Yaşam

Dilek Hanif’in gizli dünyası

Başarılı modacı Dilek Hanif, gizli dünyasının kapılarını araladı ve merak edilen soruları yanıtladı.

19 Ekim 2008 03:00
Başarılı modacı Dilek Hanif, gizli dünyasının kapılarını araladı ve merak edilen soruları yanıtladı.
 
Vatan gazetesiyle röportaj yapan Hanif'in, öncelikli tercih ettiği markaların başında Donna Karan ve Ralph Lauren geliyor. Sayısını bilmiyor ama ayakkabılara ve çantalara karşı zaafı var. Renkli giyinmekten ve üzerinde markaların logolarını taşıyan kıyafetlerden hoşlanmıyor. Gardırobundaki en pahalı aksesuarları ise Hermes çantaları...

Neden Bebek’te yaşamayı tercih ediyorsunuz?

Çok hoş bir tesadüftür bu evi bulmamız. Çünkü Bebek’te her zaman istediğiniz hoşlukta ev bulmanız mümkün olmuyor. Bir yıldır burada yaşıyorum. Evin manzarası ve büyüklüğü çok güzel. Bebek’te olması güzel öncelikle. Çünkü iş yerime olduğu gibi her yere yakın. Sonra tüm hafta sonunu sayfiye yeriymiş gibi eşofmanlarla geçirme şansım var. Bebek İstanbul’un güzel semtlerinden biri, burada olmayı seviyorum. Evim tek katlı ama çok geniş bir daire. Ev ikiye bölünmüş durumda. Bir bölümünde salon, yemek odası, banyo, çalışma odası, yatak odası ve eşimin ve benim ayrı ayrı giyinme odalarımız var. Diğer bölüm ise görevli çalışan hizmetlinin odası, banyo mutfak ve çamaşır bölümü var.


Sabah rutininiz var mı?

Sabah kalktığımda ilk önce elimi yüzümü yıkarım ve pencere kenarındaki berjerime oturarak gazetelerimi çay içerek okurum. Sonra kahvaltımı yapar işe giderim. Bu düzen pek değişmez.


Akşam rutininiz nedir?

Akşam eve geldiğimde haberleri açar izlerim. Haberleri kaçırdığım gün olmaz. Eğer stresli ya da yorucu bir gün geçirdiysem yemekten özce beyaz kadife koltuğumda şarap içerim. Yemekle birlikte şarap içmeyi sürdürmem. Sonrasında ise mutlaka meyve çayları içerim.


Seyahate çıkacağınız zamanlar ruh haliniz nasıl olur?

Seyahate çıkmak benim için problem teşkil etmez. Bazı kişiler stres oluyor ama bende öyle bir şey yoktur. Valizime gerektiğinden fazla şey almam. Hava şartlarına göre, renk uyumuna göre derken bavul şiştikçe şişer bilirsiniz. Ben tek bir renk seçer öyle giderim. Siyah ya da kahverengi. Tek renkten gidilirse eğer, fazladan ayakkabı almaya, aksesuar taşımaya gerek kalmaz. Ayrıca hava şartlarına çok takılmam. Eğer yağışlı olursa oradan beni idare edecek bir şey satın alırım. Valizimi koca yük haline getirmem.


Atmaya kıyamadığınız eşyalarınız var mı?

Atmaya kıyamadığım eşyalarım var. Mesela çocuklarımın çok küçükken Anneler Günü’nde bana hediye ettikleri iki melek resmi vardır. Aslında değeri olan önemli bir resim değil ama o meleklere bakınca aklıma çocuklarım geliyor. Asılası şeyler olmasa da ben onları evin bir yerine mutlaka asarım, onlarsız olmaz. Sonra bir çantam ve kemerim var. Artık o denli eskideler ki inanamazsınız ama onlara elim gitmiyor bir türlü. Özel bir durumları da yok aslında, Kapalıçarşı’dan almıştım ama yine de onları atmaya kıyamıyorum.


Evinizin kapısı herkese açık mıdır?

