Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen ve bugün (17 Kasım 2017) bitecek olan 23. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda (COP23), iklim değişikliği ile mücadelede fosil yakıt çağını sonlandırmak için önemli adımlar atıldı. İngiltere ve Kanada’nın öncülük ettiği 25 ülke “Kömür Sonrası Küresel Enerji İttifakı”nı kurarak enerji üretiminde kömürün terk edilmesi için harekete geçti.
Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Avukat Deniz Bayram, "Türkiye’nin kömürden çekilmesi bir yana, kömür yakıtlı termik santrallerin yapımına ilişkin çeşitli hukuki ve ekonomik teşvik mekanizmalarının kurulduğunu" ifade etti.
Norveç’in önde gelen emeklilik fonu Storebrand iklim değişikliği politikası nedeniyle 10 kömür şirketini portfolyosundan çıkardı. Dünyanın önde gelen sigorta şirketlerinden 15’i, 20 milyar dolar tutarında varlığını kömürden çektiğini açıkladı. COP23 devam ederken Zurich Insurance ve Swiss RE de çekilme kararı aldı.
Türkiye’de 10’u ithal kömüre dayalı üretim yapan 26 kömür yakıtlı termik santral bulunuyor. Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanya Sorumlusu Avukat Deniz Bayram, tüm dünya hızla kömürü terk etmeye başlamışken rakamlarla Türkiye’de elektrik üretiminde kömürün payının giderek artmasını değerlendirdi.
Bayram, Türkiye’nin kömürden çekilmesi bir yana özellikle son yıllarda elektrik piyasasının serbestleştirilmesi sürecinde mevcut enerji santrallerinin özelleştirilmesinin yanı sıra, kömür yakıtlı termik santrallerin yapımına ilişkin çeşitli hukuki ve ekonomik teşvik mekanizmalarının kurulduğunu ve bu durumun enerji üretiminde kömürün payını arttırdığının altını çizdi.
Bayram konuyla ilgili olarak şunları dile getirdi:
“Kömüre dayalı üretimin hukuken teşvikinin ilk aşaması, 2013 yılında yürürlüğe giren ve bugün de yürürlükte olan Elektrik Piyasası Kanunu’nda lisanslama sürecinde önceliklendirmenin kömüre verilmesi, elektrik üretimi stratejisinin iskeletini oluşturuyor. Global gelişmelere uyum sağlayamayan Türkiye’nin kömür ısrarını netlikle görebilmek için kısaca son 3 yılın elektrik rakamlarını inceleyelim.
Türkiye’de 2016’da elektrik üretim miktarının yüzde 32,16’sı doğal gazdan, yüzde 24,7’si hidroelektrikten, yüzde 15,35’i taş kömürü ve linyitten, yüzde 17,52’si ithal kömürden, yüzde 5,69’u rüzgardan, geri kalanı da diğer kaynaklardan elde edilmiştir.
Yerli kömür kategorisindeki (linyit, taş kömürü ve asfaltit) santrallerin üretimdeki payı 2015 yılında yüzde 13,23 iken, 2016 yılında yüzde 3,17 artış göstererek yüzde 16,40’a yükselmiş; ithal kömür santrallerinin üretimdeki payı ise, yüzde 15,22 iken, yüzde 2,30 artış ile yüzde 17,52’ye çıkmıştır.”
Bayram, bu artışa ek olarak EPDK tarafından izin süreçleri başlatılmış, 60 yeni kömür yakıtlı termik santral projesinin mevcut olduğunun altını çizerek, Türkiye’nin Paris Anlaşması’nı onaylayarak, hızla fosil yakıtlardan çıkış haritasını hazırlaması gerektiğini belirtti.