-ERDOĞAN: BASIN KONSEYİ EKŞİ'Yİ TARDETMELİ TBMM (A.A) - 02.11.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gazeteci-yazar Oktay Ekşi'nin Hürriyet Gazetesindeki köşe yazısında kullandığı ifadelere ilişkin, ''Bu tür yazıyı yazanların, Basın Konseyi gibi ahlak ilkelerini öne çıkaran ve 'Basın ahlak ilkelerine önem verdiğini' iddia eden bir konseyin başında bu tür bir temsilcinin olması Türkiye için bir yüz karasıdır'' dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Oktay Ekşi'nin yazısında kullandığı ifadeleri değerlendirdi. Türk siyaseti ve demokrasi adına üzüntü duyduklarını belirten Erdoğan, ''Bu çirkin üslup bizi üzüyor, bu sığ, seviyesiz, ölçüsüz siyasi söylemler bizi üzüyor. Bu kadar çapsız, bu kadar vizyonsuz, bu kadar hazırlıksız, bu kadar tutarsız siyasetçiler de bizi üzüyor'' diye konuştu. Türkiye ve AK Parti'nin her geçen gün ileriye doğru gideceğini, büyüyeceğini, gelişeceğini vurgulayan Erdoğan, "Önce millete 'bidon kafalı' dediler. Orada durmadılar. 'Göbeğini kaşıyan adam' dediler. Orada da durmadılar. Milletin seçimle gelmiş hükümetine ağza alınmayacak küfürler etmeye başladılar. Güya çevre duyarlılığı ile çevreyi korumak adı altında yazı yazanların bizzat kendilerinin çevreyi kirlettiği... Buna gönül çevresini kirletmek denir. Bunlar insana saygıyı unuttular. Bu üslup ve bu seviye, bu sözcükler, bu hakaretler dünyanın hiçbir yerinde ifade özgürlüğüyle, düşünce özgürlüğüyle, basın özgürlüğüyle izah edilemez. Bizim medyaya yönelik eleştirilerimiz işte bu zihniyete karşı olmuştur" dedi. ''Yıllardır üstü örtülü şekilde sürdürülen haksız, hukuksuz ve seviyesiz saldırıların artık geçen hafta dil ve yazı ile de ikrar edildiğini'' ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Bunlar sadece bugün değil, on yıllardır millete de seçmene de seçimle gelmiş hükümetlere ve başbakanlara da işte bu seviye ve bu zihniyetle baktılar. 1940'lardan itibaren Cumhuriyetin asıl sahibi yani cumhur yani millet, Cumhuriyet Bayramı etkinliklerinden, Cumhuriyet coşkusundan adeta uzak tutuldu adeta dışlandı. Bunları bir araya getirdiğiniz zaman gerçek tablo ortaya çıkıyor. Bu tür yazıyı yazanların, Basın Konseyi gibi ahlak ilkelerini öne çıkaran ve 'Basın ahlak ilkelerine önem verdiğini' iddia eden bir konseyin başında bu tür bir temsilcinin olması, Türkiye için bir yüz karasıdır. Türk basını için bir yüz karasıdır. Basın Konseyinin bu noktada zerre kadar basın ilkesine, basın ahlak ve yasasına saygısı varsa önce 'Biz böyle birisiyle yürümeyiz' deyip oradan kendisini tardetmeleri lazım. Yapmaları gereken budur.'' -''MİLLET YILLARCA RESEPSİYONLARA GİREMEDİ''- Ülkede milletin yıllarca seçkinlerin resepsiyonlarına giremediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Cumhur ile hiçbir zaman aynı sofrayı paylaşmadılar, paylaşamadılar. Aynı ortamı, aynı atmosferi paylaşmadılar. Ne zaman ki o duvar yıkıldı, ne zaman ki AK Parti iktidarıyla Cumhuriyet, cumhurla kucaklaştı bu sefer de bu beyefendiler o resepsiyonları boykot etmeye başladılar. Dün milletle aynı yerde değillerdi, bugün de milletle aynı çizgide, aynı hizada değiller'' diye konuştu. -''DERTLERİ KENDİ İMTİYAZLARINI KORUMAK''- Dün milleti küçümseyip yanlarına almayanların, bugün millet yanlarına gelince rahatsız olduklarını belirten Erdoğan, ''Milletten kaçıyorlar. Sizin bu zihniyetinizle nasıl cumhuriyetçilik, nasıl halkçılık, nasıl demokrasi olur? Sizin bu anlayışınızdır, yıllar yılı milleti devletten, cumhuriyetten, laiklikten soğutan'' dedi. Milletin, muhalefetin seviyesinin daha üst noktalara çıkması konusunda büyük istek taşıdığını düşündüğünü söyleyen Erdoğan, ''Sadece yüzde 58'in değil, yüzde 42'inin de bu siyaset seviyesini hak etmediğinin bilinciyle bu partilere gereken üslup ve siyaset dersini vereceğine inanıyorum'' diye konuştu -''BÖLGE HALKININ TERÖRÜN BU YÜZÜNÜ ARTIK GÖRMESİNİ BEKLİYORUM''- Erdoğan konuşmasında, terörle etkin mücadele ederken demokratiklemeye hız verdiklerini, bölgede yatırım yaptıklarını, sosyal politikaları