Eğitim

Eğitimde tam gün dönemine geçmek için şartlar hazır mı?

Birçok eğitimci, Başbakan Binali Yıldırım'ın geçileceğini açıkladığı tam gün eğitim sisteminin ikili eğitime göre daha iyi olduğu konusunda hemfikir

05 Ekim 2016 19:48

Başbakan Binali Yıldırım 4 Ekim'de Çankaya Köşkü'nde yaptığı açıklamada, 2019'a kadar tüm okullarda ikili eğitime son vereceklerini açıkladı.

Türkiye'de yaklaşık 10 binden fazla okul, öğrenci sayısına göre yeteri kadar dersliği ya da öğretmeni bulunmadığı için 'sabahçı ve öğlenci' şeklinde iki farklı gruba ayrılarak eğitim veriyor.

BBC Türkçe'ye konuşan eğitimciler genel olarak, 'ikili sistem' yerine tam gün sisteminin daha olumlu olduğu görüşünde ancak bu sisteme geçmek için şartların hazır olup olmadığı konusunda ayrışıyorlar.

Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, tüm Türkiye'de tekli sisteme geçilebilmesi için en az 140 bin yeni dersliğe ihtiyaç olduğunu açıkladı.

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanvekili Latif Selvi ise ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde toplamda 60 bin, okul öncesinde 14 bin olmak üzere toplamda 74 bin yeni dersliğin yeterli olacağı görüşünde.

Eğitimciler ve veliler, tam gün sistemine geçilebilmesi için okullarda ihtiyaç duyulan fiziki şartlar sağlanmadan, mevcut okulların bu kapasite artışını kaldıramayacağını düşünüyor.

Eğitimci-yazar Şahin Aybek, Başbakan Yıldırım'ın açıklamasını 'mutluluk verici bir haber' olarak değerlendiriyor:

"İkili eğitim öğrencilerin bilgiyi sindirmesini engelleyen, sıkıştırılmış bir eğitimdir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri içinde tam gün eğitim vermeyen tek ülke Türkiye. Bu sistem hem öğretmen, hem öğrenci hem de veliyi yani tüm paydaşları bezdirmiş durumda."

Şahin, tam gün eğitime geçilmesiyle birlikte teneffüslerde dinlenme sürelerinin uzayacağını, velilerin servis ücreti külfetinden kurtulabileceğini ve çocukların okulda daha fazla vakit geçirerek sokaktaki tehlikelerden daha uzak duracağını söylüyor.

BBC Türkçe'ye konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ise öğrencilerin zihinsel ve bedensel gelişimi için başından beri tam gün eğitim sistemini savunduklarını söylüyor:

"Çocuğun uykusunu alabilmesi ve sağlıklı bir beslenme düzeni olabilmesi için tekli eğitim sisteminin birçok olumlu yönü var. Fakat tekli sisteme geçebilmek için 140 bin yeni dersliğe, yani 800 civarında yeni okula ihtiyaç var. 15 milyon öğrenci toplamda 554 bin derslikte eğitim görüyor ancak bu derslik sayısı normal eğitime geçmeye yetmiyor."

Karaca'ya göre dersliğe ihtiyaç olduğu kadar yeni öğretmen alımlarına da ihtiyaç olacak. Ona göre bu nedenle eğitime bütçeden ayrılan payın yüzde 17'lere çekilmesi şart. Karaca, "Siyasal söylem bunları gerçekleştirmeye yetmez" diyor:

"Kaynak aktarımı, öğretmen alımı, yardımcı personel alımı gibi alt başlıkların cevaplanması gerekiyor. Bu hedef için atılacak adımların açıklanması gerekiyor. Eğitim çevrelerinin görüşü alınarak net bir planlama oluşturulmalı. Kaldı ki bu hedef 30 yıldır söyleniyor."

