Sağlık

Dünya Sağlık Örgütü daha sağlıklı bir dünya için çağrıda bulundu; beş acil eylem planı sundu

09 Nisan 2021 12:35

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Covid-19 sonrası daha adil, daha sağlıklı bir dünya inşa etmek üzere ülkelere çağrı yaptı. DSÖ, sağlık şartlarını iyileştirmek adına "beş acil eylem" sundu. 

DSÖ sitesinden yapılan açıklama, Koronavirüs salgınının bazı insanların hayatlarını diğerlerinden daha sert şekilde etkilediği ülkeler içinde ve arasında sağlık ve refah alanındaki eşitsizlikleri şiddetlendirdiği aktarıldı. 7 Nisan 2021 Dünya Sağlık Günü için DSÖ, tüm insanların sağlık şartlarını iyileştirmek aracıyla beş acil eylem çağrısı yaptı.

DSÖ'nün araştırmasına göre dünyanın her yerinde insani krizler de dahil olmak üzere ayrımcılık, yoksulluk, sosyal dışlanma ve olumsuz günlük yaşam ve çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalan gruplar arasında Covid-19'dan kaynaklanan ağır hastalık ve ölüm oranı daha yüksek oldu. Salgının geçen yıl 119 ila 124 milyon daha fazla insanı aşırı yoksulluğa sürüklediği tahmin ediliyor. Son 12 ayda işgücünden ayrılan kadınların erkeklerden daha fazla olmasıyla istihdamdaki cinsiyet uçurumu da genişledi. 

Araştırmaya göre en fakir hanelerin çocukları arasında 5 yaş altı ölüm oranları, en zengin hanelerin çocuklarının iki katı. Düşük gelirli ülkelerdeki insanların yaşam beklentisi, yüksek gelirli ülkelerdeki insanlara göre 16 yıl daha düşük. Örneğin, dünya çapında rahim ağzı kanserinden 10 ölümden 9'u düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, "Covid-19 salgını toplumlarımızdaki eşitsizlikler ve sağlık sistemlerimizdeki boşluklar arasında gelişti" diyor. "Tüm hükümetlerin sağlık hizmetlerini güçlendirmeye yatırım yapması ve bu kadar çok insanın kullanımına mani olan engelleri kaldırması hayati önem taşıyor, böylece daha fazla insan sağlıklı bir hayat yaşam şansına sahip oluyor." dedi.

DSÖ, daha fazla insanın hizmetlerden yararlanabilmesi ve dünya çapında eşit sağlık şartları sağlanması için beş eylem çağrısı yayınladı:

 1) Ülkeler arasında ve içinde Covid-19 teknolojilerine eşit erişim sağlanmalı

Güvenli ve etkili aşılar hızlı bir şekilde geliştirildi ve onaylandı. DSÖ'ye göre şimdiki zorluk, ihtiyaç duyan herkesin erişebilmesini sağlamak. Önümüzdeki günlerde 100 ülkeye ulaşmayı ümit eden ACT-Accelerator'daki aşı ayağı olan COVAX'a ek destek önemli bir adım olacak.

Ancak DSÖ,  aşıların tek başına Covid-19'un üstesinden gelemeyeceği konusunda uyardı. DSÖ'ye göre, tıbbi oksijen ve kişisel koruyucu ekipman (KKD) gibi ürünlerin yanı sıra güvenilir teşhis testleri ve ilaçlar da hayati önem taşıyor. Tüm bu ürünleri ulusal sınırlar içinde adil bir şekilde dağıtmak büyük önem taşıyor. ACT-Accelerator, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yüz milyonlarca insan için testler ve tedaviler oluşturmayı amaçlıyor. Ancak DSÖ'ye bu araçları ihtiyaç sahibi ülkelere teslim etmek için hala 22,1 milyar dolar gerekiyor.

2) Birinci basamak sağlık hizmetlerine yatırım yapılmalı

DSÖ araştırmalarına göre dünya nüfusunun en az yarısının hâlâ temel sağlık hizmetlerine erişimi yok; 800 milyondan fazla insan hane halkı gelirinin en az% 10'unu sağlık hizmetlerine harcıyor ve cepten yapılan harcamalar her yıl yaklaşık 100 milyon insanı yoksulluğa sürüklüyor.

"Ülkeler Covid-19 sonrası ilerlerken, sağlık ve diğer sosyal sektörlere yapılan kamu harcamalarında kesintilerden kaçınmak hayati önem taşıyacak. Bu tür kesintiler, hâlihazırda dezavantajlı gruplar arasındaki zorluğu artıracak, sağlık sistemi performansını zayıflatacak, sağlık risklerini artıracak, gelecekte mali baskıyı artıracak ve kalkınma kazanımlarını baltalayacaktır."

