Kültür-Sanat

Dünyaca ünlü Türk piyanistten çağrı

Harika çocuk seçildi, dünyaca ünlü piyanist oldu: Burçin Büke devletin, özel sektörün ve vakıfların kültür ve sanata daha fazla yatırım yapmasını istiyor

28 Aralık 2009 02:00

                                  



T24-  Türkiye'de 10 yaşında ilk solo konserini veren ve “Harika Çocuk” sınavını kazanarak başladığı müzik yolcuğunda dünyaca ünlü Türk piyanistler arasına giren sanatçı Burçin Büke, devletin, özel sektörün, vakıfların kültür ve sanata daha fazla yatırım yapmasını istedi.

İlk piyano derslerini müzisyen babasından alan, ilk konserini 10 yaşındayken veren ve 1977'de açılan “Harika Çocuk” sınavını kazanarak, dünyaca ünlü Türk piyanistler arasına giren Burçin Büke, son olarak Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nın yeni yıl konserinde Antalyalı sanatseverlerle buluştu.

Dünyanın birçok kentinde konserler veren, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sanatçılarından 43 yaşındaki Büke, konser salonlarının halk tarafından doldurulması ve klasik batı müziğine ilgi duyulmasının kendisi gibi diğer sanatçıları da çok mutlu ettiğini belirtti.

Türkiye'de İdil Biret, Suna Kan, Günseli Onay, Hüseyin Sermez, Fazıl Say ve kendisi gibi ön plana çıkan, tanıtımları iyi yapılan sanatçıların konserlerinin ilgiyle izlendiğini, ancak klasik batı müziğinin hala toplumda yaygın ilgi göremediğini ifade eden Büke, klasik müzik ve diğer sanat dallarının yeni bir tanıtım ve menajerlik sistemiyle toplumun geniş kesimleri tarafından sevilir hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.

Türkiye'de, gerçek müzik eleştirmenleriyle orkestralar için iyi programlar yapabilecek insanlara ihtiyaç duyulduğunu, tanınmış, sürekli çalınan eserlerin yanı sıra dünya müziğindeki çağdaş eserlerin de seslendirilmesi gerektiğini anlatan Büke, “Dünya müziğinde çok önemli eserler var. Türkiye'de insanların konserlere gelmeyeceği endişesiyle bunlar çalınmıyor. Avrupa'da artık gerçekten çok modern müzikler yapılıyor. Türkiye'de de günümüzün sorunlarına ışık tutan bu eserleri takip etmemiz lazım” dedi.


Halkın ilgisini artırmak


Burçin Büke, klasik batı müziğinin sevdirilmesi için sadece solistler ve sanatçıların çabasının yeterli olmadığını, orkestraların artması, programlarının yenilenmesi ve tanıtımlarının yapılması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Avrupa'da küçük köylerde bile orkestra var. Türkiye'deki var olan orkestraların daha iyi hale getirilmesi, düzelmesi lazım. Üniversite öğrencilerinin de yoğun olduğu birçok kente ve doğu illerinde senfoni orkestralarının açılması lazım. Popüler kültür ve televizyonunun da etkisiyle insanımız kültür sanattan her geçen gün uzaklaşıyor. Avrupa'da sanat en ön sırada, bizde ise en son sıradadır. Devlet, özel sektör, vakıfların kapsamlı çalışmaları ve yapabilecekleri yatırımlarla, halkın klasik müzik konserlerine sürekli gelmesini sağlamamız lazım. Benim ya da İdil Biret'in konserleri doluyor, ama bu önemli değil. Her konserin dolması lazım. Devlet klasik batı müziği için tanıtımı artırmalı.”

Büke, Türkiye ile ilgili Avrupa'da var olan yanlış imaj nedeniyle Avrupalıları Türk olduğuna güçlükle inandırabildiğini ve Türkiye'nin sahip olduğu kültür ve insan zenginliğinin daha fazla ön planda tutulması gerektiğini kaydetti.

