TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Dışişleri Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, sunum yaptı. Gelecek Partili Kani Torun, Gezi Davası hükümlüsü Osman Kavala ve eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarının tanınmamasının Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilediğini vurgulayarak; "Türkiye AİHM’in zorunlu yargı yetkisini erken dönemde kabul ederek uluslararası hukuk standartlarına olan bağlılığını ilan etmiştir. Ancak özellikle son yıllarda çıkan bazı kararlara uymama konusunda ısrarlı olduğunu görüyoruz. Özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konusundaki tutum ülkemizin uluslararası prestijini olumsuz etkilemektedir" dedi. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Kürt sorunun bölgesel ve uluslarası bir sorun olduğuna dikkati çekerek; "Türkiye, birçok çatışmalı bölgede arabulucu gibi roller üstleniyor. Aynısını burada da uygulamasını bekliyoruz. Kuzeydoğu Suriye'de, Rojava'da uygulamasını bekliyoruz. Dış ve iç siyaset yıllardır iç içe geçmiş vaziyette. Bunun etkilerini daha çok görür olduk. Suriye Kürt'leri, Suriye muhalefeti içinde en güçlü ve en örgütlü toplumsal kesim. Suriye Kürt'leriyle diyalog kurmadan nasıl Kürt - Türk ittifakını gerçekleştirebilirsiniz?" ifadelerini kullandı.
Komisyon, AKP Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu’nun 2025 yılı bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları ile AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Sayıştay raporu görüşmeleri başladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Bakanlığın bütçesine ilişkin sunumunu tamamladı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde, F-16 tedarik sürecinin sözleşme ile sonuçlandırıldığını belirterek; yeni ABD yönetimi ile yapıcı bir diyalog kurulmasının hedeflendiğini söyledi. Türkiye'nin İsrail ile ticari ilişkilerinin devam ettiğine dair eleştirilere değinen Fidan, "Mayıs ayında İsrail ile ihracat ve ithalat işlemlerini durdurmuştuk. Ayrıca İsrail’e silah ambargosu uygulanmasının BM Güvenlik Konseyi tarafından gündeme alınmasını teminen BM’de bir girişim başlattık. Bu çerçevede hazırlanan ortak mektup, 52 ülkenin ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi imzasıyla 1 Kasım’da tevdi edildi. İsrail’e silah satışının durdurulması için çabalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı. |
"Öğrencilerimiz bile AB ülkelerine vize alamıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor"
Fidan'ın sunumu ardından CHP grubu adına Namık Tan söz aldı. Türkiye vatandaşlarının yaşadığı vize sorununa dikkat çeken Tan, Avrupa Birliği'ne ne taviz verilirse verilsin vize sorunun devam ettiğini vurgulayarak; Rusya ve Ukrayna savaşı ile Orta Doğu krizinde Türkiye'nin sadece taraf gibi durduğunu gündelik taktiklerle dış politikanın "idare" edildiğini söyledi. Tan, konuya ilişkin sözlerine şöyle devam etti:
"Dış politikanın yurttaşı pek ilgilendirmediği, seçim sonuçlarına pek etki etmediği söylenir. Ancak dış politikanın yurttaşı ilgilendiren tarafı cebinde taşıdığı pasaportun gücü, vizesiz yahut kolaylıkla vize alarak seyahat edebildiği ülke sayısıdır. Bugün iş insanlarımız, bilim insanlarımız, sanatçılarımız, üniversite öğrencilerimiz bile AB ülkelerine vize alamıyor, ayrımcılığa maruz kalıyor. Dünyada pasaportların gücü endeksinde düştüğümüz küme; adalet, özgürlük, ekonomi alanlarında düştüğümüz hangi kümeyse onunla aynı. Al-ver, kısa günün kârı zihniyetiyle sığınmacılar konusunda AB’ye ne taviz verilirse verilsin, vize mengenesi sıkılmaya devam ediliyor. Dünyada vatandaşlarımızın bir zamanlar gördüğü saygının çok uzağında muamelelere maruz kalması, dış politika tercihlerinizin, ya da politikasızlığınızın, ülkemizin itibarını nereden nereye getirdiğinin apaçık göstergesidir."
