Politika

ERDOĞAN: SENİN ADIN KARIN DOYURMAZ BİTLİS (A.A)

19 Aralık 2010 16:58
-ERDOĞAN: SENİN ADIN KARIN DOYURMAZ BİTLİS (A.A) - 19.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'nun "kaynağı belli olmayan vaatlerde bulunduğunu" belirterek, "senin adın karın doyurmaz, millet popülizmden yıllar boyunca yaka silkti. Böyle uçuk vaatlere de asla prim vermeyecek" dedi. Bitlis Şehir Meydanında toplu açılış töreni ve TOKİ tarafından yaptırılan 400 konutun anahtar teslim töreninde konuşan Erdoğan, Bitlis'i yeniden ayağa kaldıracaklarını ve yeniden ilim merkezi haline getireceklerini söyledi. Erdoğan, 12 Eylüldeki halk oylamasında destekleri için Bitlis'e teşekkür ederek, Bitlis'in, yüzde 70 gibi yüksek bir oranda sandığa gittiğini, ''tehditlere aldırmadığını'' söyledi.  Eser bırakmak için bu yollara düştüklerini, gönüllerde iz bırakmak için bu yollara çıktıklarını anlatan Erdoğan, ''Çünkü bizim yolumuzu, Anadolu'nun, Trakya'nın erenleri, ilim erbabı, gönül insanları aydınlatıyor. Bizim yolumuzu Bitlis aydınlatıyor, Bitlis'in dünyaya nam salmış alimleri, bilginleri aydınlatıyor'' dedi. Göreve geldiklerinden bu yana Bitlis'e yaptıkları yatırımları anlatan Erdoğan, ''Tıpkı 81 vilayetimiz gibi, Bitlis de herşeyin en iyisini, en güzelini fazlasıyla hak ediyor. Yılların ihmalini telafi etmek, Bitlis'e gecikmiş yatırımları bir an önce kazandırmak için var gücümüzle, bütün enerjimizle çalıştık ve çalışacağız'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, millete hizmet için çalıştıklarını belirterek, ''Bu millete aşığız, bu millete sevdalıyız'' dedi. Ferhat gibi millet için dağları deldiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Bitlis'e yönelik yatırımları da anlattı. Meydandakilerin ''vur vur inlesin CHP dinlesin'' ve ''CHP nerede Erdoğan burada'' sloganları üzerine Erdoğan, ''Öyle insanlar vardır ki, gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, dilleri vardır hakikati, gerçekleri konuşamazlar. Ama benim milletim gerçekleri görüyor, gerçekleri işitiyor ve gerçekleri de konuşuyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bir müjde veriyorum size biraz geciktik: Bitlis-Van yolunda da dağı deldik. Orada da tüneli bitireceğiz... Bir derdimiz var, o da dünyayı Bitlis'e çekmek. Sabah iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldik ve onlara Bitlisimiz'e güzel oteller yapın dedik. Buna ihtiyaç var. Benim vatandaşım gelip buraları gezecek, tarihi mekanları görecek, buraların güzelliği ve insanlarını görecek. Buralar birliğin, beraberliğin, kardeşliğin kol gezdiği yerlerdir. Aramıza fitne fesat sokmak isteyenlere buralarda yer yok evvel Allah. Çünkü bizler 'milli birlik dedik, kardeşlik' dedik. İnşallah 'bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız' dedik.'' Bitlis, her şeyin en güzeline fazlasıyla layık olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ''Merdivenleri teker teker çıkacağız. Çünkü ben de geçmişteki siyasetçiler gibi kuru sıkı atarsam olmaz. Bizim bir farkımız var. Onlar çünkü kuru sıkı atıyorlardı. Birisi çıkıp Kayseri'ye deniz getireceğim diyordu. Ne oldu? Biz hiç olmazsa deniz değil ama Yamula Barajı'nı getirdik. Ama onlar suya değil susuzluğa mahkum ettiler. Biz yılların ihmalini telafi ediyoruz. Var gücümüzle çalışıyoruz onun için yıllar yılı ihmal edilmişleri aşarak Bitlis'e üniversiteyi de biz kurduk. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Bitlis için ne güzel söylemiş. Huda'nın cennetidir Şehr-i Bitlis, cihanın ziynetidir Şehr-i Bitlis, gönüller minnetidir Şehr-i Bitlis, ki dünya cennetidir Şehr-i Bitlis... Düşünebiliyor musunuz, böyle bir şehirde üniversite yoktu.  