"Kayyum demek hırsızlık demektir, direnişimiz sürecek"
Basın açıklaması şöyle:
Ne yazık ki iktidar eliyle modern bir şark ıslahat planı ortaya konmuştur. Kürdün dilini yok sayan, kültürünü, varlığını yok sayan anlayış şimdi de Amed’de Mardin’de olduğu gibi siyasi irademizi yok sayıyor. Son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, her kim ki bizim AKP-MHP faşizmiyle uzlaşacağımızı zannediyorsa, her kim ki bizim kayyum darbesiyle uzlaşacağımızı sanıyorsa yanılıyor. Eylemlerimiz sürecek. Bugünden yarına da direnişimiz devam edecektir. Kayyım nedir? İktidar ve onun İçişleri Bakanı Kürt halkına, ‘Sen kendini yönetme ehliyetine sahip değilsin. Seni yönetmek için biz kendi adımımızı atıyoruz’ diyor. Kayyım demokrasinin reddidir, insan haklarının, temel hak ve özgürlüklerin, bir halkın kendi kendini yönetme hakkının reddidir. Bu nedenle kayyuma karşı direnişimiz sürecek. Her sözü ağızlarına aldıklarında milli iradeden bahsedenler, başta AKP Genel Başkanı Erdoğan olmak üzere her zaman milli iradeden dem vuranlar burada açıkça milli iradeyi katletmeye çalışıyorlar, açıkça bir gasp suçu işliyorlar. Amed halkı ve bütün Kürt halkı kayyum zulmüne gereken cevabı vermekten geri durmayacaktır. Kayyumun ne olduğunu anlamak için Diyarbakır’ı nasıl yönettiklerine bakalım. Yüz binlerce liralık tatlı, çerez siparişlerini hatırlayalım. O banyoyu hatırlayalım. Kayyumlar nerede iş yaptılarsa arkalarında korkunç bir borç yükü bıraktılar. Bu para, senin benim paramdır, bizim halkımızın parasıdır. Kayyum demek hırsızlık demektir. Bugün birileri çıkmış diyor ki; ‘AKP’li bazı kalemşörler bölgede halkın zaten siyasi eğilimi dikkate alınmamalıymış, zaten halk cahilmiş. Evvel Allah Kürt halkı daha önceden olduğu gibi bundan sonra kimin cahil olduğunu, kimin politik kimliğe sahip olduğunu, kimin kimliği, onuru, tarihi, kültürü için bedel ödediğini ve ödeyeceğini dün gösterdiği gibi bugün de gösterecek.
"Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz"
Kürt halkının siyasi iradesini yok sayanları bilin ki yok sayacağız. Bugün bu kayyum zihniyetinin temel sebebi aslında bu zevatın güçlü olması değildir, tam tersine güçsüzlüğüdür. AKP-MHP faşist koalisyonunun çaresizliğiyle karşı karşıyayız. Orta Doğu’da kitlenmiş bir siyasi durum, dış politikada yere çakılmış bir siyaset, bir taraftan bu ülkenin tarihinin gördüğü en büyük ekonomik krizle ülke çalkalanırken işte Kürt meselesinde de üretmeye çalıştıkları çözüm bu. Bir taraftan kamuoyunda yeniden bir çözüm süreci başlar mı derken işte iktidar kaosu artırmak suretiyle iktidarda kalmaya niyet edeceğini bir kez daha gösterdi. Kasım seçimlerinde nasıl ki kaostan medet uman, yine kaotik bir süreci Kürt meselesi üzerinden çekmek suretiyle siyasi iktidarına devam edeceğini zannediyor. Yapma yok. Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz. Sizin siyaseten hiçbir meşruiyetiniz demokratik olarak kalmamıştır. Bunu iyi bilin. Dün kayyumu halkımız nasıl süpürdüyse eyvallah yine süpürmeyi biliriz. Aynı şeyi yapı da, ondan farklı sonuçlar doğacağını zannetmek ahmakların harcıdır. Eğer yaparsanız bunun cevabını da en net biçimde alacaksınız. Direnişimiz sürecek, eylemlerimiz sürecek kayyumu kabul etmiyoruz. Seçilmişlerin seçildikleri yerden uzaklaştırılmasını kabul etmiyoruz. Kayyum da gidecek, AKP-MHP faşist koalisyonu çöp sepetine göndereceğiz."
Barzani'ye çağrı: Tutum sahibi ol; bu kirli politikalar karşısında tek irade olalım
Basın açıklaması'na Leyla Güven tarafından devam edildi. Güven, yaptığı konuşmada Neçirvan Barzani'ye tutum sahibi olma çağrısında bulunarak, "Geçmişte ne kadar acı yaşadıysak ittifak ve birlik sağlayamadığımızdan kaynaklıdır. Bu kirli politikalar karşısında tek bir irade olalım" dedi.