"Filistin meselesinde o denli Hamas yanlısı olduk ki sözümüz dinlenmez oldu"
Tan, İsrail ile ticaretin devam edilmesine ve Hamas desteğine ise şu sözlerle tepki gösterdi:
"Filistin meselesinde o denli Hamas yanlısı olduk ki sözümüz dinlenmez oldu. İşi Hamas'ı Kuvayi Milliye ile bir koymaya dek vardırdık. Bu arada İsrail ile ticareti durdurduğumuzu iddia ettik. Bu ikili oyuna şahit olup dile getirenlere de bağırıp çağırıyorsunuz. Bu basit ölçütlere göre ele alırsak Ukrayna ve Filistin dosyalarında önceliklerimizin ne olduğu anlaşılmıyor. Her iki savaşın da durmasını istediğimizi, barış istediğimizi yineleyip duruyoruz. Kimse çıkıp da savaşın devam etmesini istediğini söyleyecek değil haliyle. Her iki savaşın da saldırgan tarafı belli. Saldırganlar saldırmaktan vazgeçerlerse savaş bitecek. Demek ki barış ancak saldırganlar durmaya ikna edildiklerinde ama onun da ötesinde veya sonrasında savaşı başlattıkları tarihteki sınırlarına geri çekilmeye razı olduklarında bitecek. Öyleyse saldırganlar nasıl durdurulacak? Savaşan taraflara “önce durun, aranızda konuşmaya başlayın, biz de size konuşma zemini, ortamı, olanağı sunalım” çağrısında bulunmanın da olumlu hatta zorunlu bir ilk adım olduğu ileri sürülebilir. Bu düzleme erişmek hiç yoktan iyi değil midir? Öyleyse, o yönden bakalım."
"Siz ne ara Meclisimizden habersiz olarak bir yerlere savaş ilan ettiniz?"
Fidan'a "Ben bir savaştayım" sözlerini hatırlatan Tan, şunları söyledi:
"Sayın Bakan habire ‘liderler diplomasisi’ diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a methiyeler düzmeyi görevi benimsemiş. Oysa ‘liderler diplomasisi’ demek kimseye hesap vermeden başına buyruk davranmak, mesela gidip Rusya’dan iki buçuk milyar dolara S-400 hava savunma sistemi alıp, sonra Türkiye’yi F-35 programından attırmak, F-16 ve Eurofighter uçak alımında düşkün duruma sokmak, bölgemizdeki şu kıyamet gibi ortamda hava savunma sistemsiz bırakmak değildir. İkinci örnek Filistin konusu. Bir hafta önce Sayın Bakan verdiği bir mülakatta Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılara bir baba olarak yaklaşımına ilişkin soruyu rahatlıkla “Ben bir savaştayım” diyerek yanıtlayabiliyor. Ben de bu kürsüden Sayın Bakana sormak isterim: Sayın Bakan siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanısınız. Dolayısıyla siz dünya için bizzat Türkiye Cumhuriyeti demeksiniz. Ağzınızdan çıkacak her söz, bütün bir ulusu bağlar. Biz savaşta mıyız? Savaştaysak hangi ülkeye karşı, kimin yanında, ne uğruna, ne zaman savaşa girdik? Savaş kararı alınacak yer burası yani yüce Meclisimiz değil mi? Siz ne ara Meclisimizden habersiz olarak bir yerlere savaş ilan ettiniz? Filistin meselesinde o denli Hamas yanlısı olduk, o denli Filistin meselesini Hamas davasına eşitledik ki sözümüz duyulmaz, dinlenmez, ciddiye alınmaz oldu."
Fotoğraf: ANKA Haber Ajansı
"AB'nin yolu Kıbrıs'tan geçiyor"
Kıbrıs'ta iki devletli çözümün ab kapılarını Türkiye'ye kapattığını belirten Tan, "Biz kabul etmesek de AB'nin yolu Kıbrıs'tan geçiyor. 15 Kasım'da Genel başkanımız Sayın Özgür Özel'in ziyaret ettiği KKTC'yi bizden başka kimseye tanıtamadık. İkili devletli çözüm önerisiyle yola çıkmamız muhattaplarımız, müttefiklerimiz nezdinde ikna edici olamıyor" ifadelerini kullandı.
