Grand Yazıcı Clup Turban Otel'de gerçekleştirilen STK Temsilcileriyle Buluşma programında konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Muhalefet sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor. Ülkenin herhangi meselesinde önerileri var mı? Yok. İstemezükten başka lügatlarında kelime var mı? O da yok. Aman Ali Rıza Bey ağızımızın tadı kaçması modunda son derece konforlu alanda siyasetçilik oynuyorlar" sözleriyle muhalefete yüklendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, STK Temsilcileriyle Buluşma programında Maraş ve Çorum katliamından, Kürt sorunundan ve başörtüsü sorundan örnekler vererek bu sorunları ve yaşanan katliamların etkilerinin kendi iktidarı döneminde aşıldığını ileri sürdü. Muhalefeti konforlu alanda siyaset yapıp sorunlara öneri getirmemekle itham eden Erdoğan, "AK Parti'nin yeni anayasa iradesi güçlüdür, dinamiktir. 28. dönemde Meclis'in kendisinden bekleneni özellikle yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz" sözleriyle yeniden yeni anayasa çağrısı yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Sandık tercihi ne olursa olsun 85 milyonun her ferdi canımızın parçasıdır"
"Bizim siyaset felsefemizde ayrımcılık asla yoktur. Etnik kökeni, dünya görüşü sandıktaki tercihi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi bizim öz be öz kardeşimiz, canımızın bir parçasıdır. 85 milyonluk devasa büyük aileyiz. Vatanımız, bayrağımız, istiklal marşımız, mazimiz, istikbalimiz birdir. Allah'ın izniyle bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.
Bu ülkenin yakın geçmişinde gerçekten büyük acılar yaşandı. Milletin tercihleri yok sayıldı. Milli iradeye darbe vuruldu. Gençlerimizi sokak olaylarında kurban verdik. 40 yıllık terörle mücadelemizde nice koç yiğit ömrünün baharında iken toprağa düştü. Maraş ve Çorum olaylarında insanımızı birbirine kırdırdılar. Sermayenin renklere ayrıldığı, baskıların, tehditlerin, insanların fişlendiği olağanüstü dönemler yaşandı. Kürt kardeşlerimiz bir tarafta terör örgütünün diğer tarafta dikta heveslisinin cenderesine sıkıştırıldı. Kılık kıyafetinden, dış görünüşünden dolayı insanlarımız ayrımcılığa maruz kaldı.
"Kerameti kendinden menkul seçkinler mutlu hayat sürüyordu"
Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız kimliklerini korkusuzca dile getiremiyordu. Başörtülü kızlarımızın en temel hakları keyfi sebeplerle gasp edilmiş, kısıtlanmıştı. Kerameti kendinden menkul seçkinler mutlu hayat sürüyordu. Bunun gibi sayısız zorluk, sınamayla karşılaştık. Allah'a hamdolsun bunların neredeyse tamamını artık geride bıraktık. Türkiye'yi son 22 yılda tekrar ayağa kaldırdık. 2002'de 230 milyar dolar ekonomik büyüklüğü olan ülkemizi geçen sene 1 trilyon 130 milyar dolarlık büyüklüğe kavuşturduk.
İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık, 261 milyar doların üzerine çıkardık. Ayrıca bizden önce hayal dahi edilemeyen nice önemli reformu, hak ve özgürlük hamlesini, sabır, azim ve kararlılıkla hayata geçirdik. Türkiye'yi güven ve istikrarla uyum içinde birlik, beraberlik, kardeşlik içinde hamdolsun bugünlere getirdik. Yapılanları objektif olarak değerlendiren her bir insanımızın ülkemizin kat ettiği büyük mesafeyi tasdik ve takdir ediyor. Ekonomi, diplomasi, ticaret, turizm, savunma, sağlıkta hasılı aklınıza gelebilecek her alanda gerçekten hiç umulmadık başarılara imza attık.
"Darbe anayasanın kamburundan kurtulmak gerek"
Hayatın dinamizmi içerisinde beklentiler ve talepler de dönüşmektedir. Dünya değiştikçe insanın aynı kalması fıtrata aykırı durumdur. Siyasetin görevi sorulara ve sorunlara makul cevaplar üretmek, halktaki değişim iradesini doğru enstrümanlarla yönetmektir. Türkiye gibi demokrasisi 42 yıl önce yapılmış darbe anayasasıyla malul olan ülkelerde değişimi yönetmek çok daha çetrefillidir. Bunun için Türkiye'nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu ısrarla dile getiriyoruz. Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi gündem kaygısından değil tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz.
