T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, üniversite öğrencilerinin barınma sorununa dikkat çekmek için başlatılan "Barınamayanlar" hareketine tepki gösterirken, "Nedir o Allah aşkına? Parklarda, bankların üzerinde sereserpe yatanlar... Bunlar öğrenci mi? Ne alakası var ya? Bunlar dışarıdan gelip, Gezi'de olduğu gibi buralarda terör estiren teröristler..." ifadesini kullandı.
2021-2022 Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üniversite öğrencilerinin barınma sorunu olmadığını ve yurtların otel standardında olduğunu savundu.
"Biz öğrenciye en büyük saygıyı duyan bir iktidarız" diyen Erdoğan, "Göreve geldiğimizde verilen burs 45 liracıktı, şimdi 650 liraya çıktık. Nereden, nereye..." ifadelerini yineledi.
Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"Şu ana kadar sadece iki okulumuzda karantina uygulamasına gidildi"
"Eylül ayının başından itibaren okulları açtık. MEB ve Sağlık Bakanlığımız, alınması gereken önlemleri belirledi. 71 bin okulumuzun tamamı açıktır. Şu ana kadar sadece iki okulumuzda karantina uygulamasına gidildi. Vaka durumuna göre bazı sınıflar karantinaya alınabilir ama ilçe il çapında bir kapanma düşünmüyoruz.
Salgın tehdidine karşı gereken tedbirleri almak suretiyle üniversitemizde de eğitim öğretimin kesintisiz sürmesinde kararlıyız. Tüm planların buna göre yapılmasında fayda görüyorum.
"Yükseköğretim uzun süre, toplumun küçük bir kesiminin erişebildiği ayrıcalıklı bir hizmet olmuştur"
Türkiye'de yükseköğretim uzun süre, toplumun küçük bir kesiminin erişebildiği ayrıcalıklı bir hizmet olmuştur. 1990'lı yılların sonunda dahi Türkiye'de 18 22 yaş aralığındaki gençlerin net okullaşma oranı yüzde 15'lerin altındaydı, bu yaş grubunda 6 gencimizin 1 tanesi üniversite eğitimine erişebiliyordu.
1990'lı yılların ortasından itibaren Türkiye'de yükseköğretim, katsayısı ve başörtüsü yasağı gibi antidemokratik uygulamalarla toplumsal gerilimlerin merkezine yerleşmiştir. Kurdukları kast sistemi ile milletin evlatlarını, milletin vergileri ile yapılan kurumlardan dışlayanların sebep olduğu adaletsizlik yürekleri sızlatıyordu. Hükümete geldiğimiz andan itibaren üzerine en kararlılıkla gittiğimiz alanlardan biri de gençlerimizin yükseköğretim imkanlarını artıracak çalışmalar olmuştur.
"Türkiye'de her ilimizin kendi üniversitesinin olmasını sağladık"
2002'de 76 olan kamu ve vakıf yükseköğretim kurumu sayımıza 207'ye çıkardık. Türkiye'de her ilimizin kendi üniversitesinin olmasını sağladık. Akademik personel sayımız 70 binden 180 binin üzerine çıktı. Üniversite öğrenci sayısı da 1,6 milyondan 8,4 milyona yükseldi. Artık 18 22 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 15'i değil, yüzde 44'ü yükseköğretime ulaşabiliyor. Bir zamanlar üniversite kapılarından içeri alınmayan genç kızlarımızın okullaşma oranının erkeklerin 5 puan üzerine çıkması, eğitim öğretimde hak ve özgürlüklerin geldiği seviyenin işaretidir. Üniversiteye girmenin istisnai bir ayrıcalık olduğu günlerden, nüfusumuzun 10 kişiden 1'inin üniversite öğrencisi olduğu günlere geldik.
Türkiye burslarına yapılan başvurular her yıl artıyor. Bu yıl 3500 burs için 165 bin başvuru aldık. Yeni kurulan üniversitelerle ilgili haksız değerlendirmeler yapılıyor. Bu üniversitelerimiz her geçen gün daha da güçleniyor. Yeni üniversitelerimizden bazılarının patent, akademik çalışma bakımından şimdiden sergiledikleri başarıları takip ediyoruz.
