Politika

Ekonomi Bakanı Zeybekci'den Akşener'e: TİKA olmasın da bağlı olduğun efendinin okulları mı olsun?

"Bana yapılan bir ahlaksızlığa karşı, iftiraya karşı bize yapılan hakarete karşı bir tepkiydi"

04 Haziran 2018 02:11

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İyi Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in TİKA'yı kapatacağına yönelik sözlerine ilişkin, "Hanımefendi, TİKA olmasın, peki ne olsun? Bağlı olduğun efendinin okulları mı olsun? "dedi.

Bakan Zeybekci, yerel televizyon kanalı DRT'deki "Seçime Doğru" programında, şehir halkıyla bir araya geldiğinde tüm yorgunluğunun geçtiğini, seçim hazırlıklarının da "pozitif" ilerlediğini, eş dost ziyareti havasında geçtiğini belirtti. 

Seçimlere ilişkin öngörüsüne yönelik soruyu yanıtlayan Zeybekci, "Benim tahminim vatandaşın iradesine saygısızlık olur ama ben 1 Kasım ve 16 Nisan'ın ilerisinde daha iyi bir sonuç bekliyorum. Siyaseten değil, hissettiğim şey bu. Türkiye genelinde AK Parti olarak 1 Kasım'ın daha üzerinde bir ortalama var gelen anketlerde kararsızlıkların dağıtılmış haliyle. O iyi bir sonuç aslında. Cumhurbaşkanlığı konusunda da insanların tereddütü yok." diye konuştu.

Zeybekci, Denizli halkının şehrin menfaatlerinden yana olduğunu, kentin hak ettiği hizmeti aldığını, kente yönelik hizmetlerde destanlar yazıldığını kaydetti. 

Denizli halkının da seçimlerde yine Denizli menfaatinden yana taraf olması gerektiğini belirten Zeybekci, "Denizli taraf tutmalı. Bu dönemde CHP'li olmak ya da İYİ Partili olmak değil, Denizli tarafı olun. Aklınız size ne diyorsa vicdanınız ne diyorsa çocuklarımızın menfaati ne diyorsa ona göre hareket etmek Denizli'nin faydasınadır." dedi.

Akşener'e dava

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Denizli'de kendisine yönelik ithamlarına ilişkin bir soru üzerine Bakan Zeybekci, sosyal medya üzerinden cevap verdiğini ancak bu cevabın tam olmadığını düşündüğünü ifade ederek, şunları söyledi:

"Bana yapılan bir ahlaksızlığa karşı, iftiraya karşı bize yapılan hakarete karşı bir tepkiydi. O tepkiyi vermeye değer bir insan mıydı Akşener? Hayır. Bir kadına, bir siyasetçiye yakışmayacak, liderlik iddiasında bulunan bir kişiye yakışmayacak, ucuz, birinin onuruyla, haysiyetiyle oynayacak şekilde gidip de Denizli halkına bizi yuhalatmak... Suskunluğumuz acizliğimizden değil ama lafa bakıyoruz laf değil, bir de lafı edene bakıyorum adam mı veya insan mı diye, o da değil. Biz o seviyeye inmeyeceğiz ama ben bunun peşini bırakmayacağım. Kesinlikle davalar açacağım, konuyla ilgili.

Mahşeri vicdan milim sapmaz öyle bir hassas terazidir ki ilahi teraziye yakındır bu hassasiyet. Onun için bizim işimiz onlarla mahkemelik. Hem Muharrem ile hem Meral ile.. İsimlerini de böyle kullanmak gerekiyor yaptıklarından sonra. Nasıl oluyor da siyaseten liderliğe soyunan bir bakan bir kentin bakanına dangalak der. Eski usul bunlar. Siyasete birilerinin maşası olarak çıktı." 

"Bağlı olduğun efendinin okulları mı olsun"

Bakan Zeybekci, Akşener'in TİKA'yı kapatacağı yönündeki sözlerine ilişkin, şunları söyledi:

"Milli bir vaat değildir. Ecdadın bize emaneti olan bir kültür coğrafyasına uygun bir vaat değildir. TİKA bugün Sırbistan'dan Bosna Hersek'e, Kosova'dan Moldova'dan Makedonya'ya, ta Sudan'dan Etiyopya'ya, Açe'den Doğu Türkistan'a, Kafkaslardan Ortadoğu'da Suriye'de ne bileyim bütün bu coğrafyanın tamamında muhteşem işler yapan bir kuruluş.. Meral Akşener hani böyle 'mazeret beyan ederken sirkatini söyler' derler ya, niyetini göstermiş. Burada kendinin ne kadar, nerelere bağlı olduğunu. Hanımefendi, TİKA olmasın, peki ne olsun? Bağlı olduğun efendinin okulları mı olsun? Açıkça söylerim, bağlı olduğun efendinin okulları mı olsun? Aslında onu söylüyor bu. Açıkça söylüyorum. Milletimizin uyanık olması lazım, milletimizin bunları çok net bir şekilde görmesi lazım."

