Politika

ERDOĞAN: HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATMADIK TRABZON (A.A)

10 Ağustos 2010 23:48
-ERDOĞAN: HAYAL KIRIKLIĞI YAŞATMADIK TRABZON (A.A) - 10.08.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu ülkenin kaderini artık millet kendisi çiziyor, bunu hazmedemediler. Allah'ın izniyle sizlerin hayır dualarıyla bütün o saldırılara göğsümüzü siper ettik. Ne Trabzon'un ne de Türkiye'nin emanetini yere düşürmedik. Aziz milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık'' dedi. Erdoğan, Trabzon'da partisince Atatürk Alanı'nda düzenlenen mitinge katılanları, Trabzon'un ilçelerini sayarak selamladı ve ''Yarın başlayacak olan Ramazan-ı Şerifin, rahmet, bereket ayının, ebedi azaptan kurtuluş ayının milletimiz için, İslam dünyası için, tüm insanlık için barışa vesile olmasını Allah'tan temenni ediyorum'' diye konuştu.  Erdoğan, ''Yıllar önce merhum Adnan Menderes Trabzon'a geldi ve bu meydanda halka hitap etmek istedi. O mitingde merhum Menderes'i konuşturmadılar. Provokasyonlar yaptılar, o da kalktı Trabzon Belediyesinin şu balkonuna çıktı ve oradan 'yeter, söz milletindir' diye haykırdı'' dedi. ''2002 yılı Eylül ayında aynı balkondan Trabzon'a ben de seslendim'' diyen Erdoğan ''Adnan Menderes 'yeter söz milletindir' demişti, ben de aynı noktadan hareketle 'yeter söz de milletin, karar da milletindir' demiştim. Trabzon'dan haykırdığımız o ses, çağrı bugün hamdolsun tüm Türkiye'ye ulaştı'' diye konuştu. Her türlü provokasyonu, kışkırtmayı, saldırıyı bertaraf ettiklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi Allah'tan iyi ki sizler varsınız, sizler. Sizler olmasaydınız ben ne edecektim. Terör örgütü bir süredir kanlı eylemler yapıyor. Terör bir yandan güvenlik güçlerimize saldırırken, diğer yandan da şehirlerimizi, ilçelerimizi kirli senaryolarla, oyunlarla tahrik etmeye çalışıyorlar. Buradan açık açık söylüyorum, terör örgütünün bu kanlı saldırıları esasen bir 'hayır' kampanyasıdır. Demokrasiye 'hayır' diyorlar, özgürlüklere 'hayır' diyorlar, güçlü Türkiye'ye, büyük Türkiye'ye 'hayır' diyorlar, güvenli, huzurlu Türkiye'ye 'hayır' diyorlar. Birlik ve beraberliğe 'hayır' diyorlar, kardeşliğe 'hayır' diyorlar. Bunların yanında kim var? CHP var, MHP var. Benim milletim buna prim vermeyecek.'' ''Bu kirli oyunları ortadan kaldırmaya, bunları bozmaya evet mi'' diye soran Erdoğan, mitinge katılanların ''evet'' demesi üzerine, şöyle devam etti: ''Mesele bu. Trabzonlu işini biliyor, evvelallah. Ben size inanıyorum. Siz de bize inanın. Terör örgütünün içerideki kirli odaklarla, kirli çetelerle, nasıl işbirliği içinde olduğunu biliyorsunuz. O yazılan iddianamelerdeki tüyler ürpertici kirli ortaklıkları biliyorsunuz. Bu terör, bu çeteler, işte bunlarla beraber maalesef birtakım siyasi partiler de bilerek ya da bilmeyerek bu oyunun figüranı oluyorlar. Terör örgütü benim askerime, polisime alçakça saldırırken Ankara'da bazıları da bunu bir fırsat bilip aynı anda hükümete saldırıyor. Şehitlerimizi istismar ediyorlar. İşte biz bu oyunu bozuyoruz, bu tuzağa düşmeyeceğiz. Allah'ın izniyle milletimizin sağduyusuyla Türkiye'ye bu oyunlara gelmeyecek.'' Muhalefet partilerinin anayasa değişikliği ile ilgili halk oylamasını bir ankete dönüştürdüğünü dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bunlar adet edinmişler her yenilgiden sonra yeniden erken seçim isterler. Şimdi erken seçimi bize kabul ettiremediler, halk oylamasını bir seçime, ankete dönüştürmenin gayreti içindeler. Gittikleri hiçbir yerde anayasa değişikliğini konuşmuyorlar. Hiç duydunuz mu buraya kadar geldiler, Kemal Efendi buraya geldi anayasa değişikliğinden bahsetti mi? Sağolsun bol bol benden bahsetti. Neden bu değişikliğe karşı çıktıklarını anlatmıyorlar, açıklamıyorlar.'' Muhalefetin, kendi içlerinden çıkan sağduyulu, vicdanlı sesleri bastırmak için ellerinden geleni yaptığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ben kampanyayı Bingöl'den başlattım, orada CHP'li bir belediye başkanı 'evet' dediği için disiplin kuruluna sevk edildi. CHP içinden bir milletvekili 'evet' dediği için istifa etmek zorunda kaldı. Biz bunları hatırlatınca CHP Genel Başkanı çıkıyor 'partimizi karıştırmaya çalışıyorsunuz' diyor. Ya zaten karışıksın, biz kimsenin partisine niçin karışalım partisinin iç işlerine, işine niçin karışalım, bizim böyle bir derdimiz yok.'' ''BU CD'LER, KASETLER SİYASETTE MAALESEF REZALET'' CHP'yi karıştırmak için dışarıdan birilerine ihtiyaç olmadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kendileri zaten o işleri yapıyorlar. Eski Genel Başkan sürekli bizi kastederek 'Abbas yolcu' diyordu. Sonra ne oldu, kim yolcu oldu ve enteresan önce ilk çıkışta malum yeni Genel Başkan dedi ki 'ben aday değilim.' 2-3 kere basına açıklama yaptı, 'değilim' dedi. Eski Genel Başkanı evinde ziyaret etti o malum kaset olayından sonra, evinde ziyaret ettikten sonra, çıktı açıklama yaptı 'aday değilim' dedi bir gün sonra baktık ki 'adayım' dedi. Niye? Emir büyük yerden geldi, memur ya, onun memurluğu böyle, CHP zihniyetinin memuru. Bu nasıl dürüstlük? Ha şimdi iş meydana çıktı. O kaseti, CD oyununu hazırlayanlar da ortaya çıktı. Bu CD'ler, kasetler siyasette maalesef rezalet. Eğer siyasete soyunan, içine giren, hele hele bu temsil makamlarında olanlar ahlaki yönden bozulmuşsa, eğer bu ahlaki yönden bozulanlar da hala siyaset yapıyorsa, bu milletin değerleriyle bunlar çatışıyorsa benim milletim ahlak yoksunu olan bu türlerini herhalde barındırmayacaktır.  Hele hele hanım kardeşlerimin bu türlerine en büyük dersi sandıkta vermesi gerekir diye inanıyorum. Bu nedir? Bu kendi eşine en önemli saygısızlıktır, hakarettir. Maalesef bunları anlamak mümkün değil. Şimdi yeni genel başkan farklı sözlerle aynı şeyi söylüyor her gittiği yerde, diyor ki, 'bunlar gidici.' Abbas yolcu diyenlerin yolculuğa çıktığını biliyorsunuz, bize gidici diyenlere de milletim en güzel cevabı 12 Eylül'de verecek.'' Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Başarısız oluyorsam, partim ikinci oluyorsa ben çekilirim, bir başka arkadaşım gelir alır, ben de onun yanında bu millete hizmet etmeye devam ederim. Çünkü bu millete biz bir şeyleri anlatacağız, benim ülkemde bir şeylerin olacağını, benim milletim görecek, o koltuklara yapışanlar ölene kadar orada kalmamasını öğrenecekler, bunu bilecek. Bunun örneklerini de biz vereceğiz. Nasıl Cumhurbaşkanlığında Dışişleri Bakanı arkadaşımı Cumhurbaşkanlığı makamına taşımayı kendimiz için bir fazilet görmüşsek aynı şeyi biz bunda da yaparız. Hatta eski cumhurbaşkanlarından bir tanesi dedi ki, 'o makam önünüze geldiği zaman kimse onu elinin tersiyle itmez' dedi. İttik ne oldu? Kalktın da bir açıklama yaptın mı? Yapamaz, çünkü bu bir yetişme meselesi. İnşallah bu devran artık böyle dönmüyor.''