-ERDOĞAN: ''BİR HATA 100 YILA MAL OLUR'' ANKARA (A.A) - 15.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Yükseköğretimde yapılacak bir hata, bir ülkenin en az 100 yılına mal olur'' dedi. Erdoğan, ODTÜ yerleşkesinde bulunan TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsünde düzenlenen Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 22. toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, 2009 itibarıyla son 6 yılda, bilimsel yayınlarda, dünya sıralamasında 4 ülkeyi geride bırakarak 18. sıraya yükseldiğini bildirdi. Özel sektör, kamu, üniversite veya bireysel başvurularda ayırım gözetmeksizin getirilen yeni teşvikler sonunda, 2003-2009 arasında Türkiye'deki yerli patent başvuru ve tescillerinin yaklaşık 5 katına çıktığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''2003-2009 döneminde Türkiye'den yapılan uluslararası patent başvurularında ülkemiz, 7 ülkeyi arkasında bırakma başarısını gösterdi. İkili ve çok taraflı uluslararası bilimsel ve teknolojik işbirliklerinde de benzer başarılar elde etmeye başladık. Örneğin, Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programı'ndaki performansımızı çok tartışmıştık. Hatta 7. Çerçeve Programı'na katılıp, katılmamakta tereddüt göstermiştik. Bugün itibariyle, 7. Çerçeve Programı'ndaki başarımız oldukça memnuniyet verici düzeydedir. Türkiye olarak, bu konudaki sorumluluklarımızı titizlikle yerine getirirken, aynı özeni, Avrupa Birliği Komisyonundan da bekliyoruz. Öte yandan, bilim, teknoloji ve yenilik alanında bir Türkiye modelini, ülkemizin özgün koşullarını da göz önüne alarak hayata geçirmiş bulunuyoruz. Çalışmalar, tüm dünya ülkeleri tarafından izleniyor. Bilgi ve tecrübe birikimimizi talep eden ülkelerle paylaşıyoruz. Ürdün, Suriye ve Arnavutluk heyetleri için, ülkemizin bilim teknoloji ve yenilik sistemi, kamu araştırma merkezlerimizin çalışmaları, Ar-Ge ve yeniliğin desteklenmesindeki mekanizmalarımız ve temel yaklaşımlarımız konusunda kapsamlı eğitim programları düzenlendi.'' -''YÜKSEKÖĞRETİME ÖZEL ÖNEM VERİYORUZ''- Güneydoğu Asya ülkeleri, Balkan ülkeleri ve Mısır temsilcilerine 7. Çerçeve Programı'nın süreçleriyle ilgili birikimlerin aktarıldığını belirten Erdoğan, Birleşmiş Milletler tarafından 10 yılda bir düzenlenen ve 49 ülkeyi kapsayan En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nın dördüncüsünün Türkiye'de gerçekleştirileceğini söyledi. Bu konferansta, katılımcı ülkelere Türkiye'nin deneyimlerini aktarmak arzusunda olduklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bilgi çağında, bir ülke, ürettiği bilgi, geliştirdiği teknoloji ve gerçekleştirdiği yenilikler ölçüsünde dünyada söz sahibi olacaktır. Tüm bunların ana kaynağı insandır ve insanın eğitimidir. Kalifiye insan kaynağının yetiştirilmesinde de en önemli kurum üniversitedir. Her alanda gösterilecek ihmal veya yapılacak hata, bir ülkenin belirli bir zamanının ve kaynağının heba olmasına neden olur. Ama hiçbir ihmal veya hata, eğitimde, özellikle de yükseköğretimde yapılacak bir hata veya ihmal kadar etkili değildir. Yükseköğretimde yapılacak bir hata, bir ülkenin en az 100 yılına mal olur. Bir insanın çalışma hayatını 40 yıl kabul edersek, o insanın yetiştirdikleri ve de onların yetiştirdiklerini düşünürsek, bu süre bir asrı geçer. Böyle bir zaman kaybına uğramamak için yükseköğretime özel önem veriyoruz.'' -''İDEAL DEMEK SABRETMEK DEMEKTİR''- Kasım sonu ve aralık başında rektörlerle yaptıkları toplantılarda üniversitelerin ihtiyaçları ve geleceği hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirten Erdoğan, sorunların çözümüne yönelik önerileri görüştüklerini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Başkalarının ürettiği bilgiyle, geliştirdiği bilim ve teknolojiyle güçlü, rekabet gücümüzü geliştiremeyiz, rekabet gücümüz gelişmeden ise müreffeh bir ülke olamayız. O sebeple kendi beyin gücümüzü destekleyerek, dünya ile rekabet edebilecek nitelikli insan gücümüzü yetiştirecek bir eğitim sistemine, bilim ve teknolojiye sahip olmak zorundayız. Artık 'bilim için bilim' anlayışının yerine 'refah için bilim' anlayışını koymak zorundayız. Sadece devlete dayalı bilim anlayışının yerine de devlet-üniversite-iş dünyası işbirliğiyle gelişecek, yol alacak bir bilimsel güç, hareket ve en önemlisi de heyecan oluşturmalıyız. Bütün kaynaklarımızı, kurumlar arası ilişkilerimizi bu hedefe yöneltmeli, seferber etmeliyiz. Omuz omuza vererek Türk insanının hayatını kolaylaştıran, dünyada önünü açan, eğitimini güçlendiren, onu daha zengin ve kaliteli bir hayata götürecek adımlar atacak, mesafeler almaya mecburuz. Unutmayalım ki hiçbir idealin kestirme yolu yoktur. İdeal demek sabretmek demektir. Çalışmak, aynı hedefe doğru odaklanmak demektir. Dünyada layık olduğumuz yere ancak sabırla, taş üstüne taş koyarak, çalışarak varabiliriz. Esas mesele, ortak iddiayla, ortak hedefle, ortak işlerle, kolektif akılla sonuca ulaşmaktır. İnsanları olduğu kadar toplumları dönüştüren, geliştiren, kalkındıran iki şey; mutlaka kendine inanmak ve mutlaka çalışmaktır. Başta bilgiyi üreten bilim insanlarımız olmak üzere, bilgiyi ürün, süreç ve hizmete dönüştüren, kamu ve özel sektörde görev yapan herkese güveniyor ve inanıyorum.'' Yakalanan ivmeyi sürdürmek için önümüzdeki dönemde bilim, teknoloji ve yenilik alanında temel alacakları stratejileri de belirlediklerini kaydeden Erdoğan, bütün kurum ve kuruluşların bu stratejik amaçlar doğrultusunda eylem planlarını, projelerini süratle hazırlayıp TÜBİTAK'a önermelerini beklediklerini ifade etti. Erdoğan, konuşmasının son bölümünde, bilim, teknoloji ve yenilik atılımında rol alan tüm kamu kuruluşlarına, üniversitelere ve özel kuruluşlara gayretleri için şükranlarını sundu ve Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu 22. toplantısının Türkiye'nin geleceği için yararlı olmasını diledi.