"Türkiye'nin makro ekonomik sonuçlar anlamındaki karnesi muhteşem"

Zeybekci şöyle devam etti:

"İstihdama bakıyoruz. Geçen yıl 1 milyon 360 bin vatandaşımızı iş sahibi yapmışız ve işsizlikte 2 puanlık aşağı yönlü bir hareket var. İhracatımıza bakıyoruz. 20 aydan bu yana yüzde 10 civarındaki bir artışı gerçekleştirmişiz. Bütün bunları yaparken Türkiye olarak yatırımlarla ilgili, büyümeyle ilgili de 2017'de yüzde 7,4. Bunun yarısından fazlası reel sektör yatırımları, üretim ve ihracattan geliyor. Tabii bunun yanında kapasite kullanım oranları yüzde 80'lerin üzerine geçti. Sanayi üretim endeksine baktığımız zaman ki devamlı olarak yukarı yönlü. Yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlara, özel sektör yatırımlarına baktığımızda 2017 yılında verdiğimiz belgeler, 2016'ya göre yüzde 82 oranında rakamsal anlamda arttı. Arkadaşlarımızın yeni bir değerlendirmesine göre bu, yüzde 107, yani 2 kat arttı. Türkiye'nin makro ekonomik sonuçlar anlamındaki karnesi muhteşem."

"Hedef 20 milyar dolar"

Bakan Zeybekci, para ve finans piyasalarına ilişkin bir soru üzerine ise "Böyle bir Türkiye'nin aslında doğrudan yabancı sermaye girişi olarak da geçen yılki performansı 14 milyar dolar. Türkiye'ye yatırım yapmaya geliyor, Türkiye'de Türk vatandaşları ile birlikte Türkiye'nin kaderini paylaşmaya geliyor. Doğrudan yabancı sermaye girişi. Bu yeterli mi? Bizim için hedef, 20 milyar dolarlar ve üzeri bizim için hedef, daha fazla olsun ama 2002 yılına kadar toplam tarihimiz boyuncaki gelen doğrudan yabancı sermayeyi bugün bir yılda alıyoruz. Bu hale geldik. Peki bu kur, faiz ve enflasyon, Türkiye'nin realitesini yansıtıyor mu? Dönüp bakıyoruz. Türkiye'nin realitesini yansıtmıyor. Onun için şimdi bu Mood'y's, Fitch, bunları Türkiye'nin gündeminden çıkarmamız lazım. Ne dedikleri değil, bizim elde ettiğimiz sonuçlar, yani bu saydığım reel ekonomi sonuçları, makro ekonomik sonuçlar, elde ettiğimiz ürünlere bakmamız lazım." değerlendirmesinde bulundu. 

Gelecekle ilgili beklentilere değinen Zeybekci, 2018'in ilk çeyrek büyümesinin 11 Haziran'da açıklanacağına işaret ederek, "Yüzde 7,5'ler seviyesinde bir büyüme gelecek. İşsizlikle ilgili aşağı yönlü bir trendimiz var. İhracatla ilgili yine yukarı yönlü. Enflasyonla ilgili istediğimiz sonucu tam olarak alamadık. Bu da dünyadaki enerji ve ham madde piyasalarındaki yükseliş. Yani yaklaşık olarak yüzde 2 katına yakın son 1-1,5 yıl içinde yukarı yönlü bir hareketlenme oldu, ham maddeyi de doğrudan etkileyen bir şey bu." şeklinde konuştu.

Zeybekci, enflasyonla mücadeleye ilişkin olarak da "Enflasyonu aşağı çekerek faizleri aşağı yönde bastırmaya, baskılamaya devam edeceğiz. İlk etaptaki hedefimiz enflasyonu tek hane olabildiğince de reel faizde enflasyonla hemen hemen aynı seviyeye getirmek." dedi. 

Doların dünyadaki bütün para birimleri karşısında değerlendiğinin altını çizen Zeybekci, "Biz biraz farklı ayrıştık. Çünkü bunun arkasında da işte burada manipülasyon başlıyor. Türkiye'nin geçici seçim döneminde oluşturulmaya çalışılan o gürültü ve toz duman içinde spekülatörlerin Türkiye'den çok daha fazla bir şekilde rant sağlamaları, bu oyunları sergilemeleri." dedi.

Zeybekci, faizlere ilişkin soruya, düşük faizin birçok şeyin sonucu olduğunu, aslında düşük faiz ortamının illaki ekonomik sonuç olarak değil, bazı gayretlerle de yaratılabildiğine işaret etti.

