Onur Erem
BBC Türkçe
Marmara Denizi'ni etkisi altına alan deniz salyası (müsilaj) ile mücadele etmek için bir eylem planı hazırlandı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Marmara Denizi'ne kıyısı olan illerin belediye başkanları, valileri ve milletvekillerinin hafta sonu bir araya gelerek hazırladığı eylem planında 22 madde yer alıyor.
Bunlardan öne çıkan bazıları şöyle:
-Marmara Denizi koruma alanı ilan edilecek,
-7/24 müsilaj temizleme faaliyeti yürütülecek,
-Su arıtma tesislerinin tamamı ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülecek,
-Balıkçılık faaliyetleri ekosistem temelli yapılacak ve balıkçılara maddi destek verilecek.
Peki Pazar akşamı açıklanan bu plan hakkında uzmanlar ne düşünüyor?
BBC Türkçe'ye konuşan Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Türkiye'de plan hazırlama konusunda hiçbir sorun olmadığını fakat bunları hayata geçirme konusunda bugüne kadar ciddi sıkıntılar yaşandığını söylüyor:
"Dünyanın en iyi yönetmeliğini de çıkarsanız, uygulama esastır. Bunları çok yaşadık bu ülkede. Amacı birilerini zengin edecek ihaleler yapmak mı olacak? Önceki örneklerde böyle oldu."
Deniz biyoloğu Mert Gökalp de yıllardır Marmara Denizi'ndeki kirliliğe dikkat çekmeye çalıştıklarını fakat ancak işler geri çevirmesi çok zor bir noktaya gelince insanların kendilerine kulak kesildiğini söylüyor.
'Neden derhal ceza kesilmiyor?'
Gökalp, "Su artıma tesislerini olması gibi gerektiği gibi işletmeyen organize sanayi bölgelerine neden rehabilitasyon ve iyileştirme desteği açıklanıyor da bu tesisler ceza almıyor, gerekli arıtma şartlarını sağlayana kadar kapatılmıyor?" diye soruyor:
"Şu an bugünün her saatinde atık yönetimini uygulamayan, parasal nedenlerden ötürü arıtma tesislerini çalıştırmayan tesisler var.
"Olması gereken hemen bugünden başlayarak büyük cezalar kesip, şartları sağlayana kadar mühür vurmak.
"Bugünden başlanmazsa bu iş uzar, Marmara Denizi ölür ve Marmara Denizi'nin ölmesi demek, etrafındaki 25 milyon kişinin de orada yaşayamaması demek. O zaman bu maliyet nedeniyle arıtma yapmayan sanayi tesisleri daha büyük bir maliyetle karşılaşır."
Bostancı Limanı deniz salyasından etkilenen yerler arasındaydı
Gökalp planda yer alan Marmara Denizi'ni koruma alanı olarak ilan etmek, arıtılmış atık suların denize atılması yerine yeniden kullanılmasını sağlamak ve balıkçılık faaliyetlerinin ekosistem temelli yapılmasını sağlamak gibi maddelerin doğru yönde adımlar olduğunu belirtiyor:
"Koruma alanı demek, gırgır ve trol avcılığının engellenmesi ve geleneksel avcılığın da denetlenmesi demek."
Konutlardan plansız deşarj
Planda kağıt üzerinde doğru kararlar olduğunu belirten ÇMO Başkanı Kahraman, bilim insanlarının on yıllardır yaptığı çağrılara rağmen bu soruna ancak bu boyuta geldikten sonra müdahale edilmesini "Önceki hataları vurgulamadan eylem planını alkışlamak istemiyoruz" sözleriyle eleştiriyor.
Bugüne kadar kurulan atık su ön arıtma tesislerinin aslında sadece terfi istasyonu olduğunu vurgulayan Kahraman, Marmara Denizi'ndeki pek çok konut sitesinin plansız bir şekilde atıklarını denizde birkaç yüz metre açığa deşarj ettiklerini, bu tablonun tamamen değişmesi gerektiğini söylüyor.
ÇMO Başkanı Kahraman, plandaki bazı maddelerin ise gerçekçi olmadığı görüşünde. Bunlardan biri de, müsilajın bilimsel yollarla temizlenmesi için 7/24 faaliyet yürütülmesine yönelik karar:
"Bazı enzimler ve bakteriler kullanacaklarını söylüyorlar. Koskoca Marmara Denizi'ne nasıl bu kadar enzim ve bakteri dökeceksiniz.
"Hadi oraya döktünüz, bu sorun Ege ve Karadeniz'de de var, oraya da mı döneceksiniz?
"Dahası bunların nasıl çevresel etkiler yaratacağı da bilinmiyor."
Atıkları düzenlemek ve yapılaşmanın önüne geçmek
Biyolog Gökalp de bu şekilde bir temizleme çalışmasının gerçekçi olmadığını söylüyor:
"İnsan müdahalesi her zaman sakıncalıdır. Şu noktada atıkları düzenlemekten başka bir çare yok."
ÇMO Başkanı Kahraman'a göre Marmara Denizi'ni korumak için daha fazla yapılaşmanın önüne geçilmesi gerekiyor:
"Kanal İstanbul'dan ve onun yanı başında yapılacak yeşil sermaye gettosu çılgın projelerinden vazgeçmeleri lazım."