“Türkiye çok yönlü bir mozaik” diyen Büke, “Doğu ile Batı'yı birleştirirsek bizi kimse tutamaz. Bizdeki olanaklar kimsede yok. Bunları kullanamıyoruz. Sanat insanlara çok önemli değerler katıyor. Biz çok zeki, ama çok tembeliz. Türkiye'nin yüz akı İdil Biret'in bile arkasında çok daha iyi bir menajer olsaydı, dünyada çok daha iyi noktada olurdu” diye konuştu.


Çocuklara Mozart ve Haydn öğretiyor


Klasik batı müziği eserlerini yorumladığı ve caz doğaçlama bestelerinin yer aldığı 7 albüm yaptığını, çocuklara Mozart ve Haydn'ı sevdirmek amacıyla 2007'de “Mozart for Babies”, bu yıl da “Haydn For Babies” albümlerini çıkardığını anlatan Büke, şunları söyledi:

“Müzik benim hayatıma çok büyük değerler kattı. Dünyanın birçok ülkesinde birçok insanı tanıma imkanı verdi. Mozart ve Haydn çalarak, çocuklara klasik müziği sevdirmeye çalışıyorum. Anaokullarında konserler veriyorum. Oğlumun kreşine piyano aldırdım ve hafta bir kez oyunlar eşliğinde Mozart, Haydn çalıyorum. Buradaki çocuklar 4-5 yaşında Mozart, Haydn dinlemeye başladı. Çocuklarımızın klasik batı müziğine ilgisinin artmasını amaçlıyorum. Bu müziği çalarken oyunlarla sevdirmeye çalışıyorum. Bu tınıları duyan çocuklar ileriki yaşlarında klasik müziğe ve bir enstrüman çalmaya ilgi duyabilir. Anne babalara da çok büyük iş düşüyor.”

Büke, Türkiye'de yaşadığı zorluklar nedeniyle oğlunun piyanist olmasını istemediğini belirterek, “Ama sanata ilgi duyarsa, benim de çizgimden giderse destek olurum. Oğlumun da piyanist olması yönünde bir kaygım yok. Oğlum klasik müziği de, Aşık Veysel'i de severek dinleyen iyi bir aşçı da olabilir” dedi.


Amatör oturup, profesyonel kalkmak


Kendisinin de küçük yaşlarda başlayan müzik eğitimlerine karşın 16 yaşına kadar futbolcu olmayı hayal ettiğini, sonrasında ise solist olmak amacıyla konservatuvara girdiğini kaydeden Büke, “Her sabah amatör gibi oturuyorum, profesyonel gibi kalkıyorum. Piyanoda 8-10 saat çalışıyorum. Her piyanistin çalışmasıyla ilgili farklı teknikleri vardır. Ben de çok çalışarak ve seviyeyi yüksek tutarak çalışmaktan mutlu oluyorum” diye konuştu.

Türkiye'de müzik alanında çok kabiliyetli çocuklar bulunduğuna, bu çocukların devlet ve vakıflar tarafından desteklenmesi gerektiğine işaret eden Büke, orkestralardaki genç sanatçıların kadro sorunlarının çözülmesinin müziğe yeni ve yetenekli nesiller kazandırılması bakımından önem taşıdığını vurguladı.

Türkiye'de konser veremediği için birçok sanatçının küskün olduğunu ve müzik aletlerine yıllardır dokunmadıklarını dile getiren Büke, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sanatçının devlet memuru zihniyetine girmesi olmaz. Saate bakıp da müzik yapılmaz. Suna Kan, İdil Biret, Hüseyin Sermet, Gülsin Onay ve benim de aralarında bulunduğum Türkiye'de 11 solist sanatçı var. Dünya starıdır bu sanatçılar. Bu 11 kişiyi korumazsanız çok büyük tehlike başlar. Biz de yeterince korunmuyoruz. Bu 11 kişi kısmen konser imkanı buluyor ama konser veremediği için küskün birçok sanatçı da var. Sanatçılar repertuvarını hazırlar, sunar, çalmak zorunluluğu vardır. Ona bu imkanı vermezseniz bir şey yapamaz.”