OECD ülkeleri arasında ortalaması yüzde 1,4 olan yükseköğretim harcamalarına ayrılan payın milli gelire oranını bizde yüzde 1,7'ye çıkardık. Eğitim ile kalkınma arasındaki güçlü bir ilişkiyi inandık ve kurduk. İnsanlarımızın eğitim seviyesi yükseldikçe ülkemizin siyasal, sosyal, ekonomik gelişmesi hızlanmaktadır.
Türkiye'de yükseköğretim kurumlarının ülke genelindeki yaygın kurumlarının gelişimine karşı çıkanların, asıl tahammül edemedikleri, eğitimini kendi şehrinde sürdürebilecek evlatlarımızın ülkeye ve millete her alanda büyük hizmetler verme potansiyellerinin harekete geçmiş olmasıdır.
Cem Karaca'ya atıf yapan Erdoğan: Anadolu'daki evlatlarımızın önünü tekrar kesmek isteyenlere izin vermeyeceğiz
Rahmetli Cem Karaca'nın "İşçisin sen, işçi kal" şarkısında dile getirdiği ruh hali ile, Anadolu'daki evlatlarımızın önünü tekrar kesmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Tam tersine tüm şehirlerimizin, gençlerimizin kendileri ve ülkeleri için yapacakları çalışmalara destek olmayı sürdüreceğiz. Türkiye'nin insan kaynağını zenginleştirmek için yatırımlara devam edeceğiz. Son dönemde yükseköğretim sisteminde yapısal değişiklikler getiren önemli adımlar attık. Bunlardan biri yükseköğretim kalite kurulunun faaliyete geçmesidir. Üniversitelerimizin kalite odaklı gelişimini temin ederek mezunlarımızın küresel düzeyde yeterlilik sağlamasını amaçlayan bu kurul, dünyadaki benzer yapılarla da kapsamlı iş birlikleri geliştirmiştir.
Uluslararası yayın sayısını artırmak, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısını azaltmak için doktora mezunu sayısını yükseltmemiz gerekiyor. İleri teknolojiye dayalı ürünler üreterek ekonomiye katkı yapabilmemiz için doktora mezunu sayısını artırmaya ihtiyacımız var. Özel müfredatla ve özel hocalarla üstün nitelikli bilim insanları yetiştirmek için YÖK başarı bursu ile öğrencileri destekliyoruz.
Üniversite sınavları, yükseköğretime giriş sistemindeki arz ve talep uyumsuzluğunun adil bir çözüm yolu olarak kullanılmaktadır. Türkiye 19 yılda yatırımlarımız ve reformlar sayesinde yükseköğretimde kapasite sorunu olmayan bir ülke haline geldi.
Temel bilimlere ve ileri teknolojiye dayalı alanlara özel önem vereceğiz ama önümüzdeki gerçeklere gözlerimizi kapatmayacağız. Üniversite kampüslerini toplumdan ve ekonomiden kopuk alanlar olmaktan çıkarıp hayatın içinde yerler haline dönüştürmeliyiz. Devletten gelen bütçe ile bu hedeflere ulaşılamayacağı açıktır.
Hem hükümet olarak, bizim sağlayacağımız destekler hem de üniversitelerimizin kendi geliştirecekleri kaynaklarıyla böyle bir vizyonu hayata geçireceklerine inanıyorum.
"Bize böyle öğrenciler gerekmez, bunlar olsa olsa teröristtir"
Bazılarının her konuda olduğu gibi yükseköğretim hususunda da yapılanları takdir etmek, hayırlı adımlara destek vermek gibi bir derdi olmadığını üzüntüyle takip ediyoruz. Hele hele rektörünün arabasının üstüne çıkıp orada tepinen öğrencilerin olduğu bir Türkiye'yi ben kabullenemiyorum. Bize böyle öğrenciler gerekmez. Öğrenci, her şeyden önce irfanın, ilmin kendisini güçlendirdiği insan olmalıdır. Halbuki üniversiteye girmenin ayrı dert, okuyup bitirmenin ayrı sıkıntı olduğu dönemlerden bugünkü kapasiteye ulaşmış olmamız tarihi başarıdır. Rektör aracın içinde, siz önünü kesip aracın üstüne çıkıp tepiniyorsunuz. Bunlar olsa olsa ancak üniversitelerin içine sızmış teröristlerdir.
