlıyormuş. Dedim ki Bahçeli'yi de yanına al, başkaları varsa onları da, candaş, yandaş medyanı da yanına al, varsa benle ilgili dosyalar bunları da açıkla. 8.5 yıl mecliste daha bir şey açıklamış değil, niye? Dürüst değil, dürüst. Dürüstlük başka bir şey.''


'Takke düştü, kel göründü'


Başbakan Erdoğan, miting alanında açılan üzerinde ''Bilmemek ayıp değildir, yeter ki çaktırma'' pankartını okudu ve şunları söyledi:

''Bizim abdestimizden şüphemiz yok, namazımızdan da şüphemiz yok. Bu yola böyle çıktık. Tabii ki bu yolda kararlı bir şekilde devam ederken özellikle bir şeyi size hatırlatmak istiyorum. O da şudur; at kaçtı heybe düştü. Takke düştü kel göründü. Bunlar var ya bunlar, bunların yaptığı deremende ayran öğütmek. Deremende ayran öğütülür mü? Kemal Kılıçdaroğlu öğütür. Bunlar yalavu tüfeği gibi atıyor. Bunların durumu bu, her seferinde karavana. Bir milyon 700 bin gencin, onların ailelerinin vebaline girdiler. Ama bunlar vebal bilmez, benim milletim vebal bilir. Bunlara da o vebali 12 Haziran'da evvel Allah ödeteceğiz.

İki gündür Kemal Kılıçdaroğlu'nun dönemine ait bir belge gösteriyorum. Şu anda da yanımda. Diyorum ki SSK Genel Müdürlüğü döneminde 'ÖSYM sınav yapamayacak yeterli başvuru yok, acelemiz var' diyerek birilerini işe almışsın. Bu işe aldıklarınız kim Sayın Kılıçdaroğlu, bunları açıkla. İsimleri, soyisimleri neler? Bunlardan kaç tanesinin soyismi sizin ve eşinizin eski soyisimleri ile aynı. Bunlarla akrabalık dereceleriniz ne? Ben bunları söyleyince 'televizyonda tartışalım' diyor veya 'birinci sayfayı oku' diyor. Ben onu da okudum. O zaten bunun ön hazırlıkları. Aynen yargı kararı gibi. Biliyorsunuz yargıda da önce anlatılır anlatılır ondan sonra Türk milleti adına denilir sonuç kısmına gelinir. Ben sana sonucunu okudum. Sonucunda bu var.''

Kılıçdaroğlu'na ''ÖSYM'ye, yani imtihana tabi tutmadan atanan kim bunlar açıkla'' diye seslenen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Açıklayamaz. Ama şimdi baktım bugünkü gazetelerde 'yakınlarımızı atamak suç mu' diyor. Ya kardeşim bir, iki, üç kişiyi atarsın da yüzlerce kişi olunca bu sorulur. Hatta terör suçları sebebiyle onlardan çıkanları da aynı şekilde bu tezgahın içerisinde devletin kademelerine yerleştiren yine Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu'ndan önceki genel başkan da seçim meydanlarında televizyondan başka bir şey söylemezdi.

Sayın Kılıçdaroğlu, maalesef o çok sevdiği kameralar Baykal'ın sonunu getirdi. Nedir bu televizyon aşkı? Nedir bu kamera aşkı? Madem televizyonu çok seviyorsun Yalan Rüzgarı diye bir dizi vardı yeniden çeksinler sen de çık orada başrolü oyna