Doktorların, "Sizin durumunuzda evlilik ve bebek tavsiye etmiyoruz" demesinin ardından evlilik kararı alan kronik böbrek hastası Özlem ve Erdal Arslan çifti, bir bebek dünyaya getirdiler.
"İkişer kez böbrek nakli olan çiftin bebek dünyaya getirme olasılığının 500'de 1'dir" diyen doktorlara inat Özlem Arslan, "Üç yıl denedik olmadı. Doktorlar olumsuz konuşuyordu. Biz bir inanışı kırdık" ifadesini kullandı.
Habertürk'ten Ceyda Erenoğlu'nun haberi aynen şöyle:
24 yaşındaki Özlem Arslan, 7 yaşında öğrenmiş kronik böbrek hastası olduğunu. Beden eğitimi derslerinde zorlanıp nefes darlığı yaşayınca hastaneye kaldırılmış ve uzun süren tedavisinin ardından 6 ay periton diyalize girmiş. 2004 yılında babasından canlı nakil yoluyla aldığı böbrekle ilk böbrek nakli gerçekleşmiş. Bir süre rahat etse de 2010’da sorunları tekrar başlamış ve “böbrek reddi” nedeniyle ikinci nakil gerekmiş. 2011 yılında bu kez ağabeyinden böbrek almak için yatmış ameliyat masasına.
İlk görüşte aşk
Başarılı geçen ameliyatından 2 ay sonra, kendisi gibi böbrek hastası olup nakil geçiren hastaları tanımak ve deneyimlerini öğrenmek amacıyla araştırmalara başlamış. Böbrek Hasta Yakınlarını Koruma ve Sosyal Yardımlaşma Derneği’ne (BÖHAK) ulaşmış. Eşi Erdal Arslan’la (28) da dernek sayesinde tanışmış. Her tür soruna rağmen aralarında filizlenen aşkın büyüsünden kaçamamışlar ve 2014’te ilişkilerini evliliğe taşımışlar. Tanıştıklarında Erdal Bey’in 2009’da özel bir hastanede böbrek nakli geçirdiğini öğrenmiş Özlem Hanım. Erdal Arslan da kendisi gibi kronik böbrek hastasıymış ve teşhis 15 yaşlarında gözlerinde meydana gelen şişlik nedeniyle hastaneye başvurduğunda konulmuş. 2006 yılında diyalize başlamış ve 2009’da annesinden çapraz nakil olmuş. 2014 yılında sıkıntıları tekrar başlayınca 1 yıl kadar önce ikinci kez yatmış nakil masasına. Bu defa babasından böbrek almış. Böylece ikişer böbrek nakilli bir çift oluvermişler bir anda.
Tüm bu sağlık sorunlarının arasında genç çiftin istedikleri tek şey bir bebek sahibi olmakmış. Evliliklerinin ilk 3 yılında çaba göstermelerine rağmen istekleri gerçekleşmemiş. Erdal Bey’in ikinci böbrek naklinden 5 ay sonra, umutlarını yitirdikleri anda bir bebekleri olacağını öğrendiklerinde uzun süre inanamamışlar. Sonrasında sıkı kontroller ve çok yönlü uzman yaklaşımı sayesinde bilinç ve dikkatle sürdürdükleri süreç mutlulukla sonlanmış. Yunus Emre Bebek, 36 gün önce 2 kilo 160 gram ve 46 santimetre olarak sağlıkla gelmiş dünyaya. Arslan Ailesi şimdi bebeklerinin üzerine titriyor ve kendileri gibi organ nakilli olup çocuk sahibi olmak isteyen tüm çiftler için aynı şeyi diliyor.
"Evlilik ve bebek tasiye etmiyoruz' demişlerdi"
Arslan çifti, yaşadıkları süreci şöyle anlattı: “Biz bir inanışı kırdık. Her ikimiz de geçmişte bazı doktorlardan ‘Sizin durumunuzda evlilik ve bebek tavsiye etmiyoruz’ cümlesini duymuştuk. Doktorlarımızın ilgi, destek ve yardımlarıyla bu inanışın aksini ispatladığımız için çok mutluyuz. Evlendikten sonra çocuk sahibi olmak için 3 yıl çok uğraştık. Yakın çevremiz ve doktorlarımız da isteğimiz konusunda bize hep destek oldu. Olmayınca hem biz hem ailelerimiz ‘Sağlıktan daha önemli şey yok’ dedik ve bebek sahibi olma ısrarımızdan vazgeçtik. Yunus Emre doğduktan sonra günlerce şaşkın bakışlarla ‘Bu bizim bebeğimiz mi?’ diye birbirimize sorduk. Hâlâ da inanamıyoruz. Yunus Emre’yi birbirimizden bile kıskanıyoruz.”
"Hayatım ev ve hastane arasında mı geçecek diyordum"
Özlem Arslan, ikinci böbrek naklinden sonra hayatının ev ile hastane arasında geçeceğini düşünmüş. “Hayatımı anne ve babamla geçireceğime, onlardan başka kimsenin sorumluluğumu taşıyamayacağıma o kadar emindim ki evlenip çocuk sahibi olmanın hayalini bile kurmuyordum. Ailem ‘Biz ömrümüz yettikçe sana bakarız’ dedikçe onlardan başka çarem olmadığını düşünüyordum” diyor.
"Doktorum değil, ağabeyim"
Özlem ve Erdal Arslan çifti, ikinci yuvaları gibi benimsedikleri hastanedeki doktor ve hemşirelerle adeta akraba olmuş. Genç kadının hamileliğini öğrendikleri andan itibaren tüm organ nakli ekibinin doğacak bebek için seferber olması da bunu gösteriyor. Özlem Arslan, bu süreci “Tüm ekip her an yanımızdaydı. Hiç yalnız bırakmadılar bizi. Rutin bebek kontrollerine bile bizimle geliyorlardı. Doktorum Melih Bey doğuma da girdi. Kendisi benim için bir doktor değil bir ağabey gibi. Hakkını ödememiz mümkün değil “ sözleriyle anlatıyor.
Sağlıklı doğan minik Yunus Emre’nin ağırlığı 2 kilo 160 gram, boyu 46 santimetre.
"Yunus Emre artık bizim de çocuğumuz"
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Haydarpaşa Sağlık Uygulama Merkezi Organ Nakil Sorumlusu Doç. Dr. V. Melih Kara, Arslan çiftinin bebeklerine kavuşması sürecini şöyle anlattı: “Özlem ve Erdal, çocuk yaşta böbrek yetmezliği tanısı konulmuş iki genç. İlk nakillerinden sonra zaman içinde nakilli böbreklerini kaybedip ikinci kez ameliyat masasına yatmak zorunda kaldılar. Bir böbreğin hastada kalma süresi ortalama 10-15 yıldır. Bu süre; enfeksiyonlar, akut veya kronik olarak gelişen immünolojik redler ve sonradan gelişen metabolik hastalıklar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak daha kısa veya çok daha uzun olabilir. Özlem Hanım’ın iki kez yapılan böbrek nakli, Erdal Bey’in ise son böbrek nakli ameliyatları bizim transplantasyon merkezimizde gerçekleşti. Kronik böbrek hastalarının üretken çağda (15-35 yaş arası) bebek sahibi olma şansı 200/1’ken bu şans nakil olan hastalarda 50/1’e çıkıyor. (50 hastadan sadece 1’i bebek sahibi olabiliyor.) Bu sonuç, nakilli böbrek hastalarında doğurganlık oranının diyalize girenlere göre 4 kat fazla olduğu anlamına gelse de iki nakil geçiren hastalarda doğum yapma olasılığı 500’de 1’e kadar düşüyor. Bu, ilk nakilden sonra kaybedilen böbreğe karşı vücutta gelişen reaksiyonlar başta olmak üzere daha farklı nedenlerden de kaynaklanabiliyor.
Nakil olan hastaların gebelikleri genellikle kendi bilgileri dışında ve çoğu zaman kaza sonucunda gerçekleştiği için bunun planlamasının hekim ve aile ile yapılması büyük önem taşıyor. Özlem ve Erdal Arslan çifti bize danıştığı için bu konuda bilinçliydi. Özlem Hanım’ın takiplerinde böbrek fonksiyonlarının iyi olması, hiç akut ya da kronik rejeksiyon geçirmemesi ve optimum düzeyde immünolojik ilaç kullanıyor olması gerekiyordu. Gebe kalmadan önce bazı ilaçların kesilmesi, değiştirilmesi ya da doz ayarlanması çok önemliydi. Çiftin sonuçları iyi gelse de bu durum risk olmadığı anlamına gelmiyordu. Doğru karar verilmezse bu; anneye, fetüse ve böbreğe zarar verebilirdi. Bu nedenle korkmadık değil. Her şeyin yolunda gitmesi ve Yunus Emre’nin sağlıklı doğumu hepimizi sevindirdi. O artık bizim de çocuğumuz.”
Haberin tamamını okumak için tıklayın.