Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail'le yapılan anlaşmayı değerlendirdi ve "Anlaşma sürecini kardeşlerimizle istişare içinde yürüttük" dedi. Erdoğan, Mavi Marmara'da hayatını kaybedenlerin ailelerine 2'şer milyon lira ödeneceğini belirtirken, Gazze'ye gönderilecek insani yardım gemisinin bayramdan önce yola çıkacağını söyledi. Erdoğan, daha önceden Başbakan Binali Yıldırım'ın 10 bin tonluk yardımı taşıyacağını belirttiği yardım gemisi için "14 bin tonluk gemi ile gıda, giyim, ayakkabı bu tür şeyleri de inşallah Mersin’den yola çıkmak suretiyle Gazze’ye ulaştıracağız" diye konuştu.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e gönderdiği mektupla ilgili de "Üzüntülerimi ilettim" dedi. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Erdoğan'ın yazdığı mektupta "Özür dilerim" ifadesini kullandığını söylerken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın mektupta "Hayatını kaybeden Rus pilotun ailesine bir kez daha acılarını paylaştığımı belirtmek ve taziyelerimi sunmak istiyorum; kusura bakmasınlar" ifadelerinin kullanıldığını söylemişti.
Erdoğan, İsrail ile anlaşmada katkısı olan
ABD Başkanı Obama'ya teşkkür etti
İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi çerçevesinde varılan mutabakata ilişkin Erdoğan, "2010 yılında Mavi Marmara’nın basılıp 10 vatandaşımızın şehit edilmesinin ardından İsrail ile sorunlu bir döneme girmiştik. ABD başta olmak üzere üçüncü tarafların girişimleri oldu.
"Biz 3 şartın yerine getirilmesini istedik. İsrail bu eyleminden dolayı ’Türkiye’den resmen özür dilemelidir’ demiştim. 2013’te Obama’nın şahitliğinde İsrail Başbakanı bu özrü bana iletti.
"Türkiye olarak bu süreci Filistinli kardeşlerimizle istişare ederek yürüttük. Kendileri bu gelişmeleri olumlu buldular biz de ona göre devam ettik. Gazze’deki Filistinlilere nefes aldıracak mağduriyetlerini düzeltecek adımları süratle atacağız. Daha önceden söylediğim gemi cuma günü yola çıkacak. Bu gemilerin Aşdod limanına ulaşmasıyla Filistinli kardeşlerimiz ikinci bir bayramı yaşayacaklar. Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı asla unutmuyoruz. Buralardaki hukuksuzluklara karşı itirazlarımızı devam ettireceğiz. Anlaşmanın hayata geçmesinde katkısı olan ABD Başkanı Obama başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
Erdoğan'ın esnaflara verdiği iftar sonrası yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
"Cumhurbaşkanlığı makamı 10 Ağustos 2014 tarihinden beri milletin makamıdır, Cumhurbaşkanlığı da doğrudan milletin evidir. Cumhurbaşkanlığı'nın Çankaya Köşkü'nden Beştepe Külliyesi'ne taşınmasının asıl sebebi işte budur. Çankaya Köşkü sadece bir kişiye göre tasarlanmış bir mekandır. Orada böyle geniş toplantılar yapma imkanı yoktu, halbuki biz burada her ay en az birkaç defa muhtarlarımızla, işadamlarımızla, gençlerimizle velhasıl milletimizle buluştuğumuz toplantılar gerçekleştiriyoruz.
"Her gün milletimizle birlikteyiz, elhamdülillah. Şimdi artık burada bize 400-500 kişilik toplantılar yetmiyor. Buluşmalarımızı yakında inşallah tamamiyle temeli atılıp başladığımız kongre ve kültür merkezinde, 2200 kişilik gruplar halinde orada toplantılar yapacağız.
"Hemen onun altında kütüphanemizi yapacağız. İnşallah 5 milyon ciltlik bir kütüphaneye sahip olacağız. Bütün gençler gelip orada araştırmalarını, çalışmalarını yapabilecekler. Niye? Burası milletin evi, onun için. Burası külliye, onun için.
"Anayasa'ya aykırı hiçbir fiilimiz söz konusu değildir. Bununla birlikte mevcut durumun Anayasa'da tarif edildiğini söyleyebilmek de çok mümkün değildir. Aynı siyasi gelenekten geldiğimiz bir hükümet iş başında bulunduğu için, yakın mesai içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
"Yarın farklı anlayışlarda bir cumhurbaşkanı ve hükümetin iş başına gelmesi durumunda herhalde işler bu kadar kolay yürümeyecektir. Bu yeni yol, bizi yeni anayasa ile birlikte yeni yönetim sistemini tartışmaya zorluyor.