"Nedir o Allah aşkına? Parklarda, bankların üzerinde sereserpe yatanlar..."
Gelişmiş ülkeleri dahi geride bıraktığımız kapasitemiz var. Üniversite eğitimi almak isteyen hiçbir gencimizin barınma veya maddi kaynak sıkıntı çekmemesi için eşsiz adımlar attık. Yurt sayımızı 774'e, yatak sayımızı 724 bine çıkardık. Yurtlarımızın fiziki şartlarını iyileştirdik. Eskiden 30 40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz artık 3 4 kişilik, yatağı, dolabı, masası, tuvaleti, interneti olan otel standardında odalara sahip. Devlet yurtlarının yakınında 300 bine yakın özel yurt kapasitesi de mevcut. 1 milyonun üzerindeki yurt yatak kapasitesi ile açık ara dünyada yükseköğretim öğrencilerine en fazla barınma imkanı sağlayan ülkedir. Nedir o Allah aşkına? Parklarda, bankların üzerinde sereserpe yatanlar... Bunlar öğrenci mi? Ne alakası var ya? Bunlar dışarıda gelip, Gezi'de olduğu gibi buralarda terör estiren teröristler... Biz öğrenciye en büyük saygıyı duyan bir iktidarız. Göreve geldiğimizde verilen burs 45 liracıktı, şimdi 650 liraya çıktık. Nereden, nereye... Geçen yıl salgın sebebi ile yurtlar kapalı olduğu için bu yıl hem yeni kayıt yaptıranlar hem geçen yıl üniversiteye başlayanlar başvuru yaptı, bu da başvurularda bir yığılmayı beraberinde getirdi. Ama hamdolsun üstesinden gelemeyeceğimiz bir sorunla karşı karşıya değiliz. Pek çok şehrimizde yurtta kalmak için başvuran öğrencilerimizin neredeyse tamamının talebini karşıladık. Halen inşası süren proje ve ihale aşamasında olan yurt çalışmalarımızla birlikte 110 binin üzerinde yeni yatağı öğrencilerimizin hizmetine sunacağız. Böylece artık yurt sorununu tamamen çözmüş olacağız. Gençlerimizde sadece barınma imkanı sunmakla kalmıyor, aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yurtlarımızda kalan tüm öğrencilerimiz yararlanabiliyor. Yurtlarda ücretsiz kalma hakkı olan öğrencilerimiz için bu rakam 870 lirayı buluyor. Bazı şehirlerimizde komşum projesi ile gönüllü gençlerimiz vasıtasıyla yurtlarda artan yemekler bölgedeki ihtiyaç sahibi ailelere dağıtılmaktadır. Aynı şekilde yaklaşık 1,5 milyon öğrencimizi lisansa 650 lira, yüksek lisansa 1300 lira, doktorada 1950 liralık kredi veya burs ödemesi ile destekliyoruz. Hiçbir evladımızın maddi imkansızlık sebebi ile eğitiminden geri kalmasına izin vermiyoruz.
"Artık üniversite eğitimi almak isteyen gençlerimizin önünde mani kalmamıştır"
Hatırlarsanız geçmişte harç diye bir sorun vardı. Her akademik yıl açılışında harçları protesto için gösteriler yapılır, huzursuzluklar çıkardı. Biz üniversite harçlarını kaldırarak bu engeli de geride bıraktık. Bugün artık ülkemizde üniversite eğitimi almak isteyen gençlerimizin önünde hemen hiçbir mani kalmamıştır. Yeter ki gençlerimiz bu yolda yürüsün, vakitlerini eğitim için harcasın... Diğer tüm sıkıntılar çözmek, talepleri karşılamak bizim işimiz. Biz bunları çözeriz. Her hususta olduğu gibi eğitim konusunda da durmak yok yola devam diyoruz."