Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Ensar Vakfı’na Türkiye genelinde tüm ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik olarak ''Sana Emanet'' başlıklı bir bilgi yarışması düzenleme izni vermesine tepki gösterdi.
Eğitim-Sen tarafından yapılan yazılı açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Türkiye’de okullar başta olmak üzere yaygın ve örgün eğitim kurumları, eğitim-öğretim faaliyeti yürütme sürecinde, Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) dini dernek ve vakıflarla yapmış olduğu protokoller üzerinden dini etkinlik ve faaliyetlerin mekanları haline getirilmiştir. MEB aracılığıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, dini vakıf ve cemaatler eliyle okullarda yürütülen ÇEDES ve benzeri uygulamaların yanı sıra, çeşitli yarışma ve etkinlikler yapılmaktadır. MEB, 7 yıl önce Karaman’da 9-10 yaşında 45 çocuğun cinsel istismara uğradığı skandala adı karışan ve sanıkların 508 yıl hapis cezasına çarptırıldığı Ensar Vakfı’na ülke genelinde tüm ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik olarak ‘Sana Emanet’ başlıklı bir bilgi yarışması düzenleme izni vermiştir. Ensar Vakfı’nın ‘Sana Emanet’ adlı yarışmasına katılacak olan öğrenci ve öğretmenlere öncelikle vakfa ait Ensar Yayınevi’nce bastırılan, ‘40 Derste Hadis’ ve ‘40 Derste Kuran-ı Kerim’ kitapları okutulması amaçlanmaktadır. Ensar Vakfı, ortaokul ve liselerin katılacağı ‘Sana Emanet’ yarışmasının amacıyla ilgili olarak ‘Ortaokulda seçmeli, Peygamberimizin Hayatı dersini daha etkili hale getirmek. Siyer dersine ilgiyi artırmak. Hz. Peygamber’in güzel ahlakının tanınmasını sağlamak. Peygamberin güzel ahlakının öğrencilerde erdemli davranışlara dönüşmesini sağlamak. Öğrencilerde kitap okuma alışkanlığını arttırmak. Kuran-ı Kerim derslerini etkili bir şekilde öğretmek’ olarak ifade etmiştir.
Yarışmaya Türkiye’deki tüm resmi ve özel ortaokulların 6. ve 7. sınıf öğrencileri ile lise 9. ve 10. sınıf öğrencileri ile imam hatip liseleri hazırlık sınıfları katılacaktır. Dereceye girecek 608 öğrenciye 681 bin TL, 36 öğretmen ve müdüre 114 bin TL olmak üzere toplamda 795 bin TL para ödülü dağıtılacağı açıklanmıştır. MEB çeşitli dini vakıf ve derneklerle ‘iş birliği’ protokolleri yapılmakta, okullarda MEB onaylı yarışmalar düzenlenmektedir. Bunun son örneği Ensar Vakfı’nın ‘Sana Emanet’ adlı yarışmasıdır ve söz konusu yarışma için bütün ortaokul ve liselere yazı gönderilmiştir. Yarışmanın toplam ödül değeri 795 bin olarak duyurulurken, okunacak kitaplar Ensar Vakfı’nca basılmıştır. Ensar Vakfı’nın mayıs ayında yapacağı, ‘Sana Emanet’ adlı yarışmasını resmi yazıyla tüm Türkiye’deki teşkilatına duyuran MEB, öğrenci ve öğretmenlerin yarışmaya katılmasını ve etkinlik sonrasında etkinlik raporu oluşturularak MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne gönderilmesi talimatı vermiştir. Yıllardır okullarda Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ifadesiyle ‘sivil toplum kuruluşu’ adı altında faaliyet yürüten dini dernek ve vakıflar okullarda dini içerikli yarışmalar yapmakta, vakıf görevlileri ‘dini değerler eğitimi’ dersleri vermektedir. Türkiye’de uzun yıllardır eğitimin dinselleştirilmesi, okullar ve öğrencilere yönelik çeşitli dini faaliyetlerin artmasını beraberinde getirmiştir. Okullarda, öğretme-öğrenme sürecinde kullanılan yöntemler, söylemler ve materyallerin büyük ölçüde dini kural ve referanslara göre düzenlenmesi, okulları eğitim kurumu olma niteliğini olumsuz etkileyen ciddi sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
MEB il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin Ensar Vakfı gibi dini vakıfların etkinliklerini yaygınlaştırmak için yıllardır ne kadar yoğun çaba gösterdikleri bilinmektedir. Dini vakıf ve cemaatlerin okulları temel etkinlik alanları olarak belirlemiş olmaları, yıllar içinde hızla dinselleştirilmiş olan eğitim sistemi içinde ayrı bir dinsel eğitim sisteminin inşa edilmesinin önünü açmaktadır. Türkiye’nin pek çok ilinde çocukların bilişsel ve duygusal gelişim düzeyleri göz ardı edilerek düzenlenen bu tür etkinliklerin asıl amacı, çeşitli eğitim kademelerindeki öğrencilere yönelik dini propaganda anlamını taşımaktadır. Toplumda ve okullarda bütün din ve inançtan insanlar, eşit koşullarda yaşamak ve aynı kurallara uymak durumundadır. Laiklik, herhangi bir gruba ya da mezhebe dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanınmamasının, farklı inanç ve dinlerdeki insanlar arasında eşitliğin sağlanmasının temel koşuludur. Bunun gerçekleşmesi için devletin ve devlet kurumlarının tüm din, mezhep ve inançlara aynı mesafede durması, eğitim ve dini içerikli faaliyetleri asla birbirine karıştırılmaması gerekmektedir. MEB’in görevi çocukları ve gençleri insanlığın ortak evrensel değerleri doğrultusunda yetiştirmek, temel insan hakları ve çocukların yararını gözetecek, çocukların ve gençlerin kendilerini gerçekleştirebilmesi için mevcut bilgi birikimine ulaşmasına ve eleştirel düşünce becerisi kazanabilmesine olanak sağlayacak somut adımlar atmak için çalışmaktır. Devlet, eğitimi ve toplumsal yaşamı örgütlerken bunu dini kurumlara, dini kurallara, söylemlere ya da referanslara göre yapmamalıdır. Özellikle eğitim sistemi ve okullar, dini kurallar ya da faaliyetlerle değil, evrensel ve bilimsel gerçeklere, toplumsal ihtiyaçlara göre düzenlenmesi gereken kurumlardır. MEB’in görevi dini dernek ve vakıfların okullardaki faaliyetlerini organize etmek değil, eğitimin yapısal sorunlarına kalıcı çözümler üretmektir. Okullarda hangi ad altında olursa olsun, dini içerikli tüm etkinlik ve faaliyetlere derhal son verilmeli, eğitim öğretim süreci eğitim biliminin temel ilkeleri ve çocukların üstün yararı gözetilerek yürütülmelidir.''