Muhalefet sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor. Ülkenin herhangi meselesinde önerileri var mı? Yok. İstemezükten başka lügatlarında kelime var mı? O da yok. Aman Ali Rıza Bey ağızımızın tadı kaçması modunda son derece konforlu alanda siyasetçilik oynuyorlar. Mızıkçılık yaparak, işi yokuşa sürerek, kaçarak bu ülkeye hizmet edilir mi? Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek midir? Muhalefet samimi çağrılarımıza kulak tıkasa da siviller eliyle yapılmış demokratik, kuşatıcı, özgürlükçü anayasa ihtiyacımız var. Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok kalmış bir ihtiyaçtır.
Meclisimizdeki partilerin çoğunun ilk 4 madde başta olmak üzere hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. AK Parti'nin yeni anayasa iradesi güçlüdür, dinamiktir. 28. dönemde Meclis'in kendisinden bekleneni özellikle yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz. Böylece evlatlarımıza özgür, müreffeh, güçlü bir ülke bırakma ülkümüze biraz daha yaklaşmış olacağız. Muğla'nın iş dünyası, sivil toplum, kanaat önderleriyle bizim yanımızda olması çok önemlidir.
"Su sorununu çözmek DSİ'nin görevi değildir"
Muğla Akdeniz'le Ege'yi ve İç Anadolu'yu birleştiren konumuyla ülkemizdeki her ferdin hayallerini süsleyen bir yerdir. Bütün avantajlarına rağmen Muğla yerel yönetimler boyutunda maalesef hak ettiği ilgiyi görmüyor. Muhalefetin siyasi meselelerdeki lakayt tavrı, yerel yönetimlerle ilgili konulara da sirayet ediyor. Sorun çözmek, milletin sıkıntılarını ortadan kaldırma gibi dertleri yok. Polemiklere harcadığı enerjiyi şehirlerine hizmete ayırsalar inanın şehirlerimiz çok farklı yerlerde olurdu.
Her yıl Muğla ve Bodrum yaklaşık 1,5 milyon misafir ağırlıyor. Ülkemizin turizmdeki hedefleri büyüdükçe buralara gelen yerli ve yabancı ziyaretçi sayısı doğal olarak artıyor. Turizmde hedefimiz 60 milyon ziyaretçi. Biz turizmde gaza basarken yerel yönetimlerde bir atalet; hatta sabotaja varan duyarsızlık görüyoruz. Turizmden ciddi gelir elde ediyorlar, iş altyapı, üstyapı adımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar.
Bodrum olmak üzere Muğla'nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısı çekiliyor. Bu asırda bu zamanda! Ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanlar sorunu görmezden, duymazdan geliyorlar. İstanbul gibi şehrin belediye başkanlığını yapmış kardeşiniz olarak, çöp, çukur, çamur, susuzluk bunları yaşayan bir İstanbul devralmıştım. Orada bütün bu sorunları 1 yıl içerisinde sildik, süpürdük. Şimdi aynı durum maalesef Muğla'da var. Kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi'nde aynı şeyler geçerli.
"Van'ın su sorununu o zaman DSİ ile çözdük"
Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar. Su sorununu çözmek DSİ'nin görevi değildir. Su sorununu çözmek büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin görevidir. Sorunu ben yaşadığım için söylüyorum. İstanbul'u susuzluktan aldık, kısa zaman içerisinde sorunu çözdük. Şimdi CHP'nin büyükşehir belediyelerine bakın. Acaba bu sorunları çözdüler mi? Böyle bir dertleri var mı? Muğla büyükşehirde su sorunu niçin çözülmez? Aynı durum Van'da vardı. Van'da Veysel Bey bakan olduğu zaman baktık ki Van maalesef su sorununu çözemiyor Veysel Bey'e dedim ki 'Burada yaşayanlar bizim insanımız, yatırımı yap ve Van'ın su sorununu DSİ ile çözelim'. Van'ın su sorununu o zaman DSİ ile çözdük.
Muğla'nın, Bodrum'un içme suyu sorununu çözmek için kolları sıvadık. Muğla'nın içme suyu ihtiyacını inşallah karşılayacağız. 7,6 milyar lira maliyeti olan proje ile yıllık 7,32 milyon metreküp içme suyu depolama ve günlük arıtma tesisi ve 12,3 kilometresi tünel olan toplam 80 kilometrelik isale hattını devreye alacağız. Bodrum Barajı'nın proje çalışmalarını da seneye başlatıyoruz. Bodrum'un içme suyu meselesine inşallah merhem olacağız.
Bodrum-Yalıkavak yolunun kalan kilometresinin ihalesini yaptık, inşallah seneye onu da bitiriyoruz. Söğüt-Seydikemer yolunun 20 kilometresini bölünmüş yol olarak tamamladık. Seydikemer-Kalkan yolunun 12 kilometresini tamamladık, kalan kısmı ile çalışmalarımız sürüyor. Marmaris-Datça yolunun 50 kilometresini bitirdik. Biz yorgunluğa hız kesmeden, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla'yı hem diğer 80 vilayetimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Rabbim yâr ve yardımcımız olsun diyorum."