Nuri PİR-Eser PAZARBAŞI/LEFKOŞA, (DHA) - KUZEY Kıbrıs Türk Cumhuriyeti\'nin (KKTC) 3\'üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerde uzlaşılamayan Kıbrıs Rum kesiminin politikasına ilişkin \"Rum\'un düşüncesi şu. \'Zaman içinde Kıbrıs Türkü\'nde, Türkiye\'ye karşı bir tepki uyanabilir. Türkiye\'ye karşı uyanan tepkiler neticesinde bize, bizim altımıza girme düşüncesi hakim olabilir ve biz Türkleri kendi bünyemize alabiliriz\'. Böyle bir düşünce olabilir\" dedi.
KKTC\'nin kuruluşuna tanıklık eden, 2010- 2015 yıllarında 3\'üncü cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Derviş Eroğlu, ülkenin 35\'inci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla DHA muhabirine açıklamalarda bulundu. KKTC\'nin bağımsızlığının ilan edildiği gün yaşananları aktaran Eroğlu, \"Ulusal Birlik Partisi; kurulduğu gün bir devleti düşünmüş, özgürlük mücadelesini bir devletle taçlandırma kararlılığı almış bir partiydi. Ama tabi ki zaman ve zemin bunun için gerekliydi. KKTC\'nin ilanından 1 gece önce, 14 Kasım 1983 gecesi, Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, meclisteki tüm siyasi parti milletvekillerini saraya davet etti. O gece hem yemek yer hem sohbet ederken saat 22.30 sıralarında Rauf Bey ansızın sofradan kalktı, \'Bana müsaade\' dedi. 5- 10 dakika sonra tekrar geldi. \'Müjde, yarın KKTC\'yi ilan ediyoruz\' dedi ve imzalamak için bağımsızlık bildirisini önümüze koydu\" diye konuştu.
\'ANLAŞMA NİYETLERİ OLMADIĞINI DÜNYAYA ANLATAMADIK\'
Kıbrıs Rum kesimiyle yapılan müzakereleri değerlendiren Eroğlu, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan Rum yönetiminin, uzlaşmak istememesi nedeniyle müzakerelerin kısır döngüye dönüştüğünü savundu. Eroğlu, Rum kesiminin, Kıbrıs Türklerini bünyelerine almak gibi düşünceye sahip olabileceğini kaydederek, şunları söyledi:
\"Onların bizimle anlaşma niyeti olmadığını dünyaya anlatamadık. Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler üyesi ve artık dış dünya devletleriyle de ilişki içerisinde varlığını devam ettirirken hem gücü hem ekonomiyi Türklerle niye paylaşsın? Sadece bunu düşündüğümüz zaman anlamamız gerekir; onlar, bizimle bir ortaklık kurma niyetinde değil. Zaman kaybedeceğiz. Yine müzakere masasına oturursak eğer 5- 10 sene derken 50 seneyi daha kucaklayacağız. Bizim neslimiz göremedi, bizden sonra da göremeyecek. Rum\'un düşüncesi şu. \'Zaman içinde Kıbrıs Türkü’nde, Türkiye\'ye karşı bir tepki uyanabilir. Türkiye\'ye karşı uyanan tepkiler neticesinde bize, bizim altımıza girme düşüncesi hakim olabilir ve biz Türkleri kendi bünyemize alabiliriz\'. Böyle bir düşünce olabilir. Nitekim bir tartışma sırasında Rum kesiminde dönemin Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas\'a \'Kuzey\'de senin adamların yine konuşmaya başladı\' dediğimde \'Evet, bizim adamlar var orada\' demişti bana. Ben böyle bir suçlama yapmak istemem. Hiçbir Kıbrıs Türk\'ünü Rum\'un adamı olarak görme düşüncesinde olmam, olmamam da gerekir ama Rum tarafındaki zihniyet budur. Ben bunu şaka, espri olarak söylemiştim ama o sözüyle Hristofyas benden esirgememiştir. Rum\'un Birleşmiş Milletler ile bir beklenti içinde olduğunu da bilen bir arkadaşınız olarak Rum’un bu beklentisini boşa çıkarmak mecburiyetindeyiz. O da ana vatan Türkiye ile birlikte Kıbrıs Türkü yumruk gibi olmak mecburiyetindedir. Eğer Kıbrıs\'ta Türk varlığının özgürce yaşamını sürdürmesini istiyorsak artık bu birliği yeniden tesis etmemiz ve KKTC çatısı altında yaşamaktan mutlu olduğumuzu dünyaya hissettirmemiz lazım, başta Rumlar olmak üzere.\"
FOTOĞRAFLI