Sözleşmeleri yenilenmeyen ve görevlerine son verilen Diyarbakır Şehir Tiyatrosu oyuncuları, "Şanoya Bajêr ya Amedê (Amed Şehir Tiyatrosu)" adıyla yeni bir sahne kurdular.
Eski ismi Diyarbakır Sanat Merkezi olan ve uzun zamandır atıl kalan olan mekan bundan sonra Amed Şehir Tiyatrosu sahnesi olarak devam edecek.
Şehir Tiyatrosu sahnesinin ilk gösterimi de yine aynı ekibin oyuncularından Özcan Ateş'in "Dawiya Dawi ( En Sonunda) adıyla hazırladığı Kürtçe stand up gösterisi oldu.
Özcan, şehir tiyatrosu döneminde başından geçen komik ve ironik olayları mizahi bir dille anlattığı gösterimi izleyiciler tarafından tam not aldı.
Tiyatroyla birlikte mekanın galeri bölümü de gazeteci Zehra Doğan'ın "141" adlı ilk kişisel resim sergisine de ev sahipliği yapıyor.
Mekanı baştan sona kısa bir sürede yenileyen tiyatrocular, kayyım işlerine son vermesinden sonra alternatifsiz olmadıklarını göstermek adına bir araya geldiklerini ifade ettiler.
Gösteriden sonra Oyuncular adına konuşma yapan Berfin Emektar, "Sahneler hep bizimdi" diyerek hazırladıkları ortak basın metinini okudu.
"Taşı ilk yontan da bizdik, toprağımızı, aşımızı korumak için ilk cenk eden de. İlk büyücüler de bizlerdik, hakikat yolunda ilk dervişler de. İlk ninnileri de biz söyledik yeni doğanlara, hayata veda edenlere ağıtları da biz yaktık. Aşkları yazan da biziz, yaşayan da. Zulme uğrayan hep ilkin biz olduk, direnen de yine biz! Spartacus' un destanını bugüne aktaran anlatıcılarıydık. Mehmet Tunçların çığlığına tanık olan da yine biz!" diye konuştu.
Zor günlerden geçtiklerini aktaran Emektar, iyi günlerin yakın olduğunu söyleyerek "Hayat biziz sanat biziz" dedi ve şöyle devam etti.
Onlar ise, hep saldırdılar ordularıyla, yalanlarıyla, iktidarlarıyla, her şeyi satın alacaklarına inandıkları paralarıyla yarattığımız ne varsa yok etmeye çalıştılar. 5 bin yıldır sahnemizi işgal etmek için cümle şerleriyle hep saldırdılar. Ama başaramadılar. İnsandan hayattan ve sanattan yana tarafsız, ilk insandan bu yana iyiliği ve güzelliği yok etmek isteyen her şeye 'Hayır' diyerek yeni bir dünya var edeceğiz" dedi.
"Şehir Tiyatrosu zulmün önünde baş eğmemiştir"
Feshedilen Büyükşehir Belediyesi meclisinin üyelerinden Serra Küçük, tutuklu eş başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın mesajlarını ileterek sanatçıların bu girişiminin çok değerli olduğunu ifade etti.
Oyunu izleyenler arasında bulunan HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, gösterimden sonra kısa bir konuşma yaptı.
Baydemir, belediye başkanlığı yaptığı döneme ilişkin tiyatrocularla yaşadığı kısa anekdotları paylaştı ve şehir tiyatrosu oyuncularının çok başarılı oyunlar sergilediklerini söyledi.
Tiyatrocuların işine son verilmesini kınayan Baydemir "Şehir Tiyatrosu zulmün önünde baş eğmemiştir" dedi.
"Nasibi veren Allah'tır. Kayyum, kendini ilahın yerine koyarak insanları maaşla terbiye etmek istiyor. Son listeyle belediyede 100 insanın daha ekmeğiyle oynadılar"
Bütün bu yaşananları, Kürtlerin dili, kültürü, yaşamı üzerindeki 'Son kış'" olarak ifade etti.
