Gürültülü ortamlar bazen çok tehlikeli olup işitme kaybına neden olabiliyor. Bu nedenle mümkün olduğunca gürültüden korunmak gerekiyor.
Memorial Hastanesi’nden Doç. Dr. Erkan Tarhan, ‘kalıcı işitme kaybı’nın nedenleri hakkında bilgi verdi: “Metal ve ağaç işçileri, gemi, uçak, otomobil sanayi çalışanları, iş makinelerini kullananlar, havaalanı çalışanları gibi birçok iş kolunda uzun süreli yoğun gürültüye maruz kalınmaktadır. Teknolojinin baş döndürücü gelişmeler gösterdiği günümüzde, yaşam alanlarının iç içe girmesi, yoğun kent trafiği, iş makineleri, gece kulüpleri, diskolar, konserler, walkmanlar, ev sinema ve ses sistemleri sayesinde gürültü sadece bu meslek kollarında çalışanların ötesinde hepimizi ilgilendiren toplum ve çevre sağlığı sorunu haline gelmiştir.
Sesin şiddeti doğrudan kulak zarına ulaşan mekanik basınçla ilişkilidir ve desibel (dB) (ses şiddeti ölçüm birimi) olarak ölçülür.
Kulağımız 0-140 dB arası sesleri algılar. 140 dB kulakta ağrı, kulak zarında yırtılma gibi etkiler yapar. Gürültüye bağlı işitme kaybı 90 desibel üzerindeki şiddette ses gürültüsüne maruz kalma sonucunda ortaya çıkabilmektedir.”
Gürültü kaynakları ve ses düzeyleri | |
Uçak |
150 dB |
Tüfek |
140 dB |
Rock konseri |
110 dB |
Sinema |
90 dB |
Yoğun trafik |
80 dB |
Normal konuşma |
60 dB |
Müzik çaların sesini başkası duymamalı
Sokakta yanınızdan geçmekte olan walkman’li birinden müzik sesi size kadar ulaşıyorsa, o müziğin ruha gıda vermediği, ancak iç kulak yapılarına ve işitme siniri ve hücrelerine aktif olarak zarar vermekte olduğu bilinmelidir. Bu nedenle müzik çalarınız, TV, radyo gibi sesler size keyif verirken gürültü kaynağı olma özelliği taşımamalıdır.
Yüksek sesli müzik
Doç. Dr. Tarhan, yüksek sesli müziğin zararlarını anlattı: “Etkilenmenin boyutu, gürültüye maruz kalma süresi, gürültünün frekansı, şiddeti, kesikli ya da sabit olması ile doğrudan ilişkilidir. Gürültülü ortamda bulunan biri, eğer işitmede azlık, çınlama gibi bir rahatsızlık fark ederse derhal o ortamdan uzaklaşmalı, kulağını ve işitme sinirini bu travmadan korumalıdır. Eğer gürültü yeterli şiddet ve sürede etkilememişse işitme eşiğindeki değişim giderek normale dönmektedir. Gürültü düzeyi arttıkça oluşan işitme kaybı ve buna bağlı olarak iyileşme süresi de uzamaktadır. Kalıcı eşik kaymasında iç kulak hücreleri harap olmakta ve işitme kaybı kalıcı hâle gelmektedir. Gürültü ile oluşan işitme kayıpları genellikle yüksek seslerde oluşur ve her iki kulağı da etkiler. İlk işitme kaybı 4 kHz frekansında izlenir ve daha sonra konuşma frekanslarını etkilemeye başlar. Eğlence yerlerinde aralıklı ve ani gürültüye maruz kalan kişide işitme kaybı, çınlamaya ek olarak ortaya çıkan ani adrenalin deşarjı, kalp hızını, solunum sayısını ve tansiyonu artırmakta, uyku düzeninde bozulmalara neden olabilmektedir. ”
Erken önlem alın
Doç. Dr. Tarhan, işitme kaybı sonrası yaşanan tedavi sürecini şu şekilde sıraladı: “Ani yüksek sese maruz kalanlar veya uzun süreli gürültülü ortamlarda bulunanlarda olası işitme kayıplarının erken teşhisi için KBB uzmanına başvurup, muayeneleri yapılmalı ve işitme testleriyle gürültünün olası etkileri ortaya konmalıdır. Akustik travmaya bağlı gelişen ani işitme kayıplarında kortizon tedavisi başta olmak üzere birçok tedavi seçeneği olup, bu tedavilerle maalesef yüksek başarılara ulaşılamamaktadır. Bu nedenle gürültü limit değerlerine dikkatle uyulmalı, etkin denetim ve kontroller yapılmalı, okullarda ve işyerlerinde gürültü konusunda sağlık eğitimi çalışmalarına yer verilerek bu konuda toplumsal duyarlılık oluşturulmalı ve bu yolla gürültüden korunma sağlanmalıdır. İşyerlerindeki 8 saatlik bir çalışma periyodu boyunca maruz kalınan gürültü düzeyi 85 desibel ve üzerinde ise işitmenin korunmasına yönelik önlemler alınmalıdır.”
(Seda)