Son olarak verilen proje bazlı yatırım teşvik sistemiyle yatırımcılara sağladıkları bir düşük faiz ortamının olduğunu belirten Zeyebkci, "Yani Türkiye'de piyasada faizler istediğimiz seviyede olmamasına rağmen yatırımcının ihtiyaç duyduğu bir alanda faiz oranlarını aşağıya çekebiliyoruz. Diğer taraftanda konut sektöründe işte 0,98 aylık faiz oranlarımız. İstenen tabii bunun çok daha altına inmesi ve altında olması ama piyasalarda yani sık para politikaları ve diğer uygulamalarla öyle düşük faiz haline gelirsiniz ki faizleri o kadar düşürürsünüz ki bu ekonomi içinde iyi değildir. Kullanılamaz para haline gelir." şeklinde konuştu.

Zeybekci, enflasyonun Türkiye'de 2-3 seviyesinde zor olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bizde enflasyonun bir 4-5 seviyelerinde olması aslında sağlıklı bir göstergedir. Faizlerin de kalkıp da çok aşırı düşüklerde olması veya sıfır noktalarında olması da bizde bir şey değildir. Yani bunun da olması gereken şey enflasyonunuz işte ne bileyim yüzde 4-5 seviyesinde faizde bir tık üstünde filandır. Oraya kadar düşürdük biz bunu 4,6'ya kadar düşürdük. Bütün bunlardan yola çıkarak bakacak olursak çok düşük faizin olduğu yerde süper ekonomi olmaz gibi bir beklenti içinde olmayın. Çok yüksek faizin olduğu yerde kötü ekonomi, daha doğrusu büyüme, istihdam, yatırımların olmaması gibi bir sonuç doğrudur. Onun bizim burada yaptığımız şeyde gerek makroekonomik dengelerde ya da sonuçlarda, gerek enflasyonu aşağı çekecek önlemlerle. Enflasyonu aşağı çekerek faizleri aşağı yönde bastırmaya, baskılamaya devam edeceğiz. İlk etaptaki hedefimiz enflasyonu tek haneye, olabildiğince de reel faizi de enflasyonla hemen hemen aynı seviyeye getirmek." 

Yerli otomotiv çalışmalarıyla ilgili soru üzerine de Zeybekci, yerli otomotiv çalışmalarına Denizli'den de bir katkının sunulacağını ifade ederek, tekstilde kümelenme nasıl Denizli'deyse, otomotivle ilgili kümelenmenin de güney ve doğu Marmara coğrafyasında olduğunu ve oralarda yerli otomobilin üretim platformunun çözüleceğini anlattı. 

Zeybekci, 24 Haziran seçimlerinden sonra bazı bakanlıkların kapatılacağı ve yeni sistemde devletin yönetimin nasıl olacağına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı: 

"Başbakan yardımcılıkları olmayacak. Başbakanlık olmayacak. Bakanlık sayısında toplamda birleşme ve toparlanma olacak. Muhtemelen 16 diyebiliriz. Bunu yarın Bakanlar Kurulu'nda da bir değerlendirme yapacağız sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında belki son toplantı olacak. Bizde bununla ilgili görüşlerimizi de gerek yazılı ve sözlü olarak verdik. Yeni sistem farklı. Tabii ki bakanlıklar milletvekillerinden gelmeyecek. Milletvekilleri bakan olursa milletvekillikleri düşecek. Çok hızlı bir sistem olacak." 

"Ben Denizli'nin birinci masanın etrafında devam edeceğine inanıyorum" 

İsminin başkan yardımcılığı için konuşulduğunun belirtilmesi üzerine Zeybekci, "Şimdi bu Denizli'ye faydası olan söylentiler değil tabii. Bunların genel kamuoyunda veya başka yerlerde konuşulması yanlış olur. Biz teslim üzerine siyaset yapan biriyiz. 2004 yılından sonra artık bir daha 'neden, nereye?' diye sormuyoruz. 2009-2011'de bıraktıktan sonra bu şehirle mutabakatımız var. Denizli artık siyasetin lider şehirlerden biri olsun diye bir mutabakatımız var. İllaki Nihat Zeybekci'yle olsun diye değildir. Denizli Denizli'sine sahip çıksın, güçlü bir şekilde siyasi aktör olsun. Ve Denizli'den her kim çıktıysa bir yerlerde olsun. Onun için Cumhurbaşkanımızın buradaki takdirlerine biz teslim olduk. Benim işime gelen benim istediğim talep ettiğim işeme gücüme dönmek artık. Hani o 'bir yerden bire yere göçmek ne güzel' var ya ama diğer taraftan da ben Denizli'nin birinci masanın etrafında devam edeceğine inanıyorum. Hizmete devam edeceğine, siyasette etkin olacağına devam edeceğine inanıyorum." şeklinde cevap verdi.