"Kayyım atamaya devam ederseniz; Irak ve Suriye'de kurmaya çalıştığınız derme çatma oyundan da fayda gelmez"
Tan, iktidarın Irak ve Suriye'deki Kürtlerle ilişkilerine dikkat çekerek; "Genel başkanımız Kürtlere Türkiye'nin ev sahibi olmayı teklif ediyorum derken eşit cumhuriyeti teklif ediyordu. Ama siz Esenyurt Belediyesine kayyım atamak gibi güç gösterisinde bulunmaya kalkarsanız sizin Irak ve Suriye'de kurmaya çalıştığınız derme çatma oyundan da fayda gelmez" dedi.
Filistin'e inşaat malzemesi ihracatında dikkat çeken artış
Saadet-Gelecek Grubu adına konuşan Gelecek Parti Bursa Milletvekili Kani Torun, Ticaret Bakanlığı'nın İsrail ile ticareti durdurduğuna dair açıklamasının ardından Gazeteci Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı "Filistin'e ihracat" belgelerini gündeme taşıdı. Torun, Filistin'e inşaat malzemeleri ihracatı yapıldığını vurgulayarak şunları aktardı:
"Ticaret Bakanlığı, 2 Mayıs 2024'te İsrail ile tüm ticari ilişkilerin durdurulduğunu duyurmuş ve İsrail hükümeti Gazze'ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verene kadar bu tedbirlerin kararlılıkla uygulanacağını belirtmiştir. Bu kararın ardından Türkiye'nin Filistin'e yönelik ihracatında dikkat çekici bir artış yaşanmıştır.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Temmuz 2024'te Filistin'e yapılan ihracat, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde bin 180 artarak 119,7 milyon dolara ulaşmıştır. Bu artış, özellikle demir-çelik ve çimento gibi inşaat malzemelerinde yaşanmıştır. Demir-çelik ihracatı yüzde 51,756, çimento ihracatı ise yüzde 453,680 oranında yükselmiştir. Kimse bize Gazze’de yaşanan soykırım sırasında bu ani ticaret artışının normal olduğunu anlatmaya kalkmasın. Filistin’deki işbirlikçiler aracılığıyla bu mallar oradan İsrail’e gönderiliyor. Bu konu Meclis'te her konuşulduğunda bir iki tane metin ve ezber sloganlar ile cevap verilmektedir. Bu ticareti limanlarda protesto eden genç kardeşlerimiz hem sert muameleler görmekte hem de gözaltına alınmaktadır."
"Kavala ve Demirtaş'ın tutumu ülkemizin uluslararası prestijini olumsuz etkiliyor"
Torun, Türkiye'nin AİHM kararlarını tanımayarak Gezi Davası hükümlüsü Osman Kavala ve Eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğunun Türkiye'nin prestijini olumsuz etkilediğini belirterek şunları söyledi:
"Türkiye AİHM’in zorunlu yargı yetkisini erken dönemde kabul ederek uluslararası hukuk standartlarına olan bağlılığını ilan etmiştir. Ancak özellikle son yıllarda çıkan bazı kararlara uymama konusunda ısrarlı olduğunu görüyoruz. Özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konusundaki tutum ülkemizin uluslararası prestijini olumsuz etkilemektedir. Avrupa Konseyi ile ilişkilerin derinleştirilmesi ile Türkiye hem bölgesel hem de küresel anlamda daha güçlü bir konum elde edebilir. İlişkilerin sorunlu ilerlemesinde öne sürülen milli güvenlik, terör, iç siyasete müdahale gibi konular bilakis evrensel insan hakları kurallarının iç hukukumuzla entegre olduğu ölçüde çözülecektir."