Tarih boyunca ilimle, ilim erbabıyla mağrur olmuş bu şehirde bir üniversite yoktu. Geldik, gerekli çalışmaları yaptık, üniversitesi olmayan tüm illerimizle birlikte Bitlis'e de Bitlis Eren Üniversitesi'ni kazandırdık. Üniversite şu anda mütevazi imkanlara sahip... Ama bu imkanlar her geçen gün artıyor, her geçen gün üniversitemiz biraz daha büyüyor, gelişiyor. Sabah, Bitlisli işadamlarıyla, Bitlis'in önde gelenleriyle, dernek ve vakıf temsilcileriyle, kanaat önderleriyle bir araya geldik. Orada da ifade ettim... Biz adım attık, biz kapıyı araladık, biz alt yapı hizmetlerini yaptık. Şimdi sıra Bitlisliler'de, şimdi sıra Bitlis'in işadamlarında, önde gelenlerinde. Hep birlikte Bitlis'i ayağa kaldıracağız. Hep birlikte Bitlis'i yeniden bir ilim merkezi haline getireceğiz. Hep birlikte, Bitlis'in güzelliklerini dünyaya tanıtacak, Nemrut Gölü'nü, Van Gölü'nü, Süphan Dağı'nı, Ahlat Selçuklu Mezarlarını, Bitlis kalesini, Bitlis'in minarelerini ve elbette Bitlis'in Büryan Kebabını dünyaya duyuracağız. Yeter ki huzur olsun, yeter ki istikrar olsun, yeter ki kardeşliğimiz güçlü olsun, daim olsun.'' Her hayali gerçeğe dönüştürüp, her hedefi kolaylıkla yakalayabileceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Biz büyük bir ülkeyiz, biz büyük bir milletiz. Biz medeniyetimizle, kültürümüzle, tarihimizle büyük bir devletiz. Kendimize güvenirsek, inanırsak, her engeli aşar, Allah'ın izniyle her hedefe ulaşırız'' dedi. -''AMA DERTLERİ BAŞKA...''- Küresel finans krizin tüm dünyayı etkisi altına aldığını, Avrupa ekonomilerini ciddi şekilde sarstığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin krizi en az etkiyle aştığını söyledi. Erdoğan, Avrupa ülkelerinin işçi maaşlarında kısıntıya gittiğini, emeklilik yaşını yükselttiğini, öğrenci harçlarına zam yaptığını, sosyal yardımları kaldırdığını kaydetti. Türkiye'nin ise emeklilere, memurlara, öğrencilerin burslarına enflasyon üzerinde artış yaptığını, yeni bütçeyle sosyal yardım ve yatırımları daha da artırdığını dile getiren Erdoğan, ilköğretimde fakir erkek öğrencilere 20, kız öğrencilere 25 lira; orta öğretimde erkek öğrencilere 35, kız öğrencilere 45 lira verdiklerini hatırlattı. Yaklaşık 1 milyon üniversite öğrencisine burs ve kredi verdiklerinin altını çizen Erdoğan, burs ve kredi oranlarını 2011 yılında yüzde 25 artıracaklarını kaydetti. Master öğrencilerine 400, doktora öğrencilerine 600 lira burs ve kredi verdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Müracaat eden kimseyi kapıdan döndürmedik. Ya burs verdik, ya kredi verdik. 1 milyon öğrenci... İlk ve orta öğretimde de herhangi geliri olmayanlara o yardımları yaptık. Şimdi birileri çıkıyor, diyor ki 'harçlar kalksın'. Dert başka. Dert, bu ülkede bir gerilim ortamını yaratmak. Kaç kişi bunları yapan? Bu bağırıp çağıranların sayısı, bu molotofkokteyllerini atanların sayısı, bu taş atanların sayısı inanın bini geçmez. Birileri gelip bize akıl veriyor. İster sevsinler, ister sevmesinler. Ben polisimin bütün bunlar karşısındaki sabrına, tahammülüne sahip çıkıyorum, çıkacağım.  