Kültür-Sanat

"Devlet Tiyatroları niye Molier'le perde açsın ki?.."

Ayşe Kökçü: Burası Türkiye olduğu için sezonun yerli oyunlarla açılması çok normal

12 Eylül 2016 19:55

Oyuncu Ayşe Kökçü, Devlet Tiyatroları, Genel Müdür Vekili Nejat Birecik'in “Milli, manevi duyguları pekiştirmek için hümanist, vatan milliyetçisi sanatçılar olarak vatan bütünlüğüne, birliğine katkıda bulunmak amacıyla sadece yerli oyunlarla sahnelerimizi açıyoruz” açıklamasıyla ilgili olarak “Burası Türkiye olduğu için sezonun yerli oyunlarla açılması çok normal. Fransa olsaydık Moliere ile açardık. Ama burası Fransa değil” dedi

Karar'dan Işıl Çalışkan'a konuşan Ayşe Kökçü'nün açıklamaları şöyle:

‘Anlat Anlat Rahat Et’ oyununun içeriğinden bahseder misiniz? Oyun neyi anlatıyor?

‘Anlat Anlat Rahat Et’ bir Stand-Up gösterisi. Bitmiş bir kadın erkek ilişkisinin hikayesine değiniyor. Bir kadın ile bir erkeğin yüzyıllardır süren trajikomik hikayesini komik bir şekilde anlatıyor.

Sahnede tek başınasınız. Peki bunun avantaj ve dezavantajları tam olarak nedir?

Sahnede bu benim ilk tek kişilik gösterim değil. Bundan 20 yıl önce de tek kişilik bir oyun oynadım. Ancak bu biraz daha spontane gelişiyor. Burada doğaçlama konuşabiliyorsunuz öyle bir rahatlığı var ama seyirciyle bu kadar yakın olmak dezavantajlı bir durum.

Bu gösteri seyircisine ne vadediyor?

Burası bir kafe tiyatro. Burada insanlar yiyip içiyor. Sadece söyleşi ve eğlence için geliyor. Belki kendinden bir şeyler buluyor. Belki de eğlenmiyor. Fakat biz eğlendiklerini ümit ediyoruz. O nedenle bunu tiyatroyla karıştırmamak gerekiyor. Bu bir şov ve spontan bir olay.

Televizyon dünyasında ‘Kardeş Payı’ ile birlikte yine sevilen bir karakter haline geldiniz. Bu sizin için nasıl bir deneyimdi?

Gençlerle çalışmak değişik bir deneyimdi. ‘Kardeş Payı’, Selçuk Aydemir’in projesiydi. Aydemir değişik çalışan bir yönetmen. Onun çalışma yöntemi her oyuncuya uymayabilir. Ama uyarsa da onu çok seversiniz. Disiplinli ve farklı bir çalışma sistemi var. Komedi anlayışı son derece matematiksel. Ben hoşlandım ve çalışmak istedim. Çok keyifli bir deneyimdi.

Kendinizi hangi sanat dalına ait hissediyorsunuz? Tiyatro mu yoksa televizyon mu?

Ben 40 yıldır bu işi yapıyorum. Dizi projeleri geldikçe değerlendireceğim ama ben bir tiyatro oyuncusuyum. Yeni sezonda Tiyatro Kare’de ‘Ahududu’yu sergileyeceğiz. Bir de önümüzdeki sezon için dizi projesi var. İsmini henüz açıklayamıyorum ama bu da bir komedi dizisi olacak.

Son günlerde ülkemizde yaşanan olayların tiyatroya etkisinden bahsedecek olsanız neler söylersiniz?

Sadece son dönemde değil, genel olarak sanata bakış açımız biraz farklı. Ayrıca ülkede bu arada sapla saman da karışmış durumda. İnşallah düzeltilir. Her şeye daha iyi bakılır. Çünkü farklı çağrılarda farklı kişiler ve farklı olaylar gelişiyor. Haklı olanlar haklarını bulacaktır diye düşünüyorum.

Bu olayların seyirciye etkisi nasıl olacak?

Şimdi mevsim daha yaz. Ve insanlar tatilden henüz dönmedi. Yeni oyunlar ve projeler gündeme geldiğinde etkilerini daha fazla göreceğiz.

 Sizce seyirci yerli mi yoksa yabancı oyunları mı daha çok tercih ediyor?

Tiyatro seyircisi hoşlanabileceği tüm oyunlara gidiyor. Onun için seyirciye iyi oyun hazırlandığı sürece yerli veya yabancı ayırt etmez.

Son dönemde sosyal medyada tiyatrolarda sezon boyunca yalnızca yerli oyunlar oynanacak algısı oluştu. Bu durumla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çok yanlış anlaşıldı. O öyle değil. Maalesef ülkemizde basın da sadece görmek istediği açıdan bakıyor. Bakın burada şöyle bir durum var, Devlet Tiyatroları’nda tüm sezon yerli oyunlar oynanmayacak! Sadece açılış oyunları yerli olacak. Ayrıca burası Fransa değil. Fransa olsaydık Moliere ile açardık. Burası Türkiye olduğu için tabii ki yerli oyunlarla açılması da çok normal.

Kriz dönemlerinde fikir önderleri olarak sanatçılara düşen görevler neler?

Ben bir devlet kurumunda çalışıyorum. İmzaladığım sözleşmede iyi ya da kötü herhangi bir tavır sergilemememek durumundayım. İnsanlar fikirlerini elbette söyler. Ama söylemeleri topluma bir fayda sağlıyorsa söylemelidirler. Onun dışındakiler boş konuşma oluyor. Bunu, siz tavırlarınızla hareketlerinizle, yaptığınız işlerle belirlersiniz. Tiyatro bir sahne sanatıdır. Sahne sanatı devam eder. ‘Show Must Go On’, bakın bu çok eski bir sözdür. Perdeler kapanmaz, perdeler açılır. Oyuncular oyunlarına devam eder.

Sizin çocukluğunuzda bayramlar nasıl geçerdi?

Bizim çocukluğumuzda bayramlar çok daha güzel geçiyordu. İnsanlar şehirlerden kaçıp başka yerlere asla gitmiyordu. Büyüklerin elleri öpülüyordu. Yeni ve temiz elbiseler giyiyorduk. Büyüklerimiz bizi lunaparka götürürdü. Onlardan harçlıklar da alırdık. Bizim evimizde de kurban kesiliyordu. Dedem mutlaka  keserdi. Bizim için bayramlar sevinç kaynağıydı ama artık o da kalmadı.