Genel Müdürlük sayısının arttırılması
Dışişleri Bakanlığı bünyesinde genel müdürlük sayısının artmasına da dikkati çeken Torun, "Birkaç ay önce yapılan düzenlemede Genel Müdürlük sayısı artırıldı. Hedef, daha fazla hizmet biriminin yoğunlaşmayı, yoğunlaşmanın da o alanda uzmanlaşmayı getirmesiydi. Merkezde bu plan bir nebze olsun geçerli olabilir ancak sahada uzmanlaşmayı hayata geçirecek adımın bu olmadığını ifade etmek isterim. Sahada çalışan arkadaşlarımızın görev değişimleri yaşam standartlarına göre düzenlenen sistem ile yapılmaya devam etmektedir. Kurum dışından yapılan bazı atamalarda Büyükelçiliğin bir hediye gibi taltif edilmek istenenlere dağıtılması işlemine bir son verilmesi gerektiğini düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
ABD seçimleri ve Trump'ın A takımı
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, ABD'de seçimlerine ilişkin olarak yaptığı açıklamada Trump'ın savunduklarıyla Türkiye'nin değerlerinin farklı olduğunu vurguladı. Ağbaba, "Ancak sizin taraftan yazan, çizen çok mutlu seçimi kendi kazanmış gibi. Trump'ın mektubu biliniyor ve hala sergileniyor. Kurduğu kabine Türkiye, Filistin düşmanı. Siz daha iyi bilirsiniz, istihbaratçısınız. Geçen A Haber izledim. Onlar biliyorsunuz; bizimle ilgili belgesel yapmayı severler. Programa katılmışsınız ve orada ABD ile Türkiye arasındaki en önemli konunun FETÖ olduğunu söylemişsiniz. 15 Temmuz'da tamamen koptunuz eski dostlarınızla. Programda PYD konusunda da değinilmiş. İki konuda da ABD olumlu bir adım atmıyor. Siz ABD ile ilişkilerimizin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?" dedi.
Suudi Veliaht Prens Salman'ın Türkiye ziyareti: Hiç vidanınız sızlamadı mı?
Suudi Veliaht Prensi Salman'ın Türkiye'ye gelmesine ilişkin ise Ağbaba, "Sazlı sözlü yemek verildi. Siz de katıldınız. Topraklarımızda işlenen siyasi cinayetten hem ülkemiz hem dünya haberdar oldu. Kaşıkçı öldürülüyor, kıyafetleri başkasına giydirilerek dublör gibi gezdiriliyor. bu cinayeti çözen sizsiniz, istihbarat. Bu cinayet üstümüze kalabilirdi. Siz hem karşılamada hem uğurlamada vardınız. Bu katliam emrini veren de karşıladığınız Veliaht Prens. Hiç vicdanınız sızlamadı mı?" ifadelerini kullandı.
Vize krizi
Vize krizine de dikkat çeken CHP'li Ağbaba, "Dünyadaki en itibarsız pasaporta sahibiz. Dünyada 63. sıradayız. Çocuklar doktora vizesi alıyor; gidemiyor" dedi.
"İsrail Türkiye'ye saldıracak dediniz, NATO toplantıya çağırıldı mı?"
İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş, "İsrail, Türkiye'ye saldıracak" söylemlerini değerlendirerek; "Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sizden İsrail'in Türkiye'ye saldıracağını duyduk. Devletin böyle üst düzey yetkililerinden bu açıklamalar gelince tertiplenmenin buna göre hızla değiştirilmesi beklenir. Orduda bizim farkettiğimiz yeni bir hareketlilik yok veya NATO toplantıya çağırıldı mı? Bunlara cevap bekliyorum" şeklinde konuştu.
Bakan Fidan'a tasarruf tedbirleri hatırlatıldıCHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, komisyonda söz alarak Bakan Fidan'a milletvekillerine, gazetecilere dağıtılan ikramları göstererek, "tasarruf tedbirlerini" hatırlattı. Bakırlıoğlu, "Bu lüks, kocaman kutuyu açıyoruz içinde üç tane şey var. Bunları siz ikram ettiyseniz; tasarruf tedbirlerini hatırlatmak isterim" dedi. |
Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı'na bakanlıktan bütçe veya taşınmaz verildi mi?
Bakırlıoğlu, Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı'na ilişkin olarak vakfın üniversite kurma yetkisi hatırlatarak; "Kanuna göre; vakıf üniversite kurabiliyor. Siz envanter ve bütçeden bir şey verilmediğini söylediniz. Doğru mu?" diye sordu.
Bakan Fidan'ın "Vermedik, vermeyeceğiz" demesinin üzerine Bakırlıoğlu, şöyle devam etti:
"Kanunun 3. maddesi vakfın faaliyetlerini düzenliyor. 3. maddenin b bendinde bakanlığa ait veya tahsisli olup güncel olarak ihtiyaç olmayan taşınmazların vakıf tarafından kullanılabileceği yazıyor. Bu yapılabilir. Siz imza atmamış olabilirsiniz, niyetiniz olmayabilir ama sizden sonra koltuğa oturacak bakan bunu yapabilir."
"Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı, adeta bakanlığa paralel yapılanma"
CHP İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli de Dışişleri Teşkilatı Güçlendirme Vakfı'na ilişkin eleştirilerde bulunarak vakfın şu ana kadar ne yaptığının açıklanmasını istedi. Türeli'nin vakfa dair ifadeleri şöyle:
"Bu konuda ciddi itirazlarımız olmasına rağmen yasalaştı. Bu konudaki kanun teklifi geldiğinde bir amaç vardı. Faaliyetlerin güçlendirilmesi personel yetiştirme amacı vardı. Bunlar kamu görevi. Adeta paralel bir dışişleri bütçesi oluşturuyorsunuz. Kurulacak vakfın o kadar geniş bir faaliyet alanı var ki. Yurtiçi, yurtdışı taşınır almak ve satmak, vakfa yükseköğretim kurma yetkisi verilmiş ayrıca vize aracılık hizmet gelirinin bir kısmının bu vakfa bırakılması söz konusu. Bir diğer itiraz da Sayıştay denetimi dışında kalmasıydı. Şu ana kadarki vakfın faaliyet alanı nedir? Ayrıntılı açıklama yaparsanız memnun olurum."
Bakan Fidan'a AB perspektifi sorusuTüreli, AB üyelik sürecine dair son durumu ve Bakan Fidan'ın AB perspektifini sorarak şöyle devam etti: "Sunuşunuzda temaslarda AB'den beklentilerinizi aktardınız. En son açıklanan AB Komisyonu 2024 raporu var. Türkiye'yi demokrasi, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler konusunda ciddi eleştiriyor. AP'nin de ciddi eleştirileri var. AİHM kararları uygulanmıyor. AB'ye ilişkin perspektifiniz ne? Onların da tutarlı bir tutumu olmadığını biliyoruz ancak bu konuda ne yapacağız?" |
"F35 savaş uçağı projesinden çıkarılmıştık, 1.4 milyonluk ödememizi geri alıyor muyuz?"
Türeli, Bakan Fidan'ın sunuşunda 'F16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık' sözlerini hatırlatarak, S400 ve F35 konusunu da gündeme getirdi. Türeli, şunları söyledi:
"Sunuşunuzda 'F16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık' dediniz. Sözleşmenin şartları kapsamı neler? S400 konusu ne oldu? F35 savaş uçağı projesinden çıkarılmıştık, 1.4 milyonluk ödememizi geri alıyor muyuz? Bu konular çok kapalı ifadelerle geçilmiş. Geniş diplomasi ağına sahip olmak tabii güzel bir şey buna itirazımız yok. Fakat diplomasinin Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişmişliğiyle desteklenmesi gerekiyor. Burada sorunlar var. Eğitim ve sağlığa ilişkin kriterlerin de yer aldığı BM raporunda 45. sıradayız. Her yere gidiyoruz değil konu bunun desteklenmesi lazım. Ciddi bir ekonomik kriz içindeyiz. Cari açık alıyoruz, dış borcumuz artıyor. BRICS konusu nedir? Üye olduk mu ne yaptık biz açıklar mısınız? Bunlar da kamuoyunun beklediği, merak ettiği konular."
"Kürt sorunu, Orta Doğu'da yayılan ve güçlenen bir sorun"
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, iktidarın Kürt sorununa dair etkin çözümler sunmadığı eleştirisini aktardı ve şunları söyledi:
"Belirsizlik çağında güçlü politika ortaya koyma iddiası çok iyi geliyor kulağa tabii ama bunu ortaya nasıl koyacağız? Son günlerde ne duyuyoruz; Türkiye nasıl güçlenir, sorunlarını nasıl çözer? Geleneksel güvenlik eksenli politikalar mı izleyecek? En çok bu merak ediliyor. En büyük konu ise Kürt sorunu. Haklar ve özgürlükler meselesinden bahsederken geriye dönüp bakmak zorundayız. Kürt sorunu bölgesel bir sorun. Orta Doğu'da yayılan ve güçlenen bir sorun. Bize dağıttığınız kitapçıklarda bunu göremedik. Türkiye, birçok çatışmalı bölgede arabulucu gibi roller üstleniyor. Aynısını burada da uygulamasını bekliyoruz. Kuzeydoğu Suriye'de, Rojava'da uygulamasını bekliyoruz. Dış ve iç siyaset yıllardır iç içe geçmiş vaziyette. Bunun etkilerini daha çok görür olduk. Suriye Kürt'leri, Suriye muhalefeti içinde en güçlü ve en örgütlü toplumsal kesim. Suriye Kürt'leriyle diyalog kurmadan nasıl Kürt - Türk ittifakını gerçekleştirebilirsiniz? Bu sahicilikle yaklaşmadan biz Kürt - Türk ittifakını güçlendirme meselesini nasıl konuşabiliriz? Koşul siyaseti için söylemiyorum tespitte bulunuyorum."