Biz rektörler toplantısı yapıyoruz. Neymiş, rektörler toplantısına katılacaklarmış. Davetle olan yere katılır, davetli olunmayan yere katılmayız. Bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Biz orada rektörlerimizle üniversitelerin sorunlarını, daha fazla öğretim üyesi nasıl göndereceğiz, akademisyenlerimizin sayısını nasıl artıracağız, bunları konuşuyoruz. Bütün bunları konuşurken bakıyoruz, dışarıda yumurtacılar var. Bu kadar fazla yumurtan varsa git fakir fukaraya dağıt, git omlet yap ye. Yazıktır. Ama düzelecek merak etmeyin. Bunlara fazla kulak asmayın. Bunların yandaş medyası var, öğrenciler üzerinden, polise saldırma üzerinden aslında bize saldırıyorlar. Bunların derdi bu.'' Üniversite gençliğinin düşünüp, araştırıp, masada konuştuğunu aktaran Başbakan Erdoğan, ''Benim ülkemde üniversite gençliği onlar değil. Demokrasiyi konuşur, özgürlükleri konuşur, hukuku konuşur, adaleti konuşur, araştırır. Üniversite gençliği bu. Biz de oralardan geçtik ama biz molotof kokteyli atmadık, taş atmadık, kasatura sallamadık. Biz sadece, 'müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar' dedik ve fikri tartışmalarla sürecimizi işlettik. Hayatımız böyle geçti. Şimdi de gençliğimizin ekseriyeti evvel Allah böyle. Diğerleri bini geçmez. Temenni ederim ki onlar da aklı selimin çizgisine gelirler'' dedi. Erdoğan, CHP'nin protestocu üniversitelilerin avukatlığını yaptığını ifade ederek, ''Ne olacak, Silivri Cezaevi'nin kapısından ayrılmayan CHP'nin milletvekilleri. Aydınları bizim içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktığımız bir tane aydın yoktur. Bunların aydın dedikleri, karanlık işlere karışma zannıyla yargı tarafından şu anda içeridedirler. Bu gerçekleri de bilelim. Halkımızı kimse aldatmasın'' diye konuştu. -''FAKİR FUKARA AİLELERE 600 LİRA VERİN BAKALIM''- Erdoğan, kendinden önceki iktidarların milletin emeğini, ekmeğini sömürdüğünü şimdi de aynı zihniyeti takip edenler bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''29 Mart seçimlerinde anamuhalefet partisinin şimdiki genel başkanı, İstanbul'da belediye başkan adayıydı. Ne dedi biliyor musunuz çok enteresandır; 'Her evdeki hanımlara 600 lira vereceğim' dedi. Seçimleri kazanırsa 600 lira vereceğini söyledi hanımlar. İnanıyor musunuz? Bunu söyledi. Şimdi ben diyorum ki, bak o zaman bir belediye başkanı olarak 'Ben bu işi kazanırsam bu kadar para vereceğim dedin'. Şimdi sen bu partinin genel başkanı oldun, hadi bakalım gel sizin belediyelerini kazandığınız, il belediyelerini söylemiyorum, sadece büyükşehirleri söylüyorum, İzmir'de, Antalya'da, Mersin'de belediye başkanları CHP'li, hadi orada fakir fukara ailelere 600 lira verin bakalım. Bunların planı yok, bunların projesi yok, bunların kaynağı yok, bunların tek şeyi var; yalan, yalan, yalan. Yani halkı bu şekilde kandırırız zannediyorlar. Dürüst olacağız dürüst, dürüstlükten başka sermaye yok, en büyük sermaye bu, işte bizim sermayemiz o. Biz, 'ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız' dedik. Eğer varsa böyle bir şey, İzmir'de yap, Antalya'da yap, Mersin'de yap görelim sizi, biz de alkışlayalım, biz de tebrik edelim. Yeter ki bunu yapın, hadi buyursunlar yapsınlar. Ben milletime Bitlis'ten sesleniyorum; ey benim sevgili milletim, bu aldatmacalara inşallah inanıyorum ki siz hiç bir zaman aldanmadınız, aldanmayacaksınız ve Haziran 12'de de bunun faturasını bunlara gereği şekilde keseceksiniz.'' ''Kaynağın ne, planın ne, projen ne diye sorunca bize diyor ki 'İktidara gelelim ondan sonra görürsünüz' '' karşılığını verdiklerini anlatan Erdoğan, ''Bunları sorunca bize diyor ki; 'Benim ismim, şu'. Biz sana ismini sormadık ki, onu biliyoruz, planın, projen, kaynağın ne onu söyle, yok söylemiyor. 