Evim kutsal alandır. Evimde vakit geçirmeyi çok severim. Ev benim için huzur bulduğum yerdir. Dolayısıyla herkes benim evime giremez. Çok yakın dostlarım arkadaşlarım evime girebilir ama “Kapım herkese açıktır, buyurun gelin” gibi bir tavrım asla olmaz. “Giremez” derken yanlış anlaşılmak istemem, sadece evime girip çıkan insanlara dikkat ederim. Kiminle birlikte evi paylaştığıma dikkat ederim açıkçası...


Çocukken ne olmak istiyordunuz?

Çocukken olmak istediğim yerdeyim. Annem de mağazacı olduğu için çocukluğum kumaşlar içinde geçti. Kıyafetler arasında dolaşmak, kolilerden kıyafetleri çıkarıp askıya asmak benim için inanılmaz güzeldir. Demek ki o keyif beni büyüdükçe şekillendirdi ve bir düşün peşinden gittim. Ben hep bir şey yaratmak, üretmek isterdim. O yüzden olduğum yerde olmayı çocukken bile istiyordum. Hayallerime kavuştuğum için şanslıyım.


Hayatınızda yaptığınız en profesyonel hata nedir?

Şöyle bakıyorum profesyonel hayatıma, şöyle bir şey yaptım ve benim tüm kariyerimi etkiledi diyebileceğim bir hatam olmadı.


Hakkınızdaki en büyük yanılgı sizce nedir?

Beni birebir gören, tanışan insan çok sıcak olduğumu söylüyor. Çünkü gazete ve televizyondan takip eden bu kişiler beni çok sert olduğumu düşünüyorlar. Halbuki hiç sert bir yapıya sahip değilimdir. Demek ki bir şekilde kamera karşısına geçince öyle yansıyor.


Buzdolabınızdaki olmazsa olmaz yiyecekler neler?

Ceviz, badem, yoğurt, soya sütü ve her türlü sebze... Sağlığımıza çok dikkat ederiz. Normalde son derece sağlıklı doğru beslenmeye özen gösteririm. Son zamanlarda eti bile azaltıp daha çok sebze yiyerek hayatıma devam ediyorum. Dediğim gibi ceviz, badem, yoğurt, kayısı gün içinde sürekli yerim. Hatta iş yerinde de bu yiyecekleri bulundururum. Her gün iş yerime evde yapılan sebze yemeğini götürürüm. Dışarıda yemek yemeyi tercih etmiyorum. Ama yiyeceklerim organik olsun gibi takıntılarım da yoktur.


Gardırobunuzun olmazsa olmaz kıyafetleri nedir?

Birbirinin aynısı bir sürü beyaz gömleğim var. Olmazsa olmazlarım siyah pantolon ve siyah elbise...


Gardırobunuzda kaç parça kıyafet var?

Kaç tane var dediğinizde oturup saymak lazım çünkü çok fazla var. Ama çok olması benim çılgınca alışveriş yapıyor olmamdan kaynaklanmıyor. Böyle anlaşılmasını istemem. Çok fazla ayakkabım, çantam ve kıyafetim var. Bunların çok olmasının nedeni eşyalarıma iyi bakıyor olmamdan kaynaklanıyor. Yani üç yıl önce aldığım ayakkabıyı hâlâ giyiyorum. Gömlek, pantolon gibi şeylerin çok olmasının nedeni ise, şimdi butik çalışıyorum ve dolayısıyla yeni üretilecek her kıyafeti önce kendime göre yapıp deniyorum. Böyle olunca da onlar dönüp dolaşıp benim gardırobuma giriyor.


Hangi marka ve şehirlerden sıklıkla alışveriş yaparsınız?