BBC Türkçe'ye konuşan Eğitim Sen İzmir Hukuk Sekreteri ve Necati Bey İlkokulu öğretmeni Murat Gündoğan da tam gün eğitimin en ideal sistem olduğunu ama bu sistemde okullarda yemekhane sorunu yaşanabileceğine dikkat çekiyor:

"İkili sistemde öğrenciler öğlene kadar ders görüp öğle yemeğini evinde yiyordu. Tekli sisteme geçildiğinde öğrenciler sabahtan akşama kadar okulda olacaklar. Fakat okullarda öğrencilerin öğle yemeklerini sağlayacak yemekhaneler yok."

İsmini açıklamak istemeyen bir özel eğitim sınıfı öğretmeni ise zihin engelli çocuklar için sabah okula hazırlanma süresinin daha uzun olduğunu ve ikili sistem yüzünden çok erken saatte kalkmaları gerektiğini söylüyor.

Fakat onun da kaygıları diğer eğitimcilerle benzer. Kendi ilçesinde iki okulun birleştirilmeye çalışıldığını ama okulların fiziki şartlarının buna el vermediğini anlatıyor:

"Bizim ilçemizde tekli sistemi geçmek isteyen bir okul için civar okullardaki boş sınıfların kullanılması yöntemine gidildi. Ama bunun bir çözüm olmadığı anlaşıldı. Bu süreçte öğrenciler ve öğretmenler huzursuz oldu. Altyapı planlamasının en az bir yıl önceden başlaması gerekiyor."

İzmir'in Konak ilçesinde ikili sistemle eğitim veren bir ilkokulda idareci olan Tekin Çelik ise, ikili sistemdeki eğitim şartlarını şöyle anlatıyor:

"Normal koşullarda 300 kişiye eğitim verebileceğiniz bir okulda, ikili sistemle birlikte 600 kişiye eğitim verebiliyorsunuz. Henüz altı yaşında bir öğrenci sabah okula gelmek için 6'da uyanmak zorunda kalıyor. Kimileri ise çok geç saatlerde evine dönüyor ve güvenlik sorunları ortaya çıkıyor. Çocuklar sıkıştırılmış programda 6 saat üst üste derse giriyor. Normalde 10 dakika olan teneffüs saatleri bazı dönemlerde 5 dakikaya çekiliyor."

Çelik, genellikle ekonomik düzeyi düşük bölgelerdeki kalabalık nüfus nedeniyle okullarda ikili sistemin uygulandığını söylüyor.

Bu bölgelerden biri de İzmir'in nüfus bakımından en büyük ilçesi Karabağlar.

Karabağlar'da geçen seneye kadar ikili eğitim veren bir ilkokulda psikolojik danışman olarak görev yapan bir öğretmen, okulun geçen sene tam gün eğitime geçtiğini ve bu geçiş sonrasında yaşananları anlatıyor:

"İkili sistemde sınıf mevcudumuz ortalama 24 iken, tekli sisteme geçmemizle beraber bir anda 34'e çıktı. Öğrencilerin yarısından fazlasının öğretmeni değişti. 6-9 yaş arasındaki ilkokul çocukları öğretmenlerine tapıyorlar. Yaşları itibariyle bu öğretmen değişimini bir kayıp olarak değerlendirdiler."

Bu değişiklikten sonra öğrencilerin davranışlarında değişimler gözlemlediklerini anlatıyor:

"Öğrencilerin şiddet eğilimleri arttı, daha agresifleştiler. Örneğin bir önceki yıla kadar koridorlarda bu kadar gürültü ve kavga olmazdı. Şu anda okulumuzda bu değişimden sonra öğrencilerde gelişen olumsuz davranışları nasıl çözebileceğimizi tartışıyoruz."