Habere göre bunun yerine, hükümetler DSÖ'nün tavsiye ettiği GSYİH'nın (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) yüzde 1'ini temel sağlık hizmetlerine (PHC) harcama hedefini karşılamalı. Kanıtlar, PHC odaklı sağlık sistemlerinin tutarlı bir şekilde daha iyi sağlık sonuçları ürettiğini, eşitliği ve verimliliği artırdığını ortaya koyuyor. Düşük ve orta gelirli ülkelerde birinci basamak sağlık hizmeti müdahalelerinin ölçeklendirilmesi, 60 milyon hayat kurtarabilir ve ortalama yaşam süresini 2030'a kadar 3,7 yıl artırabilir.

3) Sağlık ve sosyal korumaya öncelik verilmeli

DSÖ'ye göre pek çok ülkede Covid-19'un; iş kaybı, yoksulluktaki artış, eğitimde aksaklıklar ve beslenmeye yönelik tehditler yoluyla sosyo-ekonomik etkileri virüsün halk sağlığı üzerindeki etkisinin üzerine geçti. Bazı ülkeler, daha geniş sosyal zorlukların bu olumsuz etkilerini hafifletmek için genişletilmiş sosyal koruma programlarını halihazırda uygulamaya koymuş ve gelecekte topluluklara ve insanlara destek sağlamaya nasıl devam edileceği konusunda bir diyalog başlattı. Ancak birçoğu somut eylem için kaynak bulmada zorluklarla karşı karşıya. Bu yatırımların en çok ihtiyacı olanlar üzerinde en büyük etkiye sahip olmasını ve dezavantajlı toplulukların programları planlama ve uygulama ile meşgul olmasını sağlamak DSÖ için hayati önem taşıyor.

4) Güvenli, sağlıklı ve kapsayıcı mahalleler inşa edilmeli

DSÖ araştırmasına göre aşırı yoksulluk içinde yaşayan dünya nüfusunun yüzde 80'i kırsal kesimde. Bugün, temel temizlik hizmetlerinden yoksun her 10 kişiden 7'si gibi, temel içme suyu hizmetlerinden yoksun her 10 kişiden 8'i kırsal alanlarda yaşıyor. Kırsal topluluklarda sağlık ve diğer temel sosyal hizmetlerle ulaşma olanaklarını yoğunlaştırmak bu süreç için 'önemli'. Şehir liderleri, ulaşım sistemlerini, su ve sanitasyon tesislerini revize ederek, sağlığı iyileştirmek için çeşitli girişimlerde bulundu. Ancak çoğu zaman, bazı topluluklar için temel sosyal hizmetlerin eksikliği onları bir hastalık ve güvensizlik sarmalına hapsediyor. Bu nedenle DSÖ'ye göre güvenli mahallelerde, yeterli eğitim ve dinlence olanaklarına sahip sağlıklı konutlara erişim, herkes için sağlığın anahtarı.

5) Veri ve sağlık bilgi sistemleri güçlendirilmeli

DSÖ için cinsiyet, zenginlik, eğitim, etnik köken, ırk, cinsiyet ve ikamet yerine göre ayrıştırılmış verilerin erişilebilirliğini artırmak, eşitsizliklerin olduğu yerlerde çalışmanın ve bunlara değinmenin anahtarı. Bu nedenle sağlık eşitsizliğinin izlenmesi, tüm ulusal sağlık bilgi sistemlerinin 'ayrılmaz bir parçası olmalıdır.'

Yakın tarihli bir DSÖ küresel değerlendirmesi, ülkelerin yalnızca yüzde 51'inin yayınladıkları ulusal sağlık istatistikleri raporlarında veri ayrıştırmasına yer verdiğini göstermektedir. Bu farklı grupların sağlık durumu genellikle ulusal ortalamalar kullanıldığında maskelenir. Dahası, çoğu zaman savunmasız, yoksul veya ayrımcılığa uğrayanlar, verilerde tamamen eksik olma ihtimali en yüksek olanlardır.

Dr. Tedros, "Gelişimin motoru olarak sağlığa yatırım yapmanın şimdi tam zamanı" dedi ve, “Halk sağlığını iyileştirmek, sürdürülebilir toplumlar inşa etmek, gıda güvenliği ve yeterli beslenmeyi sağlamak, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve gelişen yerel ekonomilere sahip olmak arasında seçim yapmamıza gerek yok. Tüm bu hayati sonuçlar el ele gidiyor. " diye ekledi.