"Her alanda değişen, dönüşen, ileri giden Türkiye'nin bu konuda kısır tartışmalar içine hapsolmasını kabul edemeyiz. Dünyanın en ileri ülkelerine bakın, başkanlık sistemiyle yönetiyor. Parlamenter demokrasiyle geldiğimiz yer belli. Şimdi patinajdayız, bu patinajı aşmamız lazım.
"Siyasetin ve siyasetçinin görevi, ülkenin önünü tıkamak değil, tam tersine açmaktır. Bu milletin geçmişte kendi kavgalarına dalan siyasetçileri nasıl tasfiye ettiği unutulmamalıdır.
"Muhalefetin ülkenin tekerinin önüne taş koymaktan vazgeçmesi gerekiyor.
"Esasen Türkiye'nin tekerinin önüne taş koyma çabaları hiç eksik olmamıştır. Gün olmuştur bu darbeler, muhtıralar olarak karşımıza çıkmıştır. Gün olmuştur sağcı, solcu, mezhep, köken diyerek milletimiz birbirine düşürülmeye çalışılmıştır.
"Şu ana kadar 700 kadar şehit verdik ama 8 bine yakın da teröristi etkisiz hale getirdik.
"Devlet içinde devlet olmaz. Ne demiştik, ininize gireceğiz. Ve girdik. Aileleri böldüler, milleti böldüler, anneyi evladından ayırdılar ve şimdi bak güvenlik güçlerimiz hepsini tek tek topluyor. Bizim tek devletimiz var, o da Türkiye Cumhuriyeti devletidir, başka yok.
"Koskoca AB, bizdeki mevcuda göre çok küçük sayılabilecek mültecinin yol açtığı krizi bile yönetemedi. Bizim tekliflerimiz kabul edilip, destek verilseydi bugün bölgede durum çok farklı olacaktı.
"Suriye'de bu katliama ortak olan herkes eninde sonunda hesabını verecektir."
İsrail ile ilişkiler
"Türkiye ile İsrail arasında varılan mutabakat konusundaki görüşlerimi paylaşmak istiyorum. 2010 yılında Filistin’e yardım götüren Mavi Marmara gemisinin basılıp 10 vatandaşımızın şehit edilmesinin ardından sorunlu bir döneme girmiştik. Bu hadisenin ardından iki ülkenin arasındaki ilişkileri düzeltmek için ABD başta olmak üzere hep girişimler oldu. Biz en başından beri İsrail’le ilişkilerin düzeltilebilmesi için 3 şartın yerine getirilmesi gerektiğini söyledik.
"Birincisi resmen özür dilemelidir dedim. 2013 yılında ABD Başkanı Obama’nın şahitliğinde bu özrü şahsen ifade etti. Kendileri tarafından da ifade edildi. İkinci şartımız İsrail’in Mavi Marmara’da şehit edilen masumların ailelerine tazminat ödemesiydi. Prensipte üzerinde anlaşılan bu şartta 20 milyon dolar olarak rakamın kesinleştirilmesiyle yerine getirilmiş oldu.
"Üçüncü şartımız Mavi Marmara şehitlerinin amacı olan, canlarını verdikleri Gazze’deki yaşayanların şartlarını iyileştirmekti. Elektrik ve su altyapısını, ya dedik limana bir elektrik enerjisi veren gemi yerleştirilem ya da Almanların işlettiği bir santral var, bunun da bütün şebekelerini biz yenileyeceğiz. Su maalesef sıkıntı, bunun için de denizden su arıtalım veya sondaj dedik. Bu nokta bunu da kabul ettiler. Hatta hatta gerekirse yılda 50 milyon metreküp suyu kendilerinin vermesi noktasında da bir beyanda bulunduk. Gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlara kadar Türkiye aracılığıyla yardım ulaştırılabilecek. 14 bin tonluk gemi ile gıda, giyim, ayakkabı bu tür şeyleri de inşallah Mersin’den yola çıkmak suretiyle Gazze’ye ulaştıracağız. Türkiye olarak bu sürecin tamamını Filistinli kardeşlerimizle istişare içinde yürüttük. Kendileri bu gelişmeleri olumlu değerlendirdiler.
"Gazze’deki Filistinlilere nefes aldıracak, mağduriyetleri düzeltecek adımları atacağız. Gemi yola çıkıyor."
Rusya ile ilişkiler
"Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmaya yönelik adımları attık. Rusya ile ilişkileri geliştirme konusunda gönderdiğim mektupla her iki mektupla hayra olacağına inanıyorum. Kendisine yaşanan hadiseden ötürü duyduğum üzüntüyü ifade ettim. Her ülkenin zararına olan mevcut durumu geride bırakarak ilişkilerimizi süratle iyileştireceğime inanıyorum."