Kültür-Sanat

Dijital Flörtleşme Belgeseli Yönetmeni Sami Öztürk: Pandemi sürecinde ilk buluşma benzincilerde ya da marketlerde yapılıyor

Blu TV’nin çok konuşulan Pavyon belgeselinin ekibinden yeni belgesel

10 Haziran 2020 00:00
Heja Bozyel

Aylardır hepimiz bir ekranın içindeki karakterler gibiyiz. Başımıza ne geleceğini görmeye, yeni hayatlarımıza alışmaya çalışıyoruz. Birileri sanki üzerimize duygu bombaları atıyor, öfkeden endişeye, depresyondan rehavete savrulup duruyoruz. Bunlar olurken tarihin tüm kriz zamanlarında görüldüğü gibi hayatta kalma içgüdüsü ile cinsel dürtüler de artıyor. Bu nedenle önümüzdeki 9 ay içerisinde bebek doğumlarında artış bekleniyor. Ama bu mümkün olabilir mi? Hepimiz evlerimize kapanmışken ve “sosyal mesafe” varken? New York valiliğinden Fransız Sağlık Bakanlığı’na kadar vatandaşlarının en doğal ihtiyaçlarına önem veren ve her konuda bilgilendirmenin demokrasisine inanan hükümetler pandemi döneminde cinsellik, yeni insanlarla tanışma gibi konularda resmi açıklamalar yaptı. Bu açıklamaların ortak noktası: “Aynı evi paylaştığınız bir partneriniz varsa sadece onunla birlikte olun”. Yoksa… İşte bu çok sorulan sorulardan biriydi. Yoksa yalnızlığa mahkum mu olacaktı bekarlar? Özellikle de teknolojinin bu derece geliştiği bir çağda? Ki aşkı bulmak için teknolojinin böyle gelişmiş olmasına bile gerek yok… Kadınların hoşlandığı erkeğe mendil attığı zamandan telsizle ve rumuzla sevgili bulma girişimlerine, gazete ilanlarına kadar her yolu denedi insanlar. Şimdi “sexting” çağında pandemi hayal gücümüzü ve daha derin ilişkiler, diyaloglar kurabilme yetimizi geliştirmemizi sağladıysa ne âlâ… Dijital Flörtleşme belgeselinin yönetmeni Sami Öztürk, pandeminin ilişkiler üzerindeki etkisinin bu olduğunu söylüyor.

                                                                Sami Öztürk-Yönetmen

5 bölümlük bu mini belgesel pandemi sürecindeki ilişkileri değil ama sanal dünyada yaşanan aşkları, kaçamakları, flörtleşmeleri ele alıyor. Detayları için buyrun Sami Öztürk ile sohbetimize...

  • Merhaba, sizi Pavyon belgeselinden tanıyoruz ama hakkınızda çok da fazla bir şey bilmiyoruz. Biraz kendinizi anlatabilir misiniz, belgeselciliğe ne zaman başladınız mesela? 

Ankaralıyım, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun oldum. Öğrenciyken ilk belgeselimi yapmıştım. Öğrenci projesi, Hasankeyf: Harabe Anıtlar Müzesi. Kısa bir arkeoloji belgeseliydi. 2004 olması lazım. Yine öğrenciyken Ankara Film Festivali'nde gönüllü olarak çalışmaya başladım. Öğrencilik bittikten sonra da kadrolu olarak çalışmaya devam ettim. Önce Festival Program Koordinatör Asistanı olarak sonrasında da Medya Koordinatörü olarak yaklaşık 5 yıl çalıştım. Sonra bir prodüksiyon firmasında çalışmaya başladım. Kurgu ağırlıklı çalıştığım bu dönemde TRT'ye ve birçok özel sektöre işler çıkarttık. 2014 sonrası bağımsız çalışmaya başladım. Reklam, müzik klipleri ve belgesel ağırlıklı çalıştım. 2017'de Pavyon'da da birlikte çalıştığımız Enver Arcak'ın yönetmenliğini yaptığı Hermana belgeselini yaptık. Sürekli yeni bir şeyler öğrenmenin ve deneyimlemenin peşinde koşmaya devam ediyorum.

  • Biraz belgeselden de bahseder misiniz, kaç bölüm izleyeceğiz belgeseli yaparken nelere dikkat ettiniz, anlatmak istediğiniz tam olarak neydi? Dijital flört dünyasını belgeselleştirmek fikri nereden aklınıza geldi? Ne kadarı kurmaca ne kadarı gerçek? Kaç kişi ile görüştünüz?

Dijital Flörtleşme 5 bölümden oluşan bir mini belgesel serisi. Uzunca süre hazırlık yaptık. Çekirdek ekibimize katılan Eda Aytekin ve Oğuz Uydu ile içerik üzerine detaylı çalıştık. Fikir, Pavyon sonrası Enver’le beraber yapmayı değerlendirdiğimiz birkaç projeden bir tanesiydi. Kullanımı bu kadar yaygın olan bu mecraların dışardan az biliniyor olması tercihimizi etkiledi. Dijital flörtleşmeyi insanlar denemiş olsun, olmasın, her şekilde merak ediyor. Ciddi ilişkiye giren var mı? Uzun zamandır birlikteler mi? Bir gecelik süper bir ilişki mi? Anlatılanların gerçek, bazen gerçeğe yakın kişilerin hayali veya yaşadıkları şeye yorumu da olabilir. Karakterler gerçek veya kurmaca olabilir, aslında bu mecralarda insanların ne kadar gerçek, kendileri olduğu da başka bir tartışma konusu...

  • Pavyon’un başarısından dolayı izleyicinin beklentisi vardı, sizce bu beklenti karşılandı mı?

Bizler de aynı ekran başındaki izleyicinin merakıyla projeyi oluşturuyor, şekillendiriyor, çekimlere başlıyoruz. Bu merakı kazımak, konuyla ilgili insanlarla tanışmak, onların anlattıklarını dinlemekten inanılmaz keyif alıyoruz. Tüm bu süreci de ekran başındaki izleyiciye titizlikle aktarmaya çalışıyoruz. Amacımız beklenti üzerine değil, bizim heyecan duyduğumuz konuyu ekrana yansıtmak üzerine oluyor. 

  • Pavyon belgeselini yaparken anneniz “Aman dikkat et oğlum, kaybolmayasın” demiş. Bu belgesel için bir öğüdü oldu mu? 

Buna çok gülüyorum, canım anam! Bu proje için herhangi bir öğüdü olmadı. Yani zaten onu da bir öğüt olarak değil de bir tedirginlik ifadesi olarak söylemişti. Annemin, ailemin, yakın çevremin fikirlerini, tavsiyelerini çok önemserim. Dinlemeyi severim. 

  • Belgesel izleyiciliğinin yeniden yükselmesi ve hatta eskiden çok niş-snob duran belgesel sevgisinin trend haline gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet, yerleşik bir belgesel imajı vardı. Artık o değişiyor, hatta değişti. Yani genel izleyici kitlesi için belgesel daha çok didaktik yapısıyla varlığını sürdürüyordu. Günümüzde ise bu didaktik yapı kırılarak popüler kültürle ilişkilendirilebilecek mevzular da rahatlıkla belgesel formunda işlenebiliyor.

Belgesellerde gerçeklik ile kurulan ilişki çok yoğun. Günümüzde ise kullanılan farklı mecralar üzerinden, izleyici gerçeklik ile kurduğu ilişkinin tanımını yeniden yapıyor.  Ekranda gördüğü gerçeklik ile dışarıda kurabileceği gerçeklik arasındaki bağın birbirine çok yakın olma ihtimali cazip geliyor. İzleyici gerçekten dokunabileceği, hissedebileceği gerçek karakter ve hikayeleri deneyimlemek istiyor. Bu da belgesele olan ilginin artmasına vesile oluyor diye düşünüyorum.

  • Şu an kaç “tanışma aplikasyonu” var piyasada ve en popülerleri hangileri?

Yüzlerce, binlerce tanışma aplikasyonu var, nerdeyse her gün yenileri de ekleniyor. Biz Dijital Flörtleşme'yi yaparken sadece tanışma aplikasyonlarını ya da online dating (çöpçatan) uygulamalarını baz almadık. Dijital dünyada iki ya da daha fazla kişinin birbiri ile iletişime geçmesine vesile olan her platform ilgi alanımızda. 

  • İzolasyon süreci ile birlikte kullanımda bir değişim var mı ya da bu konuda bir bilginiz var mı?

Çok hızlı adapte olabiliyoruz her şeye. Bu bir yandan beni inanılmaz şaşırtıyor.  Pandemiyle beraber takip ettiğimiz mecralarda kullanıcı sayıları arttı. Çünkü insanlar evden çıkamıyor, zamanları bol, neden birileriyle tanışıp flört etmesin? Ayrıca, kullanan arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre sokağa çıkma yasaklarında dijital ortamlarda tanışıp, konuşan kişiler, eskisi gibi “Haydi buluşalım” diyemediği için sohbetlerin daha da derinleştiğini öğrendim. Pandemi öncesindeki kafeler yerine şu an fiziki olarak benzin istasyonları gibi yerlerde yapılıyor bazı buluşmalar. Özellikle kahve satışlarının olduğu benzin istasyonlarında. Ya da bir ilk buluşma aktivitesi olarak markette birlikte alışveriş yapmak tercih edilebiliyor. Bunun dışında şehirlerde uzunca süren araba turlarını tercih edebiliyor kişiler. Elbette ki çoğunluk karşısındakinin kendisini ne kadar izole ettiğini de fazlaca sorguluyor.

  • Rayka Kumru’nun belgeselde söylediği “İlk geceden vermemek” klişesi hala daha geçerli mi? 

            Rayka Kumru o cümleyi tırnak içerisinde bu minvalde düşünen insanların varlığını kastederek söylüyor açık bir şekilde. Kadın ve erkek ilişkileri içerisinde bir takım klişeler tüm dünyada mevcut zaten. Kadın da erkek de kendi istediği ilişki dinamiğine göre ilişkisini şekillendiriyor.

  • Belgeselin ilk bölümünün geneline yayılan bu eril dil bilinçli bir tercih mi? 

Bu bir belgesel. Belgesel içinde bir konuyu yerme veya yüceltme sübjektifliğinde değiliz, tıpkı Pavyon’da olduğu gibi karakterlerin kendilerini anlattığı kişisel anlatımlar var. Bunun içinde eril de olabilir, bencilce bakış açıları da olabilir veya tam tersi de olabilir. İlerleyen bölümlerde daha farklı diller de göreceksiniz.

  • İlk bölümde aşırı stereotip kişileri gördük. Hatta çoğu insanın bu aplikasyonlardan uzak durmasına, önyargılı olmasına yol açan profiller ve deneyimleri izledik. Devamında daha çeşitli profiller görecek miyiz?

“Tipik kullanıcı” profili olabilirler, konuya giriş için de böyle başlamayı tercih ettik. Elbette ki başka profiller var. Bakalım belgeselin bundan sonraki bölümlerinde kimlerle tanışacağız.

  • Diğer bölümlerde neler bekliyor bizi? Mesela klasik kadın-erkek ilişkisinin ötesine gidilecek mi? Ya da bu aplikasyonlar aracılığı ile tanışıp sağlam romantik ilişkiler kuran kişiler var mı görüştüğünüz? 

Evet, ilerleyen bölümlerde vites artacak, gidebildiğimiz kadar öteye gideceğiz! Nevi şahsına münhasır karakterlerle karşılaşacak izleyiciler… Tabii ki, uzun birliktelikler ve evlenmeler çıkıyor buradaki tanışmalardan. Dijital/sanal dünya gerçek hayatın bir izdüşümü aslında… Aşklar, tek gecelik ilişkiler, flörtler dijital dünyanın kurallarına göre orada da benzer şekilde oynanıyor.

  • Sırada ne var? Yeni bir belgesel bekliyoruz sizden!

Sırada güzel projeler olacak. Her zaman güzel projelerin peşindeyiz. Ama önce Dijital Flörtleşme'nin diğer bölümlerinin izleyiciyle buluşmasının heyecanını duyuyoruz. Bizi izleyen ve destekleyen tüm izleyicilerimize ekip olarak teşekkür ederiz.