Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin kızı için iş isteyen bir kadına "Ben de iş istiyorum, ben de iş istiyorum" diye bağırdığını iddia etti. Toker, "O anda sağda solda açık kamera olsa o çaresiz kadına bu sözü edebilir miydiniz?" diye yazdı.
Çiğdem Toker'in "Mesele sadece güven biliyorsunuz değil mi?" başlığıyla yayımlanan (4 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Doların TL karşısındaki değer kaybı bitmek bilmiyor. AKP’den nemalanmayan bağımsız, saygın iktisatçılar ifade yöntemleri farklı da olsa, sorunun nedeninde birleşiyor: İç siyaset gelişmeleri.
Biz de bunu iki başlığa ayıralım:
- Başkanlık ihtirası
- Yol açtığı hak ihlalleri ve hak kayıplarıyla yüz binlerin yaşamını altüst eden OHAL’de ısrar.
Zaten vakti olan herkes, hızlı bir arşiv taramasıyla bu bağı görebilir.
Tesadüf dediğiniz bir olur, iki olur:
Ne zaman anayasa paketi veya OHAL’in uzatılmasında bir “son dakika” haberi ekranda beliriyor, tutun doları tutabilirseniz.
Buna bir de yönetici kadroların, son günlerde alenen ve bağıra bağıra yaydığı panik havasını ekleyin. Alelade törenleri bahane edip faiz indirme, yastık altı dövizleri bozdurma çağrıları dolarizasyona -amiyane tabirle- tüy dikmekten başka işe yaramıyor.
2001 kriz sürecini, gün gün izlemiş bir gazeteci olarak şunu söyleyebilirim:
TV’lerdeki “son dakika” haberleri ile döviz büfelerine yönelim arasındaki doğrusal ilişkinin birebir aynısını yaşıyoruz.
Ve dinamikleri farklı olsa bile, bu refleksin sebebi 15 yıl öncesiyle aynı: Güven erozyonu.
Hükümet artık piyasalara güven vermiyor, veremiyor.
EKK önlemleri
Yarın önemli gün. Cuma gecesi toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantı sonuçları açıklanacak. Kamu maliyesi, bankacılık- finans sektörü, reel sektör ve işgücü piyasasına yönelik önlemler duyurulacak.
Son EKK’de bir öncekine göre küçük ama önemli bir ayrıntı gözledim. Bu kez “küreseldir küresel” denmedi. Açıklanacak önlemlerin, TL’ye değer kazandıracak nitelikte uzun vadeli ve etkili bir çözüm yaratması tek bir koşula bağlı: Güveni sağlamakla. O da güvensizliği derinleştiren siyaseti değiştirmekle mümkün. Yani başkanlık ısrarını sürdürmeme ve OHAL’i sona erdirme takvimi.
Eğer bunlar yapılmayacaksa, açıklanacak tedbirlerin doları kalıcı olarak dizginlemesini beklemek hayal.
Zeybekci ve çaresiz kadın
Yer: TBMM, Şeref Salonu koridoru
Tarih: 29 Kasım 2016 Salı, Saat 12.50. Başbakan Binali Yıldırım AKP Grubu’ndaki konuşmasını tamamlamış. Partililer dağılıyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de onlardan biri. “Başkanlık gelirse dolar artmaz” sözünün sahibi Zeybekci yanında ekibi, kalabalığı dalgalandırarak ilerliyor. Koridorun tam ağzında, orta yaşlı bir kadın yaklaşıyor.
Zeybekci yanında korumalar, bir an duraklayıp bakıyor.
Kadın hafiften mahçup ama net bir cümleyle, “Kızım için iş istiyorum” diyor.
Zeybekci sesini yükselterek, şu karşılığı veriyor: “Ben de iş istiyorum ben de iş istiyorum”.
Arkasını dönerek söylediği bu sözleri, havaya kaldırdığı elini döndürerek de destekliyor. O el, istenmeyen birine söylenen “Hadi Allah selamet versin” dilinde konuşuyor. Kadın yüzünde çaresizlik ile şaşkınlık karışımı bir ifadeyle Bakan’ın arkasından bakakalıyor.
Bu sahneye, birlikte yürüdüğümüz iki meslektaşımla tanık oldum.
Zeybekci’nin aktif siyaset öncesinde Denizli’de binlerce işçi çalıştıran fabrikaların sahibi bir işadamı olduğunu hatırlatalım. Sonra da soralım.
O anda sağda solda açık kamera olsa o çaresiz kadına bu sözü edebilir miydiniz?