"Filistin direnişindeki tek muhattabınız Hamas mı?"
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı ise Bakan Fidan'a şu soruları yöneltti:
"Trump dönemi ekonomik tehditlerden Türk yargısına müdahaleye çeşitli sancılarla geçti. AKP, Trump'ın tekrar seçilmiş olmasından gayet memnun. Türkiye ile ilgili gerçekçi beklentiniz nedir?
AA'nın Editör Masası'nda S400'lerle ilgili 'ayakbağı' ifadesini söylüyorsunuz. Sonra yaratıcı formüllerden bahsettiniz. Bu yaratıcı formüller ne?
ABD basınında S400'lerin Türkiye tarafından sınırlı kullanımına dair iddialar var. Bu doğru mu? Sınırlı kullanım teklif edildiyse nedir bu?
ABD'deki yönetim değişimi F16'ların modernizasyon takvimini ya da Almanya'daki seçimler Eurofighter takvimini etkiler mi?
Hamas'ın üst düzey yetkililerinin Türkiye'ye geldiği yazıldı. Dışişleri yalanladı. Hamas'ın siyasi bürosunun Türkiye'ye taşınması noktasında hazırlık var mı? Filistin direnişinde tek muhattabınız Hamas mı? Filistin direnişinin Hamas'la başlamadığını ve Hamas'tan sonra da süreceğini öngöremiyor musunuz?
MHP lideri Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısı var. Partimiz bu çağrıya itiraz etmedi. Yapılan çağrıdan siz ya da partiniz önceden haberdar mıydınız? Bu çağrının içeriğini, şeklini Suriye ve Irak'la ilişkide nereye koyuyorsunuz?"
CHP'li Bankoğlu, Ulusal Ajans'ın dağıttığı fonlara dikkat çekti
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Dışişleri Bakanlığı'na bağlı çalışan Ulusal Ajans'ın AB fonlarını dağıttığı dernek ve vakıfların iktidara yakın, cemaat, tarikatlardan seçildiğini belirterek şunları aktardı:
"100 milyonlarca eurodan bahsediyorum. Hibe olarak dağıtan bir kurum. Kime gidiyor bu fonlar? 2024 - 2025 fonlarının çoğu AKP'ye yakın derneklere, vakıflara hatta tarikat ve cemaat derneklerine de gidiyor. Hibeler kapış kapış bu derneklere dağıtılmış işinize gelince derneklere foncu deyip suçladınız meğer gerçekten foncu olanlar sizin partinizmiş. Ensar'dan, İlim Yayma'dan, TÜGVA'dan, TÜRGEV'den bahsetmiyorum bile bunlar zaten devletin tüm olanaklarından faydalanıyorlar. Sayısız örnek var. Mesela dijitalleşme projesi. Projenin amacının okuyunca kulağa mantıklı geliyor. Fonu İlahiyatlar Derneği almış. Dernek sayfasında Erdoğan'ın, Erbaş'ın fotoğraflarından başka bir şey neredeyse yok. İKADDER fon almış. Hani feminist dernekler foncuydu?
İklim Dostu Sağlık İnovasyonları için sizin çok sevdiğiniz cemaatin vakfı bir fon alıyor. Bizim dünyevi şeylerle ilgimiz yok diyor ama AB'den fon alıyor. Hatta Sağlık Bakanlığı da çok seviyor bu cemaati.
2023 yılı kapsamında 119.9 milyon euroluk bütçeniz var. Kabul desteği alan bu projeler ne durumda? Kim denetliyor, nasıl denetliyor? Bağımsız denetçiler var diye açıklamalar yapılıyor tabii... Bu neyin bütçesi, neyin denetimi? Bunları kimse takip etmiyor mu sanıyorsunuz? Avrupa, fonlarını takip ediyor."