"AKP-MHP iktidarı bu kayyumu açıklayamıyor. Çünkü gerçekten halkın iradesine darbedir. Biz de geçmişte belki yetersiz kaldığımız konular vardır ama bunun karşısında bugün her gün eylem her gün direniş diyeceğiz. Karşıdan bizi izleyenler şunu çok iyi bilsinler ki FETÖ’cülerin Kürt halkı üzerinde sürdürdüğü zulmün geldiği sonucu görüyoruz. Ya akıllarını başlarına alsınlar ya da bu direnişin altında kalacaklar. Bugün Türkiye Suriye gibi olamamışsa bu Kürt halkının sağduyusundan kaynaklıdır. Bundan sonra irademizi ortaya koyacağız. Bu kayyumların burada asla kalamayacağını ortaya koyacağız. Bu direnişi yükselteceğiz. En büyük desteği de biz yine Türkiye halklarından bekliyoruz. Sayın Barzani’den de tutum sahibi olmasını bekliyoruz. Geçmişte ne kadar acı yaşadıysak ittifak ve birlik sağlayamadığımızdan kaynaklıdır. Biz çağrı yapıyoruz; bu kirli politikalar karşısında tek bir irade olalım."
TOMA ile müdahale edildi; 5 kişi gözaltına alındı
HDP'li milletvekili baygınlık geçirdi
Gazeteciler darp edildi
Yerine kayyım atanan Mızraklı: Hukuk önünde itiraz yolu açıktır
TIKLAYIN - Selçuk Mızraklı: Görevden alınmasaydık 73 trilyon lira borcun nasıl oluştuğunu açıklayacaktık
Mızraklı: Bir daha seçim yapılacak olursa yüzde 75'le kaybederler
Mızraklı, başka bir medya kuruluşuna yaptığı açıklamada da şunları kaydetti:
"En ağır baskı, en ağır kuşatma koşullarında seçimler yapıldı. Yüzde 64'lerle seçimi kaybettiler. Dolayısıyla bugün bir daha seçim yapılacak olursa yüzde 75'le kaybederler. Yaptıkları işler kamuoyunda ilgi görmüyor. Sizin zor unsuru ile, baskı ile sağlamış olduğunuz bir takım pozisyonlar zehirli pozisyonlardır. Bu kararı evrenleri de zehirleyecektir. Demokratik sisteme olan güveni zayıflatacaktır. Herkesin her siyasi çevrenin bu meseleye bu minvalde bakması ve yurttaşlık hukuku gereği iradesini yansıtması, onurunu savunması gerekir. Bu savunma bulundukları her yerde itirazlarını yükseltebilecekleri her biçimiyle doğrudur, haklıdır. Bu biçim demokratik protestonun en makul, en etkili biçimleriyle devam etmelidir.
"Yerel seçimlerde kimseye borç vermedik, bir tutum ortaya koyduk; demokrasi vicdanı olan herkesin karşı görüş bildirmesi gerekir"
Öte yandan Özgürüz'ün, "CHP’ye bir mesajınız var mı?" sorusunu yanıtlayan Mızraklı, "Dedik ki AKP MHP iktidar blokunun bu tutumuna karşı demokrasi değerlerine yaslanan yerlerdeki adayları destekleyeceğiz dedik. Biz burada kimseye borç vermedik. Demokrasi değerleri açısından bir tutum ortaya koyduk. Ve adeta can suyu yaklaşımıydı bu. Bu borç değil, bir değer aktarımıydı. CHP oldum Saadet Partisi olsun kim olursa olsun demokratik anlayışa sahip olan tüm kesimlerin bu duruma karşı çıkması gerekir" sözlerini kaydetti.
"Demokrasi vicdanı olan herkesin karşı görüş bildirmesi gerektiğini" ifade eden Mızraklı, "Geçmişte AKP’nin kapatılması konusu da ve Meclis’te başörtüsüyle ilgili yasal düzenlemeler geldiğinde de biz demokratik çerçeveler içerisinde hakka, özgürlüğe çağrı yapmıştık. Bugün burada yaşanan hak gasbı ortadan kaldırılıncaya kadar, bu mekanizma bir bütün olarak değişinceye kadar bu protesto devam edecektir. Sesiz kalırsak sadece yerel yönetimlerdeki varlığımızı değil insanlık vicdanımızı yitiririz. Eğer sessiz kalırsak çocuklarımızın ileride aydınlık ve güçlü bir Türkiye ile buluşması güçleşir. Herkese görev başına çağırıyorum" dedi.
"Onlara teşekkür etmeliyim, kirli yüzlerini açık bir şekilde ortaya koydular"
Oturma eyleminde bulunan vatandaşlardan biri Özgürüz'ün mikrafonuna şu açıklamalarda bulundu:
"Şu an yaşanan rezilce bir durum. Kendileri için hak gördükleri bütün olumlu şeyleri başkaları için kesinlikle tahammülleri yok. Burada yaşanan açık hak ihlalidir. Bir anlamda onlara teşekkür etmem gerekiyor, kirli yüzlerini açık bir şekilde ortaya koydular. Siz dinden bahsediyorsanız gelin hakka hizmet edin. Siz seçimi burada kaybetmişsiniz, size kimse oy vermemeli, burada yüzde 70 oranında seçilen bir belediye başkanını görevden almak haydutluktur. Kendisine yeri dar ediyorsunuz."