Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski başkanlarından Prof. Dr. Nusret Fişek, anısına verilen Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü'ne Dr. Bülent Şık ve Prof. Dr. Kayıhan Pala, layık görüldü.
Prof. Dr. Fişek doğumunun 105, ölümünün 29. yılında, TTB, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı tarafından düzenlenen etkinlikle anıldı.
1 Kasım 2019 Cuma günü Hacettepe Üniversitesi Kültür Merkezi R Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör katıldılar.
Açış konuşmalarını Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Altıntaş, HASUDER Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay ve TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman’ın yaptığı törende, Prof. Dr. Nusret Fişek’in akademisyen, bilim insanı kimliği üzerinde duruldu ve Türkiye’de halk sağlığı alanının kurulması ve geliştirilmesindeki rolü aktarıldı. 224 Sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’un hazırlanması ve çıkarılması süreçlerinde gösterdiği çaba ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaları üzerinde duruldu.
Konuşmaların ardından, TTB tarafından Prof. Dr. Nusret Fişek anısına verilen Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü Töreni’ne geçildi.
Dr. Bülent Şık, halkın sağlığını etkileyen kanserojenler, gıda güvenliği, beslenme konularında yürüttüğü bilimsel çalışma ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşma sorumluluğu göstererek yürüttüğü mücadele nedeniyle; Prof. Dr. Kayıhan Pala, sağlığın piyasalaşmasına, termik santrallere ve hava kirliliğine karşı yürüttüğü mücadeleyi bilimsel temellere dayandırıp, içinde yer aldığı meslek örgütü ve diğer platformlarda bu kararların görünür olmasına sunduğu katkılar ve bu anlayışı süreklileştirmesi nedeniyle 2019 Nusret Fişek Halk Sağlığı Hizmet Ödülü’ne değer bulundular. Şık ve Pala’ya ödüllerini TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman sundu.
"Halk sağlığını koruyucu çalışmalara en çok da çocukların ihtiyacı var"
Bianet’in haberine göre Bülent Şık'ın törende yaptığı konuşma şöyle:
Hakikat ısrarından vazgeçmemek
"Bu ödülün benim için bambaşka bir anlamı var. Nusret Fişek Hoca seksenli yıllarda, gıda mühendisliği bölümündeki öğrencilik yıllarımda etkilendiğim, örnek aldığım insanlardan biriydi. Türkiye'de halk sağlığının ve sosyal sağlık sisteminin kurucu isimlerinden biri olduğunu biliyordum ama beni en çok 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası hüküm süren baskı ve zulüm ortamında işkenceye ve ölüm cezasına karşı verdiği mücadelesi etkilemişti. Toplumun baskı altına alındığı, suskunluğa gömüldüğü bir zamanda ısrarlı bir şekilde hakikatleri dile getirmesi, insan hayatını, insan haysiyetini, meslek onurunu korumanın gereğine ısrarla dikkat çekmesi bugün bile aklıma geldikçe içimi ısıtıyor. Nusret Hoca gıda mühendisliği mesleğini kamusal bir bakışla icra etmemde etkisi olan insanlardan biridir.
Hakikat ısrarından vazgeçmemek, en çok da neyin iyi neyin kötü olduğuna devletin karar verdiği ve bunu herkese dikte ettiği zamanlarda gerekli. İktidarlar hakikatleri gizler, eğer, büker, değiştirir. İktidarlar halka yalan söyler. Kurumlar asli sorumluluklarını yerine getirmeyebilir. İşte, tam da öyle zamanlarda, dünyayı iyi bir yer haline getirmek için çabalamanın riskli olduğu zamanlarda hakikatleri ısrarla dile getirmek, hakikat ısrarından vazgeçmemek gerekiyor. Eğer vazgeçersek kamunun dağılmasına da vesile oluruz. Hakikat ısrarının herkesten önce akademisyenlik, avukatlık, gazetecilik ve hekimlik mesleğini icra eden kişiler için asli bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Bu sorumluluktan kaçınan bir kişi ahlaki tutarlılığını, haysiyetini yitirecektir.
Akıp giden hayat içinde insanları bir arada tutan bağları, içimizdeki kimsesizlik duygusunu, insani acıları ve sevinci incelikle dile getiren değerli şair Sinan Oruçoğlu bir şiirinde, "Mutsuzluk, dünyada durulan bir yer adıdır." diyor.
Bir başka şiirinde ise,
"kimsem yok benim
yok benim kimsem"
diye sesleniyor bize.
Dünyada mutsuzluğun hüküm sürdüğü yerler var.
Kimsesi olmayanlar, kimsesiz bırakılmışlar ya da kendini kimsesiz hissedenler var.
Yoksullar, işsizler, sağlık güvencesi olmayanlar, toksik kimyasallarla kirletilmiş bir çevrede yaşamak mecburiyetinde kalanlar, savaşın ve çatışmaların hüküm sürdüğü bölgelerde yaşayanlar, gidemeyenler, gidip de çaresiz kalanlar, göçmenler, mülteciler, sığınmacılar... var. Halk sağlığını koruyucu çalışmalara bu insanların, insanlığın dışına sürülenlerin çok ihtiyacı var. En çok da çocukların ihtiyacı var. Toplumsal hayatı aşındıran, yıkım yaratan her şey en fazla zararı çocuklara veriyor çünkü.
Çocukları koruyamayan bir toplumun varlığını devam ettirebilmesi nasıl mümkün olabilir? Mümkün değil. Öyleyse, daha iyi bir hayatı herkes için mümkün kılmaya çalışmaktan ve bir bilim insanı olarak hakikat ısrarından vazgeçemeyiz. Sorumlu birer yurttaş, mesleğini seküler bir ahlak duygusu ile icra eden kişiler olarak kolektif düşünme, bir arada durma ve birlikte hareket etme imkânlarımızı artıran eylemlerden ve politikalar geliştirmekten, ne kadar aşındırılmış olsa da kamusal bir hayatı yeniden canlandırmak için çabalamaktan vazgeçemeyiz. Vazgeçmemeliyiz de.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) "her yerde sağlık ve herkes için sağlık" ilkesi çerçevesinde toplumsal hayatın barış içinde devamlılığını tehdit eden sorunları tespit etmek, dile getirmek ve çözümler önermek konusunda inisiyatif almaktan çekinmeyen, kamusal tartışmalara dahil ve müdahil olmaktan kaçınmayan, hakikat ısrarından vazgeçmeyen bir kurum. Totaliter dönemlerde akademisyenlik, avukatlık, gazetecilik ve hekimlik mesleğini hakikat ısrarından vazgeçmeden icra edenlerin en çok suçlanan, kovuşturmaya uğrayan, yargılanan, ceza alan kişiler olması bir tesadüf değil. Türk Tabipleri Birliği yönetiminde yer alan ve iktidarın toplumsal barışı, kamu refahını yıkıma uğratan icraatlarına karşı çıkan, itiraz eden çok sayıda hekim de asılsız suçlama ve yargılamalardan payını aldı. Bedeli ne olursa olsun, bugünden yarına kalacak, hatırlanacak olan kamu refahını korumakla mükellef kurumların yolunu şaşırdığı ya da suskunluğa gömüldüğü bir zamanda TTB tarafından dile getirilen o itirazlar olacak. Böyle bir kurumun verdiği ve üstelik Nusret Hocanın adını taşıyan bu ödülü almak benim için bir onurdur.
Nusret Hocanın toprağı bol, yıldızlar yoldaşı olsun. Ödülü hakikat ısrarından vazgeçmeyen Barış Akademisyenlerine ithaf ediyorum. Teşekkür ederim."
Bülent Şık hakkında Gıda Mühendisi. Doktora konusu çevre dostu analiz yöntemleri geliştirilmesi üzerine. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde faaliyet gösteren çeşitli laboratuvarlarda çalıştı. 2009 Yılında öğretim üyesi olarak Akdeniz Üniversitesine geçti. Üniversitede Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi’nin kurulumu ve faaliyete geçmesi çalışmalarını yürüttü. 2010-2015 yılları arasında aynı merkezde Teknik Müdür Yardımcılığı yaptı. Gıdalarda ve sularda katkı maddelerinin ve çeşitli toksik kimyasal maddelerin kalıntılarının belirlenmesi üzerine çalışmalar yaptı. Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünde öğretim üyeliği yaparken 22 Kasım 2016’da çıkarılan 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kamu görevinden çıkarıldı. bianet'te Mutfaktaki Kimyacı köşesinin yazarı. Kayıhan Pala hakkında Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesi eski Başhekimi (1998 ve 2007-2008). 2011-2017 dönemi Uluslararası Sağlık Politikaları Birliği Avrupa Birimi (IAHP-E) Yönetim Kurulu Sayman üyesi. Pala, İstanbul Tabip Odası Dr. Nejad Yazıcıoğlu İşçi Sağlığı ve Meslek Hastalıkları 2004 Yılı Bilimsel Hizmet Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi 2006 Sağlık Ödülü, “Türkiye İçin Nasıl Bir Sağlık Reformu?” adlı çalışmasıyla Milliyet Gazetesi Örsan Öymen Anısına 2006 Yılı İnceleme Ödülü ve 2018 Yılı Türk Toraks Derneği Çevre ve İklim Sorunları Savunuculuk Ödülü sahibi. |
Törenin ardından, kolaylaştırıcılığını HÜTF Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Kerim Hakan Altıntaş’ın yaptığı, H.Ü. İİBF İktisat Bölümü’ndan Prof. Dr. Arzu Akkoyunlu Wigley, HASUDER Başkanı Prof. Dr. Pınar Okyay ve Kocaeli Dayanışma Akademisi’nden (KODA) Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun konuşmacı olduğu “Demokrasi ve Sağlık” paneline geçildi.