hayata geçirdiklerini belirterek, aksi halde devraldıkları sorunların daha da derinleşeceğini, milletin birlik ve bütünlüğünün daha büyük risklerle karşı karşıya kalmış olabileceğini ifade etti. Erdoğan, ''İşte bu yüzden milli birlik ve kardeşlik projesini hayata geçirmeye gayret ettik. İşte bu yüzden Anayasa değişikliği ile demokratikleşmeye hız verdik. Halkımızı kucakladıkça, demokrasiyi güçlendirdikçe, hak ve özgürlükleri daha geliştirdikçe daha adil daha müreffeh hayat şartları oluşturdukça birileri bundan rahatsızlık duymaya başladı'' diye konuştu. Türkiye demokratikleştikçe, hukukun üstünlüğü esas kılındıkça Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki vatandaşları da kimsenin daha fazla istismar edilemeyeceğini birilerinin farkına vardığını vuurgulayan başbakan Erdoğan, "Yatırımlar arttıkça, yoksulluk azaldıkça, işsizlik düştükçe istismar gerekçelerinin de kaybolacağını farkedip, endişeye kapıldılar" dedi. Terör örgütü, ''Yoksulluk bitmesin ki, biz bölge insanını istismar edelim, işsizlik bitmesin ki biz gençleri kandıralım' diyor, 'Suyla, yolla, hastaneyle, okulla birlikte bu yörelere insanca yaşam koşulları demokrasi gelmesin' istiyor'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''İşte ben bölge halkının terörün bu yüzünü artık görmesini bekliyorum. Çok şükür benim Kürt kökenli vatandaşlarım teröre prim vermiyorlar aslında. Ama tereddütleri olanların terörün artık içyüzünü, gerçek yüzünü görüp cesur bir duruş sergilemelerini bekliyorum. Özellikle bölgedeki sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin Türkiye'deki değişime daha fazla destek vermelerini, demokratikleşmeye daha fazla katkı sağlamalarını, teröre karşı seslerini daha fazla yükseltmelerini istiyorum. Şu 8 yılda, AK Parti hükümetlerinin tüm Türkiye'nin olduğu gibi bölgenin de sorunlarıyla nasıl samimi şekilde ilgilendiğini, nasıl samimi şekilde çözümün peşinde koştuğunu herkes görüyor. Ben ayrıca görmelerini istiyorum. Şunun da altını çizerek ifade etmek istiyorum; Eğer bu terör saldırıları karşısında geri adım atarsak, bu yatırımlardan vazgeçersek, ister sosyal projelerimiz olsun ister diğer yatırımlarımız olsun bunları ertelersek biliniz ki kazanan terör örgütleri olacaktır. Zira istedikleri budur. Bunların güçlendirilmesinden kaygıya kapılabilir ancak bizim yolumuz kardeşlik, güven ve istikrar yoludur. Bizim yolumuz adalet ve barış yoludur. Biz yolumuzdan dönmeyecek azmimizi ve heyecanımızı kaybetmeyeceğiz. Terör karşısında asla boynumuzu bükmeyecek ne mücadeleden ne de demokratikleşmeden taviz asla vereceğiz.'' -''CHP, MHP VE BDP TÜRKİYE'Yİ KUCAKLAYAMIYOR'' 29 Mart'ta yapılan Mahalli İdareler Seçimlerinin ardından muhalefet partilerinin siyaset ve üslubuna dair bazı değerlendirmeleri olduğunu söylediğini anımsatan Başbakan Erdoğan, son haftalarda sergilenen çirkin üslup ve tavırlar nedeniyle bu değerlendirmelerimi bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum'' diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''MHP olsun, CHP olsun, BDP olsun Türkiye'yi bütünüyle kucaklayamıyor, Türkiye'nin geneline aynı dille hitap edemiyorlar. Her parti ancak belli bir kesimden sınırlı ölçekte karşılık bulabiliyor. Durumun farkında olan bu siyasi partiler küçük olsun ama benim olsun tavrıyla hareket ediyor. Türkiye'nin tamamını kucaklayabilmek yerine sahip olduklarını muhafaza etmenin mücadelesini veriyorlar. Bizim 12 Eylül'de 'hayır' oyu veren yüzde 42'nin hissiyatını, anlama çabalarımızda bu değerlendirmelerimizi haklı çıkarıyor. Ben muhalefet partilerinin liderlerinin kullandıkları o çirkin üsluptan kendilerinin dahi rahatsız olduklarına inanıyorum. Ancak bu üslubun seçmenleri nezdinde prim topladığı kanaatiyle maalesef o çirkin üslubu sürdürüyor, kitleleri kışkırtmaya, galeyana getirmeye, hükümete karşı sürekli bir reaksiyon içinde tutmaya devam ediyorlar. Aziz milletimiz elbette ki AK Parti ile diğerleri arasındaki bu üslup farkını en güzel şekliyle görüyor ve değerlendirmesini yapıyor.''