T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile aralarında anlaşmazlık olduğuna yönelik iddiaları yalanladı, Cumhur İttifakı için, "Türkiye'nin siyasi ve sosyal konjonktüründe kritik önemde" dedi. Erdoğan, Bahçeli ile geçen hafta yaptıkları görüşmede 'terörsüz Türkiye' adımlarının değerlendirildiğini söylerken, "Terörsüz Türkiye hedefimize az kaldı" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Brezilya ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan konuşmasında, "Cumhur İttifakı'nın uyumu, Türkiye'nin siyasi ve sosyal konjonktüründe kritik önemdedir. Aramızda anlaşmazlık, uyuşmazlık, fikir ayrılığı asla yoktur" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, asgari ücret ve emekli aylıklarına ilişkin olarak da, "Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz. Enflasyonun üzerinde, çalışanlarımıza alım gücünü koruyacak çerçevede muamele edeceğiz" dedi.
TIKLAYIN - Erdoğan'dan asgari ücret ve emekli aylıkları açıklaması
MHP lideri Bahçeli'nin Öcalan'ı Meclis'e davet etmesi sonrası yeni çözüm süreci tartışmaları alevlenmişti. AKP kanadından da Bahçeli'ye destek gelmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Bahçeli'nin mesajında "İttifak olarak her şeyi hesaba katıyoruz; tüm araçları kullanarak terörsüz bir Türkiye inşa edeceğiz" diyerek üstü kapalı destek vermişti. Tartışmalar sürerken DEM Partili belediyelere kayyım atanmış, Bahçeli, daha önce hapisten çıkması için çağrıda bulunduğu Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk hakkında grup toplantısında olumlu sözler söylemişti. Bahçeli, 5 Kasım'da yaptığı Meclis grup konuşmasında da ilk kez 22 Ekim'de gündeme getirdiği Abdullah Öcalan'ın PKK'yı lağvetmesi ve umut hakkından yararlanması çağrısını yinelemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha adaylığı için yeşil ışık yapmış, koşul olarak "enflasyon" ve "terör" vurgusu yapmıştı. Son olarak Bahçeli, 12 Kasım'da partisinin grup toplantısından çıkarken kendisine yöneltilen "Cumhurbaşkanı Erdoğan'la aranızda görüş ayrılığı var mı?" sorusuna sert tepki göstermiş, "Basın mensubu kardeşlerim Türkiye'yi tahrik edici, yanlış bilgilerle ayrımcılığı körükleyici davranışlardan vazgeçsin. Geçemiyorsan mesleği bırak" demişti. Tüm bunlar, Bahçeli ile Erdoğan arasında "yeni çözüm süreci" konusunda fikir ayrılığı olduğu yorumlarına sebep olmuştu. Erdoğan ise 13 Kasım'da yaptığı açıklamada Cumhur İttifakı vurgusu yapmış, "tam mutabakat hâlinde olduklarını" söylemişti. |
"Ülkemizi 40 yıllık terör kamburundan kurtarma hassasiyetimiz aynı"
Erdoğan, MHP lideri Bahçeli ile geçen hafta yaptığı görüşmeye ve Cumhur İttifakı'ndaki 'çatlak' iddialarına ilişkin olarak şunları söyledi:
"Devlet Bey ile bizim yaptığımız görüşme özellikle Cumhur İttifakı’nın uyumu, insicamı, birlikteliği ile Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal konjektürde kritik önemdedir. Bizim aramızda bir anlaşmazlık, bir uyuşmazlık, bir fikir ayrılığı asla yoktur. Ama birileri “Cumhur İttifakı bölündü, çatladı” gibi iddiaları ileri sürüyor. Ana muhalefet, eski-yeni yönetim ile belediye başkanları arasındaki kavgayı perdelemek için bu tür söylemlerden medet umuyor. Kimse bizim ittifakımızı kendi naylon ittifaklarıyla, “al gülüm, ver gülüm” düzenine dayalı çıkar ilişkileriyle karıştırmasın. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim ittifakımız karanlık koridorlarda, kirli masalarda kurulmadı. Bizimki sağlam. Gönül birlikteliğiyle inşa edilmiş bir ittifakımız var. Bu ittifakın hamuru aziz şehitlerimizin kanlarıyla yoğruldu.
Sayın Devlet Bahçeli’yle yaptığımız her görüşme, Cumhur İttifakı’ndaki mefkure birlikteliğinin pekiştirilmesi açısından bir fırsattır. Özellikle ülkemizin 40 yıllık terör kamburundan kurtarma konusundaki hassasiyetlerimiz aynı. Şunun bilinmesini isterim: Sayın Bahçeli ile görüşmemizde siyasetin ve ülkenin gündemindeki tüm konuları detaylıca ele aldık. “Terörsüz Türkiye” hedefimize giden yolda atılabilecek ilave adımları aramızda değerlendirdik. Çünkü bugüne kadar teröre karşı verdiğimiz mücadelenin bir anlamı var. Eğer Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresinde biz terörle bir mücadele verdiysek bunun bir anlamı var. Şu anda oralarda görüyorsunuz artık terörün bir esamesi okunmuyor. Bizim şu anda derdimiz, Suriye içerisinde 30 kilometrelik o derinliği hiçbir zaman boşa geçmeyeceğiz ve orada da bu mücadelemizi kahraman Mehmetçiklerimizle beraber sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
"Terörsüz Türkiye hedefimize az kaldı"
"Ülkemizdeki terör sorununu sonlandırmak için bugüne kadar attığımız adımlar ortadadır. Bu adımların nihai hedefi Terörsüz Türkiye’dir. Bunu gerçekleştirirken kimsenin terörle mücadeleyi bırakmayı düşünebileceğimiz aklından dahi geçmemelidir. Bizim muhatabımız milletimizdir ve terör örgütlerinin istismar ettiği tüm zeminleri ortadan kaldırmak temel amacımızdır. Bunu milletimizle yapacak ve iç cephemizi sapasağlam hale getireceğiz. Son zamanlardaki tartışmalar bile terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızı nasıl istismar ettiğini, yıllarca onlara anlattıkları hikayelerin nasıl boşa düştüğünü göstermiştir. Terör örgütünün efendilerine sadakatle hizmet dışında ideolojisi de, davası da yoktur. Onlar sadece emir alır ve onları yerine getirmeye çalışırlar. Bölgemizdeki gelişmelere göre terörle mücadele stratejimizi yeniliyoruz. Terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırmaya yönelik sosyal ve ekonomik politikalar geliştirdik ve özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan insanlarımızın mağduriyetlerini gidermek için tarihi nitelikle adımlar attık. Eğitim, iş imkanları ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesini bu bağlamda özellikle ele aldık. "Terörsüz Türkiye" hedefimize ulaşmamıza az kaldı, soruna tüm yönleriyle odaklandık ve çözmeye azmettik. Bunun yanında muhalefetin diline doladığı bir konuya da açıklık getirmek isterim. Biz savunma sanayii ile ilgili halktan para toplama gayretinde olan bir iktidar değiliz. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Muhalefet, bizim iktidarımızın “halktan para toplamak suretiyle sıkıntıları gidermenin gayreti içinde olduğumuzu” söyleyecek kadar sefil durumda. Bizim böyle bir derdimiz yok. Hamdolsun bizim mali imkanlarımız şu anda savunma sanayiimizi ayakta tutacak güç ve kabiliyete sahiptir."
ABB ve İBB'ye yönelik konser açıklaması: Yanlış yapmışlarsa bedelini ödeyecekler
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin millî bayramlarda düzenledikleri konserlerle ilgili de konuşan Erdoğan şunları kaydetti:
"Biz konserlere karşı değiliz. Milletimiz belediyelerimize büyük bütçeler, kaynaklar sunuyor. Bu kaynakların çarçur edilmesi, yolsuzluklar yapılması ise konuyu adli boyuta taşır. Yargının yaptığı da bu boyutu araştırmaktır. Biz idari açıdan meseleyi araştırıyoruz, adli bir soruşturmaya ihtiyaç olması halinde de konuyu yargıya intikal ettiriyoruz. Bu bizim görevimiz, bunu yapmak zorundayız. Siyasi açıdan da milletimize verilen sözlerin tutulup tutulmadığını elbette takip ediyoruz. Ankara ve İstanbul’un trafikten toplu taşımaya, çöp toplama ve temizlikten diğer konulara temel belediyecilik hizmetlerinde ciddi sorunları var. Tabii diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak bu isimlerle ilgili konulara girmem. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı bu tür şeylerle uğraşmaz. Burada bizim yargımız gereğini yapar. Burada yolsuzluklar varsa bunları yapanlardan hukuk önünde hesabını ben inanıyorum ki savcılarımız, hakimlerimiz soracaktır. Eğer bir yanlış yapmışlarsa bunun bedelini ödeyecekler, bundan kimse rahatsız olmamalıdır."
Muhalefet belediyelerine 'yolsuzluk, yoksulluk, yasak' eleştirisi
Muhalefet belediyelerinin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadelesi var mı ki sorgulayalım. Yeterli olsalar bugün bu meseleleri konuşmuyor olacaktık. Birçok muhalefet belediyesi bu konularda adım dahi atmadı. Adım atanlar ise sorunlara kalıcı ve etkili çözümler üretmekte yetersiz. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar gibi köklü sorunlarla başa çıkmak, daha fazla kararlılık ve cesaret ister. Bu belediyelerin ciddi bir vizyona sahip olup olmadıkları da tartışmalıdır. Gerçekçi ve somut projeler üretemeyenlerin bu sorunlarla başa çıkması düşünülemez. Bunlarda zaten böyle niyet de ufuk da istek de yok. Onların nelerin peşinde koştuğunu milletimiz görüyor. Şunu anlamaları lazım. Belediyeler milletindir ve onlara layıkıyla hizmete mükelleftir. Bizim bugüne kadar yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla ilgili bir prensibimiz var. Bu dün vardı, bugün var, yarın da olacak. Ama şimdi öyle şeyler anlatıyor ki, mesela bir Genel Başkan pazara gitmiş. Cumhurbaşkanı benimle pazara gelebilir mi? diyor. Sayın Genel Başkan, benim seninle gezmeye vaktim yok. Biz oraları kendimiz ve ilgili arkadaşlarımızla zaten geziyoruz. Hiç endişe etme biz oralardayız. Marketleri, pazarları boş bırakmayız.
"FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız"
Erdoğan, 'FETÖ' ile ilgili yöneltilen soru üzerine de şu açıklamayı yaptı:
"Biz FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız. Terör örgütü “su uyur, düşman uyumaz” yaklaşımıyla pusuda beklemektedir. Onlara imkan veremeyiz, vermiyoruz. Tüm kurumlarımızda FETÖ’nün sızma girişimlerine karşı teyakkuz halindeyiz. FETÖ ile mücadelenin zorlu olduğunu, ülkenin kılcal damarlarına kadar girmiş sinsi örgütü temizlemenin meşakkatli olduğunu biliyorduk ve tüm adımları buna göre attık. Eğitim kurumlarımıza, özellikle de askeri ve polis okullarımıza öğrenci temini konusunda bu zamana kadar görülmemiş bir tedbirler silsilesi uyguluyoruz. Kritik kurumlarımızın yıpratılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bunun için başta insan kaynakları olmak üzere her alanda üst düzey bir tedbir uyguluyoruz. Bunlar her şekle girdikleri için mücadelemizi de bu nedenle daha hassas yürütmek zorundayız. Özellikle güvenlik güçlerimizde ve kritik hizmetlerde görev alacak personel ile ilgili denetimleri artırmış durumdayız. Yargı da bu konuda hassas davranıyor ve FETÖ’cü hainlere geçit vermemek için canla başla çalışıyor. Biz tüm kamuda bu hainlerin izini sürüyor, somut tespitler yaptığımızda da hemen gereğini yapıyoruz. FETÖ'nün sızma girişimlerine karşı daha etkili ve kapsamlı tedbirler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Alacağımız her önlem sadece mevcut durumu değil, gelecekteki olası tehditleri de kapsıyor ve çok yönlü bir stratejiyle bu konuya eğiliyoruz."