Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi dolduktan sonra AKP'nin başına geçip geçmeyeceği konusunda belirsizlik devam ederken, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak "Gül, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacağına, tecrübesi ile, çevresi ile bir mekik diplomasisi başlatsa, fevkalade büyükelçi ünvanı ile Cumhurbaşkanını, aynı zamanda yerine göre Başbakan ve Dışişleri Bakanını temsil ederek Müslüman ülkeler ve halklarla temas kursa" önerisinde bulundu.
Dilipak'ın "Yeni bir dünya mümkün" başlığıyla yayımlanan (21 Temmuz 2014) yazısı şöyle:
Geçtiğimiz günlerde bazı Asya ülkeleri yeni bir derecelendirme şirketi kurmak için harekete geçmişlerdi.
Şimdi yeni bir haber daha geldi. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS ülkeleri, küresel finans sisteminde daha etkin rol oynamak için bir uluslararası para fonu, bir de yardım fonu kurma kararı aldı. Yakında yeni bir sanal para çıkarsa şaşmamak gerek. Pekala olmayan bir para, bölgede uluslararası ticarette ölçü olarak kullanılabilir..
Zaten yeni kuşak bitcoinler yakında piyasaya çıkar..
İş bu noktaya gelince, uluslararası faiz ve dolar paritesini belirlemek için yeni bir oluşum da kapıda demektir. LIBOR güvenilmez bir kurum. Bir sürü hileli işlemleri var.. Size şimdiden haber veriyorum. Yakında Finansal Tetikçilikle Mücadele Platformu çalışmalarına başlayacak.. İstanbul’dan, İzmit’ten, Bursa’dan, Mersin’den katılımcılar var..
Bir takım finansal yolsuzluklar yargıya taşınmış durumda.. İş Bankası hakkında, Osmanlı Terakki bankasının varisleri de davacı, Afyon Terakki Bankası’nın varisleri de.. Ve Hilafet fonundan İş Bankası’na aktarılan paraların Diyanet’e aktarılması talebi ile açılan bir dava da var. Sadece bu kadarla kalsa iyi, Mersin’li, CHP’li bir iş adamı da, babasına ait hesapların içinin boşaltıldığı iddiası ile açtığı dava devam ediyor..
Kemercauntrinin müteahhidi Mimar Altay Güney’in Turkishbank aleyhine açtığı dava devam ediyor..
Bankacılık sistemi Türkiye’de de bankada da berbat durumda.. Borsa da öyle.. Finans piyasasının yeniden tepeden tırnağa elden geçirilmesi gerek..
Bankacılık piyasasında dönen dolaplar hakkında eski bir bankacı olan, bu işleri bilen bir dostum var.. Demir İnal, hem global finans piyasası, hem de Türkiye’deki düzeni anlatır bazan.. Dünyada bu işler nasıl oluyor anlamak için “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları - John Perkins”i okumak gerek.. Bir takım uluslararası örgütte bu işin birer parçası.. BM, IMF, NATO, adaletin, barışın, özgürlüklerin koruyucusu değil, kanlı bir düzenin oyuncuları bunlar.. Google ya da Yandex’e adil altay güney yazın zaten ilk sırada onun sitesi geliyor..
Riba zaten haksız kazançtır.. Bankacı tefeciliğe başlamışsa, VIP bir soyguncuya dönüşür.. Para ile herşeyi yapacaklarını zanneder bu adamlar..
Çin ve Rusya’nın başlattıkları bu hamleyi desteklemek gerek. Bu kapı açılmalı ve bu yoldan İslam ülkeleri de yürümeli.
Zaten birilerinin asıl korkusu da bu değil mi? Türkiye İslam dünyasına öncülük ederse, ya onlar mali, iktisadi, kültürel, ortaklıklar kurmaya kalkarlarsa..
Mesela, Abdullah Gül, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olacağına, tecrübesi ile, çevresi ile bir mekik diplomasisi başlatsa, Erdoğan-AK Parti de destek verse.. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı yapmış bir zattan söz ediyoruz.. Erdoğan fevkalade büyükelçi ünvanı ile Cumhurbaşkanını, aynı zamanda yerine göre Başbakan ve Dışişleri Bakanını temsil ederek Müslüman ülkeler ve halklarla temas kursa..
Çok acil bir barış gücüne ihtiyacımız var.. İlk başta bütün İslam ülkelerinin katılması gerekmiyor.. D-8 benzeri bir başlangıçta olur.. Olmuyorsa, bu işin önünde kimler niçin engel oluyor, onu görmüş oluruz.. İslam dünyası kan gölü iken, ve biz hala bir barış gücü oluşturamıyorsak, bunu konuşamıyorsak bile asıl bu halimize yanmalıyız..
Yarın savunma işbirliği anlaşması imzalarız..
Neden İslam ülkeleri kendi aralarında bir adalet divanı oluşturmasın. Hakemlik/arabuluculuk yapar, AİHM mahkemesi, BM İnsan Hakları Komiserliği gibi davalara bakabilir..
Niye din hizmetleri ve dini vakıflar evrensel şurasını toplamıyoruz..
İslam konferansı Suudi vasayatından kurtarılmalı.. Bir eş genel sekreterlik düşünülmeli.. Ya da 6 ayda bir dönemsel dönüşüm sistemine geçilebilir. İslam ülkeleri nafus ve ekonomik büyüklüklerine göre kategorik olarak yönetimde yer alabilir.. Bunun için şimdiden lobi çalışmaları başlatılabilir.. İslam Konferansının, merkezi vesayat altındaki bir ülkede olmamalı.. Suudi Arabistan kamil bir devlet değil..
Varolan bir takım örgütler yeteri kadar aktif değil. Ya da daha aktif hale getirilebilir..
Yavaş yavaş Mekke, Medine, Kudüs gibi kutsal mekanların statüsü ve yönetimi tartışmaya açılmalı.. Sadece İslam ülkeleri ve Müslüman haklar için değil, Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak, insanlık için, dünyamız için, adaletten, barıştan, özgürlükten yana yeni bir dünya düzeni kurulması için daha fazla bir şeyler yapabiliriz.
İslam dünyasının diğer ülkeler ve halklarla her alanda ilişkilerini, geliştirmemiz gerekiyor. Bunlar tek başına hükümetlerin altından kalkacağı işler değil. Gül bu göreve talip olursa, yapılacak çok iş var. Gerekirse Kamu hakemliği onursal başkanlığı gibi bir ünvan da verilebilir kendine..
Sanırım iç politikayı gözümüze çok yaklaştırıyoruz ve arkasındaki ormanı görmüyoruz bazan.
Kuşkusuz güçlü bir Türkiye olmadan bu hayalleri gerçeğe dönüştürmek pek mümkün olmasa da, bu alanda çalışan birileri olmazsa da güçlü Türkiye bir yere kadar. Sonra bir yere gelir tıkanırız. Şimdiden bu konuların da konuşulmaya başlanması gerekir.
Yeni bir dünya mümkün. Bizler kendi aramızda müttehit, dünya mazlumları ve erdemli insanları ile müttefik, değer üreten herkesle nimet ve külfet dengesine dayalı bir şekilde itilaf üzre olmalıyız..
Selam ve dua ile..