Çocuklarımı görmek için sıklıkla NewYork’a gidiyorum. Çocuklar okuldayken kendime zaman ayırabiliyorum. Yürüyüşe çıktığım zamanlarda Donna Karan ve Ralph Lauren’e gidiyorum. Orada hoşuma giden kıyafetler buluyorum. Aslına bakarsanız sıklıkla alışveriş yaptığım markalar bu ikisi. Türkiye’ye döndüğümde ise mağaza gezecek vaktim olmadığından alışveriş yapmıyorum. Paris’e gittiğim zamanlarda işten vakit bulursan birkaç mağaza dolaşırım ama alışveriş yapmalıyım diyerek bir o mağazaya girip öbür mağazadan çıkmam. Zaten sürekli kumaşlar ve kıyafetler arasındayım. Dolayısıyla bu o kadar da cazip gelmiyor.


Alışverişte zaafınız olan şeyler var mıdır?

Evet, gerçekten çantalara ve ayakkabılara karşı zaafım var. Ayakkabı ve çanta alırken keyifli zamanlar geçiriyorum. Ayakkabıda seçtiğim öne çıkan markalar Valentino ve Prada.


Aldığınız en pahalı parça nedir?

Böyle konularda paradan bahsetmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Ama en fazla parayı Hermes’e ödedim ve üç çanta aldım. Çok ciddi paralar gibi görünüyor haklısınız. Ama onları kullandığım yıllara bakacak olursanız hiç de pahalı olmuyor.
Aldığınız ürünü uzun yıllar kullanıyorsunuz dolayısıyla verdiğiniz para bir süre sonra çöp olmuyor. Hermes çantalarımı özel kutularında saklıyorum. Böylece çok daha iyi korunmuş oluyorlar ve kolay kolay eskimiyorlar.


İhtiyacınız olmayan şeyler alır mısınız?

İhtiyacım olsa da olmasa da aksesuar, takı ve fular mutlaka alırım. Çünkü kadın giysisinin tamamlayıcısını olarak görürüm fuları. Bende çok görürsünüz bu tür aksesuarlar. Severim kullanmayı. Dolabımda bir sıra raf sadece fularla dolu olduğundan anlamışsınızdır zaten.


Asla almam dediğiniz şeyler listesi var mıdır?

Evet var. Asla üzerinde marka yazan bir şey almam. Yani ürünün markasının çizgisinden belli olması gerektiğini düşünüyorum. Kocaman kocaman logoların olduğu kıyafetler, çantalar ya da ayakkabılar asla benim tarzım değildir. Gardırobumda renkli bir şey görmeniz mümkün değil. En fazla kırmızı. Siyah ve kahve tonları hep kullandığım renklerdir. Rengarenk, bol çiçekli desenli kıyafetler giyemem. Kötü olduğundan değil kendime yakıştırmadığımdan dolayı giymem. Mesela bir kadında leopar desenli bir elbise görürüm çok güzeldir ama ben giyemem. Çünkü Dilek Hanif’in bir tarzı var ve başka bir şeyi beğeniyor olsam da kendime yakıştırdığım bir tarz var ve onun dışına çıkmıyorum.


Giyinmek için ne kadar zaman harcarsınız?

En minimum zamanı... Gardırobumda belli başlı renkler vardır o renklerle kombin yaparak kısa sürede giyinirim. Gardırop başında uzun zaman harcamaktan hoşlanmıyorum.


Sezonun trendlerinden parçaları kıyafetlerinizle kombinlemeyi sever misiniz?

Bazen trend olmuş parçalar görüyorum ve çok hoşuma gidiyor. Alıyorum ama hemen kullanmıyorum. Çünkü etrafta herkesin kullandığı şey haline geliyor. Etraf durulduktan ve insanlar gardırobunun görünmeyen taraflarına kaldırdığında ben gün yüzüne çıkarıyorum. Çünkü hoşuma gitmiyor herkesin kullandığı bir kıyafetle dolaşmak.


Hangi parfümü kullanıyorsunuz?

Yaz aylarında hiç kullanmam, kışın ise özel günlerde koku sürmeyi severim. Jo Malone 154 kullanıyorum. Lavanta kokusuyla karıştırıp sürüyorum. Parfümde çok tutucuyum kendime özel bir kokum olsun isterim. O yüzden temiz ve sabun kokusu gibi koksun isterim.