Yaşam

Deniz Gezmiş: Hem sosyalistiz hem Kemalist

Oral Çalışlar, kendisine gönderilen fotoğrafı yazdı

15 Aralık 2012 17:30

Oral Çalışlar

(Radikal -  15 Aralık 2012)

 

Habertürk TV’den Abdullah Kılıç bir fotoğraf yolladı. “Baştaki sensin ağabey, değil mi?” diye sordu. Ankaralı koleksiyoner Muhammet Yüksel’in arşivinden alınmış fotoğrafı heyecanla inceledim.

10 Kasım 1969. Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) MYK üyeleri olarak, Anıtkabir’e çelenk koyduktan sonra, oradaki platformda toplandık. Binlerce Dev-Genç’liyi selamlıyoruz.

En sağdaki benim. Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübü Başkanı ve Dev-Genç MYK üyesiyim. Yanımdaki diğer yöneticiler: ODTÜ’lü Tuncay Çelen, Fen Fakülteli Ömer Özerturgut, megafonlu Dev-Genç Genel Başkanı ve Ziraat Fakültesi öğrencisi Atilla Sarp, gözlüklü Gazi Eğitim Öğrenci Derneği Başkanı Zeki Sarıhan, yanındaki DTCF Öğrenci Derneği Başkanı Özgün Nas, onun yanında geçen yıllarda yitirdiğimiz Mardin Kızıltepeli Mehmet Demir.

Dev-Genç, dönemin en aktif ve etkili örgütü. Hepimiz “sosyalist”iz. Yakalarımızda Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafı...

Biz “Mustafa Kemal” demeyi tercih ediyoruz ve idealimizdeki fotoğraf Milli Mücadele’deki kalpaklı fotoğraf. Yürüttüğümüz militan gençlik mücadelesine “İkinci Milli Kurtuluş Savaşı” adını veriyoruz.

Aldığımız eğitim ve ailelerimizin tercihleri, Kemalist bir ideoloji ile yetişmemize yol açmıştı. Kemalizmin bize öğrettiği şuydu: “Halk geridir. Asker-sivil aydın zümre ilericidir. Onların bu geri toplumu adam edebilmesi için yukarıdan otoriter yöntemlerle müdahale şarttır. Tek parti yönetimi bu açıdan çok yararlıdır.”

Tabii, dünyada yükselişte olan “sosyalizm”i de benimsemekteydik... Bir gün Deniz Gezmiş’le Tünel’deki Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı binasından çıkmıştık. Sokağın başında, vitrininde Atatürk fotoğraflarının sergilendiği Foto Süreyya’nın önünde durduk. Deniz, “Biz Kemalistler” diye söze başlayınca şaşırarak “Biz sosyalist değil miyiz?” dedim. Deniz rahat bir şekilde, “Hem sosyalistiz hem de Kemalistiz” cevabını verdiğinde pek yadırgamadım.

Zaman içinde devlete isyan eden 68 kuşağının öncüleri, militarizmle karşı karşıya geldiler. “Atatürkçü” 12 Mart darbecileri, Denizler’i idam etti.

Türkiye’de, sosyalist hareketin önemli bir ağırlığı, otoriter modernist çizgiyle olan bağı nedeniyle, Kemalizm’i bir “kardeş ideoloji” olarak tanıdı. Bu da devlete egemen “kaba seçkinci” kültürün çizdiği dilden yeterince uzaklaşamayan bir kültürü yaygınlaştırdı.

İbrahim Kaypakkaya gibi arkadaşlarımız, kopuş yönünde çıkışlar yaptı. Ancak bu gibi örnekler, sosyalistlerin, Kemalizm’den devraldıkları Jakoben, halkı küçümseyen, otoriter psikolojiyi aşmalarını sağlamadı.

Bu temel zaaf, belki sosyalizmin dünyadaki başarısızlığına da bir açıdan ışık tutabilir.

Yeniden 10 Kasım 1969’daki gençlik fotoğrafıma bakıyorum. Yolun başındaydık... Devletin, Atatürkçülerin ezici hücumlarının hedefi haline gelmemiştik.