'Benim adım, şu' Sürekli adını söylüyor. Senin adın karın doyurmaz, vaat karın doyurmaz, umut tacirliği karın doyurmaz, millet popülizmden yıllar boyunca yaka silkti. Böyle uçuk vaatlere de asla prim vermeyecek, yeni maceralara fırsat tanımayacak. Ben buna inanıyorum'' dedi. Başbakan Erdoğan, hizmet üretmeye devam edeceklerini, göreve geldiklerinde 330 bin olan derslik sayısının, 370 bine ulaştığını, sınıflara dizüstü bilgisayar yerleştirdiklerini anlattı. Fatih projesi ile buna başladıklarını, her sınıfa internet ağı kurduklarını anımsatan Erdoğan, şunlar kaydetti:  ''Kara tahtayı bırakıyoruz akıllı tahtaya geçiyoruz. Bunlar hayali vaat değil uygulama. Başladık, şimdi bunu bütün Türkiye'ye yaygınlaştırıyoruz. İstanbul'da Ankara'da İzmir'de ne varsa Bitlis'te de, Muş'ta, Van'da da o olacak. Bütün mesele bu. Adaletin gereği bu. Biz adalet ve kalkınmayız, bunu yapacağız. Daha ileri demokrasi, ileri özgürlükler, hak ve adalet. 780 bin kilometrekarede Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Gürcüsüyle, Arabıyla biriz beraberiz. Ben sizleri seviyorum, tüm arkadaşlarım sizleri seviyor, çünkü biz yaradılanı, yaratandan ötürü severiz.'' -SEÇİM SÜRECİNİ KİRLETMEK İSTİYORLAR Türkiye'nin, demokratikleşme yolunda ne zaman güçlü bir adım atmak istediyse önüne engel çıkarıldığını, Türkiye'nin dış politikada ne zaman aktif olmak istediyse önünün kesildiğini belirten Erdoğan, ''Türkiye, ekonomisi ne zaman canlandıysa yapay krizlerle hızını kestiler, Türkiye ekonomisi ne zaman atılıma geçtiyse tahriklerle, kışkırtmalarla, kirli senaryolarla huzura, kardeşliğe, istikrara kastettiler. Biz yılgınlık göstermedik, 'eyvallah' demedik, Allah'ın izniyle, sizlerin desteğiyle çetelere, mafyaya, hukuksuzluğa 'dur' dedik, göğsümüzü siper ettik'' diye konuştu.  Seçime 6 ay kaldığını, Türkiye'nin bir kez daha sandığa gideceğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:  ''Şimdiden milletin iradesini, Türkiye'nin tercihini etkilemek, seçim sürecini kirletmek için bir takım tezgahlar devreye sokulmaya başlandı. İşte sokak eylemleri... Siyasiler tarafından, medya tarafından kışkırtılmaya, sırtları sıvazlanarak teşvik edilmeye başlandı. Ulusal ve uluslararası odaklar, bir takım kirli iftiralarla güya bizi yıpratacakları zannına kapıldı. Buradan, Bitlis'ten açık söylüyorum; ne yaparsanız yapın, hangi tezgahı hazırlarsanız hazırlayın, artık benim milletim, benim Bitlisli kardeşim bu tuzaklara gelmiyor, bu oyunları yutmuyor. Benim milletim gerçekleri çok net görüyor. Kimin hizmet ettiğini, kimin ne iftira ürettiğini benim milletim görüyor. Kimin büyük hedeflerin peşinde, kimin de küçük hesapların peşinde olduğunu milletim görüyor. Bitlisli kardeşimden ricam şudur; oynanan oyunları lütfen iyi görün, kurulan tezgahları, tuzakları lütfen iyi değerlendirin. Doğuda, batıda kimin gerçekten millete hizmet derdinde olduğunu, kimin de istismar peşinde olduğunu lütfen iyi analiz edin.'' Bu ülkenin çok vaatler gördüğünü, kendilerinden önce gelen iktidarların, kaynak göstermeden, proje, plan yapmadan ''bol keseden'' dağıttıklarını belirten Erdoğan, ''Mazotu 1 liraya indiriyorlar mıydı, ne oldu? Üniversite sınavını kaldıracaklarını söylüyorlardı, ne oldu? Her aileye maaş bağlayacaklardı, ne oldu? Hatta öyleleri çıktı ki biraz komik olacak ama ne dediler biliyor musunuz 'biz futbolda ofsaytı kaldıracağız' dediler. Hatta daha da ileri gittiler, 'Boğaz Köprüsü'nün üstüne otobüs durağı yapacağım' diyenler oldu. 'Her eve şebeke bağlayıp, musluklardan gazoz akıtacağım' diyeler çıktı. Bunlar ciddi, belgelerle, kaynaklarla söylüyorum. Buralara da geldiler, bu meydanda da atıp tuttular, ne oldu? Millete, ülkeye çok ağır faturalar yükleyip gittiler.''