Aynı okulda kamu görevini sürdürdüğü için ismini vermek istemeyen öğretmen, artan öğrenci sayısını karşılamak için okulun kütüphanesinin, sosyal etkinlikle düzenlenen çok amaçlı salonun kapatılarak dersliklere dönüştürüldüğünü anlatıyor:

"Okulun tekli sisteme geçeceğini öğrendiğimizde bütün öğretmenler bu duruma karşı çıktık. İlk olarak okul idaresiyle görüştük ve okulun fiziki olarak buna hazır olmadığını söyledik. Konak İlçe Milli Eğitim müdürüne bu taleplerimizi ilettik. Veliler okulun ikili sistemde kalması için imza topladı. Son olarak Kaymakam ile görüştük ama bizim bu taleplerimiz dikkate alınmadı."

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanvekili Latif Selvi, Son 15 yıl içinde Türkiye'de derslik sayısının yüzde yüz artırılarak eğitimde OECD standartlarına önemli ölçüde yaklaşıldığını, fakat yine de okullarında yaklaşık yüzde 16'sında hala ikili öğretim sistemi uygulandığını söylüyor.

Selvi'ye göre 2019'a kadar tüm okulları tam eğitim sisteme geçirebilecek maddi kaynaklar mevcut:

"Tüm okullarda tekli sisteme geçilebilmesi için toplamda 74 bin yeni dersliğe ihtiyacımız var. Bu nedenle MEB'e ayrılan bütçedeki yüzde 7'lik 'yatırım' kaleminin en az iki katı artırılarak yüzde 14 yapılması gerekiyor. Bakanlığın bunu konuyu öncelik olarak ele alması ve hayırsever vatandaşlarımızın maddi desteğiyle üç yıl içinde tüm okulları tekli sisteme geçirebiliriz."

AKP'nin bir önceki seçim vaatleri arasında normal eğitime geçme ve sınıf mevcutlarında OECD standartlarına ulaşma vaatlerinin bulunduğunu hatırlatan Selvi, "Biz mevcut okulların kapasitesini artırma çözümü yerine bin öğrenciyi geçmeyen yeni okullar yapılmasını istiyoruz. Derslik sayısı arttığı zaman yeni öğretmen alımları da yapmak gerekecek ama hali hazırda öğretmen olarak atanmayı bekleyen gençlerimiz var" diyor.

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Başkanı Feray Aydoğan ise derneğin kurulmasından beri tüm okulların tam gün eğitime geçmesi için çaba sarf ettiklerini ama mevcut koşullarda bu hedefe ulaşmanın gerçekçi olmadığını söylüyor:

"Eğitime ayrılan bütçe bu kadar azaltılırken, tüm okullarda tam gün eğitime geçebilmek için herhangi bir altyapı çalışmasına rastlamıyoruz. 2012'den bu yana hemen hemen her milli eğitim bakanı tam gün eğitime geçileceği sözü verdi ama sonuç yok. Yine aynı olacağı kaygısı taşıyoruz."

Aydoğan, hükümetin 2012-2013 öğretim yılında getirdiği 4+4+4 sisteminden sonra yaşadıklarının velilerde güvensizliğe yol açtığını anlatıyor:

"4+4+4 sisteminden önce her mahallede bir okul vardı ve tam gün eğitim oranı daha yüksekti. Bu sistem ilköğretim ve ortaokulları birbirinden ayırdıkları için bazı bölgelerde ortaokul kalmadı. İstanbul Kartal'da Yakacık ilçesinde tek bir ortaokul kaldı ve tüm öğrenciler oraya yığıldığı için ikili sisteme geçildi. Yine Kartal'da Yavuz Selim ortaokulu 4+4+4 sisteminden sonra bölgede tek ortaokul olarak kaldığı için ikili sisteme geçti."

İki tane çocuğu olan Kemal Özdeş ise "Kızım ikili sistemde her gün 6'ya çeyrek kala uyanmak zorunda. Günde iki saati yolda geçiyor ve akşam 5'te evde oluyor. Sınıfında 38 öğrenci var. Piyano çalıyor ama müzik odası olan okul bulamıyoruz. Tam gün eğitimi bu nedenle istiyoruz. Ama bizi avutuyorlar, olabileceğine inanmıyorum" diyor.