Medya

"Erdoğan, Firuzağa azgınlarına adeta 'Yanlış yaptınız tosunlar' dedi; Madımak da sadece bir yanlış mıydı?"

Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, Firuzağa saldırısıyla ilgili Erdoğan'ın sözlerini eleştirdi

22 Haziran 2016 14:46

Cumhuriyet yazarı Tayfun Atay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Firuzağa saldırısıyla ilgili "Ramazan günü sokaklara taşan bu etkinlik ne kadar yanlışsa buna kaba güçle müdahale etmek o kadar yanlıştır" sözlerini eleştirdi. Atay, Erdoğan'ın sözlerine ilişkin olarak, "Adeta 'Yanlış yaptınız Tosunlar' diyor Firuzağa azgınlarına. Size göre 'Madımak Yangını' da sadece bir 'yanlışlık'tan ibaretmiş diye kara kara düşündüreceksiniz, öyle mi?.." diye yazdı. 

Tayfun Atay'ın Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (22 Haziran 2016) nüshasında yayımlanan 'Madımak da bir ‘yanlış’tan mı ibaretti?' başlıklı yazısı şöyle:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Firuzağa saldırısına ilişkin değerlendirmesi (bakın, “tepkisi” bile diyemiyoruz) bize onun topluma yaklaşımındaki ayrıştırıcı çifte standardı çok açık örnekliyor.

Erdoğan, “Ramazan günü sokaklara taşan bu tarz bir etkinliğe kalkışma” ve “kendi milletinin, kendi şehrinin hassasiyetlerine saygı duymama”ya böyle kaba güçle müdahale etmenin “yanlış” olduğunu belirtmiş!..

Adeta “Yanlış yaptınız Tosunlar” diyor Firuzağa azgınlarına. Onlara yönelik “nush”tan öteye gitmeyerek...

Deyiş malûm: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkıkötektir.”

Bir mekâna barbarca girip taş üstünde taş koymayan, insanların kafasında şişeler kıran, onlara “P...v...ler” diye küfreden ve “Hepinizi içeride yakarız” tehditleri de savuran bir güruh karşısında Cumhurbaşkanı “nush”, yani nasihatle yetiniyor.

Hâlbuki kimler karşısında tekdiri, yani azarın en yalazlısını devreye sokmamıştı ki!.. 
En çarpıcı misal, “Barış İçin Akademisyenler” bildirisine imza atanlar için söyledikleri:

“Eyy aydın müsveddeleri”, “Karanlıklar”, “Zalimler”, “Alçaklar”...

Üniversite öğretim üye ve yardımcısı veya doktora öğrencisi bu insanlara o böyle tekdirde bulunduğu içindir ki bugün de bir bakan çıkıp imam-hatipleri övme adına üniversite mezunlarına ağzına geleni söyleyip “yamyam” diyebiliyor.

Köteğe en taze örnek de Bolu’da 10. Yıl Marşı’nın çalınmasını yasaklayan Milli Eğitim Müdürü’nü protesto etmek isteyenlerin karşılarına dikilen polis şiddeti...

“İktidar balığı” baştan kokuyor. Gezi olaylarından bu yana hayat tarzı noktasında fiilen adeta iki ayrı “ulus” haline getirilmiş ülkede içten içe bir “uluslar-savaşı” sürüyor.

Ve iktidar, topu-tüfeğiyle, copu-biberiyle, tekdiri-köteğiyle bir tarafı ezmeye, yok etmeye çalışırken diğer tarafı, o ne kadar zorbalaşırsa zorbalaşsın “idare ediyor”. 

Sanal bir “ümmet kardeşliği” telkini eşliğinde toplumun neredeyse yarısına “münafık”, “mülhid”, “zındık” muamelesi yapılarak somut bir “yurttaş kardeşliği”nin zemini ha bire tahribata uğratılıyor. Toplumsal barış yok ediliyor.

Oysaki gerçek hiçbir “dış” karşılığı olmayan, tamamen içe-dönük bir duygusal motivasyon yaratmaya, içerideki hedef kitleye “gaz verme”ye yönelik bir retorik bu “ümmet kardeşliği”.

Nereden mi biliyoruz? Diyanet İşleri Başkanı’nın sözlerinden!..

Mehmet Görmez, iki yıl önce düzenlenen “Dünya İslâm Bilginleri Barış, İtidal veSağduyu İnisiyatifi” başlıklı toplantının sonuç bildirgesinde ne demişti, hatırlayalım:

“Yapılan araştırmalara göre günde ortalama 1000 Müslüman katlediliyor.”

Amma velâkin, devam etmiş Başkan: “Bunun yüzde 90’ı, Müslüman tarafından,kardeşi tarafından katlediliyor.”

Buyrun ümmet kardeşliğine!..

İslâm’ı “iktidarla malûl” hale getirdikçe kardeşliğe değil, kardeş-katline kapı açacak; barışa, huzura, sevgiye değil, çatışmaya, huzursuzluğa, kine davetiye çıkaracaksınız...

Hiçbir kötü niyeti olmayan, dine saygılı, oruca-namaza duyarlı insanlara oruç tutmuyorlar diye saldıran barbar bir “sürü”ye, böyle yaparak aslında İslâm’ı yaralamalarına hiç ses çıkarmadan sadece “kaba kuvvet yanlışlığı” nasihatinde bulunacaksınız...

Ve hepimizi, demek ki size göre “Madımak Yangını” da sadece bir “yanlışlık”tan ibaretmiş diye kara kara düşündüreceksiniz, öyle mi?..

Ne bu dünya size kalır!..

Ne de bu dini sizin tekelinize bırakırlar!..