7 Haziran'da meclisi Kürtlerin de meclisi yapmak için yola çıktıklarını ancak, iktidar zihniyetinin buna izin vermediğini savundu.
"Milyonların oyuyla seçilen arkadaşlarımız tutuklu olsalar da, bugün hem yürekleri hem de akılları iktidardaki güçlerden çok daha özgür."
Aynı mekanda bir başka sanatsal etkinlik
Diyarbakır'da belediyelere kayyım atandıktan sonra, sanatsal ve kültürel aktiviteler çok azaldı. Devlet Tiyatrosu ve sinemalar dışında şehirde gerçekleşen sanatsal aktivite çok kısıtlı.
Diyarbakırlı sanatçılar, kayyımın yönetimindeki mekanlarda aktivite gerçekleştirmek istemediklerinden dolayı, alternatif yeni mekanlarda bir araya gelmeye çalışıyor. Bu yüzden bir mekanda birden fazla etkinlikle karşılaşmak mümkün.
Amed Şehir Tiyatrosu açılışında mekanın galeri bölümü de, gazeteci Zehra Doğan'ın 141 adlı resim sergisine de ev sahipliği yaptı. 1 Mart'a kadar açık olacak sergide 20 tablo sergileniyor.
Bu sergi, JİNHA'nın editörlerinden olan Zehra Doğan'ın ilk kişisel resim sergisi.
Sergideki resimler, Doğan'ın 141 gün tutuklu kaldığı cezaevi günlerinden geriye kalanlar. Doğan hapiste kaldığı günlerde 60 resim çizmiş. Bu salonda ancak 20'sini sergiye koyabilmiş.
"Son bir buçuk yılda çatışmaların yaşandığı bölgelerde gazetecilik yaptım ve yaşananların birebir tanığı oldum. Her gün ölüm haberlerini yapıyorduk, olay aynı, yer aynı ama isimler farklıydı. O kadar çok ölüm haberi yapıyorduk ki okuyucu sanki aynı olayı tekrar tekrar yaşıyorduk gibi, insanlar acıyı, katliamı kanıksamaya başladı. Bende de aynı duygu oluştu. Bu yüzden şahit olduğum tüm olayların haberleri yerine çizimlerini yapmaya başladım, çünkü bu insanların daha çok ilgisini çekiyordu."
Zehra, hapiste karşılaştığı kadınların hikayelerine kendi yorumunu da katarak 60 tablo çizmiş. Elinde bayrak olan kadın tablosunun hikayesini anlatıyor:
"Nusaybin'de evi bombalanınca bayrakla çıkan yaşlı bir kadın vardı, evini terk etmek istemiyordu. Ancak evi yıkılmak üzereyken elinde bayrakla çıktı. İlerlemiş yaşına rağmen, evini terk etmediği için tutuklandı, şu an ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor.
Bir kadın cenazesi taşıyan tablom da yine Nusaybin'de çatışmalarda yaşanan gerçek bir olayın hikayesi."
23 Şubat'ta Zehra Doğan'ın tutuksuz yargılandığı davanın karar duruşması yapılacak.
Savcılık, haberlerinden beraat isterken, yaptığı resimlerden dolayı halkı kin ve nefrete sürüklediği iddiasıyla Zehra hakkında 4 yıl hapis cezası istiyor.
"Bir resim, sanat çalışması insanları nasıl kin ve nefrete sevk edebilir, çok şaşırdım. Sanatçılar zaten protesttir, eğer protest olmazsa zaten sanat olmaz. Hele burada tanık olduklarını sanat diliyle ifade etmeye çalışan sanatçılar, protest olmadan nasıl eser üretebilirler ki, çünkü yaşananlar normal şeyler değil. Ben de bu toprakların insanıyım ve ürettiğim sanat da haliyle protest. Tarjikomik bir durum ve ben resimlerimden dolayı dört yıl hapis cezasıyla yargılanıyorum şimdi."