Levent Arslan
66. Berlin Uluslararası Film Festivali Berlinale bu gece yarışma bölümünde yer alan ancak yarışma dışı gösterilecek olan reji ikilisi Gustave Kervern ve Benoît Delépine‘in birlikte çektikleri yedinci film olan Saint Amour filmi ile sona erecek.
Yönetmen ikilisi en son 2010’da yine Gérard Depardieu’nun başrolunu oynadığı Mammuth ile Berlinale’deydi. Saint Amour'un basın toplantısında Gérard Depardieu samimiliği, sahiciliği, aklı, kalbi, vicdanı, bilgeliğiyle, dev vucudu ve burnuyla bir kez daha gönlümüzü kazandı.
Filmi henüz görmediğini ve bu akşam ilk kez izleyeceğini söyleyen Depardieu en iyi filmin kendilerinki olduğunu eklemeyi ihmal etmedi.
Mutluluğu görmesini ve yaşamasını bilmek gerekliliğinden bahsederken sözü Suriye’li mültecilere getirdi. Depardieu mutlu olduğunuzun farkına sonradan varırsınız derken, laf dönüp dolaşıp Merkel’e, Rusya’ya ulaştı.
Depardieu‘dan kimi satır başlıkları:
"Betolucci ile 1900’ü çekerken o sosyalist nemrut genci oynamayı beceremedim. Ben ne yaparsam, ne olursa olsun, keyfimi, yaşama sevincimi bir an olsun bile kaybedemiyorum.
"Replikleri ezberlemiyorum. Senaryoya bilindik anlamda çalışmıyorum. Kulağıma yerleştirilen bir kulaklık aracılığıyla anlık olarak o sahnede ne söyleyeceğimi öğreniyorum. Karşımdakinin ne diyeceğini hiç bilmiyorum. Eskiden ben de klasik methotlarla tekrar ederek ezberlerdim repliklerimi. Oysa şimdi tıpkı hayatta olduğu gibi karşımdaki oyuncunun ne diyeceğini kamera karşısında da bilmiyorum. Bazı arkadaşlar bana hak veriyor: Bu kulaklıkları artık George Cloonye ve Bruce Willes’in de taktığını göreceksiniz.
"Filmin bana soracak olursanız filme ilgili olmayan en zor kısmı yüzlerce ineğimi ve çifliğimi bırakacak adam bulmakta oldu.
"Michel Houellebecq’i filmde kısa da olsa görmeniz hiç boşuna değil.
"Yarışma dışı olsa da bizim film yarışmadakilerden daha iyi.
"Bir yol /yolcu / yolculuk filmi Saint Amour. Baba, oğul ve taxi şöförünün bir kaç gün boyunca Fransa şarap rotasını kat etmeleri ve yolda başlarına gelenlere kimi güldük kimi ağladık.
"Yoldaki üç kuşaktan erkeğin AŞK şarabından hep beraber içerek bir kadından baba olarak hayata, yaşama katkıda bulunmaları bir yana finalde yer alan muhteşem Paris görüntüleri ve filmde tek bir siyahi’nin görülmemesi ile mutlaka eleştirileceklerdir."