T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu’nda konuştu. 14. kez BMGK'ya hitap eden Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür" doktrinini yineledi, BMGK'nın kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kaldığını; işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüştüğünü söyledi. Kürsüden BM Güvenlik Konseyi'ne seslenen Erdoğan, "Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek için ne bekliyorsunuz? Ey İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, bu utancı daha ne kadar yaşayacaksınız?" diye sordu. Erdoğan, "Nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa Netanyahu da insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılmak için Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi. Erdoğan, temaslarını sürdürdüğü Türkevi'nde birçok diplomatik görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan'ın bugünkü programında ise birebir görüşmeler dışında BMGK'ya hitap etmek vardı.
TIKLAYIN - Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, BM Genel Kurulu öncesi ABD'de diplomasi trafiği
BMGK'ya hitap eden Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Ekranda seyredilen krizleri an be an yaşıyoruz. Bugün sizlere gerilimin uzağında değil tam kalbinde yer alan bir ülkenin lideri olarak sesleniyorum. Birileri rahatsız olsa da şahsımızı hedef alacak olsa da insanlık adına bazı gerçekleri açık açık konuşmak arzusundayım.
Bakınız, şu an çatısı altında bulunduğumuz BM, milyonlarca insanın hayatını kaybettiğini İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla kuruldu. BM'nin kuruluşuyla birlikte küresel istikrara, huzura ve adalete dair beklentiler yeniden yeşermiş, barış umutları yeniden filizlenmişti.
"'Dünya beşten büyüktür' şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha çok ihtiyaç duyuyoruz"
Ancak üzülerek görüyoruz ki son yıllarda BM, kuruluş misyonunu ifa etmekte yetersiz kalıyor. Giderek işlevsiz, hantal ve atıl bir yapıya dönüşüyor. 'Dünya beşten büyüktür' şiarının temsil ettiği değerlere bugünlerde daha çok, daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Uluslararası barış ve güvenliğin imtiyazlı 5 ülkenin keyfine bırakılmayacak kadar önemli olduğuna şahitlik ediyoruz. Bunun en dramatik örneği Gazze'de 353 gündür devam eden katliamdır. 7 Ekim'den beri aralıksız süren İsrail saldırılarında 41 bini aşkın Filistinli hayatını kaybetti. Çoğu çocuk ve kadın 41 can, 41 bin insan hem de acımasız bir şekilde hayattan koparıldı.
Yine çoğu çocuk 10 binden fazla Gazzelinin nerede olduğunu kimse bilmiyor. Aynı şekilde 100 bine yakın insan yaralandı, sakat kaldı. Zor şartlar altında görevini yapmaya çalışan 172 gazeteci öldürüldü. Hayat kurtarmak için çalışan 500'ü aşkın sağlık görevlisi öldürüldü.
"BM kürsüsünden, BM Şartı'nı parçalayarak bir de utanmadan tüm dünyaya meydan okudular"
Açlıkla ve susuzlukla boğuşan Gazze halkının imdadına koşan insani yardım görevlileri, 210'dan fazla BM personeli öldürüldü. Savaşta dahi dokunulmaması gereken 820 camiyi, 3 kiliseyi vurdular. Onlarca hastaneyi, yüzlerce okulu, hasta taşıyan 130'dan fazla ambulansı vurdular. BM kürsüsünden, BM Şartı'nı parçalayarak bir de utanmadan tüm dünyaya buradan, bu kürsüden meydan okudular.
İsrail’in temerküz kampına çevirdiği hapishanelerden sızan görüntüler nasıl bir zulüm yaptığını gösteriyor. Gazze dünyanın en büyük çocuk ve kadın mezarlığı haline gelmiştir.
"Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek için ne bekliyorsunuz?"
Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek için ne bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını hiçe sayan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz? Ey İsrail’e kayıtsız şartsız destek verenler, bu utancı daha ne kadar yaşayacaksınız?
İsrail yönetimi temel insan haklarını hiçe sayarak Filistin halkına etnik temizlik, apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını işgal etmektedir. Filistinliler ise son derece haklı biçimde meşru direniş hakkını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı direnişi asildir, onurludur, kahramancadır.
Canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum. Saldırıların tek nedeni bir avuç ülkenin İsrail’e olan desteğidir. Bu katliama açıkça ortak oluyorlar.
"Hamas defalarca ateşkesi kabul etti ama İsrail hükümeti barış istemediğini gösterdi"
Mayıs ayından beri gidip gelen bir kağıt var. Hamas defalarca ateşkesi kabul etti ama İsrail hükümeti sürekli bir bahane bularak, müzakere ettiği muhatabını kalleşçe öldürerek barış istemediğini gösterdi. Nasıl Hitler insanlığın ittifakıyla durdurulmuşsa Netanyahu da insanlığın ittifakıyla durdurulmalıdır. Acil ateşkes sağlanmalı, rehine takası gerçekleşmelidir. İnsani yardımlar Gazze'ye ulaştırılmalıdır.
İsrail'in saldırılarını artırdığı Lübnan halkının ve hükümetinin de yanındayız. 41 bin insanı katledenler, talimatı verenden tetiği çekene kadar işledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz.
"Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın kanının yerde kalmaması için..."
İsrail askerleri tarafından başından vurulan Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da kanının yerde kalmaması için her türlü hukuki mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz.
İsrail halkına herhangi bir düşmanlığımız yoktur. Müslümanlığın hedef alınmasına nasıl karşıysak antisemitizme de karşıyız. Suriye hala istikrardan uzak. Gerçekçi diyalogdan yana olan tutumumuz sürüyor.
Dost ve kardeş Filistin’in temsilcisini üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten mutluluk duyuyorum. Filistin’i tanımayan devletleri de bir an önce tanımaya davet ediyorum."
"Filistin devletinin vücut bulması artık daha fazla ertelenemez"
Ayrıca Erdoğan konuşmasında "Başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devletinin vücut bulması artık daha fazla ertelenemez" ifadelerini kullandı. Erdoğan, konuşmasında ayrıca "Müslümanların sırf inançlarından dolayı hedef alınmasına nasıl karşıysak antisemitizme de aynı şekilde karşıyız" dedi.
"Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı daralıyor"
Filistin halkıyla dayanışma sergileyen, hemen her hafta sokakları doldurarak Gazze'de yaşananlara karşı seslerini yükselten özellikle öğrencilere teşekkür eden Erdoğan, komşu ülkelerle ilişkiler hakkında da değerlendirmede bulundu. Ukrayna'daki savaş 3'üncü yılını bitirirken adil ve kalıcı bir barıştan uzak olunduğuna işaret eden Erdoğan, savaşın Ukrayna'nın toprak bütünlüğü temelinde diplomasiyle çözülmesinin önemine dikkat çekerek, "Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor" dedi.
"Kıbrıs'ta federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir"
Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye'nin rolünün yadsınamayacağına işaret eden Erdoğan, Kıbrıs Türklerinin haklarına dikkat çekti. Kıbrıs meselesinin üzerinde 61 yıl geçtiğini hatırlatan Erdoğan, o günden bu yana adada sükunetin hakim olduğunu belirterek, "Federasyon modeli artık geçerliliğini tamamen yitirmiştir. Adada iki ayrı devlet, iki ayrı halk vardır" değerlendirmesinde bulundu.
"Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır" diyen Erdoğan, "Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
"Cinsiyetsizleştirme meselesi bir tercihten ziyade küresel bir dayatma"
Erdoğan, konuşmasında, Fransa'nın başkenti Paris'te yapılan Yaz Olimpiyatları açılış törenine yönelik eleştirilerini de bir kez daha dile getirdi. Erdoğan, "Cinsiyetsizleştirme meselesi bir tercihten ziyade, artık küresel bir dayatmaya, tam anlamıyla kutsala ve fıtrata karşı bir savaşa dönüşüyor" diyerek "BM Ailenin Dostları" grubuna üye olduklarını ve bu kapsamda 'aileyi ve fıtratı savunmaktan geri durmayacaklarını' söyledi.
Kızılcık Şerbeti’nin iftiracı “deli kadınları” iş başında; Sönmez ve Pembe’